
Esas No: 2021/449
Karar No: 2021/2879
Karar Tarihi: 15.09.2021
Danıştay 13. Daire 2021/449 Esas 2021/2879 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/449
Karar No:2021/2879
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Enerji İnşaat Personel Belgelendirme Kalibrasyon Eğitim
Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Gaz ve Enerji Teknolojileri Araştırma
Mühendislik Sanayi ve Ticaret A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, … Gaz ve Enerji Teklonojileri Araştırma Mühendislik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nce 17/01/2020 tarihinde 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 3/g maddesi kapsamında gerçekleştirilen … ihale kayıt numaralı ''Evsel G4 Doğalgaz Sayaçlarının Sökme - Takma Hizmet Alımı'' ihalesine ilişkin 30/01/2020 tarihli ihale komisyonu kararı ile anılan karara karşı 04/02/2020 tarihinde yapılan itirazın reddine yönelik … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hâllerde idare mahkemelerinde altmış gün; 20/A maddesinde ise, ihalelerden yasaklama kararları hariç ihale işleri için dava açma süresinin 30 gün olduğunun kurala bağlandığı, bu davalar için dava açma süresinin 30 gün olarak kabulü gerektiği gibi 2577 sayılı Kanun'un 11. maddesinin de uygulanmayacağı, davacı şirketin dava konusu ihaleye ilişkin olarak 04/02/2020 tarihinde yaptığı itiraz başvurusunun davalı idarece 07/02/2020 tarihli işlem ile reddedildiği, anılan işlem üzerine Kamu İhale Kurumu'na yaptığı 13/02/2020 tarihli itirazen şikâyet başvurusunun ise … tarih ve … sayılı Kamu İhale Kurulu kararı ile mezkûr ihalenin 4734 sayılı Kanun'un 3. maddesinin (g) bendi gereğince istisna kapsamında bulunduğu belirtilerek görev yönünden reddedildiği, davacı şirket tarafından Kamu İhale Kurulu'nun … tarih ve … sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, davacı tarafından 04/02/2020 tarihli başvurunun reddine ilişkin 07/02/2020 tarihli işlemin 10/02/2020, itirazen şikâyet başvurusunun reddi kararının ise taraflarına 04/03/2020 tarihinde tebliğ edildiği belirtilerek 04/09/2020 tarihinde görülmekte olan davanın açıldığı, uyuşmazlık konusu ihalenin 4734 sayılı Kanun'un 3/g bendi kapsamındaki istisnalar kapsamında olduğu ve Kamu İhale Kurumu incelemesine tâbi olmaması ve 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesi uyarınca aynı Kanun'un 11. maddesinin uygulanamaması karşısında 30/01/2020 tarihli ihale komisyonu kararını en geç itiraz ettiği 04/02/2020 tarihinde öğrendiğinin kabulü ile 30 günlük dava açma süresi içinde, dolayısıyla en geç 05/03/2020 tarihinde dava konusu edebileceği anlaşıldığından, bu tarihten çok sonra 04/09/2020 tarihinde açılan davanın süre aşımı yönünden reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, dava konusu ihale işlemine karşı idari dava açma süresi içinde doğrudan dava açılması gerekirken, bu süreler geçirildikten sonra görevsiz idareye yapılan başvuru üzerine idarece verilen cevabın, sona ermiş olan dava açma süresini canlandırmayacağı da tabiidir.
Belirtilen gerekçelerle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, ihale komisyonu kararında başvuru yolu ve başvuru süresinin gösterilmediği, Anayasanın 40. maddesi gereği idarenin ilgililere hangi kanun yoluna ve hangi mercilere başvuracağını süreleriyle belirtmek zorunda olduğu, aksinin kabulünün adil yargılanma hakkının ihlâli olacağı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, verilen kararın hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Dosyanın incelenmesinden, … Gaz ve Enerji Teklonojileri Araştırma Mühendislik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından 17/01/2020 tarihinde 4734 sayılı Kanun'un 3/g maddesi kapsamında pazarlık usulü ile ''Evsel G4 Doğalgaz Sayaçlarının Sökme - Takma Hizmet Alımı'' ihalesinin yapıldığı, ihaleyi yapan idare tarafından davacının ihale kapsamında sunduğu "İç Tesisat ve Servis Hatları Sertifikası" belgesinin süresi ile ilgili İĞDAŞ ile yapılan yazışma sonucunda belgenin 23/01/2020 tarihi itibarıyla geçerli olduğu, sertifikanın ihale tarihi itibarıyla geçerli olmaması nedeniyle değerlendirme dışı bırakıldığı, söz konusu ihalenin dava dışı … Dağıtım Hizmetleri A.Ş. üzerinde bırakıldığı, davacı tarafından ihale komisyonu kararına karşı 04/02/2020 tarihli dilekçe ile davalı idareye itiraz başvurusunda bulunulduğu, itirazın … tarih ve … sayılı yazı ile reddedildiği, başvurunun reddi üzerine Kamu İhale Kurumu'na 13/02/2020 tarihli dilekçe ile itirazen şikâyet başvurusunda bulunulduğu, Kamu İhale Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararı ile başvurunun görev yönünden reddine karar verildiği, Kurul kararının iptali istemiyle … İdare Mahkemesi'nde açılan iptal davasında 08/04/2020 tarihinde davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bakılan dava, "Evsel G4 Doğalgaz Sayaçlarının Sökme - Takma Hizmet Alımı'' ihalesine ilişkin 30/01/2020 tarihli ihale komisyonu kararı ile anılan karara karşı 04/02/2020 tarihinde yapılan itirazın reddine yönelik … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle 04/09/2020 tarihinde Mahkeme kaydına alınan dilekçeyle açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü" başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu; "Temel hak ve hürriyetlerin korunması" başlıklı 40. maddesine, 03/10/2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun'un 16. maddesiyle eklenen 2. fıkrasında, "Devletin, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu; 125. maddesinin üçüncü fıkrasında ise idarî işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirim tarihinden başlayacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa'nın 40. maddesine eklenen 2. fıkranın gerekçesinde, bu değişikliğin, bireylerin yargı ya da idarî makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanması amacıyla ve son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerin belirtilmesinin hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk hâline gelmesi nedeniyle yapıldığına değinilmiştir.
