Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2020/6673
Karar No: 2021/3464
Karar Tarihi: 21.06.2021

Danıştay 10. Daire 2020/6673 Esas 2021/3464 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/6673
Karar No : 2021/3464


TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
3- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
4- … Belediye Başkanlığı …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACILAR) : … mirasçıları
1- … (kendi adına asaleten)
2- … (velayeten)
3- …
4- …
VEKİLLERİ : Av. …

İSTEMLERİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının davalı idareler tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Dava açıldıktan sonra hayatını kaybeden müteveffa …'un silikozis hastalığına yakalanmasında davalı İdarelerin hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle … için 150.000,00 TL maddi (miktar artırım dilekçesi ile artırılmış haliyle 378.548,40 TL), 50.000,00 TL bakım gideri ve 200.000,00 TL manevi, eşi … için 200.000,00 TL manevi, oğlu … için 75.000,00 TL manevi, diğer çocukları … ve … için ise 75.000,00'er TL olmak üzere toplam 1.053.548,40 TL tazminatın başvuru tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 27/05/2019 havale tarihli bilirkişi raporunda; müteveffa …'un meslek hastalığına 42 yaşında yakalandığı, TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel yaşının 75 olduğu, 2008 yılından itibaren meslek hastalığı olduğu, 2012 yılından beri C opasite düzeyinde olduğu, Adli Tıp Kurumu'nun 19/07/2017 tarihli kararında %73 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, yargılama aşamasında vefat ettiği, ancak iş gücü kaybından doğan zararın meslek hastalığına yakalandığı tarihten bakiye yaşam süresi sonuna kadar yapıldığı, meslek hastalığına yakalandığı tarihten bakiye yaşam süresinin sonuna kadar olan dönemde işgücü kaybından doğan zararının 453.399,00-TL olduğu, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değeri mahsup edildiğinde nihai maddi zararın 378.548,40 TL olduğu yönünde tespitlere yer verildiği; davanın, maddi tazminat ödenmesi istemi yönünden, dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporlarının birlikte değerlendirilmesinden, müteveffa … yönünden tespit edilen 378.548,40 TL maddi zarar ile ilgili olarak, 150.000,00 TL'nin İdarelere başvuru tarihinden itibaren, 228.548,40 TL'nin ise ıslah dilekçesinin davalı idarelere tebliğ edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği; davanın, maddi tazminat kapsamındaki bakıcı gideri kalemi açısından, Danıştay Onbeşinci Dairesi'nin 01/06/2016 tarihli büyük heyet ilke kararı uyarınca hesaplanacak bakıcı giderine ilişkin tazminattan hakkaniyet gereği %50 oranında indirim yapılarak davacının talebi doğrultusunda 50.000,00 TL'nin yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesi gerektiği; manevi tazminat istemleri yönünden, davacılardan müteveffa …'un yakalandığı ve tıbben tedavisi mümkün olmayan hastalığın, vücut fonksiyonlarında oluşan kayıp ile birlikte devamlı surette bakıma muhtaç hale getirerek, sonucunda da vefat etmesine neden olduğu, vefat ettiği tarihe kadar duyulan elem ve üzüntü gözönüne alındığında, … yönünden 50.000,00 TL'nin yasal mirasçılarına ödenmesi, eşi … için 50.000,00 TL, çocukları …, … ve … için ayrı ayrı 35.000,00 TL'nin İdarelerce tazminen ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile maddi tazminata ilişkin toplam 428.548,40 TL'nin, 200.000,00 TL'sinin davalı İdarelere başvuru (21/12/2015) tarihinden itibaren, 228.548,40 TL'sinin ise ıslah tarihinden (05/11/2019) itibaren manevi tazminata ilişkin toplam 205.000,00 TL'nin ise; davalı İdarelere başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin 420.000,00 TL tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesince; davacılar tarafından, 05/11/2019 tarihli dilekçe ile maddi tazminat miktarının artırıldığı, anılan dilekçenin Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına 21/11/2019, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına 20/11/2019, Sağlık Bakanlığına 05/12/2019, Bağcılar Belediye Başkanlığına ise 20/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davada, artırılan tazminat miktarı bakımından, idarelerin temerrüde düştüğü tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, artırılan tazminat miktarına ıslah dilekçesinin mahkeme kayıtlarına girdiği tarihten itibaren faiz yürütülmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı, hüküm fıkrasının bu şekilde düzeltilmesi gerektiği, istinaf başvurusuna konu ... İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalılar tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek kararın hüküm fıkrasında yer alan "... 228.548,40 TL'sinin ise ıslah tarihinden (05/11/2019) itibaren ..." ibaresinin "... 228.548,40 TL'sinin ise ıslah dilekçesinin davalı idarelere tebliğ tarihinden itibaren ..." şeklinde düzeltilmesi suretiyle başvuruların reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından, İdarelerine atfedilecek herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığı, bilirkişi raporunda kusur oranlarının tespitinin yapılmadığı, yargılama giderleri yönünden kusur oranında hüküm kurulması gerektiği gerekçeleriyle mahkeme kararının bozulması istenilmektedir.
