
Esas No: 2020/4310
Karar No: 2021/4316
Karar Tarihi: 28.09.2021
Danıştay 10. Daire 2020/4310 Esas 2021/4316 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/4310
Karar No : 2021/4316
DAVACI : …
DAVALI : … Bakanlığı
DAVANIN_ÖZETİ : Davacı tarafından, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü'nün "Cezaevi ve Tutukevinde Bulunan Kişilere Yönelik Yardımlar" konulu 03/05/2018 tarih ve E:49260 sayılı Genelgesi uyarınca alınan ilke kararının iptali, ilke kararının bütün mahkumları kapsayacak şekilde gözden geçirilmesi ve ilke kararı sebebiyle oluşan mağduriyetinin giderilmesi için davalı idarece 1.000.000,00 TL tazminat ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca hazırlanan Tetkik Hakiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dilekçeler üzerine ilk inceleme" başlıklı 14. maddesi, 3. fıkrası, (c) bendinde, dava dilekçesinin, davacının dava açma ehliyeti olup olmadığı yönünden inceleneceği; "İlk inceleme üzerine verilecek karar" başlıklı 15. maddesi, 1. fıkrası, (b) bendinde de, davacının, dava açma ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığında davanın reddine karar verileceği hükümlerine yer verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 14. maddesinde, kısıtlıların fiil ehliyetinin bulunmadığı; 16. maddesi, 1. fıkrasında, ayırt etme gücüne sahip kısıtlıların, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremeyecekleri, karşılıksız kazanmada ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hakları kullanmada bu rızanın gerekli olmadığı; 407. maddesi, 1. fıkrasında, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan her erginin kısıtlanacağı; aynı maddenin 2. fıkrasında, cezayı yerine getirmekle görevli makamın, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlü olduğu; 413. maddesi, 1. fıkrasında, vesayet makamının, bu görevi yapabilecek yetenekte olan bir ergini vasi olarak atayacağı; 448. maddesinde, vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vasinin, vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerinde temsil edeceği; 449. maddesinde vesayet altındaki kişi adına kefil olmanın, vakıf kurmanın ve önemli bağışlarda bulunmanın yasak olduğu; 462. maddesi, 1. fıkrası, 8. bendinde, vasinin dava açabilmesi için vesayet makamının izninin gerektiği; 471. maddesinde ise, özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkumiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayetin, hapis halinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağı hükümleri bulunmaktadır.
Aktarılan bu hükümlere göre bir yıl veya daha fazla süreli hapis cezasına mahkum olanların cezalarını çekmeye başlamaları üzerine, hükmü icra ile görevli idarenin durumu sulh hukuk mahkemesine hemen ihbar ederek vasi atanmasını sağlamakla yükümlü olduğu; kısıtlının, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davalar dışındaki davaları, vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesinin izni ile vasisi tarafından veya vasinin tayin edeceği vekili aracılığıyla açabileceği kuşkusuzdur.
Dava dosyasının incelenmesinden; bir yıldan uzun süreli hapis cezasıyla hükümlü olan davacı tarafından açılan davanın, mevzuat uyarınca vasi tarafından veya davacının vasisinin tayin ettiği vekili tarafından açılmadığı; davacının … Sulh Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla kısıtlanarak babası …'ün velayeti altına alındığı, Dairemizin 19/10/2020 tarih ve E:2020/4310 sayılı ara kararıyla vasi …'e görülmekte olan davaya vasi sıfatıyla icazet verip vermediğinin sorulduğu, ancak vasi … tarafından bu ara kararı kendisine 28/12/2020 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen verilen süre içerisinde herhangi bir başvuruda bulunulmaması üzerine Dairemizin 27/05/2021 tarih ve E:2020/4310 sayılı ara kararı ile davayı takip etme iradesinin "ara kararı yerine getirilmediği takdirde dosyadaki bilgi ve belgelere göre karar verileceği ihtarını" içerecek şekilde vasiye ikinci kez sorulduğu, bu ara kararının da vasi …'e 02/08/2021 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen verilen süre içerisinde vasi … tarafından davanın takip edileceği yönünde bir başvuruda bulunulmadığı gibi ara kararımıza karşılık herhangi bir beyanda da bulunulmadığı görüldüğünden, davacının yasal vasisi konumunda bulunan …'ün görülmekte olan uyuşmazlığı takip iradesinin bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, dava açma ehliyetinden yoksun olan davacının vasisi tarafından takip edilmeyen davanın, davacının objektif ehliyet koşulunu taşımadığı gerekçesiyle ehliyet yönünden reddedilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davanın, 2577 sayılı Kanun'un 15. maddesi, 1. fıkrası, (b) bendi uyarınca EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE, bu kararın tebliğini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyizen başvurulabileceğinin duyurulmasına, kararın bir örneğinin hükümlü …'e 7201 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca tebliğini teminen Siirt E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmesine, 28/09/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
