9. Hukuk Dairesi 2010/46236 E. , 2013/5740 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı ve ihbar olunanlardan ...İşlem Tic. Ltd. Şti. avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
1- İhbar olunan ve hakkında hüküm kurulmayan ...Teknolojileri A.Ş.nin kararı temyiz etmekte hukuki yararı bulunmadığından temyiz isteminin REDDİNE.
2- Davalının temyizine gelince;
I- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
II-. Davacı işçinin hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 46 ncı maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Yasanın 63 üncü maddesine göre belirlenen iş günlerinde çalışması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46 ncı maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır.
Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmidört saattir.
Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez.
Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmidört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır.
2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 3 üncü maddesine göre, hafta tatili Pazar günüdür.
Ancak bu genel kural mutlak nitelikte olmayıp, hafta tatili izninin Pazar günü dışında da kullandırılması mümkündür.
Hafta tatili gününde çalıştığını iddia eden işçi, norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Hafta tatili çalışmalarının uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Dairemizce son yıllarda indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır.
Ancak, hafta tatili çalışmasının taktiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda, böyle bir indirime gidilmemesi gerekir.
Dairemiz önceki kararlarında hafta tatili ücretlerinden yapılan indirimler sebebiyle davalı tarafın kendisini avukat ile temsil ettirmesi durumunda, reddedilen kısım için davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiği kabul edilmekteydi (Yargıtay 9.HD. 11.02.2010 gün 2008/17722 E, 2010/3192 K.). Ancak, işçinin davasını açtığı veya ıslah yoluyla dava konusu arttırdığı aşamada, mahkemece ne miktarda indirim yapılacağı işçi tarafından bilinemeyeceğinden, Dairemizce 2011 yılı itibarıyla maktu ve nispi vekâlet ücretlerinin yüksek oluşu da dikkate alınarak konunun yeniden ve etraflıca değerlendirilmesine gidilmiş, bu tür indirimden kaynaklanan ret sebebiyle davalı yararına avukatlık ücretine karar verilmesinin adaletsizliğe yol açtığı sonucuna varılmıştır. Özellikle seri davalarda indirim sebebiyle kısmen reddine karar verilen az bir miktar için dahi her bir dosyada zaman zaman işçinin alacak miktarını da aşan maktu avukatlık ücretleri ödetilmesi durumu ortaya çıkmaktadır. Yine daha önceki kararlarımızda, yukarıda değinildiği üzere hafta tatili ücretinden yapılan indirim sebebiyle ret vekâlet ücretine hükmedilmekle birlikte, Borçlar Kanununun 161/son, 325/son, 43 ve 44 üncü maddelerine göre, yine 5953 sayılı Yasada öngörülen yüzde beş fazla ödemelerden yapılan indirim sebebiyle reddine karar verilen miktar için avukatlık ücretine hükmedilmemekteydi. Bu durum uygulamada hakkaniyete aykırı sonuçlara neden olduğundan ve konuyla ilgili olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde de herhangi bir kurala yer verilmediğinden, Dairemizce eski görüşümüzden dönülmüş ve hafta tatili ücretinden yapılan takdiri indirim nedeniyle reddine karar verilen miktar bakımından, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği kabul edilmiştir.
Somut olayda; davacı işçi haftada kaç gün çalıştığını belirtmeden hafta tatili alacak isteğinde bulunmuştur. Dosyada bulunan devam çizelgelerinden haftada 5 gün çalışıldığı anlaşıldığı gibi, davacı tanığıda işler yoğun olduğunda cumartesi, pazar günleri çalışıldığını belirtmiştir. Böyle olunca davacının hafta tatilinde çalışmadığı anlaşıldığı halde anılan alacağın reddi yerine ayda iki hafta tatili çalıştığı kabul edilerek hüküm kurulması hatalıdır.
III- Davalı hastanede faturalama işinde alt işveren işçisi olarak çalışan davacı ayda yaklaşık 20 saat fazla çalışma yaptığını belirterek fazla çalışma isteğinde bulunmuştur.
Dosyada bulunan bazı aylara ait puantajlarda saat yoktur. Davacı tanıklarına işe başlayış ve çıkış saatleri sorulmadan ifadeleri alınmış ve ilk davacı tanığı günde 8 saat çalışmasına rağmen yaklaşık 10 gün hafta içi 4 saat fazla çalışma yaptığını, diğer davacı tanığı ise davacı ile bir yıl birlikte çalıştığını, işler yoğun olduğunda bazen 10 saat çalıştığını ifade etmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ayda 20 saat fazla çalışma yaptığı hesaplanmış ve mahkemece de kabulüne karar verilmiştir.
Anlatılan şekildeki netlik ve tutarlılık içermeyen tanık ifadelerine göre davacının haftada 45 saati aşan çalışma yaptığı kanıtlanamadığı halde anılan isteğin reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi isabetsizdir..
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 18.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.