
Esas No: 2020/2021
Karar No: 2021/1584
Karar Tarihi: 27.09.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/2021 Esas 2021/1584 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2021
Karar No : 2021/1584
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri Yardımcısı Vekili …
İSTEMİN KONUSU: Danıştay Onuncu Dairesinin 28/11/2019 tarih ve E:2014/4177, K:2019/8904 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 04/04/2014 tarih ve 28962 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığının Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik'in 4. maddesinin, 5. maddesinin 1. fıkrasının (a), (b), (k), (m) ve (o) bentlerinin, 6. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin, 7. maddesinin 1. fıkrasının (b), (c) ve (ç) bentlerinin, 8. maddesinin 1. fıkrasının (b) ve (c) bentleri ile 3. fıkrasının, 9. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin, 11. maddesinin 1. fıkrasının (a), (c) ve (k) bentlerinin ve 14. maddesinin iptali ile Yönetmeliğin dayanağı olan 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un "Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı" başlıklı 28/A maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesinin, 3., 7. ve 8. fıkralarının Anayasa'ya aykırı olduğundan bahisle iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 28/11/2019 tarih ve E:2014/4177, K:2019/8904 sayılı kararıyla; davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi görülmemiş,
3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un başlıklı 28/A maddesi ile 04/04/2014 tarih ve 28962 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığının Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik'in 4., 5., 6., 7., 8., 9., 11. ve 14. maddelerinde yer alan kurallar aktarılarak,
Yönetmeliğin 4. maddesi, 7. maddesinin 1. fıkrasının (b), (c) ve (ç) bentleri, 11. maddesinin 1. fıkrasının (a), (c) ve (k) bentleri ile 14. maddesi yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin anılan maddelerinin, 30/12/2016 tarih ve 29934 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığının Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirildiği ve davanın bu kısmının konusuz kaldığı,
Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (a), (b), (k), (m) ve (o) bentleri, 6. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi, 8. maddesinin 1. fıkrasının (b) ve (c) bentleri ile 3. fıkrası, 9. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi yönünden;
Davacı tarafından, söz konusu düzenlemelerin Anayasa'nın yerinden yönetim ilkesine aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de; dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 3152 sayılı İçişleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 28/A maddesinin 1. fıkrası ile 8. fıkralarının iptali istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesinin 12/09/2013 tarih ve E:2013/19, K:2013/100 sayılı kararı ile;
"Kuralda, mahallî idareler ya da belediye terimi yer almamakta, "ildeki kamu kurum ve kuruluşları" ibaresine yer verilmektedir. Metinde geçen ildeki kamu kurum ve kuruluşları ibaresi, genel bir hüküm niteliğindedir. Belediyelerle ilgili hizmetlerde aksama olması hâlinde merkezî idarenin yapacağı işlemleri öngören daha özel bir düzenleme niteliğindeki 5393 sayılı Kanun'un 57. maddesi hükmü ile maddeye ilişkin gerekçede Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıklarının 'Merkezi idarenin taşrada yürüttüğü işlerle ilgili olarak' kurulduğunun ifade edilmiş olması hususu bir bütün olarak değerlendirildiğinde kuralın, mahallî idareleri kapsamadığı ve buna bağlı olarak da Anayasa'nın 127. maddesiyle çelişen bir yönünün bulunmadığı açıktır.
Kaldı ki, belediyelerin de bir kamu tüzel kişiliğine sahip olmaları ve genel manada Türkiye Cumhuriyeti idaresinin yerinden yönetim kuruluşu olmaları nedeniyle kuralda geçen kamu kurum ve kuruluşları ibaresinin belediyeleri de kapsadığı kabul edilse bile kuralın, Anayasa'ya aykırı bir tarafı yoktur. Zira, mahallî idarelere ilişkin vesayet denetimini düzenleyen Anayasa'nın 127. maddesinin beşinci fıkrasında merkezî idarenin idari vesayet yetkisinin "kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde" olacağı belirtilmek suretiyle idari vesayet yetkisinin kullanımı konusunda yasama organına takdir yetkisi tanınmıştır. Anayasa'nın idari vesayet yetkisinin usul ve esaslarının kanunla yapılması gerektiğini buyurmasının temel nedeninin idarenin keyfi müdahaleler yoluyla mahallî idarelerin özerkliğinin ihlal edilmesinin önüne geçilmesi fikrinin olduğu açıktır.