Sağlık Bakanlığı tarafından, davada süre aşımı bulunduğu, esasa ilişkin olarak ise; İdarelerinin işyerlerini denetleme yetkilerinin bulunmadığı, ıslah ile artırılan kısma hükmedilen faizin harcın yatırıldığı tarihten itibaren hükmedilmesi gerektiği gerekçeleri ile kararın bozulması istenilmektedir.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından, kot kumlama işi yapan iş yerlerine iş yeri açma ve çalışma ruhsatı verme ve denetleme yetkisinin, 3030 sayılı Kanun'un açık hükmüne istinaden yetki devri ile ilçe belediyelerine devredildiği, davada süre aşımı bulunduğu, illiyet bağının zarara uğrayan şahıs ve üçüncü şahıslar tarafından kesildiği, tazminat miktarının fahiş olduğu, kusur oranlarının belirlenmediği, manevi tazminata faiz hükmedilemeyeceği gerekçeleriyle kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Bağcılar Belediye Başkanlığı tarafından, ruhsat verme ve denetim yapma yetkisi idarelerinde bulunmadığından davanın husumetten reddedilmesi gerektiği, kusur ve sorumluluk oranlarının hesaplanmadığı gerekçeleriyle kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkemesi kararının maddi tazminata ilişkin kısmının, davacı … dava devam ederken vefat ettiğinden muhtemel bakiye ömür tarihine göre değil bilinen ölüm tarihine kadar hesap yapılması ve bakıcı giderinin hesaplanmaması gerektiği gerekçeleriyle kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren, 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun Ek 1. maddesi uyarınca Danıştay Onuncu ve Sekizinci Dairelerinden oluşan Müşterek Kurulca, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden yürütmenin durdurulması istemleri hakkında bir karar verilmeksizin işin esasına geçildi, gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurularının düzeltilerek reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kullanılmayan … TL yürütmenin durdurulması harcının istemi hâlinde davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na iadesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın ... İdare Mahkemesine gönderilmesine, artan posta ücretinin istemleri halinde davalı idarelere iadesine, 21/06/2021 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Davacılar tarafından, kot kumlama işinde çalışan …'un silikozis hastalığına yakalanarak hayatını kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan dava dosyası incelendiğinde; olayda, müteveffa …'un kot kumlama işinde … Yıkama Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ye ait işyerinde 2000-2001 yılları arasında sigortalı olarak çalıştığı, davalı İdarelerce kendilerine tanımlanan görev ve yetki gereği denetlenmesi gereken, işçi sağlığı ve güvenliği yönünden tehlikeli olan işyerlerinin denetlenmemesi, denetlenmesine rağmen gerekli yaptırımların uygulanmaması veya bu konularda geç harekete geçilmesi, halkın sağlığını tehdit eden unsurların önlenmesine yönelik gerekli ve etkili tedbirlerin zamanında alınmaması veya alınmasına rağmen ilgili kişilerce, söz konusu tedbirlere uyulmasını sağlamaya yönelik mekanizmaların oluşturulmaması hallerinin hizmet kusuru sonucunu doğuracağının açık olduğu, dosyada bulunan 12/06/2008 tarihli sağlık kurulu raporunda, …'un iş göremezlik oranının %53 olduğu ve bakıma muhtaç olmadığının belirtildiği, Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından düzenlenen 25/07/2012 tarihli sağlık kurulu raporuna göre …'un sürekli işgöremezlik derecesinin %72 olduğu, kontrol muayenesi gerekmediği, yardıma muhtaç olmadığının belirtildiği, 19/07/2017 tarihli Adli Tıp Kurumu'nun raporuna göre; müteveffa …'un 2008 yılından itibaren meslek hastası olduğu, meslek hastalığının 2012 yılından itibaren C opasite düzeyinde, meslekte kazanma gücü kaybının ise %73 oranında olduğunun tespit edildiği, davacının talebi doğrultusunda 50.000,00-TL bakıcı giderine hükmedildiği, vefat ettiği tarihe kadar duyulan elem ve üzüntü gözönüne alınarak, … yönünden 50.000,00 TL'nin yasal mirasçılarına ödenmesi, eşi … için 50.000,00 TL, çocukları …, … ve … için ayrı ayrı 35.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği anlaşılmaktadır.
İdarelerin kusur durumları bakımından yapılan incelemede;
İdarenin hukuki sorumluluğunun bir sonucu olan tam yargı davalarındaki amaç, idarenin bir eylemi ya da işlemi nedeni ile uğranılan zararın giderilmesidir. Bu türden bir uyuşmazlık çözümlenirken kesin ve gerçek bir zarar oluşup oluşmadığının ve bu zararın idari hizmetin eksik ya da kusurlu işlemesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının, zarar idarenin kusurlu eyleminden kaynaklanıyorsa kusur oranının tam olarak ortaya konulması gerekmektedir. Zararın oluşmasında zarara uğrayan ya da üçüncü kişinin kusuru varsa, kusurun ağırlığına göre, idarenin tazmin sorumluluğunun ortadan kalkacağı ya da kusur ölçüsünde azalacağı açıktır.
Zarar gören işçinin ilk olarak kiremit fabrikasında çalıştığı, 2000 yılından itibaren ise çeşitli işyerlerinde kot kumlama işinde çalıştığı, sürekli toza maruz kaldığını belirttiği bu sebeple davacının yaptığı işin tehlikeli işlerden olduğunu ve meslek hastalığına yakalanacağını bilerek ve öngörerek çalıştığı, çalışırken gerekli özen ve dikkati göstererek gerekli ekipman ve teçhizatı kullanıp kullanmadığının dosya kapsamından anlaşılamadığı, ortaya çıkan zararda davalı idarelerin yanı sıra işçinin de kusuru bulunduğu kabul edilerek, davalı idarelerin asli, zarar görenin tali kusurlu olduğu dikkate alınmak suretiyle tazminata hükmedilmesi gerekirken davalı idarelerin %100 kusurlu olduğu varsayılarak buna göre tazminata hükmedilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Bakıcı gideri hesaplanması yönünden yapılan incelemede;
İdarelerin hizmet kusuru sebebiyle ağır engelli konuma gelen ve başkasının desteği olmaksızın günlük yaşam aktivitelerini yerine getiremeyecek olanların bakımının üstlenilmesi nedeniyle bakıcı giderine ilişkin maddi tazminata hükmedilmektedir. Mahkemece müteveffanın ağır engelli olduğu kabul edilerek bakıcı giderine hükmedilmişse de dosyada bulunan sağlık kurulu raporlarında "ağır engelli" ibaresi bulunmadığı "bakıma muhtaç değildir" ibaresi bulunduğu dikkate alındığında davacılar lehine bakıcı giderine hükmedilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Manevi tazminat miktarı yönünden yapılan incelemede;
Manevi tazminat, mal varlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, manevi tatmin aracıdır. Olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak ve idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Olayda, idarelerin belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesi kapsamında kusurlarının ağırlığı, olayın oluş şekli ve zararın niteliği dikkate alındığında, Mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının, fazla olduğu görüldüğünden; manevi zararın, manevi tazminatın zenginleşme aracı olamayacağı ilkesi de gözetilerek manevi tatmin sağlayacak, makul bir tutarın ödenmesine karar verilmek suretiyle giderilmesi gerekmektedir.
