
Esas No: 2019/2453
Karar No: 2019/6387
Karar Tarihi: 21.03.2019
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2019/2453 Esas 2019/6387 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... ADLİYE MAHKEMESİ 28. HUKUK DAİRESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin ret kararına karşı davacı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
... Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi davacı avukatının istinaf başvurusunu kabul ederek HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince ... İş Mahkemesinin 14/09/2017 tarih ve ... Esas, 2017/101 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar vermiştir.
... Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi"nin kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 1998 yılından itibaren iş akdinin geçerli sebep gösterilmeksizin feshedildiği 12.03.2015 tarihine kadar yaklaşık 17 yıl çalıştığını, 2012 Eylül tarihinde yeni açılan Firüzköy şubesine müdür olarak atandığını, bu görevde Şubat 2014 ayına kadar çalıştığını, işten çıkarılma tarihine kadar da Genel Müdürlük bünyesinde görevde bulunduğunu, yeni açılan şubede çok kısa bir süreliğine görevde bulunduğu halde Bankayı zarara uğrattığı, şahsına veya başkaları yararına menfaat sağladığı gerekçesiyle işten çıkarıldığını ileri sürerek, iş akdinin feshinin haksız ve geçersiz olduğunun tespitine ve davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 16.07.2012 tarihli karar ile Bankanın ... Şubesine müdür unvanı ile görevlendirildiğini, 10.03.2014 tarihinde makam onayı ile Genel Müdürlük emrine alındığını, davacının ... Şubesi Müdürü iken hatalı işlem ve uygulamalarına ilişkin olarak Banka Teftiş Kurulu Başkanlığınca düzenlenen soruşturma raporunun Yönetim Kurulunda görüşülmesi sonucu 05.03.2014 tarihli karar ile işten çıkarma cezası ile tecziye edilmesine ve mali sorumluluğunun bulunmasına karar verildiğini, davacının görev sırasında yaptığı usulsüzlükleri kabul ettiğini, kredili müşteriler ile elden para alışverişine girdiği, soruşturma raporunda birçok usulsüz hatalı kredi kullandırılarak Bankanın 16.07.2014 tarihi itibariyle takip hesaplarında izlenen 4.015.928,58 TL"lik riske sebebiyet verdiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, dosyaya sunulan müfettiş raporu ile dosya kapsamında alınan bilirkişi raporundan davacının davalı bankanın ... Şubebinde müdür olarak görev yaptığı dönemde faal olmayan ya da takipte olan firmalara kredi açmak ve usulsüz işlemler yapmak suretiyle bankayı zarara uğrattığı, uğranılan zararın miktarı dikkate alındığında davacının iş akdinin feshinin haklı ve yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ç) İstinaf Başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
D) İstinaf Sebepleri: davacı vekili istinaf başvurusunda, Bankanın kendi sistemine firmalara ait mali tabloların ve ticaret sicil bilgilerinin girilmesiyle Kobi Skor Sistemi tarafından otomatik olarak oluşturulduğunu, oluşan kredi ve teminat tablosu doğrultusunda Komite tarafından uygun görülen kredilerin kullandırıldığını, teminata alınan çek ve senetlerin istihbarat sorgusunun şube personeli tarafından yapıldığını, şube müdürünün firma teminatlarından alınan çek ve senedi görmesinin, incelemesinin mümkün olmadığını, zaten istihbarat sorgulamaları olumsuz olduğunda teminat girişinin sistem tarafından onaylanmadığını, kredinin dolaylı olup olmadığının kredi kullandırım aşamasında şube müdürü ya da çalışanlar tarafından tespit edilemeyeceğini, üç ayda bir iç denetim birimi kontrolörleri ve yılda bir teftiş kurulu müfettişleri tarafından yapılan denetimlerde kredilerde mevzuata aykırılık olmadığının defalarca yapılan incelemelerden anlaşıldığını, denetlemelerde tespit edilen ve eleştiri konusu yapılan hatalı uygulamaların telafilerinin sağlandığını, takip riskinin kredilendirme olayının ayrılmaz bir parçası olduğunu, davacının beş ay gibi kısa sürede Şubeyi karlılık durumuna geçirdiğini ve ödül aldığını, sadece müşteri