
Esas No: 2022/139
Karar No: 2022/317
Karar Tarihi: 01.03.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2022/139 Esas 2022/317 Karar Sayılı İlamı
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ ....
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ ( D İ R E N M E
D Ü Z E L T E R E K Y E N İ D E N
E S A S H A K K I N D A K A R A R)
....
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
....
KONKORDATO İSTEYEN :......
Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.01.2020 gün ve 2018/406 E., 2020/47 K sayılı kararının alacaklılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 25.05.2021 T., 2020/1215 E., 2021/759 K. sayılı kararına yönelik verilen kararın Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 30.11.2021 gün ve 2021/4658 E., 2021/1904 K sayılı kararıyla bozulması üzerine HMK m. 373/3 uyarınca duruşma açılmasına karar verildi, yapılan açık duruşma sonrasında dosya incelendi:
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İstemci şirket vekili müvekkili şirketin 18.01.1993 tarihinden bu yana inşaat taahhüt işi yaptığını, son dört yılda yüksek montanlı taşınmaz yatırımı yapılmış olması ve grup şirketlerinden ... AŞ için yapılan yatırımların henüz geri dönüşünün sağlanamaması nedeniyle mali darboğaza girdiğini, müvekkili şirkete konkordato mühleti verilmesi ve bunun tasdiki halinde borçların ön projede gösterilen şekilde tam olarak ödeneceğini ileri sürerek mühlet kararı verilmesini istemiştir.
İstem dilekçesi içinde ödemenin ne şekilde yapılacağını içeren başka bir açıklama bulunmamaktadır.
Dilekçe ekinde sunulan ön projede ise:
- Mevcut banka taksitli kredilerinin uzun vadeli olması nedeniyle aynı vade planı içinde ödenmeye devam edilmesi, gerek olduğu takdirde nakit akışına uygun olarak yapılandırılmasının,
- Mevcut rotatif kredilerin konkordato kararının verildiği günden başlamak üzere 24 aya bölünmesinin,
- Piyasa borçlarının konkordato kararının verildiği günden başlamak üzere 12 aya bölünmesinin,
- Sermayenin desteklenmesi amacıyla gerektiğinde taşınmazların satılmasının hedeflendiği belirtilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince 01.06.2018 günü geçici mühlet verilmiş; 01.09.2018 günü itibariyle geçici mühletin iki ay süreyle uzatılmasına karar verilmiştir. Kesin mühlet 30.10.2018 günü verilmiştir.
Sunulan komiser raporuna göre şirketin varlıklarının borçları karşılama oranının %57 olduğu ve iflasın açılması halinde adi alacaklıların ancak %31 oranında tatmin edilebileceği; iflas tasfiyesinin uzunluğu ve enflasyonist ortam düşünüldüğünde adi alacaklıların eline bu tutarın dahi geçmeyeceği,
Yapılan oylamada 42.402.627,30 TL alacağı temsil eden 199 alacaklıdan 24.374.949,66 TL’ye karşılık gelen 127 alacaklının konkordatoya kabul oyu verdiği ve bunun toplam içinde %58’lik bir oranı sağladığı; 18.027.677,14 TL’ye karşılık gelen 72 alacaklının red oyu kullandığı ve bunun da toplam içinde %42’lik bir oranı teşkil ettiği ve nisabın bu suretle sağlandığı gerekçesiyle konkordato projesinin tasdikine, istemci şirketin “konkordato tasdik projesi kapsamında kalan tüm borçlarının %35 indirim ve kalan bakiye %65 ana para borçlarının tasdik kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl ödemesiz, üçer aylık dönemlerde ve eşit taksitler halinde 3 yılda davacı tarafından alacaklılara ödenmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEP VE GEREKÇELERİ :
1........ ve Tic. AŞ vekili istinaf dilekçesinde:
- Borçlunun müvekkiline yapılandırma önerisinde bulunmadan konkordato istemesinin malvarlığını kaçırma amacını ve kötüniyeti gösterdiğini,
- İstem dilekçesi ekinde sunulan belgelerin İcra ve İflas Kanunu'nun 286’ncı maddesinde sayılan belgeleri karşılamadığı, projenin gerek geçmiş işler ve gelecekteki öngörüler bakımından gerçeğe uymadığını; projenin fazlasıyla iyimser olduğunu,
- Projenin uygulanması halinde alacakların %35 indirimle ve toplamda dört yıl gibi uzun bir sürede tahsil edilebileceğini ve bunun da zararı arttıracağını,
- Yasa’da borçların asgari %50’sinin ödenmesi şart koşulmuşken, %65 gibi bir oranda ödeme önerisinin zararı daha da arttırdığını, kararın hakkaniyete uymadığını,
- Devam etmekte olan işlerin tamamlanması ile elde edilecek gelirle borçların ödenmesinin gerçekçi olmadığı, mevcut ekonomik koşullar ve faiz oranları göz önüne alındığında zaman içinde elde edilecek gelirin ödeme bakımından bir yararı olmayacağını,
- İflasa oranla konkordatonun tasdiki halinde ele geçecek miktarları gösteren tablonun gerçekçi olmadığını,
- Finansal raporunun yetersiz olduğunu ve yetkisiz şirket tarafından hazırlandığını,
- İstemci şirketin yanlış ticari politika ve yönetim hataları nedeniyle bu duruma düştüğünü ve faaliyet zararının beklenmedik bir durum olmadığını, bu bakımdan projede gösterilen öngörü ve tedbirlerin de gerçekçi olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve talebin reddine karar verilmesini istemiştir.
2. T. ... Bankası AŞ vekili istinaf dilekçesinde:
- Proje eki belgelerde müvekkili bankanın hem nakdi hem de gayrinakdi alacaklarının eksik gösterildiğini,
- Müvekkili banka lehine ipotekli olan taşınmazın projedeki değerinin 5.840.700,-TL olarak gösterilmesine rağmen SPK tarafından yetkilendirilmiş değerleme uzmanlarınca yapılan tespitte 3.000.000,-TL olarak belirlendiğini,
- Projede gösterilen iki ... sonucunda 32.100.000,-TL gelir ve bundan 7.200.000,-TL fon fazlası elde edileceği bildirilmişken işlerin tamamlanması için ek kaynağa ihtiyaç olup olmadığı, buna ilişkin gider ve maliyetlerin ne olduğu konusunda açıklık bulunmadığını,
- Mizanda gösterilen uzun ve kısa vadeli alacak ve ticari alacak kalemleri bakımından bunların tahsil kabiliyetleri hakkında bilgi bulunmadığını,
- Yıllara yaygın inşaat ve onarım maliyetleri ile yıllara yaygın inşaat ve onarım hakedişleri kıyaslandığında 11.674.346,-TL zarar göründüğü ve şirketin buradan bir fon sağlamasının mümkün olmadığı; faaliyet geliri ile borç ödenemeyeceğinin anlaşıldığını,
- Şirket ortakları ve grup şirketleri üzerine kayıtlı taşınmazlar üzerindeki takyidatların kaldırılarak satışlarının yapılacağı ve buradan elde edilen hasılatın borç ödemede kullanılacağı yönündeki öngörünün, bunların teminat teşkil ettiği alacak tutarları dikkate alındığında gerçekçi olmadığını,
- Komiser raporunda da belirtildiği üzere projenin asıl kaynağını oluşturan taşınmaz satışları bakımından, taşınmazlar üzerindeki takyidatların bunların satışı ihtimalini düşürdüğü ve bunlardan kaynak elde edilmesi öngörülen kaynağın borç ödemede kullanılamayacağını,
- İpotekli taşınmazların sadece gayrinakdi alacakların değil nakdi alacakların da teminatını oluşturduğu ve üzerlerindeki ipoteklerin terkininin öngörülen şartlarda mümkün olmadığını,
- İstemci şirketin Amasya ... projesini tamamlamak için 6.000.000,-TL kaynağa ihtiyaç duyduğu ve bunu sağlayamadığı; Bartın Adliye binası ve Yozgat Cezaevi inşaatları için benzer durumun söz konusu olduğu ve tasfiye başvurusunun reddedildiği, 7-8 aydır şantiyelerde ... yapılmadığı ve muhtemelen sözleşmelerin idarelerce feshedilerek teminat mektuplarının gelir kaydedileceği; işlere devam edilemeyeceği ve borçların artmaya devam edeceğini,
- Komiser raporunda projenin ancak %59 oranında tenzilatla mümkün olabileceğinin belirtilmesine karşın %25 oranında tenzilat önerildiği; yine rapora göre ek kaynak sağlanmadan bu oran çerçevesinde ödeme yapılmasının mümkün olmadığını,
- İcra ve İflas Kanunu'nun 308/b-2 düzenlemesi uyarınca itirazlı alacaklar hakkında depo kararı verilmemesinin yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve talebin reddine karar verilmesini istemiştir.
3. T. ... Bankası AŞ vekili istinaf dilekçesinde:
- Nisabın sağlanmadığını,
- Proje ile öngörülen vadenin hayatın olağan akışına ve ödemesiz sürenin kararın kesinleşmesini müteakip başlamasının hakkaniyete aykırı olduğunu; bu uygulamanın alacaklıların zararına sonuç doğuracağını,
- 1.190.376,41 TL nakdi ve 1.370.712,-TL gayrinakdi alacak yazdırılmış olmasına rağmen borçlunun itirazı ve mahkeme kararı ile sadece 384.146,50 TL adi alacak tutarı üzerinden oy kullandırılmasının hatalı olduğunu; kesin mühlete kadar işletilmesi gereken faizin dikkate alınmadığını,
- İcra ve İflas Kanunu'nun 286’ncı maddesinde sayılan belgelerin eksik olmasına rağmen başvurunun kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu; bu bağlamda alacaklıları, alacak miktarlarını ve imtiyaz durumlarını gösteren listede müvekkilinin alacağının eksik gösterildiğini,
- İtiraza uğrayan alacaklar hakkında depo kararı verilmemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve talebin reddine karar verilmesini istemiştir.
4. ... AŞ vekili istinaf dilekçesinde:
- İcra ve İflas Kanunu'nun 286’ncı maddesinde gösterilen belgelerin yeterli olmaması nedeniyle mühlet verilmesinin hukuka aykırı olduğunu,
- Gayrinakdi alacaklarının itiraza uğradığını ve ilk derece mahkemesine yaptıkları başvurunun kesin olarak reddedildiğini,
- Projede ödenmesi öngörülen tutarın kabul edilmediğini ve müvekkili hesabına hak kaybı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve talebin reddine karar verilmesini istemiştir.
5. ... ... vekili istinaf dilekçesinde:
- Sunulan ön projenin sürekli değiştirildiğini ve her değişikliğin alacaklıların aleyhine olduğunu; bunun iyiniyetli bir davranış olmadığını,
- Tasdik edilen projenin somutlaştırılmadığını, tasdik kararının kesinleşmesinden itibaren başlayacak 12 aylık ödemesiz sürenin ne amaçla istendiğinin komiserler kurulunca da anlaşılamadığını,
- İstemci şirketin 2020 ve izleyen iki yıl içinde bir kısım alacaklarına kavuşacağını ve bir kısım taşınmazlarını satarak nakit girişi sağlayacağını bildirmesine rağmen ödemeyi geciktirmesinin hakkaniyetle bağdaşmadığını,
- Komiser raporunda teklifin kaynaklarla orantılı olmadığı hususunun açıkça yazıldığını,
- Üçüncü kişilere ait taşınmazların satışından elde edilecek hasılatla borçların ödenmesi halinde şirketin bu kez de üçüncü kişilere borçlanacağını ve bu durumun borç miktarında bir iyileşme sayılamayacağını, kaldı ki bu taşınmazlar üzerindeki ipotek ve hacizlerin kalkmasına olanak bulunmadığını,
- Varlıkların borçları karşılama oranının %57 olması karşısında %65’lik ödeme taahhüdünün gerçekçi olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, tasdik talebinin reddine ve borçlunun iflasına karar verilmesini istemiştir.
6.......vekili istinaf dilekçesinde:
- Kararın hukuka aykırı olduğunu,
- Konkordatonun alacaklıları zarara uğratmaya ve mal kaçırmaya yönelik bulunduğunu,
- Faizsiz, dört yıl ödemeli ve %65 tenzilatlı bir konkordatonun alacaklıları zarara uğratmaya yönelik olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve istemin reddine karar verilmesini istemiştir.
7. T. ... Bankası ... vekili istinaf dilekçesinde:
- Projenin uygulama kabiliyetinin bulunmadığını, ek kaynak yaratılmadan ve sadece mevcut faaliyetlere devam edilerek borçların ödenmesinin mümkün olmadığını,
- Teminat mektubu bedelleri ve çek yaprağı başına sorumluluk tutarlarının nisaba dahil edilmediğini,
- Konkordatonun alacaklıları zarara uğratma kastıyla teklif edildiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve istemin reddine karar verilmesini istemiştir.
DAİREMİZİN 25.05.2021 GÜN VE 2020/1215 E, 2021/759 K SAYILI KARAR GEREKÇESİ :
"I- İstinaf hakkı bulunmayan alacaklılara yönelik olarak:
Konkordatonun tasdiki kararları ancak toplantıda olumsuz oy kullanan ve tasdik duruşmasına kadar itirazlarını bildiren alacaklılar tarafından istinaf edilebilir (İİK m.308/a). Konkordatoya itiraz kurumu İcra ve İflas Kanunu'nun 304’üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiş ve duruşma tarihinin gösterildiği ilanda alacaklıların duruşmadan en az üç gün öncesine kadar yazılı olarak itiraz etmek suretiyle duruşmada hazır bulunabilecekleri hususunun ayrıca gösterileceği düzenlenmiştir. Bu şekilde itiraz etmeyen alacaklıların duruşmaya katılma hakkı bulunmadığı gibi karara karşı yasa yollarına başvurma hakkı da bulunmamaktadır.
Öğretide “itiraz eden alacaklı” kavramı ile “konkordatoya kaydedilmiş olsun ya da olmasın konkordatonun tasdiki talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklı”nın kast edildiği ve özellikle konkordatoya red oyu kullansalar bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların tasdik kararına karşı yasa yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı konusunda fikir birliği vardır (bkz. Postacıoğlu , İ. E.: Konkordato, Ankara 1965, s.93, n.64; Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2.b., Ankara 2013, s.1502; Tanrıver, S./Deynekli, A.: Konkordatonun Tasdiki, Ankara 1996, s.158; Altay, S./Eskiocak, A.: Konkordato ve Yeniden Yapılandırma Hukuku, 5.b., İstanbul 2019, s.354, n.354; Buruloğlu, E./Reyna, Y.: Konkordato Hukuku ve Tatbikat, İstanbul 1968, s.74).
Nitekim Yargıtay da İcra ve İflas Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 04.09.1932 tarihinden bu yana aynı yönde karar vermektedir (Yargıtay 11. HD. 09.10.1989/6449-5145; Yargıtay 19. HD. 03.10.1995/7350-7821).
İstinaf yasa yoluna başvuran T. ..... vekilleri bu gereklilikleri yerine getirmediğinden adı geçenlerin İcra ve İflas Kanunu'nun 308/a maddesi uyarınca istinaf hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle adı geçenlerin istinaf dilekçelerinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352/1-ç düzenlemesi uyarınca reddi gerekmiştir.
II- ........ vekillerinin istinaf nedenlerine gelince:
A) Alacaklı vekilleri yasada sayılan belgelerin usulünce ve tam olarak sunulmamasına rağmen borçlulara mühlet verilmesinin hukuka aykırı olduğu yönünde bir istinaf sebebi ileri sürmüştür.
İcra ve İflas Kanunu'nun 287'nci maddesinin son fıkrası uyarınca geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı gibi aynı Kanun'un 293'üncü maddesinin birinci fıkrasına göre de kesin mühlet talebinin kabulüne ilişkin kararlara karşı yasayoluna başvurulamaz.
Bu iki düzenleme yasayollarını sadece bu kararların verildiği tarihte değil yargılama sonunda verilen nihai karar aşamasında da kapatmıştır.
Açıklanan nedenlerle adı geçenler vekillerinin istinaf dilekçelerinin bu yöne ilişkin kısımlarının reddine karar vermek gerekmiştir (HMK m.346/1).
B) İcra ve İflas Kanunu'nun 300’üncü maddesi uyarınca konkordato komiseri yazdırılan alacaklara karşı borçlunun beyanını alır. Borçlunun itiraz ettiği alacaklar çekişmeli hale gelir. Bu durumda alacaklının yapması gereken şey, alacağının itirazlı kısmının ne şekilde nisaba dahil edileceği hususunda mahkemeden karar almaktır (İİK m.302/VI). Nitekim somut olayda mahkemece bu yönde verilen kararlar dosyaya yansımıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, mahkemenin bu konuda verdiği kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği için çekişmeli alacakların ayrıca dava konusu edilmesine imkân sağlanmıştır (İİK m.308/b).
Açıklanan nedenlerle çekişmeli hale gelmiş alacakların istinaf sebebi yapılmasına ve bu tutarların bölge adliye mahkemesince belirlenmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
C) Diğer istinaf nedenlerinin incelenmesinde:
Konkordatonun tasdiki için İcra ve İflas Kanunu'nun 305'inci maddelerinde sayılan koşulların tamamının birlikte gerçekleşmesi gerekir. İstemci şirketin Yasa'nın 302'nci maddesinde öngörülen nisabı sağladığında tereddüt bulunmamaktadır.
Ancak anılan maddede aranan iki koşul daha bulunmaktadır. Bunlar kaynakların teklifle orantılı olması ve tasdik edilen konkordato projesine göre yapılacak ödemelerin iflasa oranla alacaklıların lehine olmasıdır.
Dosyanın incelenmesinde istemci şirketin 31.12.2019 günlü bilançosuna göre varlıklarının rayiç değerleri 25.634.386,10 TL, borçları ise 46.714.714,01 TL'dir. Buna göre varlıkların borçlara oranı % 55 mertebesindedir. Oysa istemcinin teklifi borçların % 65'inin ödenmesi şeklinde olup, kaynaklarla teklifin uyumlu olmadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan istemci sermaye arttırmayı bir proje unsuru olarak göstermediği gibi şirketin tek ortağının şirketten alacağı 3.949.208,86 TL'den feragatini konkordatonun tasdiki şartına bağladığı da gözlenmiştir. Her ne kadar istinaf incelemesi sırasında bu alacağından feragat etmişse de bunun kaynaklara bir katkısının olmadığı da anlaşılmıştır. Şirket varlıklarını elden çıkartmadan, faaliyete devam ederek borçlarını ödemek gayesinde ise de buna ilişkin bir işletme sermayesi kaynağı da gösterememiştir.
İflas halinde alacaklıların eline geçecek tutar komiserler raporunda % 31 olarak belirlenmiş ise de bu hesaplamanın hangi yöntemle yapıldığı anlaşılamamıştır. Bunun denetlenmesi için alınan bilirkişi raporunda konkordato projesine göre yapılacak ödemelerin "paranın zaman değeri" hesabı yapılmış ve faiz oranları % 17 olarak hesaplanmak suretiyle ödenecek 32.930.750,-TL toplam borcun ancak 12.207.542,82 TL olacağı anlaşılmıştır. İflas halinde yapılacak tahsilat ise (konkordatodan daha fazla olmak üzere) 12.208.653,94 TL olarak belirlenmiştir. Bu aşamada faiz oranları % 19'a çıkartılmış ve konkordatonun tasdiki halinde alacaklıların daha da zarara uğrayacağı anlaşılmıştır.
Yukarıdan beri gösterilen yasal düzenlemelere ve yapılan açıklamalara göre şirketin borca batık durumda olduğu, teklifinin kaynaklarıyla orantılı olmadığı ve iflasın alacaklıların daha yararına bulunduğu gözetilerek istemci şirketin iflasına karar verilmesi gerektiği anlaşılmış, alacaklılar .... ..... ... ... ve ... Bankası ... vekillerinin istinaf başvurularının kabulüyle, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 356/2 maddesi uyarınca İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılması ve aşağıdaki gibi yeniden hüküm kurulması gerekmiştir."
Denilerek
"I-Yukarıda (I) nolu bentte açıklanan nedenlerle alacaklılar..... istinaf dilekçelerinin reddine,
II-Yukarıda (II A) nolu bentte açıklanan nedenlerle, alacaklılar ......... ... vekillerinin istinaf dilekçelerinin mühlet kararlarına ilişkin kısımlarının reddine,
III-Yukarıda (II B) nolu bentte açıklanan nedenlerle, alacaklılar ........ ... vekillerinin diğer hususlara ilişkin istinaf başvurularının esastan reddine,
IV-Yukarıda (II C) nolu bentte açıklanan nedenlerle, alacaklılar .... .... vekillerinin istinaf başvurularının kabulüyle, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 356/2 düzenlemesi uyarınca Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 31.01.2020 gün 2018/406 E, 2020/47 K sayılı kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına" ve buna göre "Konkordato talep eden ... ... ...... konkordato tasdik talebinin reddi ile adı geçen şirketin iflasına, iflasın 25.05.2021 gün, saat 11:15 itibariyle açılmasına" karar verilmiştir.
YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİNİN BOZMA KARARI :
Borçlu ... ....... vekilinin temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 30.11.2021 gün ve 2021/4658-1904 E. K sayılı kararı ile ve şu gerekçelerle Dairemiz kararını bozmuştur:
"...Konkordato bir külli tasfiye kurumu değildir. Kanunun ifadesi ile borçlarını ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi altında bulunan şirketin alacaklıları ile anlaşma sağladığı bir kurumdur. Borca batık şirketin bu kurumdan yararlanması hassaten arzu edilen bir husustur. Mevcut ekonomik ortamda ayakta durmaya çalışan, işçisini kapı dışarı atmayan alacaklılarının çoğunluğunu %65 ödeme karşılığında ikna eden bir şirketin ayakta kalması mümkün olabilecekse ekonomik hayatını devam ettirmesi arzulanan ve konkordato kurumu tarafından hedeflenen sonuçtur.
Konkordato tastik edildikten sonra alacaklıların kısmi veya tamamen fesh hakları bulunmaktadır. Bu yolların kullanılması da zorlayıcı bir hükme bağlanmamıştır.
Ülkemizde iflas eden bir şirkette alacaklıların tatmin oranı Adalet Bakanlığı istatiki verilerine göre %10-15 civarındadır. Konkordato projesi çoğunlukla kabul edilen bir şirketin alacaklısına mahkeme kararı ile sen ancak bu bedeli alabilirsin demek kanunen amaçlanan sonuç olmamalıdır.
Şirket faaliyetine devam etmektedir. Azınlıkta kalan alacaklının menfaatini korumak yerine mahkeme denetiminde çoğunlukta olan alacaklıları ile sözleşme yapan davacı şirketin farazi hesaplar yaparak if[l]asına karar verilmesi ne ekonomiye ne de şirket çalışanlarına fayda getirmeyecektir.
Konkordato talebi dava teorisinin dışında son durumun da nazara alınması gereken ve karar tarihine en yakın veriler nazara alınarak sonuca bağlanması gereken taleplerdir.
Somut olayda, konkordato teklifinde %65 ödeme vaadinde bulunulmuş olup, davacının %55 ödeme gücü bulunduğunun tespiti karşısında, vaadedilen ödeme oranı ulaşılamayacak bir hedef olmadığı gibi alacaklılar tarafından bu teklif yeterli çoğunlukla kabul edilmiştir. Kaldı ki istatistiklerinden de anlaşılacağı üzere iflas halinde alacaklılıların eline geçecek miktarın bilirkişi raporları ile tam olarak tespit edilmesi de mümkün değildir.
Bu nedenle mahkemece şirketin son mali analizleri üzerinde yeniden inceleme yapılarak, şirketin tasdik sonrası, eylemleri, faaliyet durumu, projesinde gerçekleşme oranı, tasdik kapsamında borç ödeyip ödemediği hususlar üzerinde durularak bir karar verilmesi gerekirken sadece matematiksel hesaplar sonucunda yazılı şekilde iflas kararı verilmesi yerinde görülmemiş kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir."
DİRENME GEREKÇESİ :
Dairemizce yapılan değerlendirmeye göre önceki kararda direnmek gerektiği sonucuna varılmıştır. Şöyle ki:
1-. Konkordato bir külli (kolektif) tasfiye kurumudur.
İcra hukuku iki ana kategoriye ayrılır. Bunlardan biri münferit bir alacaklının haciz ya da rehnin paraya çevrilmesi yolu ile alacağını tahsil için başvurduğu "cüz'i icra", diğeri ise borçlunun (ilke olarak) bütün alacaklılarının alacağına kavuşmak için İcra ve İflas Kanunu'nun öngördüğü usullerle alacaklarının tamamına yönelik olarak başvurdukları "külli (kolektif) tasfiye" yoludur. Külli tasfiye iflas ve konkordato olmak üzere iki alt ayrımda incelenir. İflasta borçlunun tasfiyesini alacaklılar (seçtikleri iflas idaresi eli ile) borçlunun bütün mallarını satmak ve elde edilen hasılattan alacaklarına isabet eden garame payı çerçevesinde tahsilat yapmak, alamadıkları alacak tutarı için de aciz vesikası almak suretiyle yapar. İflasta alacağın karşılanmayan kısmı ortadan kalkmaz. Konkordato ise borçlunun kendi tasfiyesini bizzat yaptığı ve (yasada gösterilen istinalar dışında kalan) bütün alacaklılarının alacaklarını tamamen veya kısmen ödemeyi üstlendiği, tasdik kararı uyarınca ödemediği kısım için ise ibra edildiği bir külli tasfiye yoludur. Özetle alacaklının bütün alacaklıları ile karşı karşıya kaldığı ve bütün borçlarının tamamen ya da kısmen ödenmesini hedefleyen tasfiye biçimlerine külli tasfiye denilmektedir.
Konkordatonun alacaklılarla anlaşma sağlamaya yarar bir kurum olduğu kısmen doğrudur. Konkordatonun hukuki nitelendirmesi konusunda üzerinde uzlaşılmış bir görüş olmamakla birlikte gerek öğretide gerek Türk yargı uygulamasında konkordato, olumlu oy verenler için sözleşme benzeri bir ilişki kurarken, olumsuz oy kullananlara yönelik bağlayıcılık ve ardından gelen ibra mahkeme kararına dayanmaktadır. İşte bu nedenle Alman öğreti ve yargı uygulamasında konkordatoya "zwangsvergleich=cebrî sulh" denmektedir.
2-. Konkordato koşulları başvuru ve tasdik aşamaları için farklı ve kademeli olarak belirlenmiştir.
Başvuru, bir diğer ifade ile mühlet verilmesi aşamasında konkordatoya başvuracak şirketin borca batık olup olmaması yasanın aradığı bir ölçüt değildir. İcra ve İflas Kanunu'nun 285'inci maddesine göre konkordatoya başvurunun temel koşulu borçların, vadesi geldiği hâlde ödenememesi veya vadesinde ödenememe tehlikesinin bulunmasıdır. Bu iki koşulun mevcudiyeti elbette borca batıklık halinde daha belirgindir ama borca batık olmadığı halde bu koşulu sağlayan borçlulara da sıklıkla rastlanabilmektedir.
Konkordatonun tasdiki koşulları ise daha kapsamlı biçimde belirlenmiştir. İcra ve İflas Kanunu'nun 305'inci maddesine göre konkordatonun tasdiki için:
-Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması,
-Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması,
-Konkordato projesinin alacaklı sayısı ve alacak tutarına göre İcra ve İflas Kanunu'nun 302'inci maddesinde gösterilen ikili nisapla kabul edilmiş olması,
-İcra ve İflas Kanunu'nun 206'ıncı maddesinin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması,
-Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama gideri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödemesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması gerekir.
3-. Yasada özellikle borca batık borçlunun konkordatodan yararlanmasının arzu edildiğine dair bir açıklık bulunmamaktadır.
Zira gerek başvuru ve gerek tasdik koşulları Yasada net biçimde gösterilmiştir ve bu koşulları taşıyan her alacaklı konkordatodan yararlanabilmektedir. Borca batık borçlular için bu koşulları yumuşatan ya da değiştiren, tasdiki kolaylaştıran yasal düzenlemeler bulunmadığı için yasa koyucunun, bu tür borçluların konkordatodan yararlanmasının özellikle arzu ettiğine dair bir iradesinin varlığından söz edilememektedir.
4-. Faaliyetin devam ediyor olması tek başına konkordatonun tasdikine haklılık vermez.
Yüksek Dairenin kararında "...mevcut ekonomik ortamda ayakta durmaya çalışan ve işçisini kapı dışarı atmayan..." borçlunun konkordatodan yararlanması gerektiği ifade edilmektedir.
Elbette işçilerin ... sözleşmelerini feshetmemek, istihdam sağlamaya devam etmek gerek genel ekonomiye destek olmak, gerek işletmenin faaliyetinin ve dolayısıyla üretimin devamını sağlamak ve gerekse işçilerin gelir düzeyini yükseltmek bakımından önemlidir. Ancak belirli durumlarda faaliyetin devamı borcun artmasına da neden olabilmekte, bu gibi durumlarda bir an önce faaliyetin sona erdirilmesi gerekliliği ortaya çıkabilmektedir. Söz gelimi herkesin 90,-TL'ye mâl edip 100,-TL'ye sattığı malı, bir işletme 105,-TL'ye mâl edebiliyor, bu maliyeti aşağıya çekemiyorsa; ya rekabet etmek adına 100,-TL'ye satacak ve zarar edecek ya da 110,-TL'ye satacak ve müşteri bulamadığı için stokları nakde çeviremeyecektir. Bu durumda faaliyete devam edilmesi borçların katlanarak artması ve olası bir tasfiye halinde alacaklıların alacaklarına daha az oranda kavuşabilecekleri ya da hiç kavuşamayacakları anlamına gelmektedir.
Nitekim İcra ve İflas Kanunu'nun 292'nci maddesinin birinci fıkrasının (a) alt bendinde "borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılması gerekiyorsa" mühletin kaldırılmasına ve iflasın açılmasına karar verileceği açıkça düzenlenmiştir. Görüldüğü gibi yasa koyucunun dahi belirli koşullarda iflasın bir an önce açılmasını arzuladığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenle salt işletmenin faaliyetine devam etmesi ve işçilerinin ... sözleşmelerini feshetmemesi (onları kapı dışarı atmaması), diğer olumsuz koşulları düzeltmediği müddetçe konkordatonun tasdikini gerektirmemektedir.
5-. Nisabın sağlanması tek başına konkordatonun tasdiki gerekçesi değildir.
Yüksek Daire konkordato projesinin alacak ve alacaklı çoğunluğu ile kabul edildiğini belirtmişse de bu husus konkordatonun tasdikinin tek ölçütü değildir. Tasdik için İcra ve İflas Kanunu'nun 305'inci maddesindeki diğer koşulların da bulunması gerekir (bkz.yuk.2). Yasada gösterilmemekle birlikte konkordatonun kötüniyetle sakatlanmamış olması (İİK m.308/f) ve alacaklılar arasında eşitliğe riayet edilmiş olması (İİK m.308/d) da tasdik yargılamasında dikkate alınması gereken hususlardır.
6-. Alacaklıların fesih hakkının olması, konkordatonun her halükârda tasdik edileceği anlamına gelmez.
Konkordatonun tasdiki kendi içinde bir aşamadır, feshi ise tasdik edilmiş konkordatonun infazı aşaması ile ilişkilidir (İİK m.308/e ve 308/f).
Konkordato, tasdik koşulları mevcutsa tasdik edilir. Günün birinde fesih koşulları oluştuğunda nasılsa alacaklıların bu yola başvurabileceği düşünülerek, tasdik koşullarına hiç bakılmaksızın tasdik yoluna gidilmesi mümkün değildir.
İşte bu noktada yasa koyucunun konkordatonun tasdiki görevini neden mahkeme bıraktığı konusundaki temel ilke gündeme gelmektedir. Elbette mahkemelerin bağımsız ve tarafsız bir bakış açısıyla yasada öngörülen koşulları değerlendireceği ve Anayasa'nın ifadesi ile "Türk milleti adına" tasdike, redde ya da iflasa karar vereceği düşünülerek bu görev ona tevdi edilmiştir. Aksinin kabulü halinde yasa koyucu konkordatonun tasdikini mahkeme denetimine bırakmaz, belirli belgelerin noter benzeri bir idari makama sunulması ile konkordato hükümlerine hayatiyet verilmesini sağlardı. Mahkeme denetiminin amacı borçlunun iyileşmesini ve borçlarını ödemesini sağlamak olduğu gibi konkordatonun alacaklıların zararına işletilmesinin de engellenmesidir.
7-. Dairemizce dayanılan tutarlar, rakamlar ve hesaplamalar farazi değildir.
Kaynakların teklifle orantılı olması gerektiğine ilişkin ilkenin (İİK m.305) sağlanmadığı konusundaki Dairemiz tespiti de Yüksek Daire tarafından bozma gerekçesi yapılmıştır.
Mühlet için başvuran borçlunun hangi belgeleri sunacağı hem İcra ve İflas Kanunu'nun 286'ncı maddesinde ve hem de bu maddeye dayanılarak Adalet Bakanlığınca yayımlanan "Konkordato Talebine Eklenecek Belgeler Hakkında Yönetmelik"te (RG, 30.01.2019/30671) tek tek sayılmıştır.
Bu belgelerin bir kısmı ve özellikle ticari defterler gerek Türk Ticaret Kanunu'nda (m.64 vd.) gerek Vergi Usul Kanunu'nda (m.171 vd.) tanımlanmış ve bunların ne şekilde tutulacakları konusunda ilkeler getirilmiştir. Bundan başka mali tablolara ilişkin ölçütleri belirlemek üzere "Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu"
Ticari kayıtlar ve mali tablolar bir yandan kamu öte yandan da şirket yönetimi, paydaşları ve alacaklıları için büyük önemi haizdir ve bunların doğru tutulması anılan kurallara tâbi tutulduğu gibi denetimleri de birçok açıdan yasal düzenlemeye kavuşturulmuştur. Konkordatoda (özellikle geçici mühlette) bunların gerçeğe ve finansal raporlama ilkelerine uygunluğu denetlenir. Bunların gerçeği yansıtmaması başlı başına suç ve konkordato başvurusunun ve tasdik talebinin reddi nedenidir. Ancak bu kayıt ve tablolarda yer alan verileri değerlendirilerek borçlunun gerçek mali durumu saptanabilir ve konkordato hakkında sağlıklı sonuçlara varılabilir. Kendilerine bu derecede önem yüklenen ticari kayıtların ve mali tabloların gözetilmemesi mümkün değildir.
Bu bağlamda Dairemizce borçlunun varlıklarının, borçlarının sadece %55'ini karşılayabildiğine ve fakat ödeme teklifinin bununla uyumsuz olacak biçimde %65 oranı üzerinden belirlendiğine, bir başka deyişle istemcinin hiçbir kaynak gösteremediği %10'luk farkı ödemesine olanak bulunmadığına ilişkin yapılan tespit "farazi" değildir. Bu saptama yukarıda gösterilen ilkelere uygun biçimde yapılmıştır.
Oranlar arasındaki bu olumsuz fark bir yandan oy kullanan alacaklıları ve karar aşamasında mahkemeyi yanıltacak nitelikte olduğu gibi öte yandan da kaynakların teklifle orantılı olması gerektiğine ilişkin ilkeyle uyumsuzdur.
Öte yandan Yüksek Dairenin iflas halinde alacaklıların tatmin oranının %10-15 olduğuna dair paylaştığı veriye Adalet Bakanlığı istatistiklerinde rastlanılamamıştır.....
Zaten borca batık olan, yeni bir ... olanağı da elde edemeyecek durumda bulunan işletmenin iflasının geciktirilmesi, elindeki son kaynakların da tüketilmesi, borçların faiz vb nedenlerle iyice artması ve dolayısıyla alacaklıların belki de hiç tatmin edilememesi anlamına gelecektir. Hali hazırda varlıkların borçların %55'ini karşıladığı durumda alacaklıların daha da zarara uğramaması bakımından iflasın açılması ile sağlanacak faydanın daha fazla olduğu sonucuna varılmıştır.
Nitekim bu husus da kayyıma hesaplattırılmış ve iflas halinde alacaklıların eline daha fazla para geçeceği de rapor kapsamı ile sabit olmuştur.
8-. Konkordatoda "son durum" dikkate alınamaz.
Konkordato alacaklıların belirli oranda kabul oyu ile tasdik aşamasına gelir. Bu aşamada komiserler borçlunun mali durumunu belirler ve alacaklıların oyuna, sonrasında da mahkemenin takdirine sunar.
Konkordato hakkında bir karar verildikten sonra oluşan yeni hukuki ve mali durum istinaf incelemesine konu edilemez. Söz gelimi konkordato tasdik edilmiş, ödeme takvimi başlamış ve istinaf incelemesinin yapıldığı safhada ödemelerin aksadığı bir şekilde dosyaya yansımış olsa bile bölge adliye mahkemesi bu son duruma değil, oylama ve tasdik aşamasındaki hukuki ve mali duruma göre karar verir. Nasılsa ödemelerin aksadığını gözeterek, fesih davasına konu edilebilecek bir hususu tasdik isteminin reddi için gerekçe yapamaz. Zira tasdik başka bir aşamadır ve özel koşullara tâbidir, fesih ise başka bir aşamadır ve farklı koşullara tâbidir.
Somut olayda ilk derece mahkemesi tarafından verilen tasdik kararı Dairemizce kaldırılmış ve borçlunun iflası açılmıştır. İflas etmiş bir işletme sırasıyla iflas dairesinin ve iflas idaresinin hakimiyet sahasına girdiğinden bunun "...eylemleri, faaliyet durumu, projesinde gerçekleşme oranı, tasdik kapsamında borç ödeyip ödemediği..." gibi hususlarda denetlenmesinin mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.
Yukarıdan beri gösterilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar çerçevesinde borçlu hakkında ilk derece mahkemesince konkordatonun tasdikine ilişkin olarak verilen kararın kaldırılmasına ve borçlunun iflasına dair önceki kararımızda direnmek gerektiği sonucuna varılmıştır.
İFLASIN TEKLİĞİ İLKESİNE İLİŞKİN AÇIKLAMA:
Dairemizce verilen bir direnme kararının temyiz incelemesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 01.06.2021 gün ve 2018/(15) 23 - 985 E, 2021/643 K sayılı kararında düzeltme gerekçesi olarak "iflasın tekliği" ilkesinden söz edilmiş ve Dairemizce verilen iflas kararının anılan ilkeye uygun olmadığı vurgulanarak borçlu hakkında verilen üç iflas kararı arasından ikinci (26.09.2017 günlü) iflas kararı tarihi "iflas tarihi" olarak benimsenmiştir.
İflasın tekliği ilkesi aynı borçlu hakkında birden çok derdest iflas dosyası bulunması halinde söz konusu olur. Bu ilke birden çok iflas dosyasından birinde iflas kararı verildiğinde diğer dosyalardan iflas kararı verilemeyeceği ile ilgilidir. Bu durumda diğer mahkemeler ellerindeki dosyalarda iflas kararı vermeyip, iflası açan mahkemenin kararının akıbetini bekler. Eğer o karar kesinleşirse artık ellerindeki dosyayı "konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı"ndan bahisle karara bağlar. O karar kaldırılır (HMK m.353/1-a) veya bozulursa yargılamaya devam eder ve vardıkları sonuca göre karar verirler.
Bir diğer ifade ile iflasın tekliği ilkesi iflas etmiş, hakkında kesinleşmiş iflas kararı bulunan kimsenin bir daha iflas edemeyeceği anlamına gelir.
