
Esas No: 2016/9643
Karar No: 2021/3362
Karar Tarihi: 17.06.2021
Danıştay 4. Daire 2016/9643 Esas 2021/3362 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/9643
Karar No : 2021/3362
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(…Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla asıl borçlu … Boya Eğitim Dek. Tur. İn. San.ve Orm Ür. Tic. Ltd.Şti'nin vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve …sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; asıl borçlu şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin ve ödeme emirlerinin şirketin bilinen işyeri adresinden başka vergi dairesi kayıtlarında yer alan diğer bilinen adreslerinde de tebliğine çalışıldığı hususu ortaya konulamadığından; ilanen tebliğ yoluyla vergi borcunun şirket adına kesinleştirilip davacı adına dava konusu ödeme emirlerinin düzenlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 101.maddesinde bilinen adreslerin belirlenmiş olduğu; bilinen adreslerin arasında kanuni temsilci ya da şirket ortağının adresinin sayılmadığı, 103.maddesinde ise bilinen adresin yanlış veya değişmiş olmasının ilanen tebliğ sebebi sayıldığı, davacının idare nezdinde bilinen son adresinde bulunamadığı açık olmasına rağmen ilanen tebliğin şartlarının oluşmadığı kabulünün yerinde olmadığı, bu nedenle dava konusu ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Tebliğ Esasları" başlıklı 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikaların ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği, "Tebliğ Evrakının Teslimi" başlıklı 102. maddesinde, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerinde yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, maddenin son fıkrasında, yukarıda fıkralarda yazılı işlemlerin komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyeti taahhüt ilmuhaberine yazılarak tarih ve imza vazedilmek ve hazır bulunanlara da imzalattırmak suretiyle tespit olunacağı, 103. maddesinde ise; muhatabın adresi hiç bilinmezse, muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa tebliğin ilan yoluyla yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Kanunun 100. maddesinde; bilinen adrese gönderilen mektupların posta idaresince muhatabına teslim edildiği tarihte tebliğ edilmiş sayılacağı hükme bağlanmış, 7061 sayılı Kanunun 16. maddesi ile değişmeden önceki "Bilinen Adresler" başlıklı 101. maddesinde de, bu adreslerin; 1. Mükellef tarafından işe başlamada bildirilen adresler, 2. Adres değişikliğinde bildirilen adresler, 3. İşi bırakmada bildirilen adresler, 4. Vergi beyannamelerinde bildirilen adresler, 5. Yoklama fişinde tespit edilen adresler, 6. Vergi Mahkemesinde dava dilekçelerinde ve cevaplarında gösterilen adresler, 7. Yetkili memurlarca tutanakla tespit edilen adresler (İlgilinin imzası bulunmak şartıyla), 8. Bina ve arazi vergilerinde komisyonlarca tahrir vesikalarında tespit edilen adresler olduğu, mektupların gönderilmesinde bu adreslerden tarih itibarıyla en son olarak bildirilmiş veya makamca tespit edilmiş olanın nazara alınacağı hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan, Kanunun ''Kanuni Temsilcilerin Ödevi'' başlıklı 10. maddesinin 1. fıkrasında, tüzelkişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, aynı maddenin 2. fıkrasında, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının mal varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanunî ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının 21/12/1999 tarihinden itibaren asıl borçlu … Boya Eğitim Dek. Tur. İnş. San. ve Orm. Ür. Tic. Ltd. Şti.'nin kanuni temsilcisi olduğu; dava konusu alacakları da içeren 2000 ila 2007 yıllarına ait beyana ve re'sen tarhiyata dayalı amme alacaklarının, asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceğinden bahisle kanuni temsilci sıfatıyla davacı nezdinde takibe başlandığı; asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin, bilinen en son iş adresi olan ve 22/12/2006 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi'nde de yayımlanan şirketin sermaye artırımı ilanında da adres olarak yer alan “… Cad. No:… …” adresinde 23/03/2007 ila 08/09/2012 tarihleri arasında şirkete ulaşılamadığı gerekçesiyle, durum muhtar imzası ile tutanak altına alınarak ilanen tebliğ cihetine gidildiği; söz konusu adresten başka, asıl borçlu şirket tarafından verilen 2004 ve 2006 yıllarına ilişkin kurumlar vergisi beyannameleri eki listede kanuni temsilci sıfatıyla davacının ikametgah adresi olarak beyan ettiği ve asıl borçlu şirket adına düzenlenmiş 12/09/2006 tarihli ödeme emirlerinin de tebliğine çalışıldığı, ancak … isimli şahsın beyanına atfen muhatabın adreste tanınmadığı şerhiyle iade edildiği ve bu hususta adı geçenin imzadan imtina ettiğinden bahisle tebliğ memuru imzalı 18/10/2006 tarihli tutanak düzenlendiği “… Sokak No:… …” ile yine … tarih ve …sayılı ihbarnamenin 09/09/2011 tarihinde kanuni temsilci sıfatıyla davacıya tebliğ edilmeye çalışıldığı “… Mah. … Sokak No:… …” adresinin de bulunduğu; Mahkemenin ise kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenmiş ödeme emirlerine dayanak şirket adına düzenlenmiş ödeme emirlerinin belirtilen bu adreslerde tebliğine çalışıldığı hususunun ortaya konulamadığı gerekçesiyle vergi borcunun kesinleştiğinden bahisle dava konusu ödeme emirlerinin düzenlenmesinde hukuka uyarlık görmeyerek davanın kabulüne karar verdiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen mezkur hükümlerden de anlaşılacağı üzere "bilinen adres", vergi idaresince şirket tüzel kişiliğini ilgilendiren evrakın gönderilmesi sırasında idarenin bilgisi dahilinde, bir başka ifadeyle şirket tarafından "adres" olarak bildirimde bulunulan adres olup; şirket tüzel kişiliğince "bilinen adres" olarak bildirim yapılmayan, şirket ortağı veya temsilcisinin ikamet adreslerinin bilinen adres olarak kabul edilemeyeceği açıktır. Bu durumda, bilinen adres olarak kabul edilemeyecek olan, şirket temsilcisinin ikamet adresine gidilmeksizin, asıl mükellef şirkete tebligatın yapılmasının mümkün olmadığının usulüne uygun olarak tespit edilmesi halinde muhatap ile ilgili evrakın ilan yoluyla tebliğ edilerek kesinleştirilmesininde hukuka aykırılık olmayacaktır.
Zira, asıl mükellef şirket tarafından bilinen adres olarak bildirilmediği sürece, ticaret sicilindeki adres veya 213 sayılı VUK'un 101. maddesinde sayılan adresler bilinen adres olarak kabul edilir. Bu adreslerin bulunmaması durumunda tebliğ makamınca yeni adres araştırması yapılmasına veya re'sen (tebliğ memurunca) saptanan adrese gitme zorunluluğu yoktur. Dava konusu olayda da davacının mahkeme kararında belirtilen adresleri bilinen adres olarak idareye bildirdiğine ilişkin bilgi belge bulunmamaktadır.
Öte yandan, şirket tüzel kişiliğine ait "bilinen adres "lerden, sayılan adreslere tebliğin yapılamadığı durumlarda, sadece gerçek kişiler için mernis adresinin araştırılması zorunlu olup, sıfatı ve niteliği itibarıyla farklı bir kimlik ve kişiliğe sahip tüzel kişilik için böylesi bir araştırma yapılmasına gerek bulunmadığı gibi, yapılmamış olması da tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmayacaktır.
Şu halde olayda; şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin şirket adresinde tebliğinin denenmesi ile gerçekleştirilmiş olan mutat tebliğ usulü yeterli olup ayrıca ikamet adresinde kanuni temsilciye tebliğine çalışılması gerektiğine dair Vergi Mahkemesince verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 17/06/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
