12. Hukuk Dairesi 2016/4118 E. , 2016/21014 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı borçlu, senetteki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek takibin durdurulması istemi ile icra mahkemesine başvurmuştur.
Mahkeme, 07.06.2012 tarihli kararında, itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına, şartları oluşmadığından tazminat talebinin reddine karar vermiştir.
07.06.2012 tarihli mahkeme kararı, borçlu tarafından, lehine tazminata hükmedilmesi gerektiğinden bahisle temyiz edilmiş, Dairemiz, 10.12.2012 tarih 2012/19800-37139 E.K sayılı ilamı ile, İİK’nun 170/son maddesi uyarınca alacaklının icra inkar tazminatıyla sorumlu tutulması gerektiğinden bahisle mahkeme kararının bozulmasına hükmetmiştir.
Mahkemece, 18.04.2013 tarihli duruşmada bozma ilamına uyulmuş, yapılan yargıma neticesinde, alacaklı aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmiştir.
Mahkemece, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmesi halinde (HMK"nun 373. maddesi) mahkeme artık bu uyma kararı ile bağlıdır (HGK 2010/9-71 E., 2010/87 K.).
Aynı konudaki 04.02.1959 gün ve 1957/13-E. 1959/5 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da (R.G. 28.04.1959 gün ve sayı:10193), usuli kazanılmış hakkın hukukumuzdaki yeri; "Temyiz merciince bir kararın bozulması ve mahkemenin bozma kararına uyması halinde, bozulan kararın bozma sebeplerinin şümulü dışında kalmış cihetlerinin kesinleşmiş sayılması, davaların uzamasını önlemek maksadıyla kabul edilmiş çok önemli bir usuli hükümdür. Bir cihetin bozma kararının şümulü dışında kalması da iki şekilde olabilir. Ya o cihet, açıkça bir temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş fakat dairece itiraz reddedilmiştir; yahut da onu hedef tutan bir temyiz itirazı ileri sürülmemiş olmasına rağmen dosyanın temyiz dairesince incelendiği sırada dosyada bulunan yazılardan onun bir bozma sebebi sayılması mümkün bulunduğu halde o cihet dairece bozma sebebi sayılmamıştır. Her iki halde de o konunun bozma sebebi sayılmamış ve başka sebeplere dayanan bozma kararına mahkemece uyulmuş olması, taraflardan birisi lehine usulü bir müktesep hak meydana getirir…" şeklinde açıklanmıştır.
Bu durumda, mahkemenin 07.06.2012 tarihli kararında alacaklı aleyhine para cezasına hükmedilmediği ve borçlu tarafından da bu husus temyiz edilmediğinden bu durum alacaklı lehine kesinleşmiş sayılır ve usuli kazanılmış hak oluşturur. Buna aykırı olacak şekilde, Dairemizin yukarıda bahsi geçen bozma kararından sonra yeniden yapılan yargılamada alacaklı aleyhine para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup hükmün anılan nedenle bozulması gerekir ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Ankara 2. İcra Hukuk Mahkemesi"nin 18.04.2013 tarih ve 2013/162 E., 2013/275 K. sayılı ilamının hüküm bölümünün 1. maddesinde yer alan "ayrıca davalının alacağın % 10"u oranında 21.000 TL para cezasının davalıdan alınarak Hazine adına tahsiline” şeklindeki cümlenin karar metninden çıkarılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle İİK"nun 366. ve HUMK’nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), mahkeme kararı düzeltilerek onandığından harç alınmasına yer olmadığına, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.