
Esas No: 2020/3109
Karar No: 2021/1257
Karar Tarihi: 21.06.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/3109 Esas 2021/1257 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/3109
Karar No : 2021/1257
TEMYİZ EDENLER :1-(DAVACI): ... Lojistik ve Dış Tic. AŞ.
VEKİLİ: Av. ...
UETS Kodu: ...
2-(DAVALI): ... Bakanlığı
UETS Kodu: ...
VEKİLİ: Av. ...
İSTEMLERİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 12/09/2019 tarih ve E:2014/6556, K:2019/5628 sayılı kararının iptale ilişkin kısmının, davalı idare tarafından esası yönünden, davacı tarafından ise gerekçe yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 02/12/2014 tarih ve 29193 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3. maddesiyle Gümrük Yönetmeliği'nin 78. maddesine eklenen 4. fıkranın ve Ticaret Bakanlığı Ambarlı Gümrük Müdürlüğünün 03/12/2014 tarih ve 131.99 sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 12/09/2019 tarih ve E:2014/6556, K:2019/5628 sayılı kararıyla;
07/10/2009 tarih ve 27369 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Gümrük Yönetmeliği'nin 79. maddesinin 1. fıkrasında; geçici depolanan eşyanın her türlü dış etken ve müdahalelerden korunmasını sağlayacak şekilde yapılmış ve taşıtların durduğu, yanaştığı veya indiği yerlerdeki ambar, depo, ardiye veya hangar gibi yerler olarak tanımlanan geçici depolama yerlerine hangi koşullar altında eşya alınabileceği aynı Yönetmeliğin "Geçici depolama yerlerine eşya alınması" başlıklı 78. maddesinde düzenlenmişken;
"(1) Eşya, geçici depolama yerlerine buralarda görevli işletme personelinin sorumluluğu ve gümrük memurlarının gözetimi altında alınır.
(2) Gümrükçe izin verilen diğer yerlere eşya alınmasının talep edilmesi halinde, talep sahibinin sorumluluğu ve gümrük idaresinin gözetimi altında bu talep kabul edilir.
(3) Gümrük memuru, geçici depolama yerine alınan eşya için kendisine verilen ve üzerinde özet beyan numarasının yer aldığı boşaltma listesi ile özet beyan bilgilerini karşılaştırarak geçici depolama yeri giriş işlemlerini onaylar. Bu onay sonrasında boşaltma listesi ilgili (Değişik ibare: RG-31/03/2012-28250) işletme personeli tarafından muhafaza edilir." şeklinde düzenlenmişken, 02/12/2014 tarih ve 29193 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in dava konusu 3. maddesi ile; "Aynı Yönetmeliğin 78 inci maddesine aşağıdaki dördüncü fıkra eklenmiştir.
“(4) Türkiye Gümrük Bölgesine denizyolu ile getirilen dolu konteynerlerin, denize iskele bağlantısı olmayan geçici depolama yerlerine alınmasına, Bakanlıkça belirlenecek zorunlu haller dışında izin verilmez.” düzenlemesinin eklendiği,
Anılan değişikliğe ilişkin Yönetmeliğin yürürlüğünü düzenleyen 25. maddesinde ise, "Bu Yönetmeliğin; a) 15. maddesi ile 24. maddesinin (ç), (d) ve (ğ) bentleri yayımını takip eden onbeşinci günden itibaren, b) 24. maddesinin (b) bendi 15/2/2015 tarihinde, c) 24. maddesinin diğer bentleri ile diğer maddeleri yayımı tarihinde, yürürlüğe girer" düzenlemesinin yer aldığı,
Yönetmeliğin dayanağını teşkil eden 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 47. maddesinde "Eşya, gümrüğe sunulmasından sonra gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutuluncaya kadar geçici depolanan eşya statüsünde bulunur ve bu şekilde adlandırılır." kuralına, 48. maddesinin 1. fıkrasında "Geçici depolanan eşya, sadece gümrük idarelerinin uygun gördüğü yerlerde ve bu idarelerin belirlediği koşullarda depolanabilir." kuralına yer verildiği,