Ortada (ilk derece mahkemesinde) tek bir iflas davası veya talebi varken iflas açılmış ve sonrasında iflası açan karar kaldırılarak (HMK m.353/1-a) veya düzeltilerek (bölge adliye mahkemesince) yeniden iflas açılmışsa (HMK m.353/1-b.2) ya da (bölge adliye mahkemesinin iflas kararı) Yargıtay'ca bozulduktan sonra yeniden iflas açılmışsa ortada son tarih itibariyle açılmış yeni ve nihai bir iflas bulunmaktadır. Bu iflasın tekliği ilkesi ile değil hukuk yargılamasında alt derece mahkemesi kararının kaldırılması veya bozulması suretiyle hukuki değerini yitirmesi ile ilgilidir. Her yeni iflas kararı üzerine yeni bir iflas tarihi ve yeni bir iflas tasfiyesi gündeme gelir (bu konuda ayrıntılı açıklamalar için bkz. Karakaş, C. F.: "İstinaf Yargılamasının İflas ve Konkordatoda Ortaya Çıkarttığı Sorunlar", İlamat Torbası, C.II, Ed. A. C. Budak, V. Karaaslan, Filiz Kitabevi, İstanbul 2021, s.142 vd.). Her seferinde yeniden ilan yapılır, yeniden birinci alacaklılar toplanması yapılır, yeniden iflas idaresi seçilir, yeniden alacak yazdırılır, yeniden sıra cetveli düzenlenir. Alacak tutarları ve imtiyaz süreleri, tasarrufun iptali davasında geriye doğru işleyecek süreler yeni tarihe göre hesaplanır. Aksi takdirde iflas kararının bozulması ile tasarruf yetkisini yeniden kazanan borçlunun borcunu ödediği alacaklı (artık alacaklılık sıfatı kalmadığı halde), iflas idare memuru olarak kalmakta devam eder. Yine bu dönemde borçlu ile ticari ilişkiye girerek ondan alacaklı olan kişi için bir aylık masaya kayıt süresi ve yeni iflas idaresi seçilmeyeceğinden buraya aday olmak fırsatı çoktan kaçırılmış olur (İİK m.219). Üstelik böyle bir alacağın iflas alacağı mı yoksa masa alacağı mı olduğu da tartışmalı hale gelir.
Somut olayda Dairemizce verilen 25.05.2021 günlü iflas kararı Yargıtay'ca bozulmakla artık ortada bir iflas kararı kalmamıştır (HMK m.371). Tasfiye sona ermiş, iflas idaresi işten el çekmiş, şirket yönetimi herhangi bir tasarruf yetkisi kısıtlaması olmaksızın şirketi yönetmeye; yeni haklar ihdas edip yeni borçlar üstlenmeye başlamıştır. Bütün bu vakıaları yok saymak hukuken mümkün değildir. Şu halde Dairemizce yeniden ve yeni tarihli iflas kararı verilmelidir ve verilen bu yeni tarihli iflas kararı iflas tasfiyesinin tek dayanağı olacaktır.
Açıklanan nedenle Yargıtay bozması üzerine ortadan kaldırılan ve bütün hüküm ve sonuçları ile etkisini kaybeden önceki iflas kararına hayatiyet verilmesi hukuka uygun bulunmamış, iflasın tekrar açılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Dairemizin 25.05.2021 tarih, 2020/1215 Esas ve 2021/759 Karar sayılı kararında direnilmesine,
Buna göre;
I-Alacaklılar .... istinaf dilekçelerinin reddine,
II-Alacaklılar .... San. ve Tic. AŞ, T. ... Bankası AŞ, ... AŞ, ... ... ve ... Bankası ... vekillerinin istinaf dilekçelerinin mühlet kararlarına ilişkin kısımlarının reddine,
III-Alacaklılar .... San. ve Tic. AŞ, T. ... Bankası AŞ, ... AŞ, ... ... ve ... Bankası ... vekillerinin diğer hususlara ilişkin istinaf başvurularının esastan reddine,
IV-Alacaklılar .... San. ve Tic. AŞ, T. ... Bankası AŞ, ... AŞ, ... ... ve ... Bankası ... vekillerinin istinaf başvurularının kabulüyle, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 356/2 düzenlemesi uyarınca Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 31.01.2020 gün 2018/406 E, 2020/47 K sayılı kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,
Buna göre,
"1-Konkordato talep eden ......konkordato tasdik talebinin reddi ile adı geçen şirketin iflasına,
İflasın 01.03.2022 gün, saat 10:25 itibariyle açılmasına, iflasın açıldığının iflas dairesine bildirilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL. karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL.'nin düşümü ile kalan 23,40 TL.'nin konkordato isteyenden alınarak Hazine'ye gelir kaydına,
3-Konkordato isteyence yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Alacaklılar .... San. ve Tic. AŞ, T. ... Bankası AŞ, ... AŞ, ... ... ve ... Bankası ... tarafından istinaf aşamasında yatırılan 148,60'ar TL. istinaf yoluna başvurma harçlarının konkordato isteyenden alınarak ayrı ayrı adı geçen alacaklılara verilmesine,
5-Konkordato isteyen tarafından yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde gideri içerisinden alınarak iadesine,"
V-Alacaklılar T......... vekillerince yatırılan istinaf harçlarının istek halinde iadesine,
VI-Alacaklılar .... San. ve Tic. AŞ, T. ... Bankası AŞ, ... AŞ, ... ... ve ... Bankası ... vekillerince yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde iadesine,
VII-İstinaf edenlerce yatırılan avansın kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gideri içerisinden karşılanarak yatıranlara iadesine.
VIII-A.A.Ü.T. uyarınca 4.080,-TL istinaf duruşma vekalet ücretinin konkordato isteyenden alınarak alacaklılar .... San. ve Tic. AŞ, T. ... Bankası AŞ, ... AŞ, ... ... ve ... Bankası ...'ya verilmesine.
IV-HMK m. 359/4 gereğince kararın taraflara resen tebliğine; tebliğ, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına.
01/03/2022 tarihinde, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda, konkordato talep eden ... ... ... AŞ vekili Av. ..., alacaklılar ....İİK m.164 ve m. 308/a gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay nezdinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 01/03/2022
.......
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
