Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu, vefat eden babası tarafından alacaklı M. G.. lehine taşınmaz üzerine tesis edilen ipoteğin kaldırılmadığını, bu durumun taşınmaz üzerindeki tasarruflarına mani olduğunu, ipotek bedelini icra dosyasına depo ettiklerini, alacaklıya da muhtıra tebliğ ettiklerini belirterek taşınmaz üzerindeki ipoteğin İİK.’nun 153. maddesi uyarınca kaldırılması istemiyle icra müdürlüğüne başvurmuş, icra müdürlüğünce ipotek şerhini kaldırma görevinin icra mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle talebin reddedilmesi üzerine, bu kez borçlu tarafından icra mahkemesine başvurulmuş, mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak icra dosyasına depo edilmesi gereken tutar belirlendikten sonra taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verildiği, bunun üzerine alacaklılar vekilinin 18.03.2010 tarihli temyiz dilekçesiyle, alacaklı M. G..’ın 09.09.1957 tarihinde vefat ettiğini, buna ilişkin veraset ilamını da ekleyerek ölü kişiye karşı açılan ve sonuçlandırılan davanın usule aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep ettiği görülmüştür.
 İİK.’nun 153. maddesi “İpotekle temin edilmiş ve vadesi gelmiş bir alacağın borçlusu icra dairesine müracaatla alacaklısının gaip ve yerleşim yerinin meçhul bulunduğunu veya borcu almaktan ve ipoteği çözmekten imtina ettiğini beyan ederse icra dairesi on beş gün içinde daireye gelerek parayı almasını ve ipoteği çözmesini alacaklıya usulüne göre tebliğ eder. Alacaklı bu müddet içinde gelmediği veya gelipte kanunen makbul bir sebep beyan etmeksizin parayı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina eylediği takdirde borçlu borcunu icra dairesine tamamiyle yatırırsa icra mahkemesi verilen paranın alacaklı namına hıfzına ve ipotek kaydının terkinine karar verir. Bu karar tapu dairesine tebliğ edilerek ipotekli taşınmazın sicilline geçirilir.” hükmünü içermektedir. 
Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre ölü kişi hakkında takip yapılması mümkün değildir. Alacaklılar vekilinin temyiz dilekçesine eklediği veraset ilamından, alacaklı muris M.l G..’ın 09.09.1957 tarihinde takip tarihinden çok önce vefat ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece belirtilen nedenle borçlu isteminin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ  : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 11.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.