beyanı ile işten çıkarılmasının haksızlık olduğunu, ... şubesinden Genel Müdürlük emrine alınmasından 1 yıl sonra iş akdinin haklı nedenle feshedilmesinin mümkün olmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesi’nce, işverence müfettiş marifetiyle detaylı inceleme yapıldıktan sonra 21.07.2014 tarihinde 154 sayfalık soruşturma raporunun tamamlandığı, davacının iş akdinin feshine dair Yönetim Kurulu Kararının 05.03.2015 tarihli olduğu, soruşturma raporunun tamamlanmasından sonra işverence fesih tarihine kadar 8,5 ay beklendiği, bu dönemde iş ilişkisinin devam ettiği, Genel Müdürlük emrinde görev yaparken terfi ettirilerek 22.07.2014 tarihinde ise İdari İşler Müdürlüğünde Müdür Yardımcılığı görevine getirildiği, işverence davacı hakkında usulsüzlük nedeniyle suç duyurusunda bulunulmadığı gibi, hakkında mali sorumluluğu nedeniyle icra takibi yapılmadığı ya da dava açılmadığı, işveren açısından haklı fesih için öngörülen 6 günlük hak düşürücü sürenin geçtiği, anılan eylemlerin işverence geçerli fesih nedeni kabul edilmesi için makul sürede fesih yoluna gidilmediği, makul süre içinde geçerli fesih hakkını kullandığından söz edilemeyeceğinden feshin geçersiz olduğunun kabulü gerekirken, yerel mahkemece hatalı değerlendirme ile feshin haklı nedene dayandığının kabulü ile davanın reddine karar verilmiş olmasının dosya kapsamı ve yerleşik içtihatlara uygun olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
F) Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
G) Gerekçe:
İşveren feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Banka Müfettişleri tarafından düzenlenen 21.07.2014 tarih ve 43/1 sayılı soruşturma raporunda yer alan davacının 17.07.2014 tarihli yazılı savunmasında “... iş yoğunluğu nedeniyle Komiti Karar tutanaklarından çoğu sonradan imzalanmakla birlikte imzalanması konusunda asla zorlama ve baskı yapmadığını, gerek kendisinin gerekse şube personelinin tecrübesizliğinin de etkisiyle hatalı kredi tespitleri veya teminat kabullerinin olduğunu, kredi komisyoncuları ile ilişkisinin olmadığını” 17.11.2014 tarihli yazılı savunmasında ise “Şubemiz müşterilerinden ... ile Başpınar Gıda Tek. İnş. Ltd. Şti. nin muhabecisi ... ’un ticari işlemler nedeniyle tanışmaları neticesinde, firmanın kredi ihtiyacı ile büyük ölçekli ve kredibilitesi yüksek firmaların şubemize kazandırılması amacıyla firma Şubemize yönlendirilmiş, Bankamız tarafından talep edilen tüm evraklar firma muhasebecisi tarafından Şubemize gönderilmiştir... 5. Bölge Krediler Müdürlüğünden yetki alınmasına istinaden 50.000 TL kredi kullandırımı yapılmış, ...’ın talebi üzerine inşaat ve gıda sektörleinde birlikte hareket edeceği ortakları ile ...’ın ofisinde buluşulacağı kendisinin de orada olacağı ifade edilmiş bu nedenle kredi tutarı yerinde ödenmek ve dekontlar ofiste imzalanmak üzere işyerine götürülmüştür. Ancak ... işyerinin uzadığı gerekçesiyle gelemediğini biz ...’ın işyerinde beklerken telefonla bildirmiş, akşam kendileriyle yemek yiyeceğini para ve makbuzların ...’a teslim edilerek kendisine ulaştırılması yönünde telefonla sözlü talimat vermiş, talimatına istinaden işlem bu şekilde yapılmıştır... ,...’a teslim etmekte herhangi bir şüphe duymadım...,... isimli şahsa, ... ’ın telefon talimatına istinaden kullanmayı talep ittiği kredileri yukarıda belirtildiği şekilde teslim ederek, daha sonra ... tarafından imzalandığı düşünülün makbuzları teslim aldım. Söz konusu işlemler sırasında, müşteriyi kaybetmeme, plasmanımızı artırma amacıyla telefon talimatı ve şahıslara duymuş olduğum güvene dayalı olarak bu şekilde davranışımın hatalı olduğu ve işlemin Banka Mevzuatına aykırılık teşkil ettiğinin bilincindeyim, müşteri imzalarının huzurda alınması gerekliydi... Şirketin devrolması ve kredilerin geri ödemesinde sorun yaşanmaya başlanmasının ardından imzaların kendine ait olmadığını iddia etmesi, imzaların bilinçli olarak kendisi tarafından atılmadığı ihtimalini güçlendirmektedir.” beyanlarında bulunmuştur.
