
Esas No: 2019/12238
Karar No: 2021/7764
Karar Tarihi: 08.06.2021
Danıştay 6. Daire 2019/12238 Esas 2021/7764 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/12238
Karar No : 2021/7764
DAVACI : … Odası (… Şubesi)
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
2- … Bakanlığı … İdaresi
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : İzmir İli, Buca İlçesi, ... Mahallesi sınırları içerisinde yer alan mülkiyeti hazine adına kayıtlı, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin Cumhurbaşkanlığının ... tarihli, ... sayılı kararıyla onaylanan ... tarihli, 30651 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren NİP-36370 plan sayılı 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin ve ... plan sayılı 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI: 3194 sayılı İmar Kanununun 8.maddesi ve Anayasanın 127.maddesi uyarınca imar planı yapma yetkisinin belediyelerde olduğu, bu kurala sınırlı bazı hallerde istisna getirildiği, plan bütünlüğü dikkate alınarak yörenin tümünün çevre, ulaşım, trafik gibi ilişkileri kapsamlı bir biçimde ele alınarak planlanma yapılmadığı, imar planı değiştirilerek ticaret alanı kullanım kararı getirilmesi ile inşaat alanı ve kat adedinin artırılmasının yaya sirkülasyonu ve trafik yükünü artıracağı, sosyal kültürel donatı ve altyapı alanını azaltıcı plan değişikliği yapılmasının Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 26.maddesine ve üst ölçekli 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı plan notlarına aykırı olduğu, önceki imar planı kararlarının kapsadığı ... ada, ... ve ... sayılı parsellerin dava konusu imar planı değişikliği ile kapsam dışı bırakılmasının planlama ilkelerine aykırı olduğu ileri sürmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI : Davanın süresinde açılmadığı, davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığı, idarenin plan yapma yetkisinin bulunduğu, dava konusu alanın uzun yıllardır kullanılmadığı, dava konusu taşınmaza ilişkin ilgili kurumların görüşlerinin alınması suretiyle hukuka uygun işlem tesis edildiği, ilkokul, park ve yol gibi sosyal ve kültürel donatı ve altyapı alanlarının belirlendiği, belediye hizmet alanı sosyal ve teknik altyapı olarak tanımlanamayacağından belediye hizmet alanı için eşdeğer alan ayrılmadığı, alanın çevre-imar bütünlüğü bozulmayacak şekilde tesis edilen dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … DÜŞÜNCESİ: Dosyanın, bilirkişi raporunun ve bilirkişi raporuna yapılan itirazların değerlendirilmesi sonucunda, plan açıklama raporunun yeterli ayrıntıda olmadığı, imar planı değişikliklerinin gerekçesinin plan açıklama raporunda ortaya konulmadığı, yalnızca planlanan taşınmazın yakın çevresinin gereksinimlerini karşılamaya dönük bir kullanım kararı olarak değerlendirilmesinin olanaklı görülmediği, öngörülen yapılaşma hakkı ile elde edilebilecek 20.834,90 metrekare büyüklüğündeki bir ticari yapılaşma kararının tek ada/parsel düzeyinde plan değişikliği ile yapılmasının planlama ilkelerine uygun olmadığı, ticaret alanı fonksiyonu altında banka, ofis-büro, alışveriş alanları, sinema, tiyatro, müze, kütüphane, sergi salonu gibi birçok kamusal amaca hizmet eden kullanımlarının bulunduğu, bu kullanımların yakın çevrede bulunan üniversite ve konut alanları için önemli olduğu, ancak araç trafik yükünü artıracağı, ticaret alanının E:2,40, Yençok:6 kat olarak yapılaşma koşulunun belirlendiği, plan açıklama raporunda ulaşım ve altyapı yüküne ilişkin irdelemeye yer verilmediği, bölgeye ilişkin imar planlarındaki yapılaşma koşullarının 4 katlı, ön bahçe 5 metre, yan