9. Hukuk Dairesi 2011/12131 E. , 2013/14509 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, cezai şart alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A)Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalının müvekkili şirket ile imzaladığı iş sözleşmesine göre 27.03.1998 tarihinde mühendis olarak işe devam ettiğini ve 29.06.2006 tarihinde haklı neden göstermeksizin iş akdini feshettiğini, davalının şirketteki görevinden istifa ettikten hemen sonra davacı şirketle aynı konularda iştigal eden ... Lab. Cih. Tic. Ltd. Şti isimli firmada ortak sıfatıyla çalışmaya başladığını, davacı şirketin mevcut müşterilerine çalışmak için teklifte bulunduğunu, davalının bu davranışlarının akdetmiş oldukları 27.03.1998 tarihili iş akdinin “Rekabet Yasağı” başlığını taşıyan ilgili maddesine aykırılık teşkil ettiğini iddia ederek 5.000,00 TL cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, görev ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davalının emekliliği sonrası işe girişine ait bir sözleşmenin olmadığını, rekabet yasağının anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri için söz konusu olacağını, bu nedenle rekabet yasağının söz konusu olmadığını, davalının 15.04.1987 tarihinde davacı şirketin teknik servis bölümünde çalışmaya başladığını, 28.02.1999 tarihinde emekli olduktan sonra davacı şirket yanında 29.16.2006 tarihine kadar emekli statüsünde çalışmaya devam ettiğini, işyerinden ayrıldıktan sonra ... Lab. Cih. Tic. Ltd. Şti."de çalışmaya başladığını, davacı şirketin merkezinin ..."de olduğunu ve ... şubesinin de 31.08.2008 tarihinde kapatıldığını savunarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, Türkiye sınırları içinde rekabet etmeme yönünden öngörülen düzenlemelerin geçersiz olduğu, yine 1 ya da birkaç yılı aşmayacak şekilde rekabet yasağının öngörüldüğü, diğer taraftan BK.348 maddesi gereğince işçinin müşterileri tanımasından ve nüfuzundan istifa ederek iş sahibine his olunacak derecede bir zarar vermesi halinin bulunması gerekeceği, bu hususta davacının ortaya koyduğu ve ispat ettiği herhangi bir zararın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildi.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şart ücretinin tahsili istemine ilişkin olup, öncelikle dikkate alınması gereken husus uyuşmazlığın 4857 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 1. maddesine göre, iş mahkemelerinin görevi “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi”dir.
Davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 348. maddesi “İş sahibinin müşterilerini tanımak veya işlerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında işçiye müsait olan bir hizmet akdinde her iki taraf, akdin hitamından sonra, işçinin kendi namına iş sahibi ile rekabet edecek bir iş yapamamasını ve rakip bir müessesede çalışamamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını şart edebilirler. Rekabet memnuiyetine dair olan şart, ancak işçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir. İşçi, akdin yapıldığı zamanda reşit değil ise rekabet memnuiyetine dair olan şart batıldır.” hükmünü haiz olup, madde metninden de anlaşılacağı üzere bu madde sözü edilen sırlara vakıf işçinin sözleşme yapmak şartıyla işten ayrılması halinde aynı işi kendi adına yapmamasını, rakip bir müessesede çalışmamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olmamasını düzenlemektedir. Düzenleme, hizmet sözleşmesi içinde yer almakla birlikte hizmet sözleşmesi süresi içinde yapılmaması gereken bir hususta değil, hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra yapılmaması gereken bir hususta düzenleme getirmektedir.
İş sözleşmesinin devamı sırasında rekabet yasağının ihlali şeklindeki sadakatsizlik iş mahkemesinde görülecek bir davanın konusunu oluşturur. Bu rekabet yasağının sözleşmeden veya kanundan kaynaklanmasının hukuki sonuçları ile aynıdır.
Oysa somut uyuşmazlıkta davacı taraf, davalının sözleşmenin sona ermesinden sonra gerçekleşen eylemi sebebiyle cezai şart istemektedir. Rekabet yasağının iş sözleşmesinin bitiminden sonraki bir tarihte ihlal edilmesi iş mahkemelerini görevli olmaktan çıkarmaktadır.
Ayrıca rekabet yasağının belirlenmesinde ticari sırrın ne olduğu uzman mahkemelerce değerlendirilmesi gereken ve piyasa şartlarıyla sıkı sıkıya bağlı bulunan ticari bir konudur. Kaldı ki, davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 4. maddesiyle kanun koyucu çok açık bir şekilde 818 sayılı Kanun"un 348. maddesinden kaynaklanan davaların mutlak ticari davalardan olduğunu öngörmüştür. Mutlak ticari davalar herhangi bir unsurun, bağlama noktasının veya sebebin davanın ticari niteliğini değiştirmediği, mahkemenin kanaatinin rol oynamadığı davalardandır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 29.02.2012 Tarih 2011/11-781 Esas- 2012/109 Karar sayılı ilamında da hizmet sözleşmesinin sona ermesinden sonra gerçekleşen rekabet yasağına aykırılığı düzenleyen 818 sayılı Kanun’un 348. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken uyuşmazlıklara ilişkin davaların 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-3. maddesi gereğince mutlak ticari dava niteliği taşıdığı ve mutlak ticari davaların görülme yerinin ise, açık biçimde ticaret mahkemeleri olduğu belirtilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece mutlak şekilde ticaret mahkemelerinin görevine giren davanın görev yönünden reddi yerine esasına girilerek hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 15.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.