
Esas No: 2017/678
Karar No: 2017/730
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2017/678 Esas 2017/730 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2017 / 678 KARAR NO : 2017 / 730 KARAR TR : 27.11.2017 |
ÖZET : Davacının karayolunda meydana gelen trafik kazası sonucu uğradığı maddi ve manevi zararların davalı Karayolları Genel Müdürlüğünden tazmin edilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. Maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk |
K A R A R
Davacı : İ. D.
Vekili : Av. İ.G.
Davalı : Karayolları Genel Müdürlüğü
Vekilleri : Av. D.G.Ç., Av.E.D.
O L A Y : 1-Davacı vekili dilekçesinde; 28.08.2014 tarihinde sürücü M. S. D.’ın sevk ve idaresindeki 27 … 8616 plaka sayılı ticari yolcu minibüsü ile seyir halinde iken, sağa tehlikeli viraja girdiği sırada aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek yoldan çıkıp uçuruma devrilmesi neticesinde ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini; olayda ağır yaralanan müvekkilinin, dalağını kaybettiğini, ayağından sakat kaldığını; bu nedenle meydana gelen iş gücü kaybı için şimdilik talep hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00-TL.nin davalı A. Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen talep etme zorunluluğu doğduğunu; Ferdi Kaza Koltuk Sigortası açısından şimdilik 5.000,00-TL.’nin davalı E. Sigorta A.Ş. den müştereken ve müteselsilen talep etme zorunluluğu doğduğunu; Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumluluğu açısından; Anayasamızın 125. maddesinin son fıkrası gereğinde idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunu; Kurumun trafik kazasının olduğu yerde gerekli önlemleri zamanında almamış olması nedeniyle doğan zararı tazmin etmesinin gerektiğini; kazanın meydana geldiği mahalde kaza tespit tutanağı ve Pervari Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan 09.09.2014 tarihli bilirkişi incelemesi sonucunda, emniyet şeridi ve banketlerin, yol şerit çizgisinin ayrıca trafik işaret ve levhalarının olmadığı, yolun yüzeyinde gidiş istikametine göre sağ tarafında güvenli sürüşü etkileyebilecek şekilde 30m uzunluğunda 6m genişliğindeki alanda mıcır bulunduğu, ayrıca virajın iç kısmında aşınmaya bağlı olarak asfalt ile toprak zemin arasında kot(yükseklik) farkının oluştuğu, dolayısıyla bu durumun güvenli sürüşe etki edebileceği görülerek yolun bakım ve onarımından sorumlu kuruluş olan Karayolları Genel Müdürlüğünün bu kazanın yaşanmasında kusurlu bulunduğunun anlaşıldığını; Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığının 24.12.2012 tarih 2012/541E, 2012/438 K sayılı kararında, oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğunun belirtildiğini ifade ederek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte şimdilik iş güç kaybı tazminatı adı altında 5.000,00-TL.’nin A. Sigorta A.Ş ile Zorunlu Ferdi Kaza Sigortası kapsamında 5.000,00 TL nin E. Sigorta A.Ş.’den den; 100.000,00-TL manevi tazminatın Karayolları Genel Müdürlüğünden tahsil edilmesi istemiyle, 1-A. Sigorta A.Ş., 2-E. Sigorta A.Ş. ve 3-Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı 1.10.2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.
Van 5.Asliye Hukuk Mahkemesi, 15.5.2015 tarihindeki 1.celsede, E:2014/406 sayı ile, davalı Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı açılan davanın tefrikine, ayrı bir esasa kaydedilerek yargı yolu bakımından, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar vermiş ve Karayolları Genel Müdürlüğüne ilişkin dava, Mahkemenin E:2015/282 sayılı esasına kaydedilmiştir.
VAN 5.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 26.5.2015 gün ve E:2015/282, K:2015/237 sayı ile, “(…) Açılmış olan dava tazminat istemine ilişkin olup, davacı 28/08/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle, Karayolları Genel Müdürlüğü"nün gereken önlemleri zamanında almamış olması nedeniyle sorumlu olduğundan bahisle davalı Karayollarından tazminat isteminde bulunmuşsa da; ayrıntıları Yargıtay 4. Hukuk Dairesi"nin 28/11/2012 tarih 2012/14538 esas 2012/18061 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; davalı Karayolları Genel Müdürlüğü"nün kamu tüzel kişisi sıfatına sahip olduğu, bir kamu kurumu tarafından kamu yasaları uyarınca yapılmış olan tesislere bakma ve o tesisleri kullanma yükümlülüğünün yine kamu yasalarından doğan bir yükümlülük olduğu, bu nedenle eylem ve işlemlerinin kamusal nitelikte olup kamu hizmeti kavramı içerisinde değerlendirilmesinin gerektiği, istemin ileri sürülüş ve olayın gerçekleşme biçimine göre davanın anılan davalıya yöneltilmesinin nedeninin hizmet kusurundan kaynaklandığı, bu nedenle anılan nitelikteki bir kamu tesisinin gerek yapılmasındaki, gerekse kullanılması veya korunmasındaki kusurdan doğan zararların; idari işlem ve eylemlerden doğan zarar niteliğinde bulunduğundan ödetilmesi isteklerinin 11.2.1959 tarihli ve 17/15 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın II. Bendi hükmünce ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası"nın 2/1-b maddesi gereğince tam yargı davası olarak idari yargı yerinde açılacak davada ileri sürülmesi gerektiği(Bkz; aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesi"nin 18/03/2013 tarih 2013/3077 esas 2013/3610,12/09/2013 tarih 2013/12062 esas 2013/12042 karar, 24/09/2013 tarih 2013/11985 esas, 2013/12752 karar sayılı ilamı), yargı yolunun caiz olmasının dava şartlarından olması nedeniyle mahkemece yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmese bile resen nazara alınmasının gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, Mahkememizce 2014/406 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan 15/05/2015 tarihli celsede davalı Karayolları Genel Müdürlüğüne açılan davanın tefrikine, ayrı bir esasa kaydedilerek yargı yolu bakımından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE… karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez; 28.08.2014 tarihimle meydana gelen trafik kazası sonucu sakat kalan müvekkilinin uğradığı iş gücü kaybı zararı için fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkilinin uğradığı sakatlık nedeniyle 2.000,00.-TL iş gücü kaybı tazminatı ve 30.000,00.-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalıdan ve ayrıca sorumluluğu doğabilecek diğer kişi, kurum veya kuruluşlardan müştereken ve müteselsilen alınarak taraflarına ödenmesi istemiyle Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı 31.7.2015 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.
Van 3.İdare Mahkemesi; 12.8.2015 gün ve E:2015/1317, K:2015/847 sayı ile, kazanın gerçekleştiği yerin, Siirt İli, Pervari İlçesi, Yukarı Balcılar Köyü olduğu hususu ve 2577 sayılı Kanun"un 36 ncı maddesinde düzenlenmiş bulunan yetki kuralı uyarınca, iş bu davanın görüm ve çözümünün, kaza yerinin bağlı bulunduğu yer idare mahkemesi olan Batman İdare Mahkemesinin yetkisinde bulunduğu gerekçesiyle; 2577 sayılı Kanunun 15/1-a maddesi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili Batman İdare Mahkemesi"ne gönderilmesine karar vermiş; dosyanın gönderildiği Batman İdare Mahkemesi; 26.2.2016 gün ve E:2016/239, K:2016/223 sayı ile, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesi’nin 23/07/2015 tarihli ve 1159 sayılı müstemir yetki kararnamesi ile 01/09/2015 tarihinden itibaren Siirt İdare Mahkemesi"nin faaliyete geçirilmesine karar verildiği; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 32 - 36. maddeleri uyarınca bu davada yetkili mahkemenin, Siirt İdare Mahkemesi olduğu gerekçesiyle; 2577 sayılı Kanunun 15. maddesinin 1/a bendi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının uyuşmazlığın çözümünde yetkili Siirt İdare Mahkemesi"ne gönderilmesine karar vermiştir.