ve arka bahçe mesafelerinin 3 metre olarak belirlendiği, dava konusu taşınmazın emsalinin bölgedeki yapılaşmaya göre 0,50 fazla olduğu, bu durumun da İmar Kanununun Ek-3.maddesinde belirtilen "çevre imar bütünlüğünü bozmayacak" nitelikte olması koşulunu sağlamadığı, bu durumda, uyuşmazlığa konu planların şehircilik ve planlama ilkelerine uygun olmadığı sonucuna varılması nedeniyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ: Dava, İzmir İli, Buca İlçesi, ... Mahallesi sınırları içerisinde yer alan mülkiyeti hazine adına kayıtlı, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin Cumhurbaşkanlığının ... tarihli, ... sayılı kararıyla onaylanarak ... tarih ve 30651 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren NİP-36370 plan sayılı 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin ve ... plan sayılı 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu plan değişikliklerinin şehircilik ilkeleri ile planlama esaslarına uygun olup olmadığının saptanması amacıyla Danıştay Altıncı Dairesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; davaya konu imar planı değişikliklerini hazırlayan Özelleştirme İdaresi Başkanlığının hem 1/5000 ölçekli nazım imar planı hem de 1/1000 ölçekli uygulama imar planı için tek bir plan açıklama raporu hazırlamasının hazırlayan kurumun aynı olması, ele alınan planlama alanına bütüncül, ölçekler arası yaklaşma gerekliliğine aykırılık arz etmediğinden sakınca olmadığı, ancak raporun yeterli ayrıntıda olmadığı, İmar planı değişikliklerinin gerekçesinin plan açıklama raporunda ortaya konulmadığı, Uyuşmazlık konusu alanın dava konusu plan değişikliğinden önceki planlarda öngörülen kullanımları İlköğretim Tesis Alanı, Belediye Hizmet Alanı ve Kent İçi Yol tanımlı olduğu, dava konusu plan değişikliği ile alanın İlkokul Alanı,Ticaret Alanı, Park, Yaya Yolu Bölgesi, Taşıt Yolu olarak kullanıma ayrıldığı, belediye hizmet alanının plan değişikliği ile ticaret alanına dönüştürülmesinin İmar kanununun 18. Maddesinde yapılan düzenlemenin amacı olan kentin hizmet gereksinmelerinin karşılanmasının güvenceye alınması ilkesiyle bağdaşmadığı, dava konusu plan değişikliği ile planlanan alanın 6.677,85 m2' sinin 2,4 emsal ve 6 kata kadar yükseklikte yapılaşabilecek ticaret kullanımına ayrılmış olmasının yalnızca yakın çevresinin gereksinimini karşılamaya dönük bir karar olarak değerlendirilmesinin olanaklı görülmediği, öngörülen yapılaşma hakkı ile elde edilebilecek 20.834,90 metrekare büyüklüğündeki bir ticari yapılaşma kararının tek ada/parsel düzeyinde plan değişikliği ile yapılmasının planlama ilkelerine uygun olmadığı, ticaret alanı fonksiyonu altında banka, ofis-büro, alışveriş alanları, sinema, tiyatro, müze, kütüphane, sergi salonu gibi birçok kamusal amaca hizmet eden kullanımların bulunduğu, bu kullanımların yakın çevrede bulunan üniversite ve konut alanları için önemli olduğu, ancak araç trafik yükünü artıracağı, ticaret alanının E:2,40, Yençok:6 kat olarak yapılaşma koşulunun belirlendiği, plan açıklama raporunda ulaşım ve altyapı yüküne ilişkin irdelemeye yer verilmediği, bölgeye ilişkin imar planlarındaki yapılaşma koşullarının 4 katlı, ön bahçe 5 mt, yan ve arka bahçe mesafelerinin 3 metre olarak belirlendiği, bölgedeki yapılaşmaya göre dava konusu taşınmazın emsalinin bölgedeki yapılaşmaya göre 0,50 fazla olduğu, bu durumun da İmar Kanununun Ek-3 .maddesinde belirtilen "çevre imar bütünlüğünü bozmayacak" nitelikte olması koşulunu sağlamadığı, planlamada eşitlik ilkesi ile bağdaşmadığı gerekçesiyle şehircilik ve planlama ilkelerine uygun olmadığı belirtilmiştir.
Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerle bilirkişi raporunun birlikte irdelenmesinden, plan açıklama raporunun yeterli ayrıntıda olmadığı belediye hizmet alanının plan değişikliği ile ticaret alanına dönüştürülmesinin İmar kanununun 18. Maddesinde yapılan düzenlemenin amacı olan kentin hizmet gereksinmelerinin karşılanmasının güvenceye alınması ilkesiyle bağdaşmadığı, 20.834,90 metrekare büyüklüğündeki bir ticari yapılaşma kararının tek ada/parsel düzeyinde plan değişikliği ile yapılmasının planlama ilkelerine uygun olmadığı, getirilen kullanım amacının bölgedeki trafik yükünü arttıracağı ve plan açıklama raporunda ulaşım ve altyapı yüküne ilişkin irdelemeye yer verilmediği, dava konusu taşınmazın emsalinin bölgedeki yapılaşmaya göre 0,50 fazla olduğu, bu durumun da İmar Kanununun Ek-3. maddesinde belirtilen "çevre imar bütünlüğünü bozmayacak" nitelikte olması koşuluna aykırı düştüğü anlaşıldığından, dava konusu imar planı değişikliklerinde mevzuata, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu plan değişikliklerinin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dosyadaki bilgilere göre dava konusu taşınmazaa ilişkin planlama sürecinin aşağıda aktarılan şekilde olduğu tespit edilmiştir:
- Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 16.11.2015 tarihinde onaylanan İzmir- Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında "kentsel yerleşik alan" olarak belirlenen bölgede "üçüncü derece yol" gövdesinde kaldığı,
- İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin 12.09.2012 tarihli, 05.843 sayılı kararı ile kabul edilerek 08.10.2012 tarihinde onaylanan 1/25.000 ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planında "kentsel yerleşik (meskun) alan" olarak belirlenen bölgede "hafif raylı sistem" güzergahı üzerinde yer aldığı,
- Buca Belediye Meclisinin … tarihli, … sayılı kararıyla kabul edilen İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin 03.04.1991 tarihli kararıyla onaylanan Buca- Kozağaç ve Kuruçeşme kesimini kapsayan ilk 1/1000 ölçekli uygulama imar planında "ilkokul alanı", "belediye hizmet alanı" ve "taşıt yolu" olarak belirlendiği,
- Buca Belediye Meclisinin … tarihli, … sayılı kararıyla kabul edilerek İzmir Büyükşehir Belediye Meclisince 05.03.1999 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğiyle "belediye hizmet alanı" kullanımının bir kısmının "belediye hizmet alanı benzin istasyonu" olarak belirlendiği,
- İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarihli, … sayılı kararı ile kabul edilerek 16.09.2011 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli Buca Nazım İmar Planı revizyonunda "hara alanı", "ilköğretim tesis alanı", "belediye hizmet alanı" ve "kent içi yollar" kullanımında kaldığı, ancak imar planının hara alanı olarak bilinen alana ilişkin kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bu kısmı harici yönünden ise ... İdare Mahkemesinin … tarihli, E:..., K:… sayılı kararıyla iptaline karar verildiği, iptal kararına ilişkin kısmının Danıştay Altıncı Dairesince verilen 28/10/2014 tarihli, E:2013/3761, K:2014/6371 sayılı kararı ile bozulduğu, ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…., K:… sayılı kararıyla bozma kararına uyulmayarak ısrar edildiği, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 02/05/2019 tarihli, E:2018/3328, K:2019/2069 sayılı kararıyla 1/5000 ölçekli Buca Nazım İmar Planı Revizyonunun hara alanı dışındaki kısımlar yönünden iptaline ilişkin ısrar kararının bozulmasına karar verildiği, bozma kararına uyularak … İdare Mahkemesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği,
