12. Hukuk Dairesi 2016/5566 E. , 2016/17255 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Borçlu tarafından icra mahkemesine yapılan başvuruda, satışa konu edilen taşınmazlar üzerindeki hacizlerin düştüğünü, yapılan hacizlerde ve satış işlemlerinde ölçülülük ilkesinin aşıldığını, asıl takip dosyasındaki borcu karşılayacak miktarda mal satışı yapılmasına rağmen diğer taşınmalar yönünden satışın tatil edilmediğini ileri sürerek ihalenin feshi talebinde bulunulmuş, mahkemece, satıştan önce dosya hesabı yapılmadığı ve taşınmazların bir kısmının satış bedellerinin dosya borcunu karşılamasına rağmen satışa devam edilerek diğer taşınmazların satışının usulsüz olduğuna yönelik iddiaları incelenmeden şikayetin reddine karar verilmiştir.
Bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa"nın 141/3. maddesi ve ona paralel bir düzenleme içeren 6100 Sayılı HMK"nun 27 ve 297. maddeleri işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
Hukuk Genel Kurulu"nun 18.10.2006 tarih ve 2006/11620 esas, 2006/659 karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere; bazen bir mahkeme kararının, başka bir dava yönünden kesin hüküm veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi konularda yapılacak hukuksal değerlendirmelerin sağlıklı olabilmesi de, o kararın yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.
İİK"nun 85. maddesi gereğince, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır mallarıyla taşınmazlarından ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz, masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczolunur. Bunların satışı sırasında taşınmazların satış sırasına göre birinin yada birkaçının satılması alacaklının alacağını tüm eklentileriyle birlikte tatmine yeterli ise artık bundan sonraki diğer taşınmazların icra müdürlüğünce satışının yapılmaması gerekir. Aksi halde, icra müdürlüğünce ihaleye devam olunarak borçlunun tüm taşınmazların satılması doğru olmayıp mahkemece borcu karşılayanlar dışındaki taşınmazlara ilişkin ihalenin feshine karar vermek gerekir.
Somut olayda, borçluya ait 18 adet taşınmazın ihaleye çıkarıldığı, 06.01.2015 ve 07.01.2015 tarihlerinde gerçekleşen ihalelerde toplam satış bedelinin 3.748.000,00 TL olduğu, esas icra dairesince talimat icra dairesine yazılan 06.06.2014 tarihli talimat yazısından anlaşıldığı üzere dosya borcunun 569.109,57 TL olmakla birlikte, taşınmazların tapu kayıtlarında ipotek bulunmasa da satışa esas icra dosyasından evvel konulan hacizlerin bulunduğu anlaşılmıştır.
O halde, mahkemece, satış tarihi itibariyle taşınmazların tapu kayıtlarında yer alan önceki tarihli hacizlerin ilişkin oldukları takip dosyaları hakkında İİK"nun 100. maddesine esas malumatlar toplanarak güncel alacak miktarlarının tespitiyle, şikayetçi tarafından ileri sürülen satışı yapılan taşınmazlardan bir kısmının dosya borcunun karşılanmasına rağmen satışa devam edildiği hususundaki fesih sebebinin yerinde olup olmadığının gerekçesiyle birlikte tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu hususta bir araştırma yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), borçlunun sair temyiz itirazlarının incelemesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.