12. Hukuk Dairesi 2019/8901 E. , 2019/12391 K.
"İçtihat Metni"
Borçlunun ödeme şartını ihlâl suçundan sanık ..."ın 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 340. maddesi gereğince ayrı ayrı 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair ... 5. İcra Ceza Mahkemesinin 24/10/2017 tarihli ve 2017/250 esas, 2017/416 sayılı kararı, aynı Mahkemenin 26/09/2017 tarihli ve 2017/222 esas, 2017/343 sayılı kararı, anılan Mahkemenin 12/09/2017 tarihli ve 2017/177 esas, 2017/302 sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 24/05/2019 gün ve 94660652-105-06-2802-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12/06/2019 gün ve KYB.2019-59869 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosyalar kapsamına göre;
1- Alacaklı ve borçlu tarafın tüm dosyalarda aynı olduğu, sanığın alacaklı ..."a olan borcuna karşılık olarak her birinin düzenleme tarihi aynı olan 09/09/2015 tarihli bonolar tanzim ettiği, anılan bonoların ... 26. İcra Müdürlüğü nezdinde takibe konulmasını müteakip, sanığın her bir dosyadan 15/06/2016 tarihli taahhütnamelerle 05/04/2017, 05/05/2017 ve 05/06/2017 tarihlerinde 1 taksit halinde ödemeyi taahhüt ettiği, ancak borçlunun borçlarını taahhütnamelerde öngörülen sürelerde ödememesi nedeniyle yapılan şikâyetler üzerine borçlu hakkında taahhüdü ihlâl suçundan açılan davalarda her bir taahhüdün ayrı bonolara ilişkin olması nedeniyle ayrı ayrı her bir taahhüt için sanığın 3 aya kadar tazyik hapsiyle cezalandırılmasına karar verildiği,
2004 sayılı Kanun"un 340. maddesi gereğince taahhüdü ihlâl suçunun oluşması için taahhüt tutanağında toplam borç miktarının, işleyen ve işleyecek faizin, vekalet ücreti, icra harç ve giderlerinin birlikte belirlenerek borçlunun taahhüdüne esas olan miktarın açıkça gösterilmesi gerektiğinden, tüm dosyalarda yer alan 15/06/2016 tarihli taahhütnamelerde toplam faizin 80,55 Türk lirası olarak gösterildiği, anılan taahhütnamelerde işlemiş ve işleyecek faiz miktarlarının ayrı ayrı hesaplanarak gösterilmediği, toplam faiz olarak belirtilen faizin hangi dönemleri kapsadığı, icra takibinin kesinleştiği tarihten taahhüt tarihine kadar işlemiş ve taahhüt tarihinden son ödeme tarihine kadar işleyecek faiz olup olmadığı konusunda herhangi bir açıklık olmadığı gibi alacaklının son ödeme tarihine kadar işleyecek faizden feragat beyanının da yer almadığı hususları dikkate alındığında, işleyen ve işleyecek faiz miktarının taahhüt tutanaklarında ayrı ayrı gösterilmemesi nedeniyle belirsizlik bulunduğundan taahhütlerin geçerli olmadığı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmaması nedeniyle, beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde,
2-Kabule göre de,
Alacaklı vekili tarafından yapılan şikâyetler üzerine borçlu sanık hakkında taahhüdü ihlâl suçundan açılan davalarda her bir taahhüdün ayrı bonolara ilişkin olması nedeniyle ayrı ayrı her bir taahhüt için sanığın 3 aya kadar tazyik hapsiyle cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, somut olayda sanığın alacaklıya borçları nedeniyle tanzim tarihleri aynı, ödeme tarihleri farklı olan ayrı ayrı bonolar düzenleyerek verdiği, her ne kadar bonolarda mücerretlik ilkesi geçerli ise de, 2004 sayılı Kanun’un “Borçlunun ödeme şartını ihlâli halinde ceza” başlıklı 340. maddesinin "111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlâl eden borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir.Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez." hükmü karşısında ayrı ayrı bonolara konu borcun bir bütün olarak tarafları aynı olan tek bir borç olarak değerlendirilmesi gerektiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29/09/2009 tarihli ve 2009/16-188 esas, 2009/205 karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, aynı borç ilişkisi nedeniyle toplam tazyik hapsi miktarının 3 ayı geçemeyeceği düzenlemesi karşısında, yazılı şekilde sanığın her bir takip için ayrı ayrı 3 aya kadar tazyik hapsine karar verilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Kanun yararına bozma isteminin (1) no’lu nedeni yönünden yapılan incelemede;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden, ... 5. İcra Ceza Mahkemesinin 24/10/2017 tarihli ve 2017/250 esas, 2017/416 sayılı, 26/09/2017 tarihli ve 2017/222 esas, 2017/343 sayılı ve 12/09/2017 tarihli ve 2017/177 esas, 2017/302 sayılı kararlarının CMK’nın 309/4-d maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık hakkında verilen tazyik hapislerinin kaldırılmasına, bozma sebebine göre kanun yararına bozma isteminin (2) no’lu nedeni yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 11/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.