- İdare mahkemesinin iptal kararı üzerine, ... tarih ve 30651 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığının ... tarihli, ... sayılı kararıyla … plan sayılı 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve ... plan sayılı 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin onaylandığı, taşınmazın "ticaret"(Emsal:2,40; Yençok:6), "ilkokul alanı", "park", "yol" ve "otopark alanı" olarak belirlendiği, bu planların iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun "İmar Planlarında Bakanlığın Yetkisi"ni düzenleyen 9. maddesinin 2. fıkrada: "Belediye hudutları ve mücavir alanlar içerisinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerin, ilgili kuruluşlardan (Belediye) gerekli görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumları; Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe girer ve ilgili Belediyeler bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını 5 yıl değiştiremezler. İlgili belediyeler görüşlerini onbeş gün içinde bildirir." hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun'un Ek:3. maddesinde: "Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K. sayılı Kararı ile.) yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir. İlgili kuruluşlar görüşlerini onbeş gün içinde bildirirler. Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümler uygulanmaz. Özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanır (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K.sayılı Kararı ile.) Bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler, ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verilir." hükmü bulunmaktadır.
Kanun'un 5. maddesinin dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan halinde, nazım imar planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
Kanun'un 6.maddesinin dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan halinde, planlar kapsadıkları alan ve amaçları açısından bölge planları ve imar planları olarak iki ana kategoriye ayrılmış, imar planları da uygulamaya esas olan uygulama imar planları ve bu planın hazırlanmasındaki temel hedefleri, ilkeleri ve arazi kullanım kararlarını belirleyen nazım imar planları olarak sınıflandırılmıştır. Anılan Kanun'un 8. maddesinde ise alt ölçekli planların üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkelerine, stratejilerine ve kararlarına uyumlu olması zorunluluğu getirilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usul yönünden;
Süre itirazına ilişkin olarak, dava konusu işlemin Cumhurbaşkanlığının 10.01.2019 tarihli, ... sayılı kararıyla onaylanarak 10.01.2019 tarihli, 30651 sayılı Resmi Gazetede yayımlandığı, Resmi Gazetede yayımlanmasından itibaren otuz gün içinde, 01.02.2019 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin Hukuk Devleti olduğu belirtilmekte olup; hukuk devletinin öğesi olan, idarece tesis edilen işlemlerin hukuka uygunluğu ve sonuçta idarenin hukuka bağlılığının yargısal denetimi, iptal davaları yoluyla sağlanmaktadır.
Yine Anayasanın 135. maddesinde, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleri olduğu hükme bağlanmıştır.
İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesi için ön koşullardan olan "dava açma ehliyeti" iptal davasına konu kararın niteliğine göre idari yargı yerince değerlendirilmektedir.
İptal davasının sübjektif ehliyet koşulu olan "menfaat ihlali" doktrin ve içtihatlarda dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat ilişkisi olarak tanımlanmaktadır. Menfaatin kişisel ve meşru olması için hukuki bir durumdan ortaya çıkması gerekir. Sözü edilen menfaat ilişkisinin varlığı ve sınırları her olayda yargı yerince uyuşmazlığın niteliğine göre belirlenmektedir.
İdare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin, ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilişkisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceği açıktır.
İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesinin ön koşullardan biri olan "dava açma ehliyeti", her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idare ile işlemlerinde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin buna bağlı olarak olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçütler içinde menfaat ilişkisinin varlığını ifade etmektedir. Her olay ve davada, idari işlem ile dava açacak kişi arasında öngörülen subjektif ehliyet koşulu olarak menfaat ihlalinin kişisel, meşru ve güncel bir menfaat olması ölçütleri ekseninde yargı mercilerince değerlendirilerek takdir edilecektir.
