
Esas No: 2016/12069
Karar No: 2021/3459
Karar Tarihi: 21.06.2021
Danıştay 10. Daire 2016/12069 Esas 2021/3459 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/12069
Karar No : 2021/3459
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN DAVALI : … Bakanlığı
(Mülga … Bakanlığı)
VEKİLİ : Av. …
DİĞER DAVALI : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının davacı tarafından esas yönünden, davalı Ticaret Bakanlığı tarafından ise vekalet ücreti yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, üçüncü kişiden (galeriden) satın aldığı … plakalı, … marka, 2010 model araca, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 9. maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 128. maddesi uyarınca … Sulh Ceza Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasında verilen kararla el konulması nedeniyle, aracın yurda getirilmesinde gümrük idaresince yeterli denetim yapılmaması, trafik tescil işlemlerinin de yetersiz araştırmayla yapılması suretiyle davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek, aracın satın alınma bedeline karşılık 163.835,00 TL maddi tazminatın el koyma kararının verildiği tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarelerce ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; davalı idarelerce gerçekleştirilen eylem ve işlemler gereği davacının aracına el konulduğu görülmekle birlikte, bu durumun her halükarda davalı idarelerin aracın yurda getirilişi ve tescili aşamasında kusurlu hareket ettiği sonucunu doğurmayacağı, söz konusu aracın Türkiye'de serbest dolaşıma girişi sırasında düzenlenen faturanın, tarih ve sayısı değiştirilmeden sadece tutarı düşük yazılarak ibraz edildiği, bu durumun ise, yürütülen soruşturma kapsamındaki araştırma ve incelemeler sonucunda anlaşılabildiği, aracı ithal eden kişilerce hileli işlemlerle davalı idarelerin yanıltıldığı olayda davalı idarelerin açık bir ihmalinin tespit edilemediği, davacının, aracı ithal ederken usulsüz işlemler yapan firma veya firmalara karşı varsa uğradığı zararların tazmini için dava açabileceği de değerlendirilerek, davacının aracına el konulmasında davalı idarelere atfedilebilecek bir hizmet kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacı tarafından; yurt içindeki 5. sahibi olduğu aracın, ülkeye girişi esnasında gümrük idaresince yapılan kontrollerin sadece fatura ve beyanname teslim alınmasından ibaret olmadığı, ayrıca gümrük idaresinin denetim sorumluluğunun trafik tescil işlemlerinden sonra da devam ettiği, aracın ithalatı sırasında gerekli inceleme ve araştırmayı yapmayan gümrük idaresinin hizmet kusuru nedeniyle tazmin sorumluluğu bulunduğu; araçların trafik tescil işlemlerinin İçişleri Bakanlığınca yerine getirildiği, aracı satın alan iyi niyetli üçüncü kişinin aracın gümrük kaçağı olduğunu tespit edemeyeceğinden mevcut kayıtlara güvenmek durumunda olduğu, usulsüz ithal edilen aracın tescilini yapmak suretiyle İçişleri Bakanlığının da kusurlu davrandığı ve oluşan zararın tazmininden sorumlu olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı Ticaret Bakanlığı tarafından; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre, sayma yoluyla belirlenen istisnalar hariç olmak üzere, bir davanın konusunun para olması veya para ile değerlendirilebiliyor olması durumunda, yargılama sonucunda hükmedilecek vekalet ücretinin Tarifenin 3. kısmına göre nisbi olarak belirlenmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davalı Ticaret Bakanlığı tarafından; davacının aracı ile ilgili olarak yapılan işlemlerin Kanun'a uygun olarak yerine getirildiği, gümrük idaresinin söz konusu araçla ilgili olarak gözetim ve denetim yükümlülüğünü eksiksiz yerine getirdiği, araçta gizli ayıp mevcut olduğu, aracın sahibi tarafından kullanılamamasının nedeninin ithalatçı firma tarafından gerçekleştirilen fiiller olduğu, davacının aracı ithal eden firmaya karşı özel hukuk kurallarına göre dava açma hakkı bulunduğu ve temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından; Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : … DÜŞÜNCESİ : Sonucu itibarıyla hukuka uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren, 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun Ek 1. maddesi uyarınca Danıştay Onuncu ve Sekizinci Dairelerinden oluşan Müşterek Kurulca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava dosyasının incelenmesinden; … Noterliğinin … tarih ve … yevmiye sayılı araç satış sözleşmesine göre, davacının … plakalı, … marka, 2010 model aracı 165.835,00 TL karşılığında satın aldığı, mülga Gümrük ve Ticaret Bakanlığı müfettişleri tarafından düzenlenen … tarih ve … sayılı Soruşturma Raporunda; … Otomotiv Limited Şirketi unvanlı firma tarafından 01/01/2007-05/10/2010 tarihleri arasında Almanya'dan ithal edilen davacının aracının da aralarında bulunduğu araçların kıymetleri ve yeni olup olmadıkları yönünden yapılan araştırmalar sonucunda, 433 araca ilişkin serbest dolaşıma giriş beyannamesi ekindeki faturaların sahte ve söz konusu faturalardaki kıymetlerin Almanya Gümrük İdaresinden temin edilen fatura ve belgelerde kayıtlı kıymetlerinden daha düşük olduğu ve bu itibarla eksik KDV ödendiği, ayrıca distrübütörün sisteminde kayıtlı, yurt dışında trafiğe tescil tarihlerinin ithalat tarihinden önce olduğu belirlenen araçların ithal edilirken "yeni ve kullanılmamış" olarak beyan edilmesine karşın ithalat tarihinden önce tescil edildiklerinden eski oldukları kanaatine varıldığı, bu bilgilere göre davacının aracı için … tarih ve … sayılı 69.800,00 Euro tutarında fatura düzenlendiği, ancak aracın Türkiye'de serbest dolaşıma girişi sırasında faturanın tarih ve sayısı değiştirilmeksizin fatura bedelinin 37.800,00 Euro olarak tanzim edilip gümrük idaresine bu şekilde ibraz edildiği; soruşturma raporundaki tespitler sonucu yapılan suç duyurusu üzerine … Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen E:… sayılı soruşturma kapsamında davacının aracına 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 128. maddesi uyarınca el konulmasının talep edildiği ve … Sulh Ceza Mahkemesinin … tarih ve … D.