9. Hukuk Dairesi 2011/16885 E. , 2013/15562 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, kıdem tazminatı, cezai şart alacağı, asgari geçim indirimi alacağı, bakiye süre ücreti alacağı ile ücret alacağının faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı işyerinde 01.08.2001 tarihinde çalışmaya başladığını, iş aktinin işveren tarafından 13.06.2009 tarihi itibari ile fesh edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin genel şartlar bölümünün "d" bendinde aylık ücretler zamanında ödenmediği takdirde bu ücretleri her geçen gün için %3 zammı ile ödemeyi işverenin taahhüt ettiğini, sözleşmede sözleşmenin tarafların karşılıklı rızası ile fesh edebileceği, akdin işveren tarafından rızası dışında fesh edilmesi nedeniyle davalı işverenin cezai şartı ödemekle yükümlü olduğunu, davalı tarafından iş sözleşmesinin süresinden önce feshedilmiş olması nedeniyle BK 325. madde uyarınca bakiye ücretlerinin ödenmesi gerektiğini ileri sürerek ödenmeyen ücretlerin %3 gecikme faizi ile, kıdem tazminatı, cezai şart, asgari geçim indirimi ve bakiye süre ücreti alacaklarını istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece , toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara , toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının yerinde olmaması nedeni ile reddine,
2- Taraflar arasındaki belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce feshine dayalı olarak işverence ödenmesi gereken kalan süreye ait ücretler konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Borçlar Kanununun 325 inci maddesinde, “İş sahibi işi kabulde temerrüt ederse, işçi taahhüt ettiği işi yapmaya mecbur olmaksızın mukaveledeki ücreti isteyebilir” şeklinde kurala yer verilerek işçinin kalan süre ücretini talep hakkı olduğu belirtilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 408. maddesinde işverenin İşi kabuldeki temerrüdü sebebiyle işçinin iş görememesi halinde ücret hakkının olduğu açıklanmıştır. İşçinin iş görme edimini yerine getirememesi halinde yapmaktan kurtulduğu giderler ile başka bir işi yaparak kazandığı veya kasten kaçındığı yararlarının indirileceği de hükme bağlanmıştır.
Bakiye süre ücretinin istenebilmesi için, iş sözleşmesinin haklı bir neden bulunmaksızın işverence feshedilmiş olması gerekir. İşverenin feshi 4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinde yazılı sağlık sebeplerine, ahlâk ve iyi niyet kuralları ile benzerlerine uymayan hallere veya zorlayıcı sebeplere dayanması halinde, sözleşmenin kalan süresine ait ücretler yönünden işçinin talep hakkı doğmaz.
15.03.2003 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 15.03.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4773 sayılı Yasa ile “geçerli fesih” kavramı iş hukukunda yerini almıştır. Her ne kadar geçerli fesih gerek yukarıda değinilen Yasa ve gerekse 4857 sayılı İş Kanununda belirsiz süreli iş sözleşmeleri için öngörülmüş olsa da, belirli süreli iş sözleşmesi bakımından da tartışılmasında yarar bulunmaktadır. Geçerli neden ister işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklansın, isterse işçinin yeterliliği ve davranışlarına dayansın, belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce işverence feshi için gerekçe oluşturmamalıdır. Gerçekten, belirli süreli iş sözleşmesi düzenleyerek taraflar fesih iradelerini sürenin sonuna kadar askıya almış sayılmalıdır. Bu itibarla geçerli nedenlerin varlığına rağmen belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçinin iş sözleşmesi süresinden önce haklı bir neden olmaksızın feshedildiğinde kalan süreye ait ücretinin ödenmesi gerekir.
Belirli süreli iş sözleşmesinde, feshin Borçlar Kanunun 117 nci maddesinde (6098 Sayılı TBK 136) sözü edilen ifa imkânsızlığına dayanması halinde bakiye süre ücreti ödenmesi gerekmez. İfa imkânsızlığı, edimin içeriği değişmeksizin borcun aynen yerine getirilmesinin olanaksız hale gelmesi olarak açıklanabilir.
İşçinin iş görme edimini ifa edememesinin, işverenin temerrüdünden kaynaklanması durumunda, sanki sözleşme devam ediyormuş gibi kalan süreye ait ücret ve diğer hakların ödemesi gerekecektir. İş Hukukunda ücret kural olarak çalışma karşılığı ödenir. Aksinin kanunda öngörülmesi ya da taraflarca açık biçimde kararlaştırılması gerekir. Bakiye süre ücreti eylemli bir çalışmanın karşılığı olmadığından, 4857 sayılı Yasanın 34 üncü maddesinde öngörülen özel faiz uygulanmaz ve bu ücretlere ilişkin olarak sigorta primi ödenmesi de gerekmez.
Borçlar Kanununun 325 inci maddesine (6098 Sayılı TBK 408) göre işçinin, sözleşme kapsamındaki işi yapmaması sebebiyle tasarruf ettiği miktar ile diğer bir işten elde ettiği gelirleri veya kazanmaktan kasten feragat ettiği şeyler kalan süreye ait ücretler toplamından indirilmelidir. Bu konuda gerekli araştırmaya gidilmeli, işçinin sözleşmenin feshinden sonraki dönem içinde başka bir işten gelir elde edip etmediği ya da iş arayıp aramadığı araştırılarak indirim yapılmalıdır.
İşçiye belirli süreli iş sözleşmesinin varlığına rağmen ihbar tazminatı ödenmişse bu tutarın, bakiye süre ücretinden gerekli indirimler yapıldıktan sonra kalan miktar üzerinden mahsup edilmesi gerekir. (Yargıtay 9. HD. 16.6.2008 gün 2007/16098 E, 2008/15750 K.).
Somut olayda mahkemece, davacının bakiye süre ücret alacağı, taraflar arasındaki sözleşmenin süresinin öğretim yılı sonuna kadar yenilendiği, sözleşmenin de öğretim yılı sonunda sona erdiği , bu nedenle bakiye süresi kalmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Ancak, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesi belirli süreli olup, taraflarca sözleşmede kararlaştırılan süreden önce ve haklı neden olmadan iş sözleşmesinin feshedildiği açıktır. Mahkeme, anılan gerekçeyle davanın reddine karar vermiş ise de, davacının işe girdiği tarihten itibaren imzalanan tüm sözleşmelerin her yılın 10. ayından bir sonraki yılın 10. ayına kadar sürecek şekilde tanzim edildiği, artık tarafların iradesinin 1 tam yıl üzerinden oluştuğu, yine son imzalanan sözleşmenin de 2.10.2008 tarihinde sona erdiği, bu durumda sözleşmenin yenilenmesi sonucu hizmet akdi sona ermeseydi yine 2.10.2009 yılına kadar devam edeceği anlaşılmaktadır. Ayrıca, dava konusu dönemde yürürlükte bulunan Borçlar
Kanununun 339. maddesinde belirli süreli sözleşmelerin sona erdirilmediği takdirde 1 yıl için yenilenmiş sayılacağı da hükme bağlanmıştır. Bu nedenle taraflar arasında imzalanan sözleşmede , sözleşmenin öğretim yılı sonuna kadar yenilenmiş sayılacağına ilişkin hükmün değeri yoktur. Açıklanan nedenlerle davacının bakiye süre ücret tutarındaki tazminat talebi, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 325. maddesi çerçevesinde değerlendirilerek ve yasal faiz yürütülerek hüküm altına alınmalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın , yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.