
Esas No: 2020/1283
Karar No: 2021/1438
Karar Tarihi: 08.07.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/1283 Esas 2021/1438 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1283
Karar No : 2021/1438
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Odası
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 23/09/2019 tarih ve E:2017/5647, K:2019/7685 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 07/07/2017 tarih ve 9362 sayılı Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımlanan Elektrik Mühendisleri Odası İktisadi İşletmesinin konusu ve çalışma esaslarının tadiline ilişkin kararın 3/c maddesi ile Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulunun 16/06/2017 tarih ve 45/43 sayılı oturumunda aldığı 6 numaralı kararın iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 23/09/2019 tarih ve E:2017/5647, K:2019/7685 sayılı kararıyla;
Anayasa'nın 135. maddesi, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu'nun 2. maddesinin (b) fıkrası ve 10/03/2003 tarih ve 25044 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Elektrik Mühendisleri Ana Yönetmeliği'nin 7. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde yer alan kurallar aktarılarak,
Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulunun 16/06/2017 tarih ve 45/43 sayılı oturumunda aldığı 6 numaralı kararda; Elektrik Mühendisleri Odası İktisadi işletmesinin iktisadi işletme faaliyet alanı içerisine, "TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası hizmet ve eğitim merkezlerinin inşaatlarını yapabilir, asansör denetimi, elektrik tesisatı, topraklama ve paratoner periyodik kontrolü vb. Uygunluk değerlendirme faaliyetleri yürütebilir, uygunluk değerlendirme programları hazırlayabilir." kuralının eklenmesine karar verildiği ve bu kararın 07/07/2017 tarih ve 9362 sayılı Ticaret Sicili Gazetesi'nde Elektrik Mühendisleri Odası İktisadi İşletmesinin konusu ve çalışma esaslarının tadiline ilişkin tasarının 3. maddesinin (c) bendi olarak yayımlandığı,
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre ticari faaliyetin en önemli özelliğinin gelir sağlama amacına yönelik faaliyetin olması, faaliyetin ticari bir organizasyona dayalı bulunması ve devamlılık arz etmesi olduğu, iktisadi işletmenin ise, ticari işletmeden daha geniş bir kavram olduğu, iktisadi işletmenin, ticari işletmelerden farklı olarak esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşmayan düzeydeki işletmeleri de kapsadığı, iktisadi işletmeden bahsedilebilmesi için, Türk Ticaret Kanunu'nun 11. maddesinde öngörülen şekilde gelir sağlamak amacıyla devamlı ve bağımsız şekilde yürütülmesinin gerektiği,
Anayasa'nın 135. maddesinde, idari teşkilat içerisinde yer verilen kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruşlarının temel amaçları ve işlevlerinin genel bir çerçevede düzenlendiği, kanun koyucu tarafından, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına iktisadi işletme kurulması hususunda yetki verilmesi gerektiği,
5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu'nun "Oda meclisinin görevleri" başlıklı 17/j maddesinde, "Taşınmaz mal almaya, satmaya, inşa, ifraz, tevhit ve rehin etmeye, ödünç para almaya, kamulaştırma yapmaya, okul ve derslik yapmaya, bu Kanun hükümleri çerçevesinde şirket ve vakıf kurmaya veya kurulu şirketlere ortak olmaya karar vermek"; 6964 sayılı Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği Kanunu'nun "Odaların görev ve yetkileri" başlıklı 3/j madesinde, "Kuruluş amacına uygun olarak kooperatif ve şirket kurmak, iştirak etmek ve sigorta acenteliği yapmak"; 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu'nun "Birlik genel kurulunun görev ve yetkileri" başlıklı 20/ı maddesinde, "Üye odaların ve üyelerinin müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak ve mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak amaçlarıyla sınırlı olarak kurulmuş veya kurulacak şirketlere ve kooperatiflere iştirak etmek, amaçlarına uygun olarak eğitim ve öğretim kurumları kurmak üzere vakıf kurmaya karar vermek ve bu konuda işlemleri yürütmek üzere yönetim kuruluna yetki vermek" düzenlemelerine yer verilmek suretiyle kanunla açıkça yetkilendirilmiş olduklarının görüldüğü,
Davalı idare tarafından, öteden beri sürdürülen topraklama test, ölçüm ve raporu düzenlemesi faaliyetlerinin iktisadi işletme oluşturduğu gerekçesi ile vergi dairesince re’sen kurumlar vergisi ve KDV tahakkuk ettirilmesi işlemine karşı açılan davanın temyiz aşamasında, Danıştay Üçüncü ve Dokuzuncu Dairelerince bu faaliyetlerin iktisadi işletme oluşturacağına karar verildiği ve re’sen kurulan iktisadi işletmenin bugüne kadar varlığını sürdürdüğü belirtilmekte ise de, Danıştay Dairelerince, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunmasının mükellefiyet ve vergi sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı genel ilkesine dayanılarak karar verildiği, Elektrik Mühendisleri Odası Bursa Şubesinin bir iktisadi işletme değil, iktisadi işletme faaliyetinde bulunduğu yönünde bir değerlendirme yapıldığı, iktisadi işletme faaliyeti nedeniyle kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan Odanın iktisadi işletme niteliği kazandığının söylenemeyeceği, çünkü, iktisadi işletme niteliğinin, yargı kararı ve idare yorumu ile kazanılamayacağı,
Bu durumda, Elektrik Mühendisleri Odasına iktisadi işletme kurma yetkisi veren kanuni bir düzenleme olmaksızın tesis edilen Elektrik Mühendisleri Odası İktisadi İşletmesinin konusu ve çalışma esaslarının tadiline ilişkin dava konusu Yönetim Kurulu kararında ve bu kararın yayımlanmasına ilişkin 07/07/2017 tarih ve 9362 sayılı Ticaret Sicili Gazetesi'nin 3/c maddesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle,
dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu işlemlerde yeni bir çalışma alanı getirilmediği, yalnızca topraklama ölçümü ve asansör denetimi gibi faaliyetlerin uygunluk denetim faaliyeti kapsamında yürütüleceğinin düzenlendiği, dava konusu işlemlerde belirtilen işletme faaliyetlerinin Odanın mesleki denetimine ilişkin faaliyetler olduğu, bunların Elektrik Mühendisleri Ana Yönetmeliği'nin 7. maddesinin 1. fıkrasında sayılan amaçlar kapsamında olduğu, haksız rekabet oluşturma amacıyla kullanılmasının mümkün olmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ: Uyuşmazlığın çözümünde adli yargı görevli olduğundan, temyiz isteminin kabulü ile işin esası hakkında verilen Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Diğer yandan; Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulunun iktisadi işletme kurulmasına ilişkin 24/12/2010 tarih ve 42/23 sayılı kararı dava konusu edilmemiş ise de, 6235 sayılı Kanun uyarınca davalı Odanın iktisadi işletme kurma yetkisi bulunmadığı gibi söz konusu iktisadi işletmenin konusu ve çalışma esaslarının değiştirilmesi ve yayımlanması hususunda da yetkisinin bulunmadığı açıktır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 23/09/2019 tarih ve E:2017/5647, K:2019/7685 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 08/07/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Hukukumuzda bir hakkın veya yükümlülüğün varlığına ilişkin kayıtları içeren siciller ya kanunla görevlendirilen mahkemelerin (adli yargı mercileri) veya idari organların (yine kanunla görevlendirilen) veya makamların yönetim, gözetim ve denetiminde tutulurlar.
Tapu kayıtları Medeni Kanun'un ilgili hükümleri ile Tapu Sicil Tüzüğü hükümlerine göre Asliye Hukuk Mahkemelerinin, ticaret sicili ise Ticaret Mahkemelerinin gözetim ve denetiminde tutulur.
Nitekim, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 24. maddesinde; Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından il merkezindeki ticaret ve sanayi odaları ile ticaret odalarında faaliyet gösterecek şekilde ticaret sicili müdürlüklerinin kurulacağı, ticaret sicilinin, Bakanlığın gözetim ve denetiminde ticaret sicili müdürlükleri ve şubeleri tarafından tutulacağı, 25. maddesinde; ticaret sicilinin, ticaret sicili müdürü tarafından yönetileceği, Bakanlığın ticaret sicili müdürlüklerinin faaliyetlerini her zaman denetlemeye ve gerekli önlemleri almaya yetkili olduğu, ticaret sicili müdürlüklerinin, Bakanlıkça alınan önlemlere ve verilen talimatlara uymakla yükümlü oldukları kurala bağlandıktan sonra, 32. maddesinde; sicil müdürünün tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlü olduğu, çözümü bir mahkeme kararına bağlı bulunan veya sicil müdürü tarafından kesin olarak tescilinde duraksanan hususların, ilgililerin istemi üzerine geçici olarak tescil olunacağı, mahkemeye başvurulduğu takdirde kesinleşmiş olan hükmün sonucuna göre işlem yapılacağı öngörülmüştür.
Aynı Kanun'un "İtiraz" başlıklı 34. maddesinde de, "(1) İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler.
(2) Bu itiraz mahkemece dosya üzerinden incelenerek karara bağlanır. Ancak, sicil müdürünün kararı, üçüncü kişilerin sicilde kayıtlı bulunan hususlara ilişkin menfaatlerine aykırı olduğu takdirde, itiraz edenle üçüncü kişi de dinlenir. Bunlar mahkemeye gelmezlerse dosya üzerinden karar verilir." düzenlemesi yer almıştır.
Görüldüğü üzere 6102 sayılı Kanun'da bu konuda ortaya çıkacak uyuşmazlıkların asliye ticaret mahkemelerince giderileceği açık bir şekilde kurala bağlanmıştır.
Buna göre, tapu ve ticaret sicili kayıtlarının hatalı yapılması veya yapılmaması gereken kayıtların yapılması ya da yapılması gereken kayıtların hiç yapılmaması nedeniyle açılacak davaların yukarıda bahsi geçen adli yargı mahkemelerinde görüleceği tabiidir.
Dosyanın incelenmesinden; Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulunun 24/12/2010 tarih ve 42/23 sayılı kararıyla iktisadi işletme kurulmasına karar verildiği, kararda söz konusu iktisadi işletmenin ticaret unvanı, çalışma esasları vb. hususların ve bu arada Oda Yönetim Kurulunun aynı zamanda iktisadi işletmenin yönetim organı olarak belirlendiği, bu kararın 03/01/2011 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği ve 06/01/2011 tarih ve 7724 sayılı Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edildiği, daha sonra, Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulunun 16/06/2017 tarih ve 45/43 sayılı oturumunda, iktisadi işletmenin yönetim kurulu sıfatıyla aldığı 6 numaralı karar ile söz konusu iktisadi işletmenin konusu ve çalışma esaslarında değişiklik yapıldığı, bu kararın da 04/07/2017 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği ve 07/07/2017 tarih ve 9362 sayılı Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından; 6235 sayılı Kanun'da davalı Odaya iktisadi işletme kurma yetkisi veren bir düzenleme bulunmadığı ileri sürülerek iktisadi işletmenin konusu ve çalışma esaslarında değişiklik yapılmasına ilişkin Yönetim Kurulu kararı ile bu karara yönelik Ticaret Sicili Gazetesi'ndeki ilanın iptali istenilmiştir.
Bütün bu açıklamalar çerçevesinde; Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulunun iktisadi işletme kurulmasına ilişkin 24/12/2010 tarih ve 42/23 sayılı kararının iptal davasına konu edilmesi mümkün ise de, iktisadi işletmenin kurulmuş bulunması ve Oda Yönetim Kurulunun iktisadi işletmenin yönetim organı olarak Ticaret Siciline kaydının yapılmış olması karşısında, ticaret şirketinin yönetim kurulu sıfatıyla alınan karardan ve ticaret sicilindeki kaydın hiç yapılmaması gerektiği isteminden kaynaklanan davanın adli yargı yerinde görüleceğinde şüpheye yer bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlık adli yargı mercilerinin görevine girdiğinden, işin esası hakkında verilen temyize konu Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