Anayasal düzenlemeler ve değinilen gerekçeden; Devletin, kurumları vasıtasıyla tesis edilen her türlü işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak yargı yeri veya idarî makamlar ile başvuru süresinin gösterilmesinin bir anayasal zorunluluk hâline getirildiği anlaşılmaktadır. Anayasa'nın bağlayıcılığı karşısında, bu zorunluluğa; yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının uymakla yükümlü oldukları sonucuna ulaşılmaktadır.
Anayasal düzenlemeler, kural olarak doğrudan uygulanacak hükümlerden olmayıp, kanunlarda gerekli düzenlemeler yapılarak yaşama geçirilirler. Ancak, öğretide ve Anayasa Mahkemesi'nin kimi kararlarında, yürürlüğe konulması gereken yasal düzenlemede yer verilmesi gereken konuların Anayasa metninde açıkça kurala bağlandığı durumlarda, bir özel kanun ya da yürürlükteki kanunlarda uygun değişiklik yapılması gerekmeksizin Anayasa hükümlerinin doğrudan uygulanacağı kabul edilmektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 40. maddesinin 2. fıkrasının doğrudan uygulanması gerektiğini, 08/12/2004 tarih ve E:2004/84, K:2004/124 sayılı kararında; 5225 sayılı Kanun'da, başvurulacak kanun yolu ve süresinin özel olarak düzenlenmemiş olmasının, Anayasa'nın 40. maddesine aykırılık oluşturmadığını belirterek benimsemiş ve kararında; bireyler hakkında kurulan işlemlere karşı kanun yolları, başvurulacak merciler ile sürelerin belirtilmesi yönünden Devlete verilen görevin bir zorunluluk içerdiğine, bu zorunluluk nedeniyle her kanunda özel bir düzenleme yapılması gerekmediğine değinerek, Anayasa'nın 40. maddesinin 2. fıkrasının, doğrudan uygulanır nitelik taşıdığını kabul etmiştir.
Devletin, işlemlerinde, bireylerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğunu düzenleyen Anayasa'nın 40. maddesinin 2. fıkrasının, ayrı bir yasal düzenlemenin varlığını gerektirmeyen, doğrudan uygulanabilir nitelik taşımasından dolayı, yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak idarî mercileri ve kanun yolları ile sürelerini belirtmeleri zorunludur.
Bu kapsamda, Anayasa'nın 125. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 40. maddesinin 2. fıkrasının birbirleriyle olan ilişkisine de değinmek gerekmektedir.
Anayasa'da yer alan düzenlemeler, normlar hiyerarşisinde aynı düzeyde yer aldığından bu kuralların birbirine üstünlüklerinden söz etmek mümkün olmamakla birlikte, Anayasal normlar değerlendirilirken normun kabul edildiği tarihe bakılarak yorum yapılabilmesi mümkündür. Bu kapsamda, her ne kadar Anayasa'nın 125. maddesinde, idarî işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirim tarihinden başlayacağı belirtilmiş ise de; 40. maddeye eklenen fıkrayla idarî işlemlerde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağının ve sürelerinin belirtilmesi zorunluluğu getirildiğinden, kişilere bildirilen idarî işlemlerde başvuru süresi ve başvuru yerinin de gösterilmesi gerekmektedir. Dava açma süresini başlatacak olan bildirim, Anayasa'nın amir hükmü gereğince başvuru mercii ve süresini de gösteren yazılı bildirimdir. Bunun dışındaki yazılı bildirimler, Anayasa'nın 40. maddesinin amir hükmüne uygun olmadığından, dava açma süresini başlatmayacaktır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen "komisyon kararında başvuru yolu ve süresinin gösterilmediği" iddiasına yönelik olarak davalı idarece "davacının bir an haklı olduğu düşünülse dahi genel dava açma süresi içerisinde davasını açmaması nedeniyle itirazın yerinde olmadığı" şeklinde savunma yapılmışsa da, anılan ihale komisyonu kararının tebliğinde kanun yolu ve süresinin gösterildiğine dair herhangi bir belge sunulmadığı gibi savunmada bu duruma yönelik bir açıklama yapılmadığı da görülmüştür.
