
Esas No: 2021/65
Karar No: 2021/1203
Karar Tarihi: 09.06.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/65 Esas 2021/1203 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/65
Karar No : 2021/1203
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Kocaeli ili, Gebze ilçesi, … Mahallesi, … sayılı parseli de kapsayan Gebze Muallimköy Teknoloji Geliştirme Bölgesine ilişkin Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan 1/1.000 ölçekli uygulama imar planı ve bu plana dayalı olarak yapılan parselasyonun anılan taşınmaz yönünden iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Davanın konusu 1/1.000 ölçekli uygulama imar planı olarak alınarak; dosyanın ve mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporun birlikte değerlendirilmesi neticesinde, 1/1.000 ölçekli uygulama imar planının teknoloji geliştirme bölgesi sınırları ile ana ulaşım bağlantılarının gösterilmesi temelinde planların kademeli birlikteliği ilkesine, planlama bütünlüğüne, imar mevzuatına, şehircilik ilkeleri ile planlama esaslarına ve hukuka uygun olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Dava konusu imar planının 07/03/2014 - 07/04/2014 tarihleri arasında askıya çıkarılarak ilan edildiği, davacı tarafından askı süresi içinde itiraz edilmediği, bakılmakta olan davanın ise davaya konu imar planı esas alınarak yapılan parselasyon sonucunda davacıya hisseli tahsis edilen taşınmaza yönelik olarak açılan izale-i şüyu davası sırasında anılan imar planının öğrenildiği iddiasıyla 10/03/2016 tarihinde açıldığının anlaşıldığı,
İmar planına askı süresi içerisinde itiraz edilmemesi nedeniyle son askı tarihi olan 07/04/2014 tarihini izleyen altmış gün içinde dava açılması gerekirken bu sürenin geçirilmesinden çok sonra 10/03/2016 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, sonucu itibarıyla isabetli görülen davanın reddine ilişkin Mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun gerekçeli reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 04/12/2019 tarih ve E:2018/8420, K:2019/12837 sayılı kararıyla;
Davacı tarafından; dava konusu parselasyon işlemiyle imar adalarının oldukça büyük oluşturulduğu, küçük oluşturulan imar adalarının bir veya iki kişiye tahsis edilerek mülkiyet oluşturulması mümkünken sırf ortaklığın giderilmesi davasına zemin oluşturulmak üzere bir dağılım yapılmasının amaçlandığı, yine yönetici Şirketin toplamda 3377,72 m2 olan arazisinin planlama alanındaki bir tek parselin içine konulması mümkünken, planlama alanındaki tüm parsellere kısım kısım dağıtıldığı, daha sonra yönetici Şirket tarafından izale-i şüyu davaları açılarak tüm parsellerin mülkiyetine sahip olunmak istenildiği, parseller çok büyük oluşturulduğu için bedelleri yüksek olacağından taşınmaz maliklerinin bu parselleri izale-i şüyu davası sonucunda yapılacak satışta almalarının mümkün olamayacağı, alanda kamulaştırma yapılması gerektiği halde kanuna karşı hile yapılmak suretiyle mülkiyet haklarına ucuz yoldan el konulmasına yönelik yapılan düzenlemenin Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi hükmüne açıkça aykırı olduğu, bu bakımdan işlemin amaç yönünden hukuka aykırı şekilde yapıldığı, parsel maliklerine mülklerine en yakın yerden tahsis yapılması gerekirken farklı alanlarda tahsisler yapılmak suretiyle mağduriyet oluşturulduğu, daha önce yapılan kesinti ve terklerin dikkate alınmadığı, düzenleme ortaklık payının mevzuata uygun şekilde belirlenmediği, 1/25.000 ve 1/5.000 ölçekli imar planlarında belirlenmiş olan yollar üzerinde aşırı derecede oynanmak suretiyle var olan bir kısım yolların kapatıldığı, bağlantı yollarının gerektiği gibi oluşturulmayarak erişimin engellendiği iddialarıyla 1/1.000 ölçekli uygulama imar planı ile bu plana dayalı olarak yapılan imar uygulamasının ve parselasyonun iptali istemiyle dava açıldığı,
İdare Mahkemesince; davacı tarafından imar planı ve parselasyona karşı dava açıldığının anlaşıldığı, ancak, plana dayalı olarak yapılan imar uygulaması işleminin iptali isteminden neyin kastedildiğinin anlaşılamadığı, bu yönüyle davanın konusunun hiç bir kuşkuya mahal vermeksizin ortaya konulamadığı gibi taşınmazın hissedarı/sahibi olduğunu gösterir bilgi ve belgelerin de dava dilekçesine eklenilmediği gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine karar verildiği,
