
Esas No: 2016/11078
Karar No: 2019/22904
Karar Tarihi: 23.12.2019
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2016/11078 Esas 2019/22904 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, asıl dava ve birleşen dava dilekçelerinde özetle; davacının davalı ..."na ait işyerinde 13.09.2004 tarihinde işe başladığını, uzun bir süre sigorta girişinin yaptırılmadığını, nihayetinde 27.06.2005 tarihinde sigorta girişinin yapıldığını, 05.10.2005 tarihinde askerlik görevine istinaden işyerinden ayrıldığını, askerden sonra tekrar bir süre sigortasız çalıştırıldığını, 05.04.2007 tarihinde tekrar sigortalı yapıldığını, davacının işyerinde nizasız ve fasılasız çalışmasına rağmen gıyabında sigorta giriş ve çıkışı yapıldığını, davacının işyerinden çıkartıldığı tarihe kadar sürekli olarak çalıştırıldığını, işyerindeki sorumluluğunun mağaza sorumluluğu olduğunu, işyerinden çıkartıldığı 14.05.2012 tarihinde aylık net ücretinin 1.800 TL olduğunu, maaşın bir kısmının elden bir kısmının banka aracılığıyla ödendiğini, davacının işe ilk giriş tarihinden işten çıkarılışına kadar her gün saat sabah 08:30-20:30 saatleri arasında fiilen çalıştırıldığını, Pazar günleri hariç haftanın 6 günü çalıştığını, her haftanın 3. Pazar günü de ilaveten nöbet adı altında çalıştırıldığını, bütün dini bayramlarda 1 gün ve resmi bayramların tamamında günde 12 saat çalışmaya mecbur kılındığını, davacıya çalıştığı süre zarfında hiç izin kullandırılmadığını, işyeri sahibi ..."nun daha sonraki tarihte... Mobil Telekominikasyon A.Ş. isimli şirketi yakınları ile satın aldığını, bütün hakları saklı kalmak kaydıyla davacıyı bu işyerine geçireceğini söyleyerek kandırdığını, davalının kendi adına ait işyerinden davacıyı çıkardığını, ... şirketinde davacının sigortasını yaptırarak orada çalışmasını temin ettiğini, davacının hile ile aldatıldığını, ... Mobil Telekominikasyon A.Ş."den çıkarıldığı tarih olan 27.10.2013 tarihinde bu hususların farkına vardığını, bu sebeple davaya konu işyerinde davacının çalışmaya başladığı tarih olan 13.09.2004 tarihinden çıkarıldığı tarih olan 15.05.2012 tarihine kadar geçen süre için işçilik alacaklarının ödenmesi gerektiğini, davalı Şirketin bir Anonim şirket olduğunu, bu şirketin ortaklarından ..."nun davacının bir önceki çalıştığı yerin sahibi olduğunu, davalı işyerinin Trakya genelinde Vodafone Mobil İletişim Merkezi"nin abonelik işlemlerini yaptığını, davacının eski çalıştığı işyerinden davalı şirket ortağı olan ... tarafından kötü niyetle çıkartıldığını, bütün haklarının davalı şirkete devredileceğinin söylendiğini, bu şekilde aldatılan davacının 14.05.2012 tarihinde işyerinden hile ile çıkartılarak 15.05.2012 tarihinde davalı şirkete hileli olarak işe sokulduğunu, davacının davalı şirkette mağaza sorumlusu olduğunu, aylık gelirinin bir önceki işyerindeki gibi 1.800 TL net ücret olduğunu, ücretin 1.250 TL"lik kısmının Teb Bankası"na, kalan 550 TL"sinin ise elden ödendiğini, aylık 200 TL yemek ücreti verildiğini, davacının bu şirkette yaklaşık 1,5 yıl çalıştıktan sonra işyeri ortağı tarafından çalıştığı işinden çok farklı ve çok alt kademede olan bir işte çalışmasının istendiğini, davacının bu işi kabul etmemesi üzerine haklarının ödenerek işten çıkarılacağının söylendiğini, 27.10.2013 tarihinde işten çıkartıldığını, bir süre sonra davacının hesabına 16 günlük çalışma karşılığı 1.000 TL, kıdem tazminatı olarak da 4.000 TL olmak üzere toplamda 5.000 TL yatırıldığını, davacının kıdem tazminatının tam olarak ödenmediğini, davacının davalı şirkette çalıştığı süre zarfında çalışma saatlerinin 08:30-19:00 arası olduğunu, cumartesi günlerinin de tam çalışma günü olduğunu, her ay 3 haftada 1 pazar günü yine belirtilen saatler arasında çalıştığını, resmi bayramların tamamında çalıştığını, günde 7-8 TL yemek parası ödendiğini, davalı işyerinde çalıştığı süre zarfında kendisine yıllık izin parası ödenmediğini, davacının iş akdinin kötü niyetle feshedildiğini, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, asgari geçim indirimi ve kötüniyet tazminatı alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalılar vekili, asıl davaya ve birleşen davaya cevap dilekçelerinde özetle, davacının işe başladığı tarihte sigortasının yapıldığını, sigortasız çalışma olgusunu kabul etmediklerini, davacının 05.04.2007 tarihinden diğer şirkete geçmek için ayrıldığı 14.05.2012 tarihine kadar girdi çıktı yapılmadığını, SGK kayıtlarının bu durumu doğruladığını, davacının tezgahtarlık işi yaptığını, davalı ..."nun akrabaları ile birlikte... Mobil Telekominikasyon A.