
Esas No: 2020/1939
Karar No: 2021/1591
Karar Tarihi: 27.09.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/1939 Esas 2021/1591 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1939
Karar No : 2021/1591
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR): 1- … (…)
2- … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
3- … Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU:Danıştay Onuncu Dairesinin 17/09/2019 tarih ve E:2014/4171, K:2019/5781 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının isminin itiraz hakemliği listesine kaydedilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlem ile Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 13. maddesinin 1., 3. ve 4. fıkralarının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 17/09/2019 tarih ve E:2014/4171, K:2019/5781 sayılı kararıyla;
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30. maddesinin 7. ve 8. fıkralarında yer alan kurallar aktarılarak,
Yönetmeliğin 13. maddesinin 1. fıkrası yönünden;
Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 13. maddesinin 1. fıkrasının, 18/04/2019 tarih ve 30749 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 4. maddesi ile değiştirildiği ve bu fıkrada yer alan "bu maddenin üçüncü fıkrasında öngörülen sınavdan muaf olanlar" ibaresi ile "sınava tabi olanlar ise sınavı yapacak kuruluşa başvurur" ibaresinin fıkra metninden ve Yönetmelik'ten çıkarıldığı, söz konusu Yönetmelik değişikliğinin 5. maddesiyle asıl Yönetmeliğe eklenen 13/A maddesinde de, sigorta hakemliği sınavının önceki düzenlemeye nazaran daha ayrıntılı olarak düzenlendiği, hiç kimsenin ya da hiç bir akademik unvanın sınavdan muaf tutulmadığı,
Anılan değişiklik ile Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 13. maddesinin 1. fıkrasında yer alan sınav ile ilgili ibareler fıkra metninden ve Yönetmelikten çıkarıldığından, bu fıkranın iptali istemi yönünden davanın konusuz kaldığı,
Yönetmeliğin 13. maddesinin 3. fıkrasının, "Hukuk alanında doçent ve üzeri akademik unvana sahip olanlar ile adli yargı hakim emeklileri sınavdan muaftır." cümlesi dışında kalan kısımları yönünden;
5684 sayılı Kanun'un 8. fıkrasının (c) bendine, 13/06/2012 tarih ve 6327 sayılı Kanun'un 58. maddesiyle eklenen, Müsteşarlığın bu fıkra uyarınca aranacak deneyim ve bu deneyime esas teşkil eden bilginin tespitine ilişkin ölçütleri belirlemeye yetkili olduğu yönündeki hükmün, Anayasa'nın 2., 36. ve 123. maddelerine aykırı olduğu iddiasıyla iptali için Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla başvurulmuş olup, Anayasa Mahkemesinin 01/04/2015 tarih ve E:2014/139, K:2015/36 sayılı kararıyla, "Kanun'un gerekçesinde konuyla ilgili olarak; sigortacılık alanında ihtisas mahkemelerinin olmaması, yargı sürecinin uzun zaman alması ve masraflı olması nedeniyle, sigortalıların bazı uyuşmazlıklarda riski üstlenen tarafların haksız da olsa önerdikleri tazminatı kabul etmek durumunda kaldıkları, bu durumun da sigortalıları mağdur ettiği ve sigortacılık sektörüne duyulan güveni sarstığı, getirilen tahkim sistemi ile sigorta sözleşmesinden doğan tüm uyuşmazlıkların çözümünün amaçlandığı, tahkim sisteminin işleyişe kavuşması ve uygulama alanı bulabilmesi için de sigortalıların sistemin tarafsızlığına olan güveninin sağlanması gerektiği, bu amaçla sigorta hakemliği müessesesinin tasarlandığının ifade edildiği; öte yandan, 4059 sayılı Hazine Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 1. maddesinde, Hazine Müsteşarlığının, maddede belirtilen diğer görevler yanında, sigorta sektörüne ilişkin faaliyetleri düzenlemek, uygulamak, uygulamanın izlenmesi ve geliştirilmesine ilişkin esasları tespit etmek amacıyla kurulduğunun hüküm altına alındığı, bu bağlamda itiraz konusu kuralla, Hazine Müsteşarlığı'na sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların sigorta hukukunda veya sigortacılıkta belirli bir bilgi birikimi ve deneyime sahip kişiler tarafından çözülmesini sağlamak amacıyla verilen yetkinin, işin özelliğinden kaynaklanan, uzmanlık gerektiren, teknik konuları içeren, objektif bir düzenleme yetkisi olduğu; Kanun koyucunun, sigorta hakemlerinin; malî güç dışında sigorta şirketi ve reasürans şirketi kurucularında aranan nitelikleri taşıması, en az dört yıllık yüksek okul mezunu olması ve sigorta hukukunda en az beş yıl veya sigortacılıkta en az on yıllık deneyimi olması gerektiğini belirterek, bu kişilerde bulunması gereken niteliklerle ilgili asli düzenlemeyi yaptığı ve bu şekilde Hazine Müsteşarlığına verilen yetkinin çerçevesini belirlediği, buna göre, itiraz konusu kuralla sigorta hakemi olabilmek için sigorta hukukunda veya sigortacılıkta sahip olunması gereken deneyimin ve bu deneyime esas teşkil eden bilginin tespitine ilişkin ölçütlerin belirlenmesi yetkisinin sigorta sektörünü düzenlemekle görevli kılınan Hazine Müsteşarlığına verilmesinin, yasama yetkisinin devri olarak nitelendirilemeyeceği" gerekçesiyle söz konusu hükmün Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine karar verildiği,
Görüldüğü üzere, kanun koyucunun, sigorta hakemlerinde bulunması gereken niteliklerle ilgili asli düzenlemeyi yaptığı, sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların sigorta hukukunda veya sigortacılıkta belirli bir bilgi birikimi ve deneyime sahip kişiler tarafından çözülmesini sağlamak amacıyla da sigorta hakemlerinde aranacak deneyim ve bu deneyime esas teşkil eden bilginin tespitine ilişkin ölçütleri belirleme konusunda Hazine Müsteşarlığına yetki verdiği,
Kanun ile verilen bu yetkiye dayanılarak dava konusu Yönetmelik'te 24/07/2013 tarihinde değişiklik yapılarak, sigorta hakemlerinde aranacak deneyime esas teşkil eden bilginin tespitine ilişkin objektif bir ölçüt olduğu tartışmasız olan sınav konusunda düzenleme yapıldığı,
Bilindiği üzere sınavın, kişinin belirli bir konu hakkında edindiği bilgiyi ölçmek için kullanılan, kişinin yeterliliğinin değerlendirilebilmesi ve birden çok aday arasında seçim yapılabilmesi için tercih edilen objektif bir yöntem olduğu,
5684 sayılı Kanun'un 30. maddesinin 8. fıkrasının (c) bendi ile sigorta hakemlerinde aranacak deneyim ve bu deneyime esas teşkil eden bilginin tespitine ilişkin ölçütleri belirlemeye Hazine Müsteşarlığının yetkili kılındığı ve bu hükmün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunun Anayasa Mahkemesince reddedildiği dikkate alındığında; sözü edilen bilginin tespit ve değerlendirilmesinin objektif bir yöntem olan sınav ile yapılmasının öngörülmesinde ve bu hususta Yönetmelik'te düzenleme yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı,
Öte yandan, 18/04/2019 tarih ve 30749 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile Yönetmeliğin 13. maddesinin 3. fıkrası değiştirilmiş ise de, anılan fıkrada yer alan sınava ilişkin hükümlerin yeni teselsül ettirilen 13/A maddesinin 1. fıkrasında aynen korunduğunun görüldüğü,
Yönetmeliğin 13. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "Hukuk alanında doçent ve üzeri akademik unvana sahip olanlar ile adli yargı hakim emeklileri sınavdan muaftır." cümlesi yönünden;
Söz konusu düzenlemenin iptali istemiyle açılan başka bir davada, Dairelerinin 17/09/2019 tarih ve E:2013/8255, K:2019/5775 sayılı kararıyla dava konusu düzenlemenin iptaline karar verildiği,
Ayrıca, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 29/06/2015 tarih ve YD İtiraz No:2015/342 sayılı kararı ile dava konusu düzenlemenin yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği, anılan yargı kararı üzerine 19/01/2016 tarih ve 29598 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 3. maddesiyle dava konusu düzenlemenin yürürlükten kaldırıldığı,
Bu nedenle, söz konusu düzenleme yönünden davanın konusuz kaldığı,
Yönetmeliğin 13. maddesinin 4. fıkrası yönünden;
21/10/2013 tarihinde kayda giren ilk dava dilekçesinde, Yönetmeliğin 13. maddesinin 1. ve 3. fıkraları ile başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptalinin istenildiği, Dairelerinin dilekçe ret kararı sonrasında verilen 21/07/2014 tarihli yenileme dilekçesinde ise, sınava ilişkin hüküm içerdiği iddiasıyla Yönetmeliğin 13. maddesinin 4. fıkranın da iptalinin istenildiği,
Bu durumda, 19/08/2013 tarihinde tebliğ edilen bireysel işlem ile birlikte tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde en geç 21/10/2013 tarihinde, Yönetmeliğin 13. maddesinin 4. fıkrasının da iptali istemiyle dava açılması gerekirken, 21/07/2014 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine hukuken olanak bulunmadığı,
… tarih ve … sayılı bireysel işlem yönünden;
Davacının isminin itiraz hakemliği listesine kaydedilmesi istemiyle yaptığı başvurunun, Yönetmeliğin 13. maddesinde belirlenen sınavdan muaf olma koşullarını taşımadığı ve ilgili hükümde öngörülen sınav şartına tabi olmaksızın itiraz hakem heyeti listesine kaydedilemeyeceği gerekçesiyle reddedildiği,
Dava konusu işlemin dayanağı olarak gösterilen sınava ilişkin Yönetmelik maddelerinde yukarıda açıklandığı üzere hukuka aykırılık görülmediği, hatta hukuk alanında doçent ve üzeri akademik unvana sahip olanlar ile adli yargı hakim emeklilerini sınavdan muaf tutan düzenlemenin de Dairelerince iptaline karar verildiği dikkate alındığında, davacının sınav şartına tabi olmaksızın itiraz hakem heyeti listesine kaydedilemeyeceği yönündeki dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçeleriyle,
Yönetmeliğin 13. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "Hukuk alanında doçent ve üzeri akademik unvana sahip olanlar ile adli yargı hakim emeklileri sınavdan muaftır." cümlesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, Yönetmeliğin 13. maddesinin 3. fıkrasının diğer kısımları ile … tarih ve … sayılı bireysel işlem yönünden davanın reddine, Yönetmeliğin 13. maddesinin 4. fıkrası yönünden ise davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, dava konusu Yönetmelik ile getirilen sınav şartının kanuni dayanağının bulunmadığı, bu nedenle sınava ilişkin düzenlemeler içeren Yönetmeliğin 13. maddesinin 1., 3. ve 4. fıkralarında hukuka uygunluk bulunmadığı, söz konusu hükümlere dayanılarak tesis edilen bireysel işlemin de iptali gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen karar verilmesine yer olmadığına, kısmen davanın süre aşımı yönünden reddine, kısmen davanın esastan reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 17/09/2019 tarih ve E:2014/4171, K:2019/5781 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 27/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