Bunun üzerine, davacı tarafından verilen yeni dava dilekçesinin talep ve sonuç kısımlarında 1/1.000 ölçekli uygulama imar planının iptalinin istenildiği belirtilmiş ise de, dilekçe içeriğinde parselasyona ilişkin ilk dilekçedeki itirazlar tekrarlandığından, imar planı ile bu plana dayalı olarak yapılan parselasyon işleminin de iptalinin istenildiği sonucuna varıldığından, Mahkemece, davanın konusunun sadece imar planı olarak alınmasında ve parselasyon işleminin incelenmemesinde isabet bulunmadığı,
Bireysel işlem özelliği taşıdığından parselasyonun davacıya tebliğ edilmesi gerektiği, dava açma süresinin askı ilanına göre belirlenmesinin mümkün olmadığı,
Uyuşmazlıkta ise, parselasyon işleminin davacıya tebliğ edilmediği, davacının, Tapu Sicil Müdürlüğünde yapılan satış işlemi sonucunda parselasyon işlemini 14/01/2016 tarihinde öğrendiğinin anlaşıldığı,
Bu tarihten itibaren, altmış günlük dava açma süresi içerisinde imar planının uygulama işlemi niteliğinde olan parselasyona karşı süresinde dava açıldığından, dayanağı olan imar planına karşı da süresinde dava açıldığının kabulü gerektiği,
Bu durumda, uygulama işlemi ile dayanağı düzenleyici işlem olan imar planının iptali istemiyle altmış günlük süre içerisinde 10/03/2016 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmadığı gerekçesiyle … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Davacı tarafından sunulan ilk dava dilekçesinde, istem kısmının net olarak belirtilmemesi nedeniyle davanın konusunun uygulama imar planı mı yoksa parselasyon planı mı yahut her ikisi de mi olduğu konusunda tereddüte düşülmesi üzerine dilekçe ret kararı verildiği, yenilenen dava dilekçesinin hem "konu" hem de "sonuç" kısımlarında, sadece 1/1.000 ölçekli uygulama imar planının iptalinin istenildiği, imar uygulamasının iptaline yönelik bir talebin bulunmadığı, kaldı ki, ilk derece mahkemesi kararına yönelik davacı tarafından sunulan istinaf başvuru dilekçesinde de ilk derece yargı yerince davanın konusunun yanlış anlaşıldığı gibi bir iddianın da bulunmadığının anlaşıldığı,
Bu nedenle, davanın konusunun sadece 1/1.000 ölçekli uygulama imar planına ilişkin olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun gerekçeli reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, görülmekte olan dava kapsamında hem 1/1.000 ölçekli uygulama imar planının hem de bu plana dayalı olarak yapılan parselasyon işleminin iptalinin istenildiği, ısrar kararının Danıştay Altıncı Dairesinin kararında yer verilen gerekçeler doğrultusunda bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, İdare Mahkemesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Israr kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava konusu parselin de yer aldığı alan, 11/06/2011 tarih ve 27961 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 04/04/2011 tarih ve 1813 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Muallimköy Teknoloji Geliştirme Bölgesi olarak belirlenmiştir.
Söz konusu alanda, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının … tarih ve …. sayılı kararı ile Muallimköy Teknoloji Geliştirme Bölgesine ilişkin 1/5.000 ölçekli nazım ve 1/1.000 ölçekli uygulama imar planları onaylanmıştır.
1/1.000 ölçekli uygulama imar planı 07/03/2014 - 07/04/2014 tarihleri arasında, 1/5.000 ölçekli nazım imar planı ise 12/03/2014 - 12/04/2014 tarihleri arasında askıya çıkarılmış, söz konusu imar planlarında sınırları belirlenmek suretiyle dört ayrı uygulama bölgesi belirlendiğinden, anılan uygulama imar planı doğrultusunda yapılan ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca onaylanan 1. etap parselasyon işlemi 05/06/2014 - 05/07/2014 tarihleri arasında, 2. etap parselasyon işlemi ise 06/01/2015 - 06/02/2015 tarihleri arasında askıya çıkartılmıştır.
Tapu Sicil Müdürlüğünde 14/01/2016 tarihinde yapılan satış işlemi sonucu, dava konusu taşınmazın 30242/1650665 hissesine malik olan davacı tarafından, 10/03/2016 tarihinde temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dava açma süresi" başlıklı 7. maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu belirtilmiş, aynı maddenin 4. fıkrasında; "İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz." hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan, Danıştay dava daireleri ile bölge idare mahkemelerinin temyize tabi kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda içeriğine yer verilen 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun dava açma süresine ilişkin düzenlemeleri çerçevesinde, uygulama işlemi üzerine sadece dayanağı düzenleyici işleme karşı dava açılabileceği gibi, uygulama işlemi ile düzenleyici işleme karşı birlikte veya ayrı ayrı dava açabileceği açıktır.
Yargısal içtihatlarda, imar planları, ilanı gereken genel düzenleyici işlem olarak kabul edilmektedir. Bu kapsamda, imar planlarına dayalı olarak tesis edilen; parselasyon, yapı ruhsatı verilmesi, yapı ruhsatı iptali ve yıkım gibi işlemlerin ise uygulama imar planlarının uygulanmasına yönelik işlemler olduğunda duraksama bulunmamaktadır.
Bu çerçevede, uygulama imar planları doğrultusunda tesis edilen, parselasyon, yapı ruhsatı verilmesi gibi uygulama işlemleri üzerine, altmış günlük dava açma süresi içerisinde uygulama işlemiyle birlikte ya da ayrıca dayanak imar planına karşı dava açılması da mümkündür.
Öte yandan, subjektif bir işlem olan parselasyon işlemine ve bu işlemin dayanağı olan uygulama imar planına karşı yasal dava açma süresinin işlemeye başlaması için, bu işlemin, işlem tarihindeki muhatabına usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmiş olması ya da muhatabın bu işlemi tüm unsurlarıyla birlikte öğrendiğinin açık ve net bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir.
Ancak, genel olarak idari işlemlerin tesis edildiği tarih itibarıyla işlemle menfaat bağı bulunmayan kişilerin, kendileriyle ilgili yeni bir uygulama işlemi tesis edilmediği sürece, menfaat bağının kurulduğu tarihten önce hukuk aleminde doğmuş ve kesinleşmiş, başka bir deyişle yasal dava açma süresi geçmiş idari işlemlere karşı, menfaat bağının kurulduğu tarihi esas alarak açacakları davaların süresinde açılmış bir dava olarak görülebilmesi hukuken olanaklı değildir.
Buna göre, cüz'i halefiyet sonucunu doğuran tapudaki satış işlemiyle taşınmazda ilk kez hak sahibi olan kişilerin, satış tarihinden önce yasal dava açma süresi geçmiş ve kesinleşmiş idari işlemlere karşı, satış tarihini esas alarak açacakları davanın süresinde olmayacağı açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu 1/1.000 ölçekli uygulama imar planının 07/03/2014 - 07/04/2014 tarihleri arasında; söz konusu imar planına dayalı olarak yapılan ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca onaylanan 1. etap parselasyon işleminin 05/06/2014 - 05/07/2014 tarihleri arasında; 2. etap parselasyon işleminin ise 06/01/2015 - 06/02/2015 tarihleri arasında askıya çıkartılmak suretiyle ilan edildiği, ilan sürelerinin bitmesiyle söz konusu imar planı ve parselasyon işlemlerinin idari anlamda kesinleştiği ve parselasyon sonucu oluşan taşınmazların yeni durumunun tapuya tescil edildiği, davacının ise, dava konusu taşınmazın 30242/1650665 hissesini, parselasyon işlemine göre tescil edilen yeni haliyle ve 14/01/2016 tarihli satış işlemiyle edindiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, cüz'i halefiyet sonucunu doğuran tapudaki satış işlemiyle taşınmazda ilk kez hissedar olduğu anlaşılan davacının, satış tarihinden çok önce yasal dava açma süresi geçmiş ve kesinleşmiş idari işlemlere karşı, satış tarihini esas alarak açtığı davanın süresinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu nedenle, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararında, sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan; davacı tarafından sunulan gerek dilekçe ret kararına konu dava dilekçesinde gerekse de anılan karardan sonra yenilenen dava dilekçesinde, açık bir şekilde, parselasyon işleminin de hukuka aykırı olduğu ve iptali gerektiği ileri sürüldüğü halde, hem İdare Mahkemesince hem de Bölge İdare Mahkemesince yalnızca 1/1.000 ölçekli uygulama imar planının dava konusu olarak alındığı ve bu yönüyle her iki Mahkeme tarafından da eksik inceleme ile karar verildiği görülmekte ise de; Kurulumuzca, davanın süresinde açılmadığı sonucuna varıldığından, bu husus bozma nedeni olarak görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin REDDİNE;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin ... İdare Mahkemesi kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun gerekçeli reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. Bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine,
4. 09/06/2021 tarihinde, kesin olarak oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
