Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1430
Karar No: 2018/1825

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1430 Esas 2018/1825 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/1430 E.  ,  2018/1825 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.12.2013 tarihli ve 2012/548 E., 2013/483 K. sayılı karar davacı vekili ve davalılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmekle, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 24.06.2015 tarihli ve 2014/11663 E., 2015/8461 K. sayılı kararı ile;
    "...1- Davacı ve davalı ..."in temyiz itirazları yönünden:
    Dava, sadakat yükümlülüğünün ihlali nedeni ile uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm; taraflarca temyiz edilmiştir.
    Davacı, davalı eski eşi ..."in evlilik birliği devam ederken kendisini diğer davalı ile aldattığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
    4787 sayılı Aile Mahkemesi"nin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Yasa"nın 4/1. maddesi gereğince, 4721 sayılı Medeni Yasa"nın İkinci Kitabı"ndan doğan dava ve işlere aile mahkemesince bakılır.
    Dava konusu olayda davacı, 4721 sayılı TMK"nın 185. maddesinde belirtilen sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmaktan dolayı, davalı eski eşinden manevi tazminat talep etmektedir. Sadakat yükümlülüğü, evlilikle birlikte eşlerin tabi olması gereken bir yükümlülük olup, TMK"nın ikinci kitabının birinci kısmının 3. bölümünde düzenlenmiştir. Sadakat yükümlülüğünün ihlal edilmesi durumunda, diğer eş açacağı boşanma davasında, boşanmaya neden olan bu olay nedeniyle kişilik hakkının saldırıya uğradığını ileri sürerek davanın fer"i mahiyetinde manevi tazminat talebinde bulunabilir (TMK. m 174/2). Yine evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar(TMK. M 178).
    Somut olayda; davacı, sadakat yükümlülüğüne uymayan davalı eşinden 15/07/2011 tarihinde kesinleşen Şişli 1. Aile Mahkemesi"nin 2008/303 esas, 2009/987 karar sayılı kararı ile boşanmış, boşanma davasında talep etmediği manevi tazminatı süresinde açtığı bu davada talep etmiştir. Evlilik birliği devam ederken birlik yükümlülüklerine uyulup uyulmadığını, dolayısı ile manevi tazminat isteme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğini belirleme görevi Aile Mahkemesine aittir. Görev kamu düzeni ile ilgili olup yargılamanın her her aşamasında dikkate alınır.
    Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    2- Davalı ..."in temyiz itirazlarına gelince;
    Davacı, davalı ..."in kendisi ile evli olduğunu bildiği halde eşi ile evlilik birliği devam ederken birlikte olduğunu, eyleminin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğunu iddia ederek, uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
    TMK"nun 185. maddesine göre, “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” Aynı Yasanın 174. maddesine göre de, “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” denilmiştir.
    Anılan Yasa maddeleri uyarınca, davacının eski eşinin TMK"nın evlenmeyle kendisine yüklediği ödevler arasında bulunan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle kendisinden manevi tazminat isteyebileceği kuşkusuzdur. TMK"daki bu düzenleme, dava dışı eşin evlenme ile kurulan aile birliğinin tarafı olması sıfatından kaynaklanmaktadır. Zira, eş kendi iradesi ile bu birliğin tarafı olmayı kabul etmiş ve yasanın kendisine tanıdığı hak ve yükümlülükler altına girmiştir. Davalı ..."in ise, doğrudan davacının bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemez. Söz konusu Kanunda yükümlülüğünü ihlal eden eşin eylemini birlikte gerçekleştirdiği kişiler yönünden herhangi bir düzenleme getirilmemiştir.
