
Esas No: 2021/882
Karar No: 2021/1825
Karar Tarihi: 20.05.2021
Danıştay 13. Daire 2021/882 Esas 2021/1825 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/882
Karar No:2021/1825
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Kurulu
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Radyo TV Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait "…" logosu ile yayın yapan televizyon kanalında 30-31/03/2020 ve 01/04/2020 tarihlerinde saat 19.00'da yayımlanan "Ana Haber Bülteni" yayınında 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin ihlâl edildiğinden bahisle, ihlâlin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin %3'ü oranında idarî para cezası uygulanmasına ve idarî tedbir olarak ihlâle konu program yayınının 3 kez durdurulmasına ilişkin … tarih ve … sayılı toplantıda alınan … no.lu Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Covid-19 olarak bilinen solunum yolu bulaşıcı hastalığı için Dünya Sağlık Örgütü tarafından 02/03/2020 tarihinde küresel risk seviyesinin "yüksek"ten "çok yüksek" seviyesine çıkarıldığı ve "Uluslararası Kamu Sağlığı Acil Durumu" ilan edildiği göz önüne alındığında, dava konusu işlemin gerekçesini oluşturan yayınların olağanüstü bir dönemde gerçekleştiğinde kuşku bulunmadığı, 30/03/2020 tarihinde gerçekleştirilen yayında haber sunucusu tarafından sarf edilen ifadelerin basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, öte yandan, 31/03/2020 tarihinde gerçekleştirilen yayında sunucu tarafından kullanılan ifadelerin, salgın hastalığın bulunduğu olağanüstü bir dönemde söylendiği ve kişilerin bu dönemlerde dinlediği ve izlediği hususlardan daha çabuk etkilendiği göz önüne alındığında, salgın hastalık sebebiyle yardım toplanmasına ilişkin haberin sunuluşunda tarafsızlık ilkesine aykırı olacak ifadelere yer verildiği, başka bir haberin ardından yapılan yorumlarda ülkede öngörüsüzlük ve yönetememe durumunun hâkim olduğunun dile getirildiği, her iki haberin sunuluşunda tarafsızlık ilkesine aykırı olacak ifadelere yer verilmek suretiyle izleyici nezdinde özgürce kanaat oluşumunun engellenmesine sebep olunduğu, bu durumda, kullanılan ifadelerin 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında değil, aynı fıkranın (ı) bendinde yer alan, yayın hizmetlerinin tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorunda olduğuna yönelik yayın ilkesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu itibarla, 6112 sayılı Kanun'un 8/1-(b) maddesinde yer alan yayın ilkesinin ihlâl edildiğinden bahisle tesis edilen Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, İlk Derece Mahkemesi kararının kendi içinde çelişkili olduğu, dava konusu yayınlarda ihlâl tespit edilmesine rağmen yerindelik denetimi yapıldığı, dava konusu yayınlarda 6112 sayılı Kanun'un 8/1-b maddesinin ihlâl edildiği, toplumda ayrışmayı tetikleyici, toplumu ayrıştırmaya yönelik, kin ve düşmanlığa tahrik edici ifadeler kullanıldığı, kriz haberciliğinde beklenen yayıncılık sorumluluğu ve etik ilkelerin sınırları aşılarak panik ortamını ve endişeyi artırıcı bir üslup benimsendiği, Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçesiz olduğu, devletle vatandaşları karşı karşıya getirebilecek ifadelerin salt tarafsızlık ilkesinin ihlâliyle açıklanamayacağı, olağanüstü dönemlerde gerçekleşen yayın ihlâllerinin daha ağır sonuçlara sebebiyet verdiği, yayın içeriklerinin ifade özgürlüğü ile bağdaşmadığı, uyuşmazlık konusu yayınlarla ilgili RTÜK şikâyet hattına gelen başvuruların yayının oluşturduğu etkiyi ortaya koyduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, 2577 sayılı Kanun'da düzenlenen temyiz sebeplerinin bulunmadığı, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı şirkete ait "…" logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından yayımlanan Ana Haber Bülteninin 30/03/2020 tarihli yayınında, sunucu tarafından “(...) Vatandaşa belki de bu ekonomik istikrar kalkanı dendi ya bire bir vatandaşa uygulanacak, paraysa para. Para vermek zorunluluğu varsa evet o zorunluluğu devlet yerine getirmek zorunda çünkü; kolay günlerden geçmiyoruz. Bakınız A.Y. ne diyor? Önemli bir yazısı var: 'bundan sonra açıklanacak veriler, ekonomik anlamda veriler de hep virüs dönemlerine ait olacağından büyük bozulmaları beraberinde getirecek, veriler şaşırtıcı derecede bozuk gelebilir.' Ekonomik verilerden