17. Hukuk Dairesi 2020/3382 E. , 2021/3279 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 21.08.2008 tarihinde gerçekleşen kazada davacının ağır şekilde yaralandığını ve 14 gün yoğun bakımda kaldığını, tedavisinin 6 ay sürdüğünü ve bu sürede çalışamadığını, davacının iş gücü kaybı ve manevi tazminat alacağı hakkında açtığı davanın Denizli 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/5 Esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, davacının kaza sonrası dönemde zaruri ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak hale geldiğini ve annesi ... ile halası ... refakat edip bakımıyla ilgilendiklerini, 8 ay boyunca ayağa kalkamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00TL bakıcı tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan delillere göre; üç kez randevu tarihi verildiği ancak davacının randevu günlerinde bulunmadığı görüldüğünden dava ispatlanamadığından davanın reddine dair karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle zarar gören davacının bakıcı gideri tazminatı talebidir.
6100 sayılı HMK’nın 90. maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
Aynı Kanunun 94. maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
2-Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
3-Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
4-Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
Somut olayda; mahkemece 11.07.2019 tarihli celsede maluliyet raporu aldırılması için kurulan ara kararı usulüne uygun değildir. Ayrıca Mahkemece 11.07.2019 tarihinde Pamukkale Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp ABD"na yazılan randevu müzekkeresinde hastane tarafından randevu için gün verildiğinde Mahkemeye bilgi verilmesi istenmiştir. Bu durumda mahkemece, öncelikle mağdur ..."ın kaza sonrasında tedavisine ilişkin tüm film, grafik, tahlil, tetkik sonuçları v.s. gibi tüm tıbbi belgelerinin
getirilmesi, daha sonra bu belgelere göre davacının maluliyetinin, kazanın vuku bulduğu tarihte geçerli olan 22.07.2008 itibariyle yürürlükte olan "Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü" hükümleri esas alınarak için dosyanın ATK 3.İhtisas Dairesine gönderilerek maluliyet raporunun aldırılması ve sonrasında konusunda uzman bilirkişiden aktüerya raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 25/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.