    Dava konusu eylemin gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK"nun müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerinin de uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Zira sözkonusu yasanın 61. maddesinde haksız fiil nedeniyle müteselsilen sorumluluğa gidilebilmesi için, zarara birlikte sebebiyet verilmiş olması gerekir. Aldatma şeklindeki eylemin, eş olmayan davalı tarafından asli olarak işlenmesinin mümkün olamayacağı kuşkusuzdur. İştiraken işlenebilirliğinin kabul edilebilmesi için, müstakilen de işlenebilir olması gerekir. Ayrıca haksız fiil sorumluluğunu, geniş ve belirsiz bir kavram olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmeye iştirak çerçevesinde değerlendirmek, sorumluluğu belirsiz hale getirecektir.
    Açıklanan nedenlerle, BK"nın 49 (TBK.58) maddesine göre, davalı ..."in eylemi, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemez. Mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacının manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir..."
    gerekçesiyle oy çokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, haksız eylem nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı vekili; davalı ..."in müvekkilinin eski eşi olduğunu, diğer davalı ... ile birlikte yaşamasının evlilik birliğini temelden sarsması nedeniyle boşandıklarını, davalı ..."in diğer davalıdan çocuğunun olduğunu, davalı ..."in eyleminin evlilik sözleşmesiyle ile sadakat borcu altına girdiği eşine karşı haksız eylem niteliğinde olduğunu, davalı ..."ın diğer davalı ..."in evli olduğunu bilerek gayriresmi ilişkiye girmek ve ondan çocuk sahibi olmak şeklindeki eylemlerinin müvekkilinin sosyal kişilik değerlerine saldırı niteliğinde olduğunu ileri sürerek 30.000,00TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar vekili; müvekkili ... ile davacının boşandığını, davacının iş bu tazminat davasında boşanma davasındaki nedenlere dayandığını, davacının, müvekkillerinin ilişkisini öğrenmesinin üzerinden 4 yılı aşkın süre geçtikten sonra kişilik haklarının saldırıya uğramasından ve yıllar önceki bir olay nedeniyle ıstırap çekmesinden söz edilemeyeceğini, tazminat isteminin kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece; davacı ile davalı ..."in 08.07.1999 tarihinde evlendikleri, bir çocuklarının bulunduğu, davacının davalı aleyhine açtığı boşanma davası sonucunda verilen karar ile davalı ..."in başka bir kadın ile gayri resmi birlikte yaşadığı, bir çocuğunun bulunduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verildiği, kararın 15.07.2011 tarihinde kesinleştiği, davalıların 08.01.2012 tarihinde evlendikleri, davalıların davacı ile davalı ... evli iken evlilik dışı ilişkiye girdikleri ve bu birliktelikten 23.03.2008 tarihinde bir çocuklarının dünyaya geldiği ve davalı ..."in çocuğu tanıdığı, evli bir kimsenin evlilik dışı birlikteliği diğer eşin sosyal kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gibi bu eyleme bilerek katılan kişinin de diğer eşin uğradığı zarardan sorumlu olduğu, davalı ..."ın sorumluğunun ahlaka aykırılık nedeniyle gerçekleşen haksız fiilden kaynaklanmakta olup davalıların eyleminin davacının aile birliğine ve davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 10.000,00TL manevi tazminatın 07.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
    Davacı vekili ve davalılar vekilinin ayrı ayrı temyizi üzerine karar Özel Dairece, yukarıda açıklanan gerekçelerle oy çokluğuyla bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece, bozma kararının (1) nolu bendine uyularak davacı tarafından davalı ... aleyhine açılan manevi tazminat davasının iş bu dava dosyasından ayrılarak yeni esasa kaydedilmesine karar verilmiş, bozma kararının (2) nolu bendi yönünden önceki karardaki gerekçeler tekrar edilerek direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararını davalı ... vekili temyiz etmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, evlilik birliği devam ederken, davacının eşi ile evli olduğunu bilerek birlikte olan davalı ...’in bu eylemi nedeniyle davacının manevi tazminat isteminde bulunup bulunamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Direnme kararının temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunca verilen 06.07.2018 tarihli ve 2015/5 E., 2018/7 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı ile "Evlilik birliği devam ederken eşlerden biri ile evli olduğunu bilerek birlikte olan üçüncü kişiye karşı diğer eşin manevi tazminat isteminde bulunamayacağına" karar verilmiştir.
    Bu nedenle Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmede, anılan içtihadı birleştirme kararının eldeki uyuşmazlığa etkisi tartışılıp değerlendirilmiştir.
    2797 sayılı Yargıtay Kanununun “İçtihadların birleştirilmesini istemek yetkisi ve bağlayıcılığı” başlıklı 45. maddesinde;
    “İçtihadların birleştirilmesini Birinci Başkan, doğrudan doğruya veya Yargıtay dairelerinin veya genel kurulların verdikleri karar sonucunda veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bizzat yazı ile başvurması halinde, ilgili kuruldan ister. Bu istemlerin gerekçeli olması zorunludur.
    Diğer merci veya kişilerin gerekçe göstererek yazılı başvurmaları halinde, içtihadı birleştirme yoluna gitmenin gerekip gerekmediğine Birinci Başkanlık Kurulu karar verir. Bu karar kesindir.
    İçtihadı birleştirme kararlarının değiştirilmesi veya kaldırılmasının istenmesi de yukarıdaki usule bağlıdır.
    İçtihadı birleştirme görüşmeleri, alınmış olan ilke kararları çerçevesinde yürütülür ve kararları yazılır.
    İçtihadı birleştirme kararları benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar.
    İçtihadı birleştirme kararlarının niteliğini açıkça belirten özeti, kararın verilmesini izleyen en kısa zamanda Adalet Bakanlığına bildirilir. Adalet Bakanlığı bütün adliye mahkemelerine ve Cumhuriyet savcılıklarına bu kararları gecikmeksizin duyurur.
    İçtihadı Birleştirme Kurulları, genel kurulların veya dairelerin kararlarındaki gerekçe ve görüşlerle bağlı olmaksızın sorunu başka bir görüşle karara bağlayabilirler.”
    Hükmü yer almaktadır.
    Anılan yasal düzenleme gereğince, içtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay genel kurulları, daireleri ve adliye mahkemeleri için gerekçeleri ile açıklayıcı, sonucu ile bağlayıcı olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
    Tüm bu açıklamalar, yasal düzenlemeler ve 06.07.2018 tarihli ve 2015/5 E., 2018/7 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı ışığında somut olay incelendiğinde;
    Davacının dava dışı eşi ile evli olduğunu bilerek birlikte olan davalı ...’in bu eyleminin, davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu iddiasıyla manevi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır.
    Davacının dava dilekçesinde manevi tazminat istemine dayanak olarak gösterdiği maddi olgular; evlilik birliğinin devamı sırasında davacının dava dışı eşi tarafından sadakat yükümlülüğünün ihlali niteliğindeki eylemini birlikte gerçekleştirdiği kişi olan ve evlilik birliğinin tarafı olmaması nedeniyle üçüncü kişi konumunda bulunan davalı ...’in salt evli bir kişiyle birlikte olmak şeklindeki eylemine ilişkindir. Davalı ...’in, dava dışı eş ile evli olduğunu bilerek birlikte olmaktan ibaret olduğu anlaşılan eyleminden başka doğrudan doğruya davacıya yönelik olarak bağımsız, özel ve nitelikli bir kişilik hakkı ihlalinde bulunduğuna dair bir iddia da bulunmamaktadır. Bu nedenlerle eldeki davanın konusu itibariyle 06.07.2018 tarihli ve 2015/5 E., 2018/7 K. sayılı Yargıtay içtihadı birleştirme kararı kapsamında değerlendirilmesi gereklidir.
    Hâl böyle olunca; yerel mahkemece eldeki dava ile ilgili olarak, yukarıda açıklanan ve 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 45/5 maddesi gereğince bağlayıcı olan, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.07.2018 tarihli ve 2015/5 E., 2018/7 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı tartışılıp değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekmektedir.
    Şu hâlde direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik nedenlerle bozulmalıdır.
    SONUÇ: Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 04.12.2018 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.





    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi