14. Hukuk Dairesi 2018/2379 E. , 2021/3319 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 06/10/2010 gününde verilen dilekçe ile meranın aidiyetinin tespiti ve elatmanın önlenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 26/02/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı Yeşildirek Köyü Tüzel Kişiliği, köylerine ait mera ve yaylanın kadastro tesbiti sırasında davalı ... adına sınırlandırıldığını belirterek, 104 ada 4 ve 105 ada 5 sayılı parsellerin tespitlerinin iptali ile köyleri adına sınırlandırılmasını istemiştir.
Davaya usulüne uygun müdahil olan ..., dava konusu mera ve yaylaları davacı köy ile müşterek kullandıklarını belirterek davacı tarafta müdahil olmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ... Köyü 105 ada 1 parselin dosyada mevcut 16/01/2015 havale tarihli Fen Bilirkişi raporuna ekli krokide gösterilen 1.540,385,09 m2"lik kenarı sarı renge boyalı kısmın...Köyü ve Asli Müdahil ... Köyü adlarına mera olarak sınırlandırılmasına, Fen Bilirkişi raporuna ekli krokide gösterilen 7500,00 m2"lik kenarı yeşil renge boyalı kısmın ...öyü adlarına mera olarak sınırlandırılmasına, dava konusu ... Köyü 104 ada 1 parsel sayılı taşınmaza yönelik talebin reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı köy vekili temyiz etmiştir.
Dava, meranın aidiyetinin tesbiti istemine ilişkindir.
Mera, bir veya birden fazla köy veya kasaba halkına bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4).
31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder.
Meraya elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle Hazine tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da Hazinenin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır.
Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir.
Keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi gerekir.
Mahkemece yapılacak keşifte; tahsise dayanılıyorsa tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, taşınmazın mera olmadığı iddiasının bulunması halinde varsa çevre taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak uzman bilirkişiler aracılığı ile uyuşmazlığa konu yerin ve niteliğinin saptanması gerekir.
Kadimlik iddiasında ise, yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmelidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; dava konusu 105 ada 1 parsel 01.12.2006 tarihinde yapılan kadastro tesbiti sırasında 1.540,385,09m2 yüzölçümünde davalı ... adına mera olarak sınırlandırılmıştır. 105 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbiti sırasında 1937 tarih 2 No"lu 280 hektar miktarlı vergi kaydı uygulanmıştır. Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre bu vergi kaydının 105 ada 1, 104 ada 4 ve dava dışı 135 ada 1 parsel sayılı taşınmazlara uygulandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece mahallinde yapılan keşfin 104 ada 1 parsel sayılı taşınmazda yapılmış, ziraat bilirkişisinin 104 ada 1 parsel hakkında rapor düzenlemiş, kabulüne karar verilen 105 ada 1 parsel hakkında inceleme ve araştırma yapılmamış, dayanak kayıtlar uygulanmamıştır. Bu nedenle 135 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağı dayanakları ile birlikte getirtilmeli, taraf köylerin mera kayıtları varsa tüm mera vergi kayıtları merciinden istenmeli, mahallinde yeniden yapılacak keşifte çekişmeli taşınmazlar ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden mahalli bilirkişiler seçilmeli, uzman bilirkişi eşliğinde yapılan incelemede vergi kayıtları (gerek kadastro tesbitine dayanak vergi kaydı gerekse de taraf köylerin sınırnamelerinde yazılı mera kayıtları) uygulanmalı, taşınmazların öncesinde ve mevcut durumda kullanım durumu belirlenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir iken eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi doğru görülmemiş bozulması gerekmiştir
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20.05.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.