Anayasa’nın 2. maddesinde ise, “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” hükmünün yer aldığı, hukuk devletinin Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihatlarında da; eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet olarak tanımlandığı, hukuk devleti ilkesinin ön koşullarından birisinin, kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanması olduğu, bu ilkenin hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kıldığı, hukuk devletinin bir diğer ön koşulunun ise belirlilik ilkesi olduğu ve bu ilkenin de yalnızca yasal belirliliği değil, daha geniş anlamda hukuki belirliliği ifade ettiği, yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir, bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirliliğin sağlanabileceği, hukuki belirlilik ilkesinde asıl olanın, bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların o hukuk düzeninde öngörülebilir olması olduğu,
4458 sayılı Kanun ve dava konusu Yönetmelik kurallarının birlikte incelenmesinden, idarenin, eşyanın geçici depolanacağı yeri ve geçici depolama koşullarını belirlemek konusunda yetkili olduğu ve bu yetki kapsamında geçici depolama yerinin, fiziki konumuna ilişkin koşulların dava konusu Yönetmelik düzenlemesiyle belirlendiğinden, düzenlemede bu yönüyle mevzuata aykırılık görülmediği,
Bununla birlikte dosyanın incelenmesinden; uyuşmazlığın halihazırda geçici depolama yeri açma ve işletme izin belgesi bulunmakla birlikte, depolama alanının konumu yönünden yapılan değişiklikte öngörülen koşulları haiz olmayanların, izin belgesi kapsamındaki işyerlerini yeni düzenlemeye uygun hale getirmeleri için belirli bir geçiş süresi öngörülmesi yolunda bir geçiş hükmüne yer verilmemesi noktasında toplandığı, nitekim dava konusu düzenleme sonrasında davacının işletmesine, deniz yoluyla gelen dolu konteynerlerin sevkedilmediğinin anlaşıldığı, hukuki belirlilik ilkesinin gereği olarak, mevzuata uygun şekilde geçici depolama yeri açma ve işletme izin belgesi almış olanların, işyerlerini yeni düzenlemeye uygun hale getirmeleri için belirli bir geçiş süresi öngörülmesi yolunda bir geçiş hükmüne yer verilmemesi şeklindeki eksik düzenlemede ve bu düzenlemenin derhal uygulanmasına ilişkin Ambarlı Gümrük Müdürlüğünün 03/12/2014 tarih ve 131.99 sayılı işleminin aynı eksik düzenlemeye ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle,
02/12/2014 tarih ve 29193 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 3. maddesinin, anılan Yönetmelik'te, değişiklik tarihinden önce geçici depolama yeri açma ve işletme izin belgesi almış olanların, bu haklarının kazanılmış hak olarak korunacağı ya da işyerlerini yeni düzenlemeye uygun hale getirmeleri için belli bir geçiş süresi öngörülmesi yolunda bir geçiş hükmüne yer verilmemesi şeklindeki eksik düzenlenen kısmı ile Ambarlı Gümrük Müdürlüğünün 03/12/2014 tarih ve 131.99 sayılı işleminin aynı eksik düzenlemeye ilişkin kısmının iptaline, dava konusu düzenleme ve işlemin diğer kısımları yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından; şirkete ait geçici depolama alanının liman kompleksi dışında olduğu fakat Gümrük Müdürlüğü ile arasında 35 metre mesafe bulunduğu ve aradan sadece yol geçtiği, liman komleksi içinde denize iskelesi bulunan 3 özel firma dışında başka firmanın bulunmadığı, liman kompleksinin fiziki kapasitesi nedeniyle de başkaca firmaların bu alanda bulunma imkanının olmadığı, bu sebeple dava konusu düzenleme ile değişiklik tarihinden önce geçici depolama yeri açma ve işletme izin belgesi almış olanlara işyerlerini yeni düzenlemeye uygun hale getirmeleri için belli bir geçiş süresi öngörülmüş olsa dahi, fiili imkansızlık nedeniyle geçici depolama yerinin denize iskele bağlantısı olacak şekle dönüştürülmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle Daire kararının iptale ilişkin kısmının geçiş hükmüne yer verilmemiş olması sebebine değil, düzenleme öncesi depolama yeri açma ve işletme izin belgesi almış olanların kazanılmış haklarının korunmaması ve bu firmaların fiilen ve hukuken imkansız yükümlülüklere muhatap olmaları nedeniyle haklarını kullanamaz duruma getirilmesi sebebine dayanması gerektiği gerekçesiyle temyize konu Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, Davalı