
Esas No: 2017/2238
Karar No: 2021/2612
Karar Tarihi: 25.05.2021
Danıştay 3. Daire 2017/2238 Esas 2021/2612 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2017/2238
Karar No : 2021/2612
TEMYİZ EDENLER : 1-(DAVALI): … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
VEKİLİ: Av. …
2-(DAVACI): …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurularına ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:.., K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına, tasfiyesi sona eren … İnşaat Taahhüt Turizm Nakliyat Sanayi Ticaret Anonim Şirketi'nin tasfiye öncesi dönemlere ait vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin; 2009 yılının Mart, Haziran, Ağustos ve Ekim dönemlerine ait katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile 2010 yılının Ekim dönemine ait ... takip dosya numaralı özel usulsüzlük cezasına ilişkin kısımları yönünden iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu ödeme emri içeriği vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerine ait ihbarnamelerin davacının adresinde bulunamadığından bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'ndaki tebligatla ilgili düzenlemelere uyulmaksızın 7201 sayılı Tebligat Kanunu'na göre mahalle muhtarına imzalatılmak suretiyle tebliğ edildiği dikkate alındığında, ortada usulüne uygun olarak yapılmış bir tebligattan ve kamu alacağının kesinleştiğinden söz edilemeyeceğinden, ödeme emrinin sözü edilen kısımlarında hukuka uyarlık bulunmadığı, özel usulsüzlük cezasına ait ihbarname davacının kendisine tebliğ edilerek borç kesinleştirildiğinden ödeme emrinin bu kısmında hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle ödeme emrinin; vergi ziyaı cezalı katma değer vergileri ve gecikme faizine ilişkin kısmı iptal edilmiş, özel usulsüzlük cezasına ait kısmı yönünden ise dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurularının, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davalı idare tarafından, ödeme emri içeriği borçlara ait ihbarnamelerin davacıya tebliğ edilerek borcun kesinleştirildiği ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.
Davacı tarafından, ticaret sicilinden silinerek tüzel kişiliği sona eren şirketin borçlarından sorumlu tutulamayacağı, idarece 2010 dönemine ilişkin olarak Ba ve Bs formlarını vermedikleri takdirde ceza uygulanacağına ilişkin şirketlerine yazılı bildirimde bulunulmadığından, özel usulsüzlük cezası kesilemeyeceği ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI: Davacı tarafından, davalı idarenin temyiz başvurusunun reddi gerektiği, dava konusu özel usulsüzlük cezasının 7020 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun uyarınca yapılandırıldığı savunulmaktadır.
Davalı idarece savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ…'UN DÜŞÜNCESİ : Davacının konusu kalmayan temyiz istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi, davalı idarenin temyiz isteminin ise reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Tasfiyesi tamamlanmış … İnşaat Taahhüt Turizm Nakliyat Sanayi Ticaret Anonim Şirketi'nin, 2009 yılının Mart, Haziran, Ağustos ve Ekim dönemlerine ait katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi, 2010 yılının Ekim dönemine ait özel usulsüzlük cezasına ilişkin borçlarının tahsili amacıyla, tasfiye öncesi söz konusu dönemlerde şirketin kanuni temsilcisi olan davacı adına, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesinin 9. fıkrası uyarınca … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinin 1. fıkrasında, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği öngörülmüş, 2. fıkrasında, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve bunlara bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesinin; 5904 sayılı Kanun'un 6. maddesi ile eklenen ve 03/07/2009 tarihinde yürürlüğe giren 9. fıkrasında, tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak salınacak her türlü vergi tarhiyatının ve kesilecek cezaların, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davalı idare tarafından temyiz istemine konu edilen Vergi Dava Dairesi kararının; ödeme emrinin, 2009 yılının Ağustos ve Ekim dönemlerine ait kamu alacağına ilişkin hüküm fıkrası aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle Dairemizce de uygun bulunmuştur.
Bir şirketin borçlu kılınabilmesi ise ancak tüzel kişilik kazandığı tarih ile bu kişiliğin sona erdiği tarih arasındaki zaman diliminde olanaklıdır. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre de şirketlerin tüzel kişilikleri ticaret sicilinden silinmesiyle sona erer. Ticaret sicilinden kaydı silinen ve hukuksal varlığı sona eren bir kurumun bu tarihten sonra haklara sahip olması, borçlu kılınması, temsili, yargı yerlerinden hukuksal koruma istemesi mümkün değildir.
Tüzel kişiliği sona eren şirketlerin bu tarihten önceki dönemlere ait sonradan ortaya çıkarılan vergisel ödevlerden sorumlu kılınacak kişilerin belirlenmesi konusundaki hukuki boşluk, 5904 sayılı Kanunun 6. maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesine eklenen 9. fıkra ile giderilmiştir. Buna göre, tasfiye edilerek tüzel kişilik kaydı ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden herhangi biri adına vergi salınabilecek ve ceza kesilebilecektir. Ancak söz konusu düzenlemenin 5904 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden önceki dönemler için uygulanması söz konusu olamaz.
Bu durumda, 03/07/2009 tarihinde yürürlüğe giren düzenlemenin olayda 2009 yılının Mart ve Haziran dönemleri için uygulanma imkanı bulunmadığından, dava konusu ödeme emrinin, bu dönemlere ait kamu alacağına ilişkin kısımlarını yazılı gerekçeyle iptal eden Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf istemini reddeden Vergi Dava Dairesi kararının sözü edilen hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
Ödeme emrinin, dava konusu 2010 yılının Ekim dönemine ait özel usulsüzlük cezası, 7020 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırması ile Bazı Kanunlarda ve Bir Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun uyarınca yapılandırıldığından, dolayısıyla davacı tarafından, Vergi Dava Dairesi kararının ödeme emrinin sözü edilen özel usulsüzlük cezasına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz isteminin konusu kalmadığından, davacının temyiz istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idare temyiz isteminin kısmen reddine,
2…. Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; ödeme emrinin, 2009 yılının Ağustos ve Ekim dönemlerine ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA,
3. Kararın; ödeme emrinin, 2009 yılının Mart ve Haziran dönemlerine ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen davalı idare temyiz isteminin REDDİNE,
4. Davacının temyiz istemi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 25/05/2021 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