Dava konusu kuralda, valinin idari vesayet yetkisinin konusu ve yetkiyi kullanma biçimine ilişkin hususların belirtildiği ve böylece Anayasa'nın 127. maddesinde öngörülen usul ve esaslara kanunda açıkça yer verildiği görülmektedir. Kural uyarınca, valinin söz konusu yetkisini kullanabilmesi için aksadığı iddia edilen yatırım ve hizmetin öncelikle ildeki kamu kurum ve kuruluşlarınca yürütülmesi gereken yatırım ve hizmetlerden olması gerekmektedir. Kural, hizmetin aksamasını yeterli görmemekte bu aksaklığı halkın sağlığı, huzur ve esenliği ile kamu düzeni ve güvenliğini olumsuz etkilediğinin de vali veya ilgili bakanlıkça tespit edilmesini aramaktadır. Böyle bir durumda, vali uygun süre vererek öncelikle hizmet ve yatırımda aksaklığın yapıldığı ilgili kamu kurum ve kuruluşundan hizmet ve yatırımın gerçekleştirilmesini isteyecektir. Hizmet ve yatırımın verilen sürede gerçekleşmemesi hâlinde, vali bu yetkisini kullanabilecektir. Valinin yapacağı bu işlemlere karşı idari yargı yoluna başvurulabileceği tabiidir." gerekçesiyle 3152 sayılı Kanun'un 28/A maddesinin 1. ve 8. fıkralarının Anayasa'ya aykırı olmadıklarına ve iptal istemlerinin reddine karar verildiği,
Bu haliyle, Anayasa Mahkemesinin yukarıda bir kısmına yer verilen kararının gerekçesinde, 3152 sayılı Kanun'un 28/A maddesinin, mahalli idareleri kapsamadığının belirtildiği ve Yönetmeliğin dava konusu maddelerinde de belediyelere yönelik bir düzenlemenin yapılmadığının anlaşıldığı,
Bu durumda, Yönetmeliğin dava konusu maddelerinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçeleriyle,
04/04/2014 tarih ve 28962 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığının Görev, Yetki ve Sorumlulukları ile Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik'in 4. maddesi, 7. maddesinin 1. fıkrasının (b), (c) ve (ç) bentleri, 11. maddesinin 1. fıkrasının (a), (c) ve (k) bentleri ile 14. maddesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (a), (b), (k), (m) ve (o) bentleri, 6. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi, 8. maddesinin 1. fıkrasının (b) ve (c) bentleri ile 3. fıkrası, 9. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, temyize konu kararda "kamu kurum ve kuruluşları" ibaresinin belediyeleri kapsamadığı yorumu yapılmış ise de; kanunların ve yönetmeliklerin müphem ifadeler içermemesi gerektiği, Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığına verilen görev ve yetkilerin muğlak ve belirsiz olduğu, bu nedenle Yönetmeliğin bu yönüyle Anayasa'ya ve Kanun'a aykırı olduğu, "kamu kurum ve kuruluşları" ibaresinin yerel yönetimleri kapsaması halinde dahi bu durumun Anayasa'nın 127. maddesine aykırı olmadığı yönündeki yaklaşımın kabulünün mümkün olmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Başkan … ile Üyeler …, …, … ve …; dava konusu Yönetmelik'te mahalli idarelere yönelik bir düzenleme yapılmaması nedeniyle, davacının menfaatinin etkilenmediği, bu nedenle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği yolundaki usule ilişkin oylarına karşılık, davacının dava açma ehliyetinin bulunduğuna oyçokluğu ile karar verilerek işin esasına geçildi.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen karar verilmesine yer olmadığına, kısmen davanın reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 28/11/2019 tarih ve E:2014/4177, K:2019/8904 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 27/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