idare tarafından, üst hukuk normunda açıkça düzenlenmemiş ve idarenin takdirine bırakılmış bir konuda eksik düzenleme nedeniyle iptal kararı verilmesinin idarenin takdir yetkisine müdahale ve yerindelik denetimi anlamına geleceği, bunun ise Anayasa'nın 125. maddesi ile 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesine aykırı düşeceği, dava konusu düzenlemenin 4458 sayılı Kanun ile idarenin takdirine bırakılan bir konuya ilişkin olduğu, dava konusu düzenleme öncesinde, idarenin yazılı başvuruyu uygun bulması halinde, eşyanın memur refakatinde limandan iskele dışındaki geçici depolama alanına taşınarak boşaltıldığı, bu durumda eşyaların tespitinin limanda yapılmadığı, vergi ve resimlerinin bilinmediği, teminata da bağlanamadığı, gümrüklü saha dışına çıkartılan konteynerlerin geçici depolama yerlerine teslimi ve kaçak yollardan yurda girmesinin önlenmesi için söz konusu sevkin memur refakatinde ve mafi denilen trafiğe çıkışı uygun olmayan araçlarla yapıldığı, ancak memur sayısının yetersizliği sebebiyle sevk işlemlerinde sorun yaşanmaya başlandığı, sevk talebinde bulunan acente ve geçici depolama yeri işletmecilerinin eşyalara ait vergi ve resimler bakımından hiçbir hukuki sorumluluğunun bulunmadığı, tüm yükümlülüğün sevke refakat eden memura ait olduğu, dava konusu düzenlemenin, deniz yoluyla getirilen dolu konteynerler üzerindeki gümrük kontrolünün arttırılarak olası suistimallerin önlenmesi ve bu suretle kamu alacağının güvenceye alınmasını sağlamaya yönelik olduğu, davacının kazanılmış haklarını ihlal etmediği, davacının geçici depo yeri açma ve işletme izin belgesinin devam ettiği, söz konusu izin belgesinde davacıya deniz yolu ile gelen dolu konteynerlerin geçici depolama yerlerine aktarılmasına ilişkin idarece herhangi bir taahhütte bulunulmadığı, davacının ruhsatı devam ettiğinden halen parsiyel gelen eşyalar ile transit ve ihracata konu eşyaların konulabildiği, yani limanlara gelen dolu konteynerin aktarılması dışında tüm faaliyetlerin devam ettiği, bu nedenle verilen iznin iptal edildiği ve kazanılmış hakların ihlal edildiği yolundaki iddianın gerçeği yansıtmadığı, temyize konu Daire kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek davalı tarafın temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı idare tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek davacı tarafın temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın iptale ilişkin kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin esasa, davacının ise kararın gerekçesine ilişkin temyiz istemlerinin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen davanın reddi, kısmen dava konusu düzenleme ve işlemin iptali yolundaki Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 12/09/2019 tarih ve E:2014/6556, K:2019/5628 sayılı kararının iptale ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 21/06/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Dava dilekçesinde eksik düzenleme nedeniyle iptal talebinde bulunulmamıştır.
2577 sayılı Kanunun 2 nci maddesinde “Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez.” hükmü yer almaktadır.
Üst hukuk normunda açıkça düzenlenmemiş olan ve idarenin takdirine bırakılmış bulunan alanlarda bir düzenlemenin eksik düzenleme gerekçesiyle iptal edilmesi, idarenin takdir alanına müdahale anlamı taşıyacağından, gerek Anayasanın 125 inci maddesi gerekse 2577 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile yasaklanan “idarenin takdir yetkisini kaldıran”, “yerindelik denetimi” anlamına gelecektir.
Bu çerçevede, 4458 sayılı Kanunun verdiği yetkiye istinaden yapılan düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı ve eksik düzenleme yapıldığından da söz edilemeyeceği idarenin bu konudaki düzenleme yetkisini bu konuda kullandığı sonucuna varıldığından, karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