Ayrıca dosya kapsamında bulunan ... aracılıyla davacı ile tanıştırıldığını ve akabinde 25.11.2013 tarihinde Başpınar Gıda İnş. Teks. Tur. Elek. San. Ve Tic. Ltd. Şirketine hissedar olan ... ’un ... Cumhuriyet Başsavcılığına davacı ve ... hakkında nitelikli dolandırıcılık, hile ile borç evrakı imzalatma suçundan suç duyurusunda bulunduğu, dilekçesinde davacı ... Gülnar’ın yetkisini kullanarak bir takım evrakları imzalattığını, dolandırıldırıldığını iddia ettiği, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Genel Soruşturma Bürosu’nun Davalı Bankaya gönderdiği 26.08.2014 tarih ve ... sayılı yazısı ile kredi çekildiğinde Bankanın ... Şube Müdürü olan ...’ın ifadesi alınmak üzere Cumhuriyet Başsavcılına müracaat etmesi hususunun kendisine tebliğ edilmesinin istenildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar soruşturmanın akıbeti hakkında dosyada belge olmasa da davacının müşterileri ile ilişkilerini gösteren ve Bankanın itibarına verilen zararı ortaya koymaktadır.
Diğer taraftan davacı ve dava dışı kişiler hakkında Banka Müfettişi tarafından düzenlenen soruşturma raporu 21.07.2014 tarihinde tamamlanarak davacının işten çıkarılması cezası ile tecziye edilmesinin uygun olacağı belirtilmiş, aynı Müfettiş tarafından davacıya gönderilen 13.11.2014 tarihli yazıda “Başpınar Gıda İnş. Teks. Tur. Elek. San. Tic. Ltd. Şirketinin hesabından ... ’ın adına gerçekleştirilen toplam tutarı 574.000 TL olan 9 adet tediye işlemine ait dekont üzerindeki imzalar kriminal incelemeye tabi tutulmuş olup, söz konusu imzaların ... ’a ait oladığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca söz konusu firma hesabından yapılan para çekme işlemleri ... ’a sorulmuş olup, ilgili tediye dekontları üzerindeki imzaların kendisine ait olmadığını ve yapılan tediye işlemleriyle bir alakasının bulunmadığını ifade etmiştir. Başpınar Gıda İnş. Teks. Tur. Elek. San. Tic. Ltd. Şirketinin hesabından gerçekleştirilen 9 adet para çekme işleminde, Bankamız mevzuatına göre müşteri imzasının huzurda alınması gerekliliğine riayet etmediğiniz, ödemeye ilişkin paraları uhdenize almak, emaneten almış olduğunuz parayı firmaya/firma yetkilisine teslim etmemek, karşılığında imzası taklit edilmiş olan tediye dekontlarını şube yetkililerine teslim etmemek suretiyle firma hesabından 574.000 TL’yi zimmetinize ve/veya 3. şahısların zimmetine geçirdiğiniz tespit edilmiştir.” hususları ile ilgili davacıdan yeniden savunma istenilmiş, davacı 17.11.2014 tarihinde yukarıda içeriği belirtilen savunmayı vermiştir. Müfettiş raporu tamamlandıktan sonra dahi soruşturma kapsamının ve konusunun çok geniş olmasından dolayı ortaya çıkan yeni durumlar çerçevesinde, davacının savunması yeniden alınmıştır.
