
Esas No: 2019/6893
Karar No: 2021/4427
Karar Tarihi: 30.09.2021
Danıştay 10. Daire 2019/6893 Esas 2021/4427 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No: 2019/6893
Karar No: 2021/4427
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Üniversitesi Rektörlüğü / …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kabule ilişkin kısmının davalı idare tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde 04/06/2013 tarihinde yapılan stent çıkarma işlemi esnasında bağırsağının yırtılmasında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranılan zararın karşılığı olarak 60.000,00 TL manevi tazminatın 04/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; olaya yönelik olarak Adli Tıp 2. İhtisas Kurulunca hazırlanan … tarih ve … sayılı rapor ile dosyada mevcut diğer bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, davacının anatomisinin daha önce geçirmiş olduğu mide ameliyatı nedeniyle değiştiği, bu tür anatomisi değişen hastalara ERCP işleminin her merkezde yapılmadığı, konusunda tecrübeli olan genellikle üniversite kliniklerinde yapılabilen söz konusu tıbbi müdahale işleminin doktorun isteği dışında gelişen yan etkilerinin yüksek olduğu, uygulanan stent çıkarma işlemi neticesinde davacının karın ağrısı ile batın içerisinde abse oluştuğunun tespit edildiği, ortaya çıkan sonuç bakımından davacının maruz kaldığı olağan dışı sağlık sorunu sebebiyle sağlık hizmetinin kusursuz yürütülmediği, buna göre tıbbi müdahalede açık bir hata ve kusur tespit edilememekle birlikte, oluşan bağırsak yırtılmasının sonucu itibarıyla sağlık hizmetinin yeterince etkin yürütülmediğini ortaya koyduğu ve olayda manevi tazminat koşullarının gerçekleştiği, davacının bu süreçte yaşadığı manevi elem ve ızdırabın bir nebze de olsa giderilmesi bakımından takdiren 20.000,00 TL manevi tazminatın, idari başvuru tarihi olan 22/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, usul yönünden, davacı tarafından yapılan bir başvuru bulunmadığı, sadece Sağlık Bakanlığına bir uzlaşma başvurusunda bulunulduğu; esas yönünden ise, dava konusu zararın bir komplikasyon sonucu oluştuğunun Adli Tıp Kurumu raporunda belirtildiği, gerçekleştirilen tıbbi müdahalelerde açık hata veya kusur tespit edilemediği, olayda davalı idarenin ağır kusuru olduğundan söz edilemeyeceği, idarenin tazminat sorumluluğunun doğması için ortada ağır hizmet kusuru bulunması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı, 16/01/2013 tarihinde ağrı şikayetiyle başvurduğu Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi gastroenteroloji kliniğinden, daha önce geçirdiği mide ameliyatı nedeniyle ERCP olarak adlandırılan safra yollarındaki taşların çıkartılması işlemi için İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Gastroenterohepatoloji Bilim Dalına yönlendirilmiş, burada aynı tarihte davacıya sfinkterotomi (safra yoluna stent yerleştirilmesi) işlemi gerçekleştirilmiş, takılan stent aynı Hastanede 04/06/2013 tarihinde çıkarılmış, davacı 11/06/2013 tarihinde karın ağrısı şikayetiyle Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servisine başvurmuş, batın ultrasonografi tetkikinde intrahepatik safra yollarının dilate görünümde olduğu tespit edilmiş, şikayetlerinin devam etmesi üzerine 20/06/2013 tarihinde aynı hastanenin genel cerrahi kliniğine başvurmuş, yapılan muayenenin ardından batın içi apse ön tanısıyla yatarak takip ve tedavisine başlanmış, medikal tedavi ve perkütan direnaj işlemleri uygulanmış, cerrahi bir girişim düşünülmemesi üzerine 09/07/2013 tarihinde taburcu edilmiştir.