Ş."nin hisselerini akrabaları ile birlikte satın aldığını, davacının da olanakları daha iyi olan bu işte çalışmak istediğini söyleyerek 14.05.2012 tarihinde ..."na ait işyerinden ayrılarak 15.05.2012 tarihi itibariyle şirkette yeni işe başladığını, davacının kendi isteği ile işten ayrıldığını, bu işten ayrılma biçimine göre davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını, davacının çalıştığı işyerinin sabah açılış saatinin 09:00, kapanış saatinin ise 19:00 olduğunu, davacının işyerine saat 10:00"da gelip işe başladığını, saat 10:00"dan önce her çalışma günü işyerinin karşısındaki berberde sakal traşı olduğunu, öğlen 1 saat yemek molası, iki kez de 15 dakika çay molası kullandığını, bu çalışma biçimine göre davacının fazla mesai yapmadığını, davacının ayda bir Pazar günü saat 01:30-18:30 saatleri arasında çalıştığını, bu çalışma gününe dair ücretlerin ödendiğini, davacının dini bayramların 1 günü ve 1 Ocak hariç olmak üzere resmi tatillerde çalıştığını ücretinin kendisine ödendiğini, davacının çalıştığı sürede tüm ücret bordrolarını itirazsız imzaladığını, davacının çalıştığı süre boyunca tüm izinlerini kullandığını, davacının şirkete naklinde davalının kötü niyetli olmadığını, kötü niyet tazminatı talebinin dayanaksız olduğunu, davacının talep ettiği alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının kendi talebine istinaden işyeri değişikliği yapıldığını, davacının ücretinin bordroda gösterilerek banka hesabına yatırıldığını, daha fazla ücret aldığını iddia eden davacının bunu ispatlaması gerektiğini, davacının iş akdinin feshine yönelik beyanlarının doğru olmadığını, davacının 09:00-18:00 saatleri arasında çalıştığını, 1,5 saat ara dinlenmesi kullandığını, fazla mesai yapması hususunda talimat olmadığını, fazla mesai yapmadığını, davacının çok gerekli olan bazı hafta tatillerinde 11-18 saatleri arasında çalıştığını, hafta tatili ücretlerinin ödendiğini, davacının dini bayram ve yılbaşı hariç olmak üzere çalıştığını, ücretinin ödendiğini, davacının hak ettiği yıllık izinlerini kullandığını, davacıya yapılan 5.000 TL ödemenin mahsup edilmesi gerektiğini, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının geniş anlamda aylık ücreti tanık anlatımları itibariyle belirlenemediği, davacının yaptığı iş itibariyle asgari ücret almasının olağan olduğu görülmekle bilirkişi tarafından yapılan tespitin Mahkeme tarafından da kabul gördüğü, davalı tarafın iş sözleşmesinin belirsiz süreli olması nedeniyle haklı olarak feshedildiğini ispat edememesi karşısında davacının kıdemi itibariyle kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığının kabul gördüğü, yine davacının kıdemi itibariyle davacının yıllık izne hak kazanmasına rağmen karşılığının kullandırıldığı veya ücretinin ödendiği davalı tarafça usulüne uygun olarak ispat edilememiş olmakla iş bu alacak kaleminin kabulü gerektiği, tanık anlatımları ile davacının fazla çalışma yapmış olduğunu ispat edilmiş olmasana rağmen karşılığının ödendiği ispat edilememiş olmakla buna ilişkin talebin kabulü gerektiği gerekçesi ile asıl davada ve birleşen davada kıdem, ihbar tazminatı ve kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, asgari geçim indirimi taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davacı vekili ile davalı ... ve davalı Şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1- Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.’un 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasa"nın 36"ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6"ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden sözedilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkeme’nin yukarıya aynen alınan “gerekçesi”, Anayasa’nın ve Yasa’nın anladığı ve amaçladığı anlamda gerekçe değildir. Bu durum aynı zamanda adil yargılanma hakkının ihlalidir.
2-Gerekçeli karar başlığında birleşen davanın davalısı Şirket’in isminin yazılmaması hatalıdır.
3-Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı bakımından;
Mahkeme’nin gerekçesinde “davalının haklı feshi ispatlayamaması nedeni ile davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı” yönünde soyut gerekçe bulunmasına rağmen asıl ve birleşen davaya ilişkin hüküm fıkralarında kıdem tazminatı ve ihbar tazminatının reddedilmiş olması gerekçe ile hüküm arasında çelişki olup bozma nedenidir.
Mahkeme tarafından, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı bu alacak kalemlerinden her biri için gerekçede ayrı ayrı tartışılarak, bu iki alacak kaleminden her biri için belirtilecek gerekçeye uygun hüküm kurulmalıdır.