Anayasanın Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler arasında yer verdiği "Çevrenin korunması" hususu, hem herkes için "sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını", hem de "çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek " ödevini tüm vatandaşlar için "hak ve ödev" olarak düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu bağlamda esasen çevre ve kültür varlıklarının korunması, kişilerin sağlıklı bir çevrede yaşamalarının sağlanması için idareye başvuruda bulunulması, yargı kararlarının uygulanmasının istenilmesi kural olarak gerçek kişilerin ve amaçları doğrultusunda kurulan kamu ve özel hukuk tüzel kişilerinin görev ve yetki alanına girmektedir.
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 08.03.1979 tarihli, E:1971/1, K:1979/1 sayılı kararında, Türk Mühendis ve Mimar Odalarının, tüzel kişiliği haiz birlikler gibi hak ve yetkilerinin bulunduğu gerekçesiyle davacı ve davalı olarak taraf ve dava ehliyetleri bulunduğuna karar verilmiş, 521 sayılı Danıştay Kanununun 69. ve 70. maddelerinde yer alan "İlgililer" ibaresinin gerçek ve tüzel kişilerden daha kapsamlı olduğu vurgulanmıştır. Aynı ibare 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. ve 11. maddelerinde de yer almış bulunmaktadır.
Bu durumda, "İlgililer" kavramından imar faaliyetlerinden etkilenen belde sakinlerinin de anlaşılması gerektiği ve bu faaliyetler nedeniyle dava açabilecekleri sonucuna varıldığından, ifa ettikleri meslek ve sanat açısından şehirleşme ve dolayısıyla imar faaliyetleriyle çok yakından ilgileri bulunan mimarların oluşturduğu oda ve şubelerde görevli bulunanlar, belde sakini sıfatıyla ayrı ayrı dava açabileceklerine göre bu kişiler tarafından kurulan ve yürütülen şubeler de doğrudan dava açabilecektir.
TMMOB Şehir Plancıları Odası, yasalara, planlama ve şehircilik ilkelerine aykırı imar uygulamalarını kendi kuruluş amacı doğrultusunda dava konusu yapma ehliyetine sahiptir.
6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununun 2/c maddesinde, "mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının, müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlakını korumak için gerekli gördüğü bütün teşebbüs ve faaliyetlerde bulunmak." Birliğin amacı olarak sayılmış, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ana Yönetmeliği!nin 3/b maddesinde de benzer şekilde yer verilen, "Mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının ortak gereksinimlerini karşılamak, mesleki etkinlikleri kolaylaştırmak, mesleğin genel yararlara uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensublarının birbirleriyle ve halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlakını korumak; kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında, yurdun doğal kaynaklarının bulunmasında, korunmasında ve işletilmesinde, çevre ve tarihi değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında, ülkenin sanatsal ve teknik kullanmasında gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulunmak." hükmüne yer verilmiş ve ayrıca birliğe bağlı tüm odaların Ana Yönetmeliklerinde de bu ve benzeri düzenlemeler yer aldığından ve imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda dava açma hakkınn geniş yorumlanması gerektiği açıktır.
Olayda, İzmir İli, Buca İlçesi, ... Mahallesi sınırları içerisinde yer alan mülkiyeti Maliye Hazinesi adına kayıtlı, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istemiyle TMMOB Şehir Plancıları Odası(İzmir Şubesi) tarafından bakılmakta olan dava açıldığı ve davacı odanın dava açmakta ehliyetli olduğu sonucuna varıldığından, davalı idarenin ehliyet itirazı yerinde görülmemiştir.
Esas yönünden;
Anayasaya aykırılık iddiası yerinde görülmemiştir.
Yukarıda yer verilen düzenlemeler uyarınca, özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerde ilgili kuruluşlardan gerekli görüş alınmak suretiyle her ölçekteki imar planı değişiklikleri yapmak Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığının yetkisi dahilinde olmakla beraber; bu plan ve plan değişikliklerinin çevre ve imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde ve mevzuata uygun olarak yapılması gerektiği açıktır.
