17. Hukuk Dairesi 2013/6226 E. , 2014/8455 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2012
NUMARASI : 2010/175-2012/483
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm davacılar vekili ve davalı F.. A.. vekilince temyiz edilmiş, davalı F.. A.. vekilince de durşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 27.5.2014 Salı günü davalı F.. A.. vekili Av. İbrahim Yeter geldi. Davacılar ve diğer davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı F.. A.. vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve İhtiyari mali sorumluluk sigortacısı oldukları aracın davacıların desteği yaya E.. Ç..’a çarparak ölümüne neden olduğunu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasının bulunmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, davacı eş Havva için 40.000 TL. manevi 100 TL. maddi çocuklar için ayrı ayrı 20.000 TL. manevi, 100 TL. maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini toplam 137.949 TL. olarak ıslah etmiş, yargılama aşamasında davalı sürücü M.. D.. hakkında açtıkları davayı atiye terk ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı F.. A.. aracı kazadan önce sattığını sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.Diğer davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı M.. D.. hakkında açılan dava atiye terk edildiğinden karar verilmesine yer olmadığına, davacı Havva için 82.067,53 TL. çocuk Rabia için 22.418,54 TL. Ömer için 33.764,04 TL. maddi tazminatın davalılardan tahsiline, Havva için 10.000 TL. çocuklar için ayrı ayrı 5.000 TL. manevi tazminatın davalı F.. A..’ten tahsiline karar verilmiş hüküm davalı F.. A.. ve davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
I-Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. HMK"nun 26 (HUMK"nun 74.) maddesi uyarınca, Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Davacılar vekili ıslah dilekçesinde davacı eş Havva için 81.967,53 TL. talep ettiği halde mahkemece davacının talebi aşılarak Havva için 82.067,53 TL. sına hükmedilmesi ve 6100 sayılı HMK"nın 294. maddesine göre, mahkemece kararların açık olarak ve yüze karşı okunmak suretiyle tefhim edilmesi gerekir. Kural olarak tefhim gününde hükmün gerekçesi ile birlikte açıklanması gerekmekte ise de, gerekçeli kararın hemen yazılması her zaman mümkün olamayacağından mahkemenin önce vereceği kısa kararı yargılama oturumunda tefhim etmesi daha sonra gerekçeli kararı yazarak bu yasal zorunluluğu tamamlaması mümkün bulunmaktadır. Ne var ki, asıl olan kısa karardır. Sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun olarak yazılması gerekir. Mahkemece verilen kısa kararda hükmedilen tazminata uygulanan faiz başlangıcı belirtilmediği halde gerekçeli kararda olay tarihinden faize hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir.
II-Davacılar vekili davacıların desteği yayanın karşıdan karşıya geçtiği sırada davalıya ait aracın çarpması sonucu vefat ettiğini iddia etmiştir. Dava konusu olay nedeniyle Bakırköy 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/269 E-2011/2057 K. Sayılı dosyasında araç sürücüsü olduğu belirtilen M.. D.. hakkında yapılan yargılama sonunda atılı suçu işlediğine dair delil elde edilemediği gerekçesi ile beraat kararı verilmiş olup kararın temyiz edilmesi üzerinde Yargıtay 12 Ceza Dairesi 2013/9971 E-2014/1796K sayılı ilamı ile kararın bozulmasına karar verilmiştir. Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesine etkisi Borçlar Kanununun 53. TBK.74. maddesinde düzenlenmiş olup, Hukuk Hâkimi Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Borçlar
Kanununun 53. maddesinde, “Hakim, kusur olup olmadığına, yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için Ceza Hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, Ceza Mahkemesinde verilen beraat kararı ile de mukayyet değildir. Bundan başka Ceza Mahkemesinin kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarının tayini hususunda dahi Hukuk Hâkimini takyit etmez.” Hükmü öngörülmüştür.Bu açık hüküm karşısında, Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların Hukuk Hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.Ceza Mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun Hukuk Mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Y.H.G.K. 11.10.1989 gün ve E.1989/11-373, K.472 sayılı ilamı). Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından Ceza Hâkiminin Hukuk Hâkiminden çok daha elverişli konumda bulunmasıdır. O halde bir Ceza Mahkemesinin uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki Hukuk Mahkemesinde de kesin delil oluşturacağı açıktır. Hukuk Genel Kurulu - 2008/4-564 E, 2008/536 K.
Açıklanan nedenlerle ceza mahkemesi kararı ile davalıya ait aracın kazaya neden olup olmadığı ve sürücünün kimliği belirleneceğinden mahkemece ceza mahkemesinin dosyası bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
III-1-Kabul şekline göre; Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK."nun 4. Maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, davacılar için takdir olunan manevi tazminatların düşük olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
2-Mahkemece G.. H.. dava tarihinden işleyecek yasal faiz ile sorumlu tutulmuştur.Olay tarihinde yürürlükte bulunan 5684 sayılı yasanın 14. maddesi ve G.. H.. yönetmeliğinin 14 ve 15. maddesi gereğince gerekli belgelerle birlikte G.. H..na başvuru yapıldıktan sonra temerrüde düşeceğinden davalı G.. H.. yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü ancak bu tarihte, böyle bir başvuru olmadığı takdirde ise dava tarihinde doğmaktadır. Mahkemece, davacılar tarafından dava açılmadan önce G.. H..na gerekli belgelerle başvuru yapıldığı belirtildiğine göre davacının G.. H..na başvuru tarihi belirlenerek sonucuna göre davacının beyanları da dikkate alınarak temyiz dilekçesinde belirtilen faiz başlangıç tarihi aşılmayacak şekilde faize hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda I, II numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı F.. A.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, III-1 ve 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı F.. A.."e verilmesine, duruşmada vekille temsil olunmayan davacılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı F.. A.."e geri verilmesine 27.5.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.