bahsediyor. Bu zor dönemi atlatana kadar her ekonomik veri bozuk ve kötü gelecek, ekonomik verilerden hayır yok. Sadece Türkiye'den değil, Dünya'dan bahsediyoruz, o yüzden ayağımızı yorganımıza göre uzatalım. Ha devlet ne yapıyor? Devlet bire bir temasta bulunmuyor yurttaşla veya bire bir yurttaşa ben şu kadar para yardımı yapayım demiyor, diyemiyor. Belki kasada para olmadığı için bilemiyorum. Ama yoksulu... dikkat ediniz, lütfen buraya dikkat ediniz ve bu haberi dikkatlice dinleyiniz! Yoksulu bankalara borçlandırmaya devam ediyor.”; 31/03/2020 tarihli yayınında, haber sunucusu ile muhabir arasında geçen diyaloglarda, “(...) şu talebi iletti. Cumhurbaşkanı'nın başlattığı kampanyayla …'li belediyelerin başlattığı kampanyalar (Sunucu tebessüm ederek -yazık, yazık, yazık)... birbirinden ayrı. Belediyeler halka en yakın kurumlar. Onlar en çabuk ulaşabilecek kurumlar. Her iki tarafın kampanyalarını insanlar istedikleri şekilde para yatırabilirler, Yani belediyelerin açtığı kampanyalar Cumhurbaşkanı'nın kampanyasını etkilemeyecek, etkilemez dediler.- Rakip olarak mı görüyorlarmış? Öyle bir cümle kurduğuna göre iktidar bunu rakip olarak mı görüyormuş acaba?- O algı yaratıldı …, herkeste o algı var. Çünkü …'li belediyelerin kampanyayı duyurduğu günün akşamında Cumhurbaşkanı bu kampanyasını açıklamıştı. Daha 24 saat geçmeden …'li belediyelerin hesaplarına bloke konulunca bir rekabet ortamı ...(Sunucu, hayıflanarak – Peki, peki)... - algısı yaratıldı iktidarın …'li belediyelerin kampanyasını engellemeye çalıştığı yönünde bir algı oluştu. … de bunu iletti. Önümüzdeki günlerde herhalde -belki saatlerde olur mu bilmiyorum ama yarın ya da ondan sonraki gün -bunun sonucunu göreceğiz. -Peki … çok teşekkür ederim. Umarım iktidar bu hatasından döner, Bakanlık bu hatasından döner, Cumhurbaşkanı bu hatasından döner. Çünkü önemli olan ne biliyor musunuz? İnsanlara yardım etmek. Önemli olan "o, bu" demeden ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmak. Gerek merkezi hükümet gerek yerel hükümetler, hangi parti olursa olsun. Bunda bile siyaset yapıyorlar. Bunda bile siyaset yapmaktan imtina etmiyorlar, pes! Gerçekten pes!” ve aynı tarihli yayında sunucu tarafından, “(...) Yani kim yaparsa yapsın. Devlet yapsın, merkezi hükümet. Belediyeler yapsın. İnsanlara yardımcı olmak, ihtiyacı olanlara önemli olan götürmek. Ama esas neyi görüyoruz biliyor musunuz biz burada? Kötü yönetim nasıl olurmuş örneği burada. Kötü yönetmek nasıl olurmuş bir ülkeyi örneği burada. Zamanındaki paraları çarçur ederek harcamak nasıl olurmuş? Kara gün düşünmeden ülke yönetmek nasıl olurmuş örneği burada sevgili izleyenler! Büyük büyük saraylar yaparak, büyük büyük yazlık saraylar yaparak, her şeyi hacimsel olarak, büyüklük olarak ifade etmek yönetmek değilmiş demek ki. Eğer öyle olsaydı zaten dünyanın en hacimsel, en büyük şeylerine sahip ülkeler safına girerdik, o da gelişmişlik sayılırdı. Hayır... İşte geldiğimiz durum bu. Öngörüsüzlük ve ülkeyi yönetememe durumu. Ve şu aşamada bırakın artık lütfen partizanlığı, siyaseti, hesapları. İşte "bundan sonraki seçimler ne olur?" gibi gibi soruları sormayı veya düşünceleri ...”; 01/04/2020 tarihli yayınında sunucu tarafından, “(...) Bir de Diyanet... Siyasallaşan Diyanet de tabii boş durur mu? O da hemen devreye girdi. 'Siyasallaşan Diyanet' sevgili izleyenler. O da hangi yardımın ve hangi bağışın caiz olup olmadığına karar verdi. Siyasallaşan Diyanet... Hangi yardım caiz, hangisi değil, sizce?" şeklinde ifadelere yer verildiğinden bahisle, söz konusu yayınlarda 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin ihlâl edildiği gerekçesiyle davacı şirket hakkında ihlâlin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin %3'ü oranında idarî para cezası uygulanmasına ve idarî tedbir olarak ihlâle konu program yayınının 3 kez durdurulmasına ilişkin … tarih ve … sayılı toplantıda … no.lu Kurul kararı alınmış; bunun üzerine anılan Kurul kararının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa'nın "Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti" başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesinde, "Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir."; "Basın hürriyeti" başlıklı 28. maddesinin üçüncü fıkrasında ise, "Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır." kurallarına yer verilmiştir.