Açıklanan sebeblerle; temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi kararının, yukarıda belirtilen nedenlerle bozulması gerektiği görüşüyle aksi yönde oluşan çoğunluk kararına katılmıyoruz. 21/06/2021



(XX) KARŞI OY :

Davacılar tarafından, kot kumlama işinde çalışan …'un silikozis hastalığına yakalanarak hayatını kaybetmesinde davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan dava dosyası incelendiğinde; müteveffanın 18/03/2017 tarihinde vefat ettiği, müteveffanın yasal mirasçıları tarafından 20/12/2017 tarihli dilekçe ile, … adına açılan davaya devam ettikleri belirtilerek, talep edilen maddi-manevi tazminatın kendilerine ödenmesinin talep edildiği, dosyada bulunan 12/06/2008 tarihli sağlık kurulu raporuna göre, …'un iş göremezlik oranının %53 olduğu ve bakıma muhtaç olmadığının belirtildiği, Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından düzenlenen 25/07/2012 tarihli sağlık kurulu raporuna göre …'un sürekli işgöremezlik derecesinin %72 olduğu, kontrol muayenesi gerekmediği, yardıma muhtaç olmadığının belirtildiği, 19/07/2017 tarihli Adli Tıp Kurumu'nun raporuna göre; müteveffa …'un 2008 yılından itibaren meslek hastası olduğu, meslek hastalığının 2012 yılından itibaren C opasite düzeyinde, meslekte kazanma gücü kaybının ise %73 oranında olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Maddi tazminatın hesaplanması yönünden yapılan incelemede;
Tazminat hukukunda, cismani zararın hesaplanmasında muhtemel ömür süreleri dikkate alınmakta ve buna ilişkin yaşam tablolarına göre hesaplama yapılmaktadır. Ancak somut gerçeğin bulunduğu durumlarda, varsayıma göre hesaplama yapılamayacağı, mevcut olan gerçek duruma göre hesaplama yapılması gerektiği hukukun temel ilkelerindendir. Kaldı ki, davacının hayatta iken açtığı davada, ölümünden sonraki döneme ilişkin herhangi bir talepte bulunması da hukuken mümkün değildir.
Bu itibarla, müteveffa …'un hayatta iken dava açtığı ve dava devam ederken vefat ettiği dikkate alınarak, maddi tazminatın silikozis hastalığına yakalandığı 12/06/2008 tarihinden vefat ettiği 18/03/2017 tarihi arasındaki dönem için hesaplanması gerekmektedir.
Diğer taraftan, …'un ölümünden sonra ölenin maddi desteğinden yoksun kalanlar tarafından destekten yoksunluk tazminatı davası açılması hukuken mümkün olup, bu şekilde bir dava açılıp açılmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.
Bakıcı gideri hesaplanması yönünden yapılan incelemede;
İdarelerin hizmet kusuru sebebiyle ağır engelli konuma gelen ve başkasının desteği olmaksızın günlük yaşam aktivitelerini yerine getiremeyecek olanların bakımının üstlenilmesi nedeniyle bakıcı giderine ilişkin maddi tazminata hükmedilmektedir. Mahkemece müteveffanın ağır engelli olduğu kabul edilerek bakıcı giderine hükmedilmişse de dosyada bulunan sağlık kurulu raporlarında "ağır engelli" ibaresi bulunmadığı "bakıma muhtaç değildir" ibaresi bulunduğundan davacılar lehine bakıcı giderine hükmedilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Bu durumda, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenlerle bozulması gerektiği görüşüyle aksi yönde oluşan çoğunluk kararına katılmıyorum.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi