
Esas No: 2020/3123
Karar No: 2021/3961
Karar Tarihi: 16.06.2021
Danıştay 12. Daire 2020/3123 Esas 2021/3961 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/3123
Karar No : 2021/3961
KARARIN DÜZELTİLMESİNİ İSTEYEN (DAVALI): … Valiliği
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına dair Danıştay Onikinci Dairesinin 14/11/2019 tarih ve E:2019/3805 K:2019/8807 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Sayıştay Başkanlığınca yapılan inceleme sonucunda, mülga İstanbul İl Özel İdaresinde görev yaptığı dönemde makam ve görev tazminatı ödenmesi sonucunda kamu zararına neden olunduğundan bahisle yasal faiziyle birlikte toplam 45.589,90-TL tutarın 90 gün içerisinde ödenmesi ve varsa itirazın 7 gün içerisinde yapılması hususunun bildirilmesine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince, Sayıştay ilamıyla hüküm altına alınan kamu zararı alacağının, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca davacıdan tahsil edilebileceği dikkate alındığında; davalı idarenin 2004 sayılı Yasa uyarınca ilamlı icra yoluna başvurmadan önce tesis ettiği, herhangi bir şekilde maaştan kesinti yapılacağı veya ödeme emri düzenleneceği yolunda uyarı içermeyen, hazırlık niteliğindeki dava konusu işlemin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14/3-d maddesinde belirtilen "idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem" olmadığı sonucuna varıldığından, davanın esasının incelenmesine hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davacının temyiz başvurusu üzerine Danıştay Onikinci Dairesince, temyize konu karar hukuk ve usule aykırı bulunmuş ve kararın bozulmasına karar verilmiştir.
KARAR DÜZELTME TALEP EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na ekli IV sayılı Cetvelde unvanları yazılı görevlerde bulunanlara hizalarında gösterilen gösterge rakamlarının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunan miktarda makam tazminatı ödeneceğinin belirtildiği; davacının söz konusu IV sayılı Cetvelde İl Özel İdaresinde görevli olan Genel Sekreter Yardımcısı ile Daire Başkanı sayılanlar arasında yer almadığı, yapılan ödemelerde idare edilenin kolayca anlayabileceği kadar açık bir hatanın bulunduğu, dava konusu işlemin rızaen ödeme konusunda davacıya gönderilen bir sulh çağrısı niteliğinde olup, herhangi bir hukuki sonuç doğurmadığı, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu'nun 22/12/1973 tarih ve E:1968/68, K:1973/14 sayılı kararının uygulanma imkanının olmadığı ileri sürülerek Danıştay Onikinci Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Düzeltilmesi istenen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Onikinci Dairesinin 14/11/2019 tarih ve E:2019/3805, K:2019/8807 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle incelenmeksizin reddine ilişkin … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesi uyarınca ONANMASINA,
3- Davalı idare tarafından karar düzeltme aşamasında yapılan …-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, artan posta giderinin davalıya iadesine 16/06/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Dava, davacı tarafından, Sayıştay Başkanlığınca yapılan inceleme sonucunda, mülga İstanbul İl Özel İdaresinde görev yaptığı dönemde makam ve görev tazminatı ödenmesi sonucunda kamu zararına neden olunduğundan bahisle yasal faiziyle birlikte toplam 45.589,90-TL tutarın 90 gün içerisinde ödenmesi ve varsa itirazın 7 gün içerisinde yapılması hususunun bildirilmesine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun 71. maddesi uyarınca kamu zararının kapsamı; kamu kaynakları kullanılarak piyasadan mal ve hizmet satın alınması sırasında fazla ödeme yapılması, idarenin gelirlerinin tahsili sırasında mevzuata aykırı davranılması ve mevzuatta öngörülmeyen bir ödeme yapılması suretiyle yol açılan zararla sınırlı bulunmakta; ikinci fıkra ile belirlenen kapsam içinde de kamu malına zarar verilmesi, kamu görevlilerinin hukuka aykırı eylemleri nedeniyle kişilere verdikleri zararın kamu tarafından ödenmek zorunda kalınması ya da mevzuatta ödenmesi öngörülmekle birlikte mevzuatın yorumunda hataya düşülmek veya ihmal ve kasıt yoluyla fazla ödeme yapılması halleri sayılmamaktadır.
Bu bakımdan, idarenin hatalı işlemi sebebiyle yersiz ve fazla yapılan ödemeler sözkonusu olduğunda ortada 5018 sayılı Kanun'un 71. maddesi ve bu madde uyarınca çıkarılan Yönetmelik kapsamında ilgililerden tahsil edilebilecek nitelikte bir kamu zararının varlığından bahsetmek mümkün bulunmamaktadır. Temelinde hatalı bir ödeme işlemi bulunduğu belirtilen durumlarda, idarenin öncelikle hatalı işlemini ve bu işlem sebebiyle ilgililer adına borç çıkartılan miktarı belirten kesin ve icrai nitelikte yeni bir işlem tesis etmesi, idari davaya konu edilebilecek nitelikte olan bu işlemin ilgililere tebliği üzerine, ilgililer tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda belirtilen sürelerde dava açılmaması, dava açılması durumunda ise mahkemece bir karar verilmesi üzerine fazla ödenen miktarın istirdat edilebileceği açıktır.
Aksi düşünce, Anayasanın, idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğuna ilişkin 125. maddesi hükmünü işlevsiz hale getirecektir.
Nitekim; idarenin hatalı olarak ödediği miktarın istirdadına mahkeme kararı olmadan karar verebileceği ve istirdadın koşullarına ilişkin Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 22/12/1973 tarih ve E:1968/8, K:1973/14 sayılı kararı, bu gibi uyuşmazlıklarda idari yargı tarafından verilecek kararlara ilişkindir.
Buna göre; uyuşmazlığa konu fazla ödemelerin de, söz konusu İçtihat gereğince herhangi bir yargı kararına gerek olmaksızın davacıdan istenilmesi mümkün olduğundan ve bu meblağın davacıdan geri istenilmesi yolunda tesis edilen işlemin idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi gerekli işlemlerden olduğu sonucuna varıldığından, İdare Mahkemesince işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesinde hukuki isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiği görüşüyle, aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