Diğer taraftan, İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı ile Emekli Banka Müdüründen oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 29.04.2016 tarihli raporda, “.. açılan kredilerin büyük kısmının takip hesaplarına aktarılması ve yeterli teminatın bulunmaması hususları dikkate alındığında davalı Bankanın yaptığı iş akdi feshi uygulamasının haklı nedenlere dayandığı ..” belirtilmiş, davacı vekilinin itirazı üzerine Üniversite Öğretim Üyesi ve Emekli Banka Müdüründen oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 22.11.2016 tarihli raporda davacının banka imajına yakışmayan davranışlarda bulunduğu, hatalı kredi tespitleri veya teminatlarını kabullerinin olduğunu, hata ve ihmallerinin olduğunu kabul ettiği, bankacılık kurallarına uygun olmayan çalışma şekli ile 4 Milyon TL civarında kredi tutarının takibe intikal etmesine sebebiyet verdiği, davalı bankanın hem maddi, hem de imaj yönünden manevi zarar görmesine sebebiyet verdiği, feshin kaçınılmaz olduğu yönünde değerlendirme yapılmıştır.
Dairemizin 10.01.2019 tarihli ve 2018/10886 E., 2019/672 K. sayılı kararı ile “Yönetim Kurulu kararında belirtilen İnsan Kaynakları Başkanlığı’nın 27.02.2015 tarih ve 09/09 sayılı yazısının Yönetim Kurulu’na hangi tarihte ulaştığının ve buna ilişkin belgenin gönderilmesi için dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne GERİ ÇEVRİLMESİNE” karar verilmiş, davalı Banka tarafından gönderilen 20.02.2019 tarihli yazıda Yönetim Kurulu kararında belirtilen İnsan Kaynakları Başkanlığı’nın 27.02.2015 tarih ve 09/09 sayılı müzekkeresinin Yönetim Kurulu’na ulaştırılmasına ilişkin teslim belgesi tutulmamakla birlikte söz konusu müzekkerenin, müzekkerenin düzenlendiği tarihten sonraki ilk Yönetim Kurulu toplantısının yapılacağı 05.03.2015 tarihinde Yönetim Kurulu’na sunulduğunun tespit edildiği belirtilmiştir.
Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi’nce, davacının iş akdinin feshine dair Yönetim Kurulu Kararının 05.03.2015 tarihli olduğu, soruşturma raporunun tamamlanmasından sonra işverence fesih tarihine kadar 8,5 ay beklendiği, işveren açısından haklı fesih için öngörülen 6 günlük hak düşürücü sürenin geçtiği, anılan eylemlerin işverence geçerli fesih nedeni kabul edilmesi için makul sürede fesih yoluna gidilmediği, makul süre içinde geçerli fesih hakkını kullandığından söz edilemeyeceğinden feshin geçersiz olduğunun kabulünün gerektiği belirtilmiş ise de Müfettiş raporu tamamlandıktan sonra dahi soruşturma kapsamının ve konusunun çok geniş olmasından dolayı ortaya çıkan yeni durumlar çerçevesinde, davacının savunmasının yeniden alındığı, İnsan Kaynakları Başkanlığı’nın 27.02.2015 tarih ve 09/09 sayılı müzekkeresinin Yönetim Kurulu’na 05.03.2015 tarihinde sunulduğu, aynı tarihte davacının iş akdinin feshine karar verildiği ve 12.03.2015 tarihinde davacı tarafından feshin tebellüğ edildiği, başka bir anlatımla feshe ilişkin Yönetim Kurulu Kararı’nın 6 iş günü içinde davacıya bildirildiği, bilirkişi raporları ve dosyada yer alan diğer bilgi ve belgeler dikkate alındığında, iş akdinin haklı nedenle ve süresinde yapıldığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
Bölge Adliye Mahkemesi’nin temyiz edilen kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve Dairemizce 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3. maddesi uyarınca aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Bölge Adliye Mahkemesinin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2- Davanın REDDİNE,
3- Alınması gereken 44,40 TL karar-ilam harcından davacının yatırdığı 27,70 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 16,70 TL karar-ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazine"ye irat kaydına,
4- Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 61,20 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5- Taraflarca yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve isteği halinde ilgilisine iadesine,
6- Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7- Yatırdığı temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,
8-Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesi"ne, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine,
Kesin olarak 21.03.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
