9. Hukuk Dairesi 2010/45564 E. , 2013/6289 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, cezai şart alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkili şirketin ürettiği hizmet gereği genel müdürlük düzeyinden proje sorumlusuna kadar personel çalıştırdığını, işe alınan elemanların ... Dil Hizmetlerinin tüzük ve yönetmeliğinin öngördüğü koşulları içeren personel hizmet sözleşmesi adı altında tüm çalışanlara yazılı metin halinde çalışan personelin sorumluluğunu ve yapacağı işin ne olacağı imza karşılığı sözleşme altına alındığını, davalı ile 1.11.2002 tarihinde personel sözleşmesi imzalandığını, daha sonra davalının kendi istem ve arzusuyla 31.l0.2003 tarihinden itibaren işten ayrıldığını, buna ilişkin dilekçesinde davacı müvekkili ile imzalamış olduğu gizlilik sözleşmesinde ... Dil Hizmetleri tüzük ve yönetmeliğinin öngördüğü tüm koşullara uyacağını belirttiğini ancak tüm sözlü ve yazılı taahhütlere rağmen davalının hizmet sözleşmesine aykırılık meydana getirdiğini, gizlilik ilkesi içinde saklı kalması gereken bilgileri 3. şahıslara aktararak iş ilişkisine girdiğinin, davacıyla yıllık 200.000 Amerikan Doları karşılığında iş yapan Metalanguage adındaki müşterileriyle ortaklık kurarak kendileriyle iş yapmasını önleyip şirketi zarara sokup iş ortaklığı kurduğunun tespit edildiğini, işten ayrıldıktan sonra gizlilik sözleşmesi gereğince 5 yıl süre ile aynı sektörde çalışamayacağını ve davacı şirkette çalışan müşteri topluluğu ile ilişkiye girmeyeceğini taahhüt etmesine rağmen taahhüdü ihlal etiğini, sözleşme gereği cezai şart miktarı olan l50.000 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı; öncelikle husumet yönünden davanın reddinin gerektiğini, davacı ile aralarında akdedilen hizmet sözleşmesi ... Dil Hizm. Ltd. Şti. ile yapılmış ise de işe başladığı günden itibaren sigorta primi ve maaşlarının ... Dil Hizm. Ltd. Şti. tarafından ödendiğini, dolayısı ile davacı şirket ile aralarında hiçbir resmi ilişki olmadığını, kendisinin iki şirkette çalıştırılmak istenmesi üzerine işten ayrıldığını, sözleşme hükümlerinin gerçekleşmediğini, sözleşmenin bir nüshasının kendisine verilmediğini, 5 yıl süre ile aynı sektörde çalışmama hükmünün mevcut olması halinde bu durumun İş Kanununa aykırı olduğunu, gizlilik derecesinin ve ihlalin ne olduğunun davacının ispatlaması gerektiğini beyanla davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlara göre davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Hükmü davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava rekabet yasağının ihlali sebebiyle kararlaştırılan tazminatın ödetilmesi isteğine ilişkindir.
Borçlar Kanununun 348 inci maddesinde, “İş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet akdinde her iki taraf, akdin hitamından sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş yapamamasını ve rakip bir müessesede çalışamamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını, şart edebilirler. Rekabet memnuiyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir” şeklinde kurallara yer verilerek rekabet yasağının esasları düzenlenmiştir. Buna göre işçinin, işverenle ilişkide olan müşterileri tanıması ve görülmekte olan işin bütün ayrıntılarına ulaşabilmesi imkânının olduğu hallerde, iş sözleşmesinin sona ermesinin ardından işverenle rekabet oluşturacak şekilde kendi namına iş yapmaması, rakip bir firmada ortak olamaması ya da iş sözleşmesiyle çalışmaması şeklinde şart içeren sözleşmeler yapabileceklerdir. Borçlar Kanununun değinilen maddesinde, rekabet yasağının kapsamı sınırlandırılmış ve işverene önemli bir zarar verilmesi ihtimalinin olmadığı durumlarda bu tür düzenlemelerin geçerli olmayacağı hükme bağlanmıştır.
Borçlar Kanunun 349 uncu maddesinde ise, rekabet yasağının işçinin iktisadi geleceğini tehlikeye düşürmemesi için süre, yer ve işin türü bakımından duruma göre sınırlandırılması gerektiği ifade edilmiştir. Buna göre süre, yer ve işin türü bakımından sınırlandırılmış olmadıkça rekabet yasağı geçerli olmayacaktır. Sınırlamaların işin ve hatta işçinin niteliğine göre belirlenmesi gerekir. Dairemizce, Türkiye sınırları içinde rekabet etmeme yönünden öngörülen düzenlemelere geçerlilik tanınmamıştır. Ancak yabancı uyruklu olup çalışma hayatının çoğunu Türkiye dışında geçirmiş bir işçi bakımından rekabet yasağının ülke sınırları ile belirlenmesi mümkün olabilecektir. Yine, il sınırları ya da belli bir bölge ile sınırlandırma, işin niteliğine göre yerinde görülebilir.
Süre konusunda da en fazla bir ya da birkaç yılı aşmayacak şekilde rekabet yasağı öngörülebilir. Aksi durum işçinin ekonomik anlamda yıkımına neden olabilecektir.
Rekabet yasağının işverene ait işlerden hangisi ya da hangileri ile sınırlandırıldığı net biçimde belirlenmelidir. Özellikle şirketlerin ticaret siciline kayıt sırasında faaliyet alanlarının geniş tutulduğu ülkemizde, işçinin bütün alanlarda çalışmasının sınırlandırılması mümkün olmaz. İşçinin işverene ait işyerinde yapmakta olduğu işle doğrudan ilgili ve işverenin asıl faaliyet alanına giren işler bakımından böyle bir sınırlama getirilmelidir.
Somut olayda; davacı işveren davalı işçisi aleyhine dosyada mevcut gizlilik sözleşmesi başlıklı belgeye dayanarak taahhüdünü ihlal ettiği iddiasıyla talepte bulunmuş ve mahkemece Eski Borçlar Kanunu 161. Madde uyarınca indirim yapılarak hüküm kurulmuş ise de davaya dayanak gizlilik sözleşmesinde yer sınırlandırması yapılmadığı, ve gizliliğin somutlaştırılmadığı gibi rekabet etmemeye ilişkin beş yıllık sürenin fahiş olduğu görülmekle sözleşmenin geçerli olamayacağı kabul edilerek talebin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
G) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.