İmar planları, planlanan yörenin bugünkü durumunun, olanaklarının ve ilerideki gelişmesinin gerçeğe en yakın şekilde saptanabilmesi için coğrafi veriler, beldenin kullanılışı, donatımı ve mali bilgiler gibi konularda yapılacak araştırma ve anket çalışmaları sonucu elde edilecek bilgiler ışığında, çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular gözönüne alınarak hazırlanır ve koşulların zorunlu kıldığı biçim ve zamanda mevzuatta öngörülen yöntemlerle değiştirilebilir.
Uyuşmazlık konusu imar planı değişikliklerinin dava konusu taşınmazlar açısından geçmişten itibaren belirlenen fonksiyonların değerlendirilmesi suretiyle, uyuşmazlık konusu edilen imar planı değişiklikleri ile getirilen kullanım kararlarının ve yapılaşma koşullarının çevre ve imar bütünlüğünü ve sosyal donatı dengesini bozucu nitelikte olup olmadığının, bozuyor ise sosyal donatı dengesini hangi yönlerden bozduğunun, üst ölçekli imar planları ile imar planlarının kademeli birlikteliği ilkesine uygun olup olmadığının, uyuşmazlığa konu taşınmazlara verilen fonksiyonların yer seçiminin uygunluğunun, uyuşmazlığa konu alanda belirlenen fonksiyonlar açısından alanın kendi içerisinde ve çevresi ile birlikte ulaşım kademelenmesi yönünden incelenerek, belirlenen yol kullanımlarının planlama esasları ve şehircilik ilkeleri yönünden uygunluğunun, imar planı değişikliklerinin imar mevzuatı uyarınca zorunlu olup olmadığının tespiti amacıyla 12.06.201 tarihli Dairemiz kararı üzerine 17.01.2020 tarihinde naip üye … niyabetinde Prof. Dr…, Doç. Dr. … ve Dr. …'dan oluşan bilirkişi kurulunca yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda;
- Davaya konu imar planı değişikliklerini hazırlayan Özelleştirme İdaresi Başkanlığının hem 1/5000 ölçekli nazım imar planı hem de 1/1000 ölçekli uygulama imar planı için tek bir plan açıklama raporu hazırlamasının hazırlayan kurumun aynı olması, ele alınan planlama alanına bütüncül, ölçekler arası yaklaşma gerekliliğine aykırılık arz etmediğinden sakınca olmadığı, ancak raporun yeterli ayrıntıda olmadığı,
- İmar planı değişikliklerinin gerekçesinin plan açıklama raporunda ortaya konulmadığı,
- 05.03.1999 tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planındaki "belediye hizmet alanı" ile "belediye hizmet alanı akaryakıt istasyonu" kullanımlarının "ticaret" ve "park" olarak önerildiği, "ilkokul alanı" kullanımının korunduğu,
- Mevcut imar planında ... ada, … sayılı parselin bir kısmının ilkokul alanı olarak planlı olduğu, ilkokul alanının korunduğu, yapılan plan değişikliğinin "belediye hizmet alanı" ile "belediye hizmet alanı akaryakıt istasyonu" olarak belirlenen alanları kapsadığı, ... ve ... sayılı parsellere dokunulmadığından bu parsellerin tanımsız bırakılmasının söz konusu olmadığı,
- Dava konusu alanın günümüze kadar değerlendirilmediği, üzerinde inşaat artıkları ve kaçak yapıların bulunduğu, oysaki bu alanın kent için önemli sayılabilecek alanların ve ulaşım sistemlerinin yakınında bulunduğu, parselin güney- güneybatı kenarındaki yoldan hafif raylı sistemin geçtiği ve önünde bir durağının yer aldığı, raylı sistemin dava konusu parselin 80-95 metre kuzey- kuzeydoğusundan geçtiği,
