17. Hukuk Dairesi 2014/7772 E. , 2014/8048 K.
"İçtihat Metni"Davacılar ... ... ... ... ve... ile davalılar...A.Ş, ... ve ...Ltd Şti arasındaki dava hakkında, ...1.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 24.05.2012 gün ve 2009/452-2012/330 sayılı hüküm, Dairemizin 03.12.2013 gün ve 2012/15098-2013/16996 sayılı kararı ile bozulmuştur. Süresi içinde davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü;
- K A R A R -
Davacılar vekili, davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigorta şirketi olduğu aracın, 09.03.2009 tarihinde neden olduğu trafik kazası sonucunda müvekkillerinin desteği ...ın yaşamını yitirdiğini belirterek, her bir davacı için 100,00 er TL maddi ve ölenin eşi olan davacı ... için 20.000,00 TL manevi, ölenin çocukları olan diğer davacılar için de 10.000,00 er TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacılar vekili, yargılama sırasında maddi tazminat istemlerinden feragat ettiklerini bildirmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, maddi tazminat isteminin feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulü ile davacı eş ... için 5.000,00 TL, ölenin çocukları olan davacılar... ... ve ... için 4.000,00 er TL, diğer davacı ... için 3.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili ile davalı ... ve davalı... Ltd Şti vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dairemizce verilen 03.12.2013 gün ve 2012/15098-2013/16996 sayılı bozma kararında; "kaza tespit tutanağında davacıların desteği idaresinde bulunan aracın kırmızı ışıkta geçerek önce dava dışı kamyona çarptığı, daha sonra da davalılara ait otobüsün davacıların desteğinin kullandığı araca arkadan çarptığı belirtilmiş, dava dışı kamyon sürücüsünün kusuru bulunmadığı, davacıların desteğinin kırmızı ışıkta geçmiş olması nedeniyle kusurlu olduğu, davalı sürücünün ise önünde seyreden aracı güvenli mesafeden takip etmemesi nedeniyle kusurlu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece Adli Tıp Kurumundan alınan 23.11.2011 tarihli raporda aynı gerekçelerle davalı sürücü ...in % 50, davacıların desteğinin de % 50 oranında kusurlu oldukları belirtilmiş; ancak davacıların desteğinin ilk kaza sonucu mu , yoksa 2.kaza sonucu mu öldüğü hususu incelenmemiştir.... 2. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2010/ 53 esas sayılı dosyasında davalı sürücü ... hakkında taksirle ölüme neden olmak suçundan kamu davası açıldığı ve yargılamanın devam ettiği anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle ceza mahkemesi tarafından davalı hakkında taksirle ölüme neden olma suçu nedeniyle verilecek mahkumiyet kararı fiilin hukuka aykırılığı bakımından hukuk hakimini bağlayacağından mahkemece ceza davasının bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir." gerekçesi ile yerel mahkeme kararı davalılar yararına bozulmuş, bu bozma nedenine göre de davacıların temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. Davacılar vekili, bu defa karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Davacılar vekilinin karar düzeltme isteminde bulunması üzerine dosyanın yapılan incelemesinden;
Dava, trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükme esas alınan ve Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda, davacıların desteğinin % 50, davalı sürücünün de % 50 oranında kusurlu oldukları belirtilmiştir. Mahkemece de bu kusur oranı benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiştir.
Davacılar vekilinin karar düzeltme dilekçesine ekli olan üzerinde kesinleşme şerhi bulunan ceza mahkemesi kararından; ceza davasının yargılaması sırasında alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda, destek sürücü ile davalı sürücünün eşit derecede kusurlu olduklarının, kazaya karışan diğer araç sürücüsünün ise kusurunun bulunmadığının belirlendiği, ceza mahkemesince de bu rapor hükme esas alınarak davalı-sanık sürücü ..."nin asli derecede kusurlu olduğu benimsenerek taksirle desteğin ölüme neden olma suçunu işlediğinden mahkumiyetine karar verildiği, ceza mahkemesi kararının temyiz edilmeksizin kesinleştiği, kesinleşme tarihinin, eldeki bu davada verilen kararın tarihinden önce olduğu anlaşılmaktadır. Ceza yargılaması sırasında alınan ve kesinleşen bilirkişi raporundaki kusur dağılımının, eldeki bu davada mahkemece benimsenen kusur oranına, oluşa ve dosya kapsamına uygun olması ve ceza davası sonucunda davalı sürücü ..."nin taksirle davacıların desteğinin ölümüne neden olduğu olgusunun belirlenmiş olmasına göre; artık, ceza davasının bekletici mesele yapılması yönündeki bozma nedeninin hukuki geçerliliği kalmamıştır. Bu durumda, davacılar vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı bozma nedeninin kaldırılmasına ve davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmüştür.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde:
Borçlar Kanununun 47. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda maneviahuzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatınmtutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Borçlar Kanunu 47. maddede belirlenen ilkeler karşısında, davacıların ölene olan yakınlık dereceleri, olayın oluş şekli, özellikleri, olay tarihi, kusur durumu ile tarafların ekonomik-sosyal durumları ve paranın satın alma gücüne göre davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı azdır. Daha yüksek miktarda bir manevi tazminata karar verilmesi gerekirken, belirtilen gerekçelerle daha alt seviyede bir miktara karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 03.12.2013 gün ve 2012/15098-2013/16996 sayılı bozma kararının gerekçesinin değiştirilmesine, bu nedenle gerekçede yer alan açıklamaların ilamdan çıkarılmasına, yerine (2) nolu bent olarak yukarıda yazılı gerekçenin yazılmasına, bozma ilamına (1) nolu bent olarak "1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, ceza yargılaması sırasında alınan ve kesinleşen bilirkişi raporundaki kusur dağılımının oluşa uygun olması sebebiyle benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına göre davalılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir." ibarelerinin eklenmesine, sonuç kısmının da "Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacılar yararına bozulmasına" biçiminde değiştirilmesine ve hükmün yukarıda yazılı değişik gerekçe ile davacılar yararına BOZULMASINA, tashihi karar peşin harcın karar düzeltme isteyen davacılar ve davalılara geri verilmesine, 22.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.