10. Hukuk Dairesi 2015/14466 E. , 2015/17165 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava; 19.10.2001 tarihli iş kazasında sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan ödemelerin rücuan tahsili istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Yasa"nın 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasa"nın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 26. maddesidir.
Anılan maddeden doğan rücu hakkı, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayanmaktadır. Kurum, iş kazası ya da meslek hastalığı ile malullük sonucu sigortalılara ve bunların ölümü hâlinde hak sahiplerine yaptığı her türlü ödemelerle bağlamış bulunduğu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerini, kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı olarak, zarara sebep olan işveren ya da üçüncü kişilere rücu etmektedir.
İş kazası ya da meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya veya bunların ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri, gelecekte ödenecek gelirlerin, yaş, kesilme ihtimali ve Kurumca belirlenecek iskonto oranı dikkate alınarak hesaplanan tutarını ifade etmekte olup, Kurumun sigortalı veya hak sahiplerine bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi, bağlanan gelirin kesildiği veya kesilmesi gereğinin, yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda, Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceği yönünün, tazmine yönelik davada gözetilmesi gereken genel ilkeler arasında bulunmaktadır.
506 sayılı Yasa"nın 92. maddesi ise, “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir.” düzenlemesini içermektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, iş kazasına uğrayan sigortalıya 07.10.2002 gelire giriş, 14.04.2003 onay tarihli gelir; 01.04.2007 tarihinden itibaren ise yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, sigortalıya bağlanan gelire, 506 sayılı Yasa"nın 92. maddesinin uygulanıp uygulanmadığı araştırılarak; dava konusu edilen gelirin, 506 sayılı Yasa"nın 92. maddesi uyarınca indirildiğinin anlaşılması halinde; %39,20 sürekli iş göremezlik oranı esas alınarak gelirin başladığı 07.10.2002 tarihi itibariyle 506 sayılı Yasa"nın 92. maddesi uyarınca indirilmiş hali üzerinden hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelir miktarına, gelirin başladığı tarihten indirme tarihine kadar yapılan fiili ödeme miktarının yarısının da eklenmesi suretiyle belirlenecek değere davalının kusur oranı uygulanmak suretiyle davalının tazminle sorumlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca araştırma yapılarak, davalının tazmin ile sorumlu olduğu miktar belirlendikten sonra, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Kabule göre de, hüküm altına alınan Kurum alacağı üzerinden binde 68.31 oranında karar ve ilam harcının davalıdan tahsili yerine, yazılı şekilde fazla harca hükmedilmesi, isabetsiz bulunmuştur.
O hâlde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davalıya iadesine, 19.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.