- Dava konusu parsele ticaret fonksiyonu verilmesi şehircilik ilkeleri, planlama teknikleri ve kamu yararı bakımından değerlendirildiğinde; ticaret alanı fonksiyonu altında banka, ofis-büro, alışveriş alanları, sinema, tiyatro, müze, kütüphane, sergi salonu gibi birçok kamusal amaca hizmet eden kullanımların bulunduğu, bu kullanımların yakın çevrede bulunan üniversite ve konut alanları için önemli olduğu, ancak araç trafik yükünü artıracağı, önceki fonksiyonu olan "belediye hizmet alanı akaryakıt istasyonu"nun ilkokul ve yurtların yakınında güvenlik ve sağlık nedeniyle olmasının uygun olmadığı,
- "Belediye hizmet alanı" olmasının gerekliliğine ilişkin İzmir Büyükşehir Belediyesinin 08.06.2018 tarihli kurum görüşünde; "İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı'nca yapılan tetkikler neticesinde; Buca İlçesinde, Atatürk, Buca Koop., Kuruçeşme Mahalleleri ile Dokuz Eylül Üniversitesi ... Kampüsü ve çok sayıda öğrenci ve yurdun bulunduğu mevkiide yangın, afet ve acil müdahale gerektiren durumlara en etkin müdahale için, ulaşım ağına derhal çıkış sağlayabilecek noktada bulunan ... ada, ... parselde 'İtfaiye Alanı'nın yer almasının gerekli olduğu tespitleri ile bu kapsamda söz konusu parselde 'Belediye Hizmet Alanı" kullanımı içinde 'İtfaiye Alanı" belirlenmesinin talep edildiği"nin belirtildiği, ancak bu alanın itfaiye alanı için uygun alan olup olmadığına ilişkin bilimsel kanıt sunulamadığı,
- Bucada dava konusu alana yakın iki itfaiye istasyonunun bulunduğu, birinin 5,6 km uzakta (Buca İtfaiye Grubu), diğerinin 3 km uzakta(Evka-1 İtfaiye Grubu) yer aldığı, bu alana Evka-1 İtfaiye Grubunun ana yollar vasıtasıyla 5,5 km, kestirme yolllar kullanılarak 4 km mesafeyle ulaşılabildiği,
- Literatürdeki genel bilgilerden faydalanıldığında, yangın istasyonlarının konut alanlarına hizmet verdiği hallerde bu alanlara en fazla 2 mil (3,21 km) uzakta olmalarının gerektiği, dava konusu alana ilişkin başka alternatif bulunup bulunmadığı, kamunun elinde bu kullanım için kaç alan olduğu, bu alanların hangi ulaşım ağları üzerinde yer aldığı ve yakın konumdaki itfaiye istasyonlarının kapasitesine ilişkin veriler bulunmadığından kesin yorum yapılamamakla birlikte çevrede belediyeye ait itfaiye istasyonu için bir alan olmaması halinde dava konusu alanın "ticaret alanı" olarak değerlendirilmesi halinde en yakın konumdaki itfaiye istasyonlarının yetersiz kalacağı,
- Üst ölçekli imar planları ile imar planlarının kademeli birlikteliği ilkesine uygunluğu bakımından yapılan değerlendirmede; imar planı değişikliklerinin üst ölçekli 1/100.000 ölçekli ve 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planlarına uygun olduğu, yalnızca yakın çevresinin gereksinimini karşılamaya dönük bir karar olarak değerlendirilmesinin olanaklı görülmediği, öngörülen yapılaşma hakkı ile elde edilebilecek 20.834,90 metrekare büyüklüğündeki bir ticari yapılaşma kararının tek ada/parsel düzeyinde plan değişikliği ile yapılmasının planlama ilkelerine uygun olmadığı,
- Dava konusu alandaki sosyal ve teknik altyapıya ilişkin yapılan değerlendirmede; Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin "Tanımlar ve Mekansal Kullanım Esasları" başlıklı ikinci bölümünün 5.maddesinde yer alan a, i ve k bentlerine göre, belediye hizmet alanının ne sosyal altyapı alanı ne de teknik altyapı alanı olarak değerlendirilebileceği, ancak belediye hizmet alanının kullanım amacına göre plan değişikliğinde dikkate alınması gerektiği, davaya konu imar planı değişikliği ile sosyal, kültürel donatı alanı ve teknik altyapı kullanımını azaltıcı yönde bir değişiklik yapılmadığı, sosyal donatı dengesini bozucu nitelik taşımadığı,
-"Ticaret Alanı" için önerilen yapılaşma koşulları bakımından yapılan değerlendirmede; dava konusu alanın çevresini üçer şeritli tek yön yolların çevirdiği, bu yollarda yoğun araç trafiğinin olmadığı, geniş sayılabilecek yolların olmasının araç trafiği baskısını azaltacağı düşünülebilirse de alan için önerilen yapılaşma koşullarının bu durumu tersine çevirebileceği, ticaret alanının E:2,40, Yençok:6 kat olarak yapılaşma koşulunun belirlendiği, plan açıklama raporunda ulaşım ve altyapı yüküne ilişkin irdelemeye yer verilmediği, bölgeye ilişkin imar planlarındaki yapılaşma koşullarının 4 katlı, ön bahçe 5 mt, yan ve arka bahçe mesafelerinin 3 metre olarak belirlendiği, bölgedeki yapılaşmaya göre dava konusu taşınmazın emsalinin bölgedeki yapılaşmaya göre 0,50 fazla olduğu, bu durumun da İmar Kanununun Ek-3 .maddesinde belirtilen "çevre imar bütünlüğünü bozmayacak" nitelikte olması koşulunu sağlamadığı gerekçesiyle şehircilik ve planlama ilkelerine uygun olmadığı,
- "Park" kullanım kararının küçük olmasına rağmen "belediye hizmet alanı akaryakıt istasyonu"nun yerini almış olmasının yakın çevredeki eğitim kurumlarının varlığı ve güvenlik gerekçeleriyle uygun olduğu tespitlerine yer verilmiştir.
Bilirkişi raporunun tebliği üzerine davalı idarece bilirkişi raporuna itiraz edilmiştir.
Dosyanın, bilirkişi raporunun ve bilirkişi raporuna yapılan itirazların değerlendirilmesinden, taşınmazın bulunduğu alanda Özelleştirme İdaresi Başkanlığının imar planı yapma yetkisinin olduğu, davaya konu edilen imar planı yapılırken ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alındığı ve bu alanın yukarıda açıklanan önceki kullanımlarının değerlendirildiği, özelleştirme programına alınan alanda 3194 sayılı Kanunun 9. maddesinin 2. fıkrasında verilmiş olan yetkiye istinaden Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yalnızca dava konusu parsel ile sınırlı bir alanda yapılan imar planı değişikliği yapıldığı ancak bilirkişi raporundaki planlama alanının çevresine ilişkin fotoğraflardan da anlaşıldığı üzere bölgedeki yapılaşma koşulları göz önünde bulundurulduğunda imar planı değişikliğinin çevre imar bütünlüğünü bozmadığı ve üst ölçekli plan kararlarıyla aykırılık içermediği sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.DAVANIN REDDİNE,
2.Dava ret ile sonuçlandığından aşağıda dökümü gösterilen ve davacılar tarafından yapılan …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, Maliye Bakanlığı tarafından yatırılan avanstan karşılanan keşif ve bilirkişi incelemesi gideri olan … TL'nin davacı üzerinde bırakılmasına,
3.Maliye Bakanlığı tarafından yatırılan keşif avansından harcanan …-TL'nin davacıdan alınarak Maliye Hazinesine yatırılmasına, davacıdan tahsili sağlanabilmesi için kararın bir örneğinin Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ile Muhakemat Genel Müdürlüğüne tebliğine,
4.Keşif ve bilirkişi avansından artan …- TL'nin Hazine adına Maliye Bakanlığı'na iadesine,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
6. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
7. 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesi uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 08/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