4-Hesaplamalara esas ücret miktarı bakımından;
Mahkeme gerekçesinde “Davacının aylık ücretinin tanık anlatımları ile belirlenemediği, davacının asgari ücret almasının olağan olduğu görülmekle bilirkişi tarafından yapılan tespitin Mahkeme tarafından kabul gördüğü” belirtilmesine rağmen, hükme esas bilirkişi raporunda fesih tarihi kabul edilen tarihte geçerli asgari ücretten yüksek olan net 1800 TL/ brüt 2514,32 TL üzerinden yapılan hesaplamalara göre bulunan alacak miktarları Mahkeme tarafından hüküm altına alınmıştır.
Bu durum da gerekçe-hüküm çelişkisi olup bozma nedenidir.
Mahkeme tarafından gerekçede hangi aylık ücret miktarının ne gerekçe ile kabul edildiği denetime elverişli ve açık şekilde, somut dayanaklar belirtilerek açıklanmalı ve hüküm altına alınan alacak var ise kabul edilen ücrete göre hesaplanarak hüküm altına alınmalıdır.
5-Yıllık izin ücreti bakımından;
Davacı vekili ıslah dilekçesinde asıl dava bakımından yıllık izin ücreti alacağını neticeten 4194,20 TL’ye yükselttiğini belirtmiştir.
Asıl dava bakımından kurulan hükümde bilirkişi raporunda hesaplanan 4194,20 TL’nın esas alındığı anlaşılmakla birlikte hükümde 3194,20 TL’ye hükmedilmiş, dava dilekçesindeki miktar anlaşılamayan bir nedenle toplam hesaplanandan düşülmüştür.
Bu durumun bir gerekçesi var ise açıklanması gerektiğinin düşünülmemesi, bu durumun bir gerekçesi yok ise hesaplanan miktardan dava dilekçesindeki miktarın tenzil edilmesi kabule göre hatalıdır.
6-Fazla mesai ücreti bakımından;
Davacı vekili ıslah dilekçesinde asıl dava bakımından fazla mesai ücreti alacağını neticeten 31.508,83 TL’ye yükselttiğini belirtmiştir.
Asıl dava bakımından kurulan hükümde, bilirkişi raporunda hesaplanan 31508 TL’nın esas alındığı anlaşılmakla birlikte hükümde hükmedilen 21356,19 TL, 30508 TL’nın %70’idir, bir diğer deyişle, 31508 TL’ndan değil 30508 TL’ndan %30 takdiri indirim yapılarak hüküm kurulmuştur. Yani; dava dilekçesindeki miktar anlaşılamayan bir nedenle toplam hesaplanandan düşülmüştür.
Bu durumun bir gerekçesi var ise açıklanması gerektiğinin düşünülmemesi, bu durumun bir gerekçesi yok ise hesaplanan miktardan dava dilekçesindeki miktarın tenzil edilmesi kabule göre hatalıdır.
7-Fazla mesai ücreti bakımından;
Davacı vekili ıslah dilekçesinde birleşen dava bakımından fazla mesai ücreti alacağını neticeten 11.194,84 TL’ye yükselttiğini belirtmiştir.
Birleşen dava bakımından kurulan hükümde, bilirkişi raporunda hesaplanan 11194,84 TL’nın esas alındığı anlaşılmakla birlikte hükümde hükmedilen 7486,39 TL, 10694,86 TL’nın %70’idir, bir diğer deyişle, 11194,84 TL’ndan değil 10694,86 TL’ndan %30 takdiri indirim yapılarak hüküm kurulmuş, dava dilekçesindeki miktar anlaşılamayan bir nedenle toplam hesaplanandan düşülmüştür.
Bu durumun bir gerekçesi var ise açıklanması gerektiğinin düşünülmemesi, bu durumun bir gerekçesi yok ise hesaplanan miktardan dava dilekçesindeki miktarın tenzil edilmesi kabule göre hatalıdır.
8-Asgari geçim indirimi bakımından;
Davacı vekili ıslah dilekçesinde birleşen dava bakımından asgari geçim indirimi alacağını neticeten 2.593,02 TL’ye yükselttiğini belirtmiştir.
Asıl dava bakımından kurulan hükümde, bilirkişi raporunda hesaplanan 2593 TL’nın esas alındığı anlaşılmakla birlikte hükümde 2093,02 TL’na hükmedilmiş, dava dilekçesindeki miktar anlaşılamayan bir nedenle toplam hesaplanandan düşülmüştür.
Bu durumun bir gerekçesi var ise açıklanması gerektiğinin düşünülmemesi, bu durumun bir gerekçesi yok ise hesaplanan miktardan dava dilekçesindeki miktarın tenzil edilmesi kabule göre hatalıdır.
9-Islah zamanaşımı bakımından;
Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olduğu belirtilmemiştir. Dava, kısmi dava olarak açılmıştır.
Bu nedenle ıslaha karşı süresinde ileri sürülen zamanaşımı savunmasının gözetilmemesi de kabule göre hatalıdır.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 23/12/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