Bu itibarla, Devletin, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğunu öngören Anayasa'nın 40. maddesinin 2. fıkrasındaki düzenlemeye rağmen, kesinleşen ihale sonucunun davacıya bildirildiği ihale komisyonu kararı ile bu karara karşı yapılan itirazın reddine yönelik … tarih ve … sayılı davalı idare işleminde, davacının hangi kanun yolları ve mercilere başvurabileceği ve dava açma süresi belirtilmediğinden, idarenin doğru bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve hak arama özgürlüğünün ihlâl edilmiş olması karşısında, dava konusu işlemin tebliğ edildiği tarihte dava açma süresinin işlemeye başlamadığı anlaşıldığından, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 15/09/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Anayasa'nın 40/2. maddesi hükmü ile bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde haklarını arayabilmelerine kolaylık ve olanak sağlanması amaçlanmış; idareye, işlemlerinde, ilgililerin kaç gün içinde, hangi mercilere başvurabileceklerini bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Anayasa'nın 125. maddesinde de, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin "yazılı bildirim" tarihinden başlayacağı belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinde, idare mahkemelerinde idari işlemlere karşı dava açma süresinin "altmış gün" olduğu, dava açma süresinin idarî uyuşmazlıklarda, yazılı bildirimin yapıldığı günden itibaren başlayacağı; 20/A maddesinde ise ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin "otuz gün" olduğu kurala bağlanmıştır.
Yine 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinde bu Kanun'un 11. maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı da öngörülmüştür.
İdarenin Anayasa'dan kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmesi esas olmakla birlikte, belirtilen yükümlülüğün yerine getirilmemesi, idari işlemlere karşı açılan davalarda dava açma süresinin işletilmeyip, ihmâl edilmesi sonucunu da doğurmamalıdır. Böyle bir durumda idari işlemin yazılı olarak bildirilmesi üzerine dava açma süresinin hesabı açısından özel dava açma süresinin değil genel dava açma süresinin esas alınması gerekir. Ayrıca, idari işleme karşı hangi merciye başvuracağını bilmeyen ilgilinin dava açmadan önce 2577 sayılı Kanun'un 11. madde hükümleri uyarınca işlemi tesis eden idareye yaptığı başvurunun dava açma süresini durdurmayacağını bilmesi de mümkün değildir.
Olayda, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 3. maddesinin (g) fıkrası kapsamında 17/01/2020 tarihinde yapılan dava konusu ihalede davacının teklifinin değerlendirme dışı bırakıldığı, ihale komisyon kararının davacı tarafından 30/01/2020 tarihinde tebliğ edildiğinin belirtildiği, anılan komisyon kararına karşı 04/02/2020 tarihli dilekçe ile davalı idareye itiraz başvurusunda bulunulduğu, itirazın … tarih ve … sayılı yazı ile reddedildiği, itirazın reddine yönelik kararın davacı tarafından 10/02/2020 tarihinde tebliğ edildiğinin belirtildiği, anılan ret kararına karşı Kamu İhale Kurumu'na 13/02/2020 tarih ve 7939 sayılı dilekçe ile itirazen şikâyet başvurusunda bulunulduğu, Kamu İhale Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararı ile başvurunun görev yönünden reddine karar verildiği, anılan Kurul kararına karşı … İdare Mahkemesi'nde açılan iptal davasında 08/04/2020 tarihinde davanın reddine karar verildiği ve 04/09/2020 tarihinde bakılan dava açıldığı anlaşılmaktadır.
İdari işleme karşı hangi merciye başvuracağını bilmeyen davacının, 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinde öngörülen ve özel bir yargılama niteliği taşıyan ivedi yargılama usulünü, bu usule tâbi işlerde geçerli olan dava açma süresini ve idarî başvuru yolu bulunup bulunmadığını bilmesi mümkün değildir.
Bu durumda, İdare Mahkemesince davacının teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasına yönelik komisyon kararına ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine yönelik işleme karşı ivedi yargılama usulünde geçerli olan 30 gün içinde dava açılmadığı belirtilmiş ise de, kendisine Anayasa'nın 40/2. maddesine uygun yazılı bildirim yapılmayan davacının, ivedi yargılama usulüne tâbi ihaleye yönelik komisyon kararı ile bu karara karşı yapılan itirazın reddine yönelik işlemin iptali istemiyle 2577 sayılı Kanun'un 7. maddesinde belirtilen altmış günlük genel dava açma süresi içinde dava açması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 04/09/2020 tarihinde açtığı davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararının belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