İş sayılı kararı ile 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamında yapılacak işlemlere esas olmak üzere davacının aracına el konulmasına karar verildiği; … Ağır Ceza Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında, söz konusu araca ait serbest dolaşıma giriş beyannamesini düzenleyerek imzalayan ithalatçı firmanın imza yetkilisi M.E.S. hakkında, resmi belgede sahtecilik ile eşyayı, aldatıcı işlem ve davranışlarla gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin ülkeye sokma suçlamalarıyla açılan ceza davasının, … Ağır Ceza Mahkemesinin E:… sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, adı geçen Mahkemenin E:… sayılı dosyasındaki yargılamanın devam ettiği; davacı tarafından, satın aldığı aracın tescil işlemine easas alınan belgelerin doğruluğunu teyit etmeden trafik tescil şube müdürlüklerince tescil işlemi yapıldığı ve gümrük idaresince de gözetim ve denetimin yükümlülüğünün yerine getirilmemiş olması sebebiyle aracına el konulması sonucunda uğradığını iddia ettiği zararın ödenmesi istemiyle 21/03/2014 tarihinde noter aracılığıyla davalı idarelere başvuruda bulunulduğu, söz konusu başvuruların davalı idarelerce reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, başka bir ifadeyle zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Tam yargı davalarında, idarenin tazminle sorumlu tutulabilmesi için, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca sorumluluk türünün tespiti yanında, idarenin hukuka aykırı olduğu belirlenen eylem veya işlemi dolayısıyla otaya çıkan bir zararın varlığının da tespit edilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda; tazmin edilebilecek zararın, hak kaybına uğradığını iddia eden kişiler için gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi muhakkak bir zarar olması gerekmekte olup, gerçekleşmesi muhtemel zararların idari yargı yerlerince tazminine karar verilemeyeceği tartışmasızdır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacının Temyiz İsteminin İncelenmesi:
Bakılan uyuşmazlıkta; davacı tarafından, aracına Mahkeme kararıyla el konulması üzerine oluşan zararının tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı ve tazminat olarak aracın satın alma değerinin talep edildiği göz önüne alındığında; el konulan aracın ancak müsadere edilmesi veya mülkiyetinin kamuya geçirilmesi halinde davacının mülkiyetinden çıkacağı ve davacının mal varlığında kesin nitelikte bir azalma olacağının açık olduğu, davaya konu araç ile ilgili olarak … Ağır Ceza Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında görülen ceza davasının ise halen derdest olduğu görülmektedir.
Bu durumda; … plakalı, … marka, 2010 model araca el konulması sebebiyle davacının söz konusu aracın mülkiyetini kaybettiğinin söylenemeyeceği ve dolayısıyla davacının aracın satın alınma bedelinden oluştuğunu öne sürdüğü zararının tam ve kesin olarak meydana geldiği kabul edilemeyeceğinden, davanın reddi yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davalı Ticaret Bakanlığının Temyiz İsteminin İncelenmesi:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
İdare Mahkemesi kararının vekalet ücretine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın temyize konu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının ve davalı Ticaret Bakanlığının temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/06/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
Olayda; yurt dışından ülkeye kaçak eşya sokulmasını önleme, izleme ve araştırmakla yükümlü olan davalı idarelerin, aracın yurt dışından ithal edilerek trafik siciline tescilinin yapılması öncesinde ve sırasında üzerine düşen dikkat ve özeni göstermemek suretiyle yükümlü oldukları hizmeti kusurlu işlettikleri anlaşılmakta olup; bu itibarla, aracın kaçak olarak yurda getirilmesinde herhangi bir ilgisi ve kusuru bulunmayan, gümrük idaresince işlemleri tamamlanarak ithal edilen aracı trafik tescil kayıtlarına güvenerek edinen iyiniyetli 3. kişi durumunda bulunan davacının, ithalatı gerçekleştiren kişilerin sahte belgelerle bu aracı ithal ettiklerinden bahisle aracına yargı kararıyla el konulması nedeniyle zarara uğradığı açık olup, uğranılan zararın kusurlu sorumluluk ilkesi gereğince tazmin edilmesi gerekmektedir.
Bu durumda; davacının … plakalı, … marka, … 2010 model aracına el konulması nedeniyle uğranılan zararların İdare Mahkemesince tespit edilerek davacının talebiyle bağlı kalınmak suretiyle davalı idarelerce ödenmesine karar verilmesi gerekirken davanın reddi yolunda verilen kararın bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