Davacı tarafından, yapılan stent çıkarma işlemi sırasında bağırsağının yırtıldığından bahisle uğradığı zararın tazmini istemiyle 22/11/2013 kayıt tarihli dilekçeyle Sağlık Bakanlığına uzlaşma başvurusunda bulunulmuş, uzlaşma teklifinin sağlık çalışanı tarafından reddedildiğinin 23/12/2013 tarih ve 42477 sayılı yazı ile bildirilmesi üzerine de 60.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İdare Mahkemesince, olaya yönelik olarak Adli Tıp 2. İhtisas Kurulunca hazırlanan … tarih ve … sayılı raporda özetle, davacının, gastrojejenostomisi öyküsü olduğu, 04/06/2013 tarihinde koledoktan stent çıkarıldığı, işlemden bir hafta sonra batın içi abse nedeniyle medikal tedavi ve perkütan drenaj uygulandığı, koledoktan stent çıkarılma işleminin endikasyonunun bulunduğu, davacıda tespit edilen bölgesel enfeksiyonun her türlü özene rağmen oluşabilen herhangi bir tıbbi ihmal ve kusura izafe edilemeyen komplikasyon olarak değerlendirildiği yönünde görüş bildirilmesi sonrasında, ortaya çıkan sonuç bakımından davacının maruz kaldığı olağan dışı sağlık sorunu sebebiyle sağlık hizmetinin kusursuz yürütülmediği, oluşan bağırsak yırtılması sonucu itibarıyla sağlık hizmetinin yeterince etkin yürütülmediğini ortaya koyduğundan olayda manevi tazminat koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle, davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminatın idari başvuru tarihi olan 22/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, başka bir ifadeyle zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
Diğer taraftan, idarelerin kamu hizmetlerinin gereği gibi işlemesini sağlayacak organizasyonları yaparak yeterli araç ve gereçle donatılmış bina, tesis ve araçlarda hizmetin özelliğine uygun olarak seçilen ve yetişmiş personelle hizmeti yürütmek yükümlülüğünün bulunduğu da tartışmasızdır.
Zarar gören kişinin hizmetten yararlanan durumunda olduğu ve hizmetin riskli bir nitelik taşıdığı sağlık hizmetinde, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için; zararın, idarenin hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir.
Öte yandan manevi tazminat, mal varlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracıdır. Olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Manevi zararın varlığı, sadece şeref, haysiyet ve onur kırıcı işlem ve eylemlere ya da kişilerin vücut bütünlüğünde meydana gelen sakatlık haline veya ölüm nedeniyle ağır bir elem, üzüntü duyulması şartına bağlı olmayıp, idarenin yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetini gereği gibi eksiksiz olarak sunamaması nedeniyle ilgililerin yeterli hizmet alamamalarından dolayı üzüntü ve sıkıntı duymaları manevi zararın varlığı ve manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli bulunmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare Mahkemesince, davalı idareye ait hastanede davacıya uygulanan stent çıkarma işlemi sırasında davacıda bağırsak yırtığı oluştuğu belirtilerek davacının manevi tazminat istemi kısmen kabul edilmiş ise de, davacının Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesinde batın için apse tanısıyla yapılan yatarak takip ve tedavisine yönelik tıbbi belgelerde, bağırsak yırtığından bahsedilmediği, batın içi apseden bahsedildiği, bu apseye de drenajının sağlanarak medikal tedavi uygulandığı, kişinin 27/05/2015 tarihinde Adli Tıp 2. İhtisas Kurulunda yapılan muayenesinde de, daha önce geçirdiği mide ameliyatına ait skar ile apsenin boşaltılması işlemine ait 1 adet 2,5 cm'lik skarın görüldüğü, başkaca bir ameliyat izine rastlandığının belirtilmediği, dolayısıyla stent çıkarma işlemi sonrasında, davacıda bağırsak yırtığı oluşmadığı, batın içi apse oluştuğu görülmektedir.
Uyuşmazlıkta, hizmet kusuru bulunup bulunmadığı hususuna yönelik olarak Adli Tıp 2. İhtisas Kurulunca hazırlanan rapor ve dosyadaki bilgi-belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; davacıya uygulanan stent çıkarma işleminin endikasyon ve tekniğinin tıp kurallarına uygun olduğu, daha sonra saptanan bölgesel enfeksiyonun, işlemin bir komplikasyonu olarak meydana geldiği, dava konusu olayda davalı idareye atfedilebilecek bir hizmet kusuru bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, bünyesinde risk taşıyan sağlık hizmeti nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için zarar görenin elem ve ızdırap duyması yeterli olmayıp hizmetin kusurlu yürütülmüş olması da gerektiğinden, dava konusu olayda davacıya manevi tazminat ödenmesini gerektirecek koşulların gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, manevi tazminat ödenmesini gerektiren koşulların olayda gerçekleşmediği anlaşıldığından, davacının manevi tazminat isteminin tamamen reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kabule ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3.Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/09/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