SİİRT İDARE MAHKEMESİ; 26.5.2017 gün ve E:2016/1222 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde; “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” hükmüne, Geçici 21. maddesinde de; “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, M. S. D."ın sevk ve idaresindeki 27 … 8616 plakalı ticari yolcu minibüsünün 29.08.2014 tarihinde karışmış olduğu tek taraflı ölümlü ve yaralanmalı trafik kazasında 2.000,00 TL iş gücü kaybı ve 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi talebi ile açılan davada, davalı idarenin trafik kazasının olduğu yerde gerekli önlemleri almamış olmasından bahisle doğan zararın tazmini talebiyle KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ"ne karşı ilk olarak Van 5. Asliye Hukuk Mahkemesi"nde 2015/282 esasına kayden açılan davada, 26.05.2015 gün ve 2015/237 sayılı kararı ile uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanı görev yönünden reddine karar verildiği, akabinde Mahkememiz nezdinde aynı istemle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin 1. fıkrasının iptali istemiyle yapılan itiraz başvurularını inceleyen Anayasa Mahkemesi, 26.12.2013 tarih ve E:2013/68, K2013/165 sayılı kararı ile;(…), itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir...” gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oybirliğiyle reddetmiştir.
Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında; “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca tüm yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar durumundadır.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemler ile trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; olayda, M. S.D."ın sevk ve idaresindeki 27 …. 8616 plakalı ticari yolcu minibüsünün 29.08.2014 tarihinde karışmış olduğu tek taraflı ölümlü ve yaralanmalı trafik kazasında 2.000,00 TL iş gücü kaybı ve 30.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı idarenin trafik kazasının olduğu yerde gerekli önlemleri almamış olmasından bahisle doğan zararın tazmininin talebiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi"nin 2918 sayılı Yasanın 110. maddesinin yürürlüğe girdiği 19.01.2011 tarihinden itibaren benzer uyuşmazlıklarda istikrarlı olarak verdiği kararlarda, adli yargının görevli olduğuna işaret edilmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Mahkememizin görevsizliği nedeniyle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca, Van 5. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2015/237 Esas sayılı dosyası temin edilerek görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi"nce görevli yargı yerinin belirlenmesi hakkında bir karar verilmesine kadar işin ertelenmesine…” karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 27.11.2017 günlü toplantısında:
I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında davalı Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine açılan dava yönünden görev uyuşmazlığın doğduğu; idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacının karayolunda meydana gelen trafik kazası sonucu uğradığı maddi ve manevi zararların davalı Karayolları Genel Müdürlüğünden tazmin edilmesi isteminden ibarettir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun, “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:
a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,
b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,
c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)
d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,
e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,
f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,
g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,
h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,
i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)
j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,
k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.
(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)” hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dava dosyalarının incelenmesinden; sürücüsünün sevk ve idaresindeki 27 … 8616 plakalı yolcu minibüsünün 29.08.2014 tarihinde virajı alamayarak uçuruma yuvarlanması sonucu meydana gelen ölümlü ve yaralanmalı trafik kazasında, araçta yolcu olarak bulunan davacının da yaralandığı; olayda, emniyet şeridi ve banketlerin, yol şerit çizgisinin ayrıca trafik işaret ve levhalarının olmadığı, yolun yüzeyinde gidiş istikametine göre sağ tarafında güvenli sürüşü etkileyebilecek şekilde 30m uzunluğunda 6m genişliğindeki alanda mıcır bulunduğu, ayrıca virajın iç kısmında aşınmaya bağlı olarak asfalt ile toprak zemin arasında kot(yükseklik) farkının oluştuğu, dolayısıyla bu durumun güvenli sürüşe etki edebileceği görülerek yolun bakım ve onarımından sorumlu kuruluş olan Karayolları Genel Müdürlüğünün bu kazanın yaşanmasında kusurlu bulunduğu iddia edilerek, bu olaydan dolayı yoksun kaldığı işgücü kaybı ile uğradığı manevi zararın Karayolları Genel Müdürlüğünce tazmin edilmesi istemiyle davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan; Siirt İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Van 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin; 26.5.2015 gün ve E:2015/282, K:2015/237 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Siirt İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Van 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin; 26.5.2015 gün ve E:2015/282, K:2015/237 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 27.11.2017 gününde Üyelerden Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Nuri NECİPOĞLU
|
Üye Şükrü BOZER
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ |
Üye Mehmet AKSU
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Ahmet Tevfik ERGİNBAY
Üye Turgay Tuncay VARLI
|
KARŞI OY
3.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580 K:2015/592 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz. 27.11.2017
ÜYE ÜYE
Süleyman Hilmi AYDIN Turgay Tuncay VARLI
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
