9. Hukuk Dairesi 2011/3156 E. , 2013/10674 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, kötüniyet tazminatı, fazla çalışma ücreti, bayram tatili alacağı, asgari ücret alacağı ile vergi iadesi ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı,iş akdinin davalı işveren tarafından herhangi bir gerekçe gösterilmeden haksız ve kötüniyetli olarak feshedildiğini, haftanın altı günü fazla mesai yaparak çalıştığını, dini bayramlarda iki gün izin verildiğini, kalan günlerde çalıştığını, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını iddia ederek kıdem ve kötüniyet tazminatı ile fazla mesai, genel tatil ve yıllık izin alacaklarını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının kendisinin işten ayrıldığını, hafta sonları, bayram tatilleri ve resmi tatillerde çalışılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının iş akdini fesih konusunda devamsızlığının neden kaynaklandığını ortaya koyamadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
D) Kararı davacı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının iş akdinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona erip ermediği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda davacı,iş akdinin davalı işveren tarafından 19.07.2009 tarihinde haksız olarak feshedildiğini iddia etmiş, bu iddiaya karşı davalı davacı işçinin kendisinin işi bıraktığını savunmuş aynı zamanda da 20,21 ve 22 Temmuz 2009 tarihlerinde işe gelmediği ile ilgili devamsızlık tutanaklarını mahkemeye ibraz etmiştir.
Davalı işveren hem davacı işçinin kendisinin işi bıraktığı konusunda savunmada bulunmuş hem de devamsızlık olgusuna dayanmıştır. Davalı işveren tarafından ibraz edilen devamsızlık tutanakları davacı işçinin iş akdinin feshedildiğini iddia ettiği 19.07.2009 tarihinden sonraki günlere ait olduğundan bu devamsızlık tutanaklarına itibar edilmesi mümkün değildir.
Davacı işçinin iş akdinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde haksız olarak feshedildiği iddiası karşısında feshin haklı olduğunu ispat yükü davalı işverendedir. Davalı işveren feshin haklı olduğunu ispat edememiştir. Yine davacı 11 yıl kıdemi olan bir işçidir. 11 yıl kıdemi olan bir işçinin tazminat hakkını hiçe sayarak kendisinin işi bırakıp gitmesi hayatın olağan akışına aykırıdır.
İş akdinin haklı olarak feshedildiğini ispat yükü davalı işverende olması karşısında ve davalı işveren tarafından da feshin haklı olduğu ispat edilememesi karşısında mahkemece ispat yükünün davacı işçiye yüklenerek davacı işçinin devamsızlığının neden kaynaklandığını orataya koyamadığı gerekçesi ile davacı işçinin kıdem tazminatı talebinin reddi hatalıdır.
3-Fazla çalışma ücretlerinin hesabı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 63 üncü maddesinde çalışma süresi haftada en çok 45 saat olarak belirtilmiştir. Ancak tarafların anlaşması ile bu normal çalışma süresinin, haftanın çalışılan günlerine günde onbir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabileceği ilkesi benimsenmiştir. Yasanın 41 inci maddesine göre fazla çalışma, kanunda yazılı koşullar çerçevesinde haftalık 45 saati aşan çalışmalar olup, 63 üncü madde hükmüne göre denkleştirme esasının uygulandığı hallerde, işçinin haftalık çalışma süresi, normal haftalık iş süresini aşmamak koşulu ile bazı haftalarda toplam 45 saati aşsa dahi bu çalışmalar fazla çalışma sayılmaz.
İşçinin günlük iş süresi içinde kesintisiz olarak hiç ara vermeden çalışması beklenemez. Gün içinde işçinin yemek, çay, sigara gibi ihtiyaçlar sebebiyle ya da dinlenmek için belli bir zamana ihtiyacı vardır.
Ara dinlenme 4857 sayılı İş Kanununun 68 inci maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükümde ara dinlenme süresi, günlük çalışma süresine göre kademeli bir şekilde belirlenmiştir. Buna göre dört saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda ara dinlenmesi en az onbeş dakika, dört saatten fazla ve yedibuçuk saatten az çalışmalar için en az yarım saat ve günlük yedibuçuk saati aşan çalışmalar bakımından ise en az bir saat ara dinlenmesi verilmelidir. Uygulamada yedibuçuk saatlik çalışma süresinin çok fazla aşıldığı günlük çalışma sürelerine de rastlanılmaktadır. İş Kanununun 63 üncü maddesi hükmüne göre, günlük çalışma süresi onbir saati aşamayacağından, 68 inci maddenin belirlediği yedibuçuk saati aşan çalışmalar yönünden en az bir saatlik ara dinlenmesi süresinin, günlük en çok onbir saate kadar olan çalışmalarla ilgili olduğu kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla günde onbir saate kadar olan (onbir saat dahil) çalışmalar için ara dinlenmesi en az bir saat, onbir saatten fazla çalışmalarda ise en az birbuçuk saat olarak verilmelidir.
Somut olayda, bilirkişi raporunda tanık beyanları uyarınca davacının hafta içi 08.00-19.00 arası, cumartesi günleri 08.00-16.00 arası çalıştığının anlaşılması karşısında yukarıdaki ilkeler çerçevesinde ara dinlenme süreleri düşüldüğünde davacının hafta içi günlük çalışması 10 saat, cumartesi çalışması da 7 saat ve toplam haftalık çalışma süresi de 57 saat olması ve bu çalışma süresine göre de davacı işçinin haftalık 12 saat fazla mesai yaptığının tespit edilmesi gerekirken anlaşılamayan hesaplama tarzı ile davacı işçinin haftalık 9,5 saat fazla mesai yaptığının tespiti ile fazla mesai ücret alacağının noksan hesaplanması hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 01.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.