Anayasa'nın 125. maddesinin dördüncü fıkrası ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin ikinci fıkrasında, idarî yargı yetkisinin, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idarî eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceği kurala bağlanmıştır.
6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, "Yayın hizmetleri; ... ırk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz."; 32. maddesinin birinci fıkrasında ise, "Bu Kanunun 8'inci maddesinin birinci fıkrasının ... (b) ... bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine ve aynı maddenin dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlâlin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlâlin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilir. ... Ayrıca, idarî tedbir olarak, ihlâle konu programın yayınının beş keze kadar durdurulmasına, isteğe bağlı yayın hizmetlerinde ihlâle konu programın katalogdan çıkarılmasına karar verilir. İhlâlin mahiyeti göz önünde bulundurularak, bu fıkra hükümlerine göre idarî para cezası ile birlikte idarî tedbire karar verilebileceği gibi, sadece idarî para cezasına veya tedbire de karar verilebilir. " kurallarına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davalı idare tarafından temyiz dilekçesinde, İlk Derece Mahkemesi'nce dava konusu yayınlarda kullanılan ifadelerin, 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde düzenlenen yayın ilkesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, bu suretle Mahkemece idarenin yerine geçildiği ve takdir yetkisinin kaldırıldığı ileri sürülmektedir.
İdarî Yargılama Usûlü Kanunu'nun 2. maddesinde, idarî yargı yetkisinin idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu ve idarî mahkemelerin idarî eylem ve işlem niteliğinde yargı kararı veremeyecekleri kurala bağlandığından, idarî işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceği açıktır.
Hukuka uygunluk denetimi, yürütme ve idarenin işlem ve eylemlerinin kanunlara şekil ve esas yönünden aykırı olup olmadığının araştırılıp saptanmasından ibarettir. Öte yandan, idarî eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceğine ilişkin kural, yargısal denetim yetkisinin yürütme ve idare üzerinde salt ve genel olarak varlığını ve işlerliğini kabul etmekte; sadece bu yetkinin kullanılması sonucunda, yargı merciinin, denetlenen organ ve makamın yapabileceği işlem ve eylemin yerini tutabilecek veya yürütme ve idarenin bu işlem ve eylemleri başlangıçta ya da hükümden sonra tesis etmesinde var olan takdir yetkisini kaldıracak, yani tamamen yadsıyacak bir karar vermesini yasaklamaktadır. Yargı yerleri, takdir yetkisi içersin veya bağlı yetki olsun, yürütme ve idarenin yaptığı ya da yapması gereken bir işlem ve eylemi hüküm olarak kararlaştıramayacaktır. Her çeşit uyuşmazlıkta yargı kararının idarî işlem yerine geçirilmesi yasaklanmıştır (DURAN Lûtfi, İdarî İşlem Niteliğinde Yargı Kararlarıyla Vergi Davalarının Çözümü (I), Amme İdaresi Dergisi, Cilt: 20, Sayı: 4, Aralık 1987, s. 5-9).
6112 sayılı Kanun'un 37. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde, medya hizmet sağlayıcılarının sunduğu yayın hizmetlerinde bu Kanun'a ve ilgili diğer mevzuata aykırılık tespit edilmesi hâlinde gerekli müeyyideleri uygulamak, Kurul'un görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Dava konusu Kurul kararı incelendiğinde, uyuşmazlık konusu yayınlarda, 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ihlâl edildiğinden bahisle davacı şirket hakkında idarî para cezası ve program yayını durdurma idarî tedbirinin uygulandığı; temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararıyla hukuka uygun bulunan İlk Derece Mahkemesi kararında ise, söz konusu yayınlarda kullanılan ifadelerin, 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde düzenlenen yayın ilkesinin ihlâline sebep olduğu nitelemesiyle, esasen uyuşmazlık konusu yayınların Kurul kararında değerlendirilmeyen bir yayın ilkesi yönünden irdelendiği ve buna ilişkin idarenin takdir yetkisini kaldıracak nitelikte bir gerekçeye yer verildiği görülmektedir.
Bu açıklamalar çerçevesinde, dava konusu Kurul kararının hukuka uygunluk denetimi yapılırken, 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ihlâl edildiğinden bahisle tesis edilen işlemin şekil ve esas yönünden hukuka aykırı olup olmadığının ve uyuşmazlık konusu yayınlarda anılan yayın ilkesinin ihlâl edilip edilmediğinin belirlenmesi, bunun ötesinde dava konusu işlemin kapsamını aşan nitelikte bir değerlendirmeye yer verilmemesi gerekmektedir.
Davacı şirkete ait televizyon kanalında 30-31/03/2020 ve 01/04/2020 tarihlerinde saat 19.00'da yayınlanan Ana Haber Bülteninde kullanılan ve dava konusu Kurul kararında davacı şirket hakkında idari tedbir ve yaptırım uygulanmasına esas alınan ifadelerin, ağırlıklı olarak hükûmetin salgın hastalık sürecine ilişkin yardım kampanyaları, ekonomi ve devlet yönetiminde uyguladığı politikalara ilişkin siyasî nitelikli yorum ve eleştiriler olduğu görülmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) göre, siyasi tartışma özgürlüğü, "tüm demokratik sistemlerin temel ilkesi"dir (AİHM kararı, Lingens/Avusturya, B. No: 9815/82, Karar tarihi: 08/07/1986, §41-42). Hükûmetler yalnızca yasama organı ve yargı organlarınca denetlenmemelidirler, hükûmetlerin aynı zamanda halk ve kitlesel medya tarafından da denetlenmeleri gerekmektedir (AİHM kararı, Şener/Türkiye, B. No: 26680/95, Karar tarihi: 18/07/2000, §40).
AİHM’nin yerleşik içtihatlarında da belirttiği gibi, hükûmetler kullandıkları kamu gücünden dolayı kendilerine yöneltilmiş en ağır eleştirileri bile hoşgörü ile karşılamak zorundadır. Sağlıklı bir demokrasi, bir hükûmetin yalnızca yasama organı veya yargı organları tarafından denetlenmesini değil, aynı zamanda sivil toplum örgütleri, medya ve basın veya siyasi partiler gibi siyasal alanda yer alan diğer aktörlerce de denetlenmesini gerektirir (AİHM kararı, Castells/İspanya, B. No: 11798/85, Karar tarihi: 23/04/1992, §46). Hükûmetlere ve siyasetçilere yöneltilen eleştirinin sınırı özel kişilere göre daha geniştir (AYM kararı, Bekir Coşkun Kararı, B. No: 2014/12151, Karar tarihi: 04/06/2015, §69).
İfade özgürlüğü, büyük ölçüde eleştiri özgürlüğünün güvence altına alınmasını hedeflemektedir ve düşüncelerin açıklanması ve yayılması sırasında kullanılan ifadelerin sert olması doğal karşılanmalıdır. Öte yandan, siyasi tartışma özgürlüğünün “tüm demokratik sistemlerin temel ilkesi” olduğu göz önüne alındığında, diğer ifade türlerine nazaran, başvuru konusu konuşmalardaki gibi politikaları ve siyasileri eleştiren, politikaları veya siyasi açıklamaları muhalif bir tarzda ele alan siyasi ifade özgürlüğüne ayrıca önem vermek gerekmektedir (AYM kararı, Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, Karar tarihi: 07/07/2015, §64).
Uyuşmazlık konusu Ana Haber Bülteni yayınlarında program sunucusu tarafından ve sunucu ile muhabir arasında geçen konuşmalarda hükûmetin devlet yönetimine, ekonomiye ve salgın hastalık sürecindeki yardım kampanyalarına ilişkin politikasının ele alınarak değerlendirme konusu yapılmasının ve eleştirilmesinin genel olarak kamu yararını ilgilendiren bir mesele olduğu, ayrıca hükûmetlere ve siyasetçilere yöneltilen eleştirinin sınırının diğer kişilere göre daha fazla olduğu açık olduğundan, bu sebeplerle dava konusu Kurul kararıyla davacının basın özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, programda kullanılan ve siyasi nitelikli yorum ve değerlendirmeler içeren ifadeler nedeniyle 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ihlâl edildiğinden bahisle davacı kuruluş hakkında tesis edilen işlemde hukuka uygunluk, dava konusu işlemin iptali yönündeki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararında ise sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davalıya iadesine,
5. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davalı idareye iadesine,
6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesini teminen dosyanın ... İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine, 20/05/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
