Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/1963
Karar No: 2018/7327
Karar Tarihi: 26.06.2018

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/1963 Esas 2018/7327 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2016/1963 E.  ,  2018/7327 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    K A R A R


    Davacı, davalının ailesince kendilerine ait olan taşınmazı davacıya devretme vaadi karşılığı davacıdan para istediğini, 7.000,00.-TL"nin davalıya teslim edildiğini ancak daha sonra söz konusu edilen taşınmazın davacıya devir işleminin yerine getirilmediğini, verilen paranın iadesi talebinin de karşılanmadığını, bunun üzerine başvurulan icra takibine ise haksız yere itiraz ediliğini ileri sürerek; itirazın iptali ve takibin devamına, % 20"den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, takip ve dava konusu edilen borcun tarafı olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı iddiasını ispat için icra dosyası, banka havalesi, tanık ve yemin deliline dayanmıştır.
    Davacının yemin teklifi karşısında, davalı “davacı ... Koçbank Şubesinde bana 7.000,00 TL para verdi, bu parayı kayınvalideme vermemi söyledi, ben de bu parayı götürüp kayınvalideme verdim, daha sonradan kayınvalidemin bu parayı davacıya ödeyip ödemediğini bilmiyorum, ben olay günü sadece davacı ve kayınvalidem arasında aracılık yapmıştım.” şeklinde beyanda bulunmuş bu beyan mahkemece bağlantısız birleşik ikrar kabul edilip, davalı tarafın davacıdan almış olduğu parayı kayınvalidesine verdiğini ispat edemediği söz konusu parayı haksız olarak yedinde alıkoyduğu ve bu parayı davacıya iade etmesi gerektiği, bu itibarla da davalı aleyhine yapılan icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Uyuşmazlık, davacı tarafından teklif edilen yemini eda eden davalının, yemin edeceği hususa bazı ilaveler yaparak yemini eda etmiş olması nedeniyle yemin altında söylediği sözlerin bölünüp bölünemeyeceğine ilişkindir.
    Yemin ile iddianın sonucu, yemin edecek kimsenin iradesine ve vicdanına bırakılmış olur ve yemin altında söylenen sözler bölünemez. Gerçekten de yemin edecek olan kimse, ikrarda olduğu gibi, yemin edeceği hususa bazı ilaveler yapacak tarzda yemin edebilir. Bu takdirde yemin yine bütün olarak ele alınmak gerekir (Üstündağ, S.: Medeni Yargılama Hukuku, ... 1977, C.I,s. 575).
    Konu ile ilgili olarak Kuru da, yemin edenin, mahkemenin hazırladığı yeminli ifade metnini aynen tekrarlamak zorunda olmayıp, kendisine sorulan sorulara metin dışı bazı açıklamalar yapmak suretiyle cevap verebileceğini; bu halde mahkemenin, yemin edenin sözlerini bölmeden tüm olarak değerlendirmesi gerektiğini ifade etmektedir (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, ... 2001, C.III, s. 2530). Öğretide, yemin altında söylenen sözlerin bölünemeyeceği, yani yemin edilen husustaki ifadenin bir bütün olarak ele alınıp değerlendirilmesi gerektiği hususu ... tarafından da dile getirilmektedir... .: Medeni Yargılama Hukukunda Yemin, ... 2012, s.178).
    Nitekim, öğretide olduğu gibi Hukuk Genel Kurulunun 01.04.1964 gün ve 146/253 sayılı kararı ile 16.03.2012 gün ve 2011/3-861 E., 2012/158 K. sayılı kararlarında da yemin teklif etmenin iddianın sonucunu yemin edecek kişinin iradesine ve vicdanına bırakma, yani onun söyleyeceklerinin doğru olduğunu hâkimin kabul etmesine önceden rıza göstermek demek olduğu ve yemin altında söylenen sözlerin tüm olarak göz önünde bulundurulması gerektiği benimsenmiştir. Bu ilke son olarak yine Hukuk Genel Kurulunun 2017/3-1002 E., 2018/494 K. sayılı ilamı ile tekrar edilmiştir.
    O hâlde, somut olayda, davalının yemin beyanında söylediği sözlerin de bir bütün olarak ele alınıp değerlendirilmesi gerekir.
    Davalı yemininde, davacının ... Koçbank Şubesinde kendisine dava konusu edilen 7.000,00 TL parayı verdiğini, bu parayı kayınvalidesine vermesini söylediğini, kendisinin de bu parayı götürüp kayınvalidesine verdiğini, daha sonradan kayınvalidesi tarafından davacıya ödeme yapılıp yapılmadığını bilmediğini, olay günü sadece davacı ve kayınvalidesi arasında aracılık yaptığını beyan etmiştir. Görüleceği üzere davalı kendisinin borçlu sıfatıyla dava konusu parayı almadığı sadece aracılık yaptığına dair yemin etmiş olup, davalının bu beyanı içinde geçen parayı davacıdan teslim almış olduğuna ilişkin cümlenin bu beyandan ayrılarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Davalının yemin beyanı bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacıya ait paranın davalı tarafından geri verilmek şartıyla ödünç olarak alındığı, ancak iade edilmeyerek davalıda kaldığı yönündeki davacı iddiasının kanıtlanamadığının kabulü gerekmiştir.
    Davalının yemininin bölünmesi, “bağlantısız birleşik ikrar” olarak kabul edilemez. İkrardan söz edilebilmesi için, bir tarafın bir vakıa ileri sürmüş olması, diğer tarafın da bu vakıanın doğru olduğunu bildirmesi gerekir. İkrarın konusu, ancak karşı tarafın ileri sürdüğü vakıalar olabilir. Bir tarafın, kendisinin ileri sürdüğü bir vakıanın doğruluğunu bildirmesi ikrar niteliği taşımayacağı gibi, karşı tarafın ileri sürdüğü hukuki sebepler de ikrara konu olamazlar. Davalının, ikrar ettiği maddi vakıanın hukuki vasfının ileri sürülenden farklı bulunduğunu bildirmesi karşısında, somut olayda, basit (adi) veya bileşik ikrarın söz konusu olamayacağı çok açıktır. Zira her ikisinin de temel koşulu, ileri sürülen maddi vakıanın ve onun hukuki vasfının birlikte kabul edilmiş olmasıdır. Vakıa kabul edilmekle birlikte, onun farklı bir hukuki vasıfta olduğunun ileri sürülmesi durumunda, vasıflı ikrardan söz edilmesi gerekir. Bu yöndeki bir iradenin, diğer tarafı ispat külfetinden kurtardığı söylenemez. Yine, öğretide vasıflı ikrarın bölünemeyeceği benimsenmiştir. O halde, somut olayda davalının savunması, vasıflı ikrar (gerekçeli inkâr) niteliğindedir ve bu ikrar bölünemez. Çünkü vasıflı ikrarda kanıtlama yükümlülüğü, ikrar eden tarafa (davalıya) değil, vakıayı ileri süren tarafa (davacıya) aittir. Uyuşmazlıkta ispat yükü davalı yana borç olarak para verdiğini ileri süren davacıdadır. Mahkemece, delillerin bu yönde değerlendirilmesi gerekirken, ispat yükü ters çevrilerek ve davalının yemin beyanı yanlış yorumlanarak davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi