4. Ceza Dairesi 2017/18828 E. , 2017/21551 K.
"İçtihat Metni"
Kasten yaralama ve tehdit suçundan sanık ...’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle, 86/2, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 2.000,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Osmaniye 1. Sulh Ceza (Kapatılan) Mahkemesinin 23/11/2010 tarihli ve 2010/440 esas, 2010/1161 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde suç işlediğinden bahisle 5271 sayılı Kanun’un 231/11. maddesi uyarınca sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Kanun’un 106/1-1. cümle, 86/2, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 3 ay 10 gün karşılığı adli para cezaları ile cezalandırılmasına, verilen cezaların aynı Kanun’un 51. maddesi gereğince ertelenmesine ilişkin Osmaniye 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 19/07/2012 tarihli, 2010/440 esas, 2010/1161 sayılı ek kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 17.11.2016 gün ve 94660652-105-80-12823-2016-KYB sayılı yazılı istemi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/12/2016 tarih ve 2016/393600 sayılı tebliğnamesiyle bozma düşüncesiyle daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Osmaniye 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 19/07/2012 tarihli, 2010/440 esas, 2010/1161 sayılı kararının bozulması hâlinde, işbu karara istinaden verilen diğer kararların infaz kabiliyeti bulunmadığı değerlendirilerek yapılan incelemede;
1-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. fıkrasında yer alan “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek, cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, denetim süresi içinde kasıtlı suç işleyen sanık hakkında mahkemece daha önce açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükmün açıklanmasına karar verilmesi gerektiği, kaldı ki kasten yaralama suçundan verilen adli para cezasının 5237 sayılı Kanun’un 51. maddesi gereğince ertelenemeyeceği gözetilmeksizin, hükmedilen cezaların ertelenmesine karar verilmesinde,
2-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. maddesi hükmüne ve benzer bir olay nedeniyle verilen Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 22/05/2015 tarihli ve 2015/12016-29693 sayılı ilâmında “Deneme süresinde yeni suç işlenmiş olması nedeniyle duruşma açılmasının amacı, oluşan yeni durum karşısında duruşma açıldığının ve yargılamaya devam olunduğundan sanığın bir şekilde haberdar edilmesini ve bu şekilde savunma hakkının kullanılmasını sağlamaya yöneliktir. Bununla birlikte duruşmanın usûlüne uygun olarak sanığa bildirilmesine karşın duruşmaya katılmaması hâlinde önceki savunma ile yetinilerek hüküm kurulabilecektir” şeklindeki açıklamalara nazaran, mahkemenin duruşma açarak sanığın hukukî durumunu değerlendirmesi gerekirken, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu görülmekle,
TÜRK MİLLETİ ADINA
1-Olay
Dosya kapsamına göre, sanık ...’in, kasten yaralama ve tehdit suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle, 86/2, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 2.000,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Osmaniye 1. Sulh Ceza (Kapatılan) Mahkemesinin 23/11/2010 tarihli ve 2010/440 esas, 2010/1161 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde suç işlediğinden bahisle 5271 sayılı Kanun’un 231/11. maddesi uyarınca sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Kanun’un 106/1-1. cümle, 86/2, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 3 ay 10 gün karşılığı adli para cezaları ile cezalandırılmasına, verilen cezaların aynı Kanun’un 51. maddesi gereğince ertelenmesine ilişkin kararında, denetim süresi içinde kasıtlı suç işleyen sanık hakkında mahkemece daha önce açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükmün açıklanmasına karar verilmesi gerektiği, kaldı ki kasten yaralama suçundan verilen adli para cezasının 5237 sayılı Kanun’un 51. maddesi gereğince ertelenemeyeceği ve mahkemece bu değerlendirmenin, duruşma açarak sanığın hukukî durumunu değerlendirmesi gerekirken, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın kanun yararına bozulması istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
2-Hukuksal Değerlendirme
Dosya kapsamı ve kanun yararına bozma istemi incelenerek birlikte değerlendirildiğinde, sanık hakkında TCK"nın 106/1-1. cümle, 86/2, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 2.000,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde suç işlediğinden bahisle 5271 sayılı Kanun’un 231/11. maddesi uyarınca sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Kanun’un 106/1-1. cümle, 86/2, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 3 ay 10 gün karşılığı adli para cezaları ile cezalandırılmasına cezaların aynı Kanun’un 51. maddesi gereğince ertelenmesine ilişkin dosya üzerinden verilen kararında,
CMK"nın 231/11. maddesi hükmüne ve benzer bir olay nedeniyle verilen Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 22/05/2015 tarihli ve 2015/12016-29693 sayılı ilâmında “Deneme süresinde yeni suç işlenmiş olması nedeniyle duruşma açılmasının amacı, oluşan yeni durum karşısında duruşma açıldığının ve yargılamaya devam olunduğundan sanığın bir şekilde haberdar edilmesini ve bu şekilde savunma hakkının kullanılmasını sağlamaya yöneliktir. Bununla birlikte duruşmanın usûlüne uygun olarak sanığa bildirilmesine karşın duruşmaya katılmaması hâlinde önceki savunma ile yetinilerek hüküm kurulabilecektir” şeklindeki açıklamalara nazaran, mahkemenin duruşma açarak sanığın hukukî durumunu değerlendirmesi gerekirken, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde,
CMK"nın 231/11. fıkrasında yer alan “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek, cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, denetim süresi içinde kasıtlı suç işleyen sanık hakkında mahkemece daha önce açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükmün açıklanmasına karar verilmesi gerektiği, kaldı ki kasten yaralama suçundan verilen adli para cezasının 5237 sayılı Kanun’un 51. maddesi gereğince ertelenemeyeceği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar vermesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunun anlaşılmasına göre, Osmaniye 1. Sulh Ceza (KAPATILAN) Mahkemesi"nin 19/07/2027 tarihli kararının kanun yararına bozma isteminin yerinde olduğu anlaşılmaktadır.
3-Sonuç ve Karar
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden Osmaniye 1. Sulh Ceza (kapalı) Mahkemesi"nin 19/07/2012 tarihli ve 2010/440 esas, 2010/1161 karar sayı ile verilip kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre, 6763 sayılı Kanun"la değişik CMK"nın 253 ve 254 maddeleri değişikliğine göre uzlaşma yönünden yeniden değerlendirme ile mümkün olmaması halinde TCK"nın 50. maddesinde yazılı tedbirlerden birine çevrilmesi hususlarında mahkemesi tarafından karar verilmesi gerekeceğinden, sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 05/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.