9. Hukuk Dairesi 2019/7944 E. , 2019/22145 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi süresi içinde duruşmalı olarak davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş ise de; HUMK.nun 438.maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı işyerinde depo personeli olarak çalıştığını iddia ederek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının fazla mesai ücretinin zaman aşımına uğradığını, iş sözleşmesini herhangi bir haklı sebebe dayanmaksızın sona erdirmiş olduğundan kıdem tazminatı alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak verilen kısmen kabul kararına karşı davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce bozma kararı verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak, bozma ilamında takdiri indirim yapılarak fazla mesaiden 5.050,20-TL mahsup edilmeli denilmişse de mahkememizce önceki gerekçeli karar ve ıslah dikkatlice incelendiğinde fazla mesainin 17.398,87 TL olarak ıslah edildiği, gerekçeli kararda takdiri %30 indirim uygulandığı belirtilmekte ise de hüküm kısmında %30 indirimden farklı bir indirim uygulanarak (maddi hata olduğu değerlendirilerek, zira belirlenen fala mesaiden %30 indirim uygulandığında 12.179,20 TL olması gerekirdi) 10.574,97 TL fazla mesaiye hükmedildiği, bu hususun maddi hatadan kaynaklandığı ancak zaten yeniden Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda 17.398,87 bin tl üzerinden yapılan %30 indirimle her ne kadar 12.179,20 TL fazla mesai bulunsa da 5.050,20TL mahsup edildiğinde 7.129,00 TL fazla mesai ücreti olduğu tespit edilmiş, tarafların usuli kazanılmış hakları da gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Bilindiği üzere; 6100 Sayılı HMK’da ( keza mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda) "usuli kazanılmış hak" kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yaptığı bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay"ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Yargıtay İBK 9.5.1960 tarih 21/9, RG. 28.6.1960-10537) Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2. maddesinde açıklanan "Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir" hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir (Yargıtay HGK. nun 12.07.2006 gün ve 2006/4-519-527 sayılı, 31.05.2006 gün ve 2006/10-307-337 sayılı ve 10.05.2006 gün ve 2006/4-230-288 sayılı ilamı).
Somut uyuşmazlıkda, Dairemizce verilen bozma kararında özetle; fazla mesai olarak ödenen 5.050,20 TL"nin, fazla mesaiden takdiri indirim yapılarak sonuçta bulunan fazla mesai ücretinden mahsup edilmesi gerektiği belirtilerek ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.
İlk derece mahkemesi bozma kararına uymakla gerekçesinde; fazla mesainin 17.398,87 TL olarak ıslah edildiği, gerekçeli kararda %30 taktiri indirim uygulandığı belirtilmekte ise de hüküm kısmında %30 indirimden farklı bir indirim uygulanarak (maddi hata olduğu değerlendirilerek, zira belirlenen fazla mesaiden %30 indirim uygulandığında 12.179,20 TL olması gerekirdi) 10.574,97 TL fazla mesaiye hükmedildiği, 17.398,87 TL üzerinden yapılan %30 indirimle her ne kadar 12.179,20 TL fazla mesai bulunsa da 5.050,20 TL mahsup edildiğinde 7.129,00 TL fazla mesai ücreti olduğu tespit etmiştir.
Mahkemenin ilk kararında fazla mesai ücretinin ıslahtan sonra yapılan zamanaşımı def"i nedeniyle mahkemece hesaplandığı,bu miktar üzerinden % 30 indirim yapılarak karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece davalı lehine usuli kazanılmış haklar gözetilerek, ilk kararda belirtilen ıslah zamanaşımına göre hesaplanan ve bu miktardan % 30 indirim yapıldıktan sonra bulunan net 10.574,97 TL"den ödenen 5.050,20 TL mahsup edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.12.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.