
Esas No: 2021/517
Karar No: 2021/3840
Karar Tarihi: 05.10.2021
Danıştay 7. Daire 2021/517 Esas 2021/3840 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/517
Karar No : 2021/3840
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Bankası … Şubesi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı … Başkanlığı
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sigorta muameleleri vergisi beyannamelerinin elektronik ortamda verilmediğinden bahisle, 2007 yılının Haziran, Temmuz, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık dönemleri ile 2008 yılının Ocak ilâ Temmuz dönemlerine ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun reddine dair işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Bozma kararı üzerine; gider vergileri mevzuatında banka ve sigorta muamelelerinden elde edilen gelirlerin farklı beyannamelerle beyan edilme zorunluluğu bulunmadığı, sigorta gelirine ilişkin beyanın banka muameleleri vergisine ait beyanname içerisinde yapıldığına ilişkin iddiaların yorum tekniklerine başvurulmadan belirlenebilecek açıklıktaki vergi hatası olmadığı, hukuki yorum gerektirdiği ve ancak vergilendirme işlemine karşı süresinde açılacak idari davada incelenebileceği, 213 sayılı Kanun'nun 122. ve 124. maddelerinde vergi hataları için öngörülen idari başvuru yolu izlenerek tesis ettirilen işleme karşı açılan idari davada incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu'nda banka ve sigorta muameleleri için iki ayrı beyanname verme zorunluluğu bulunmadığı, sigorta muamelelerine ilişkin beyanın banka muameleleri vergisi beyannamesi içerisinde yapıldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/10/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 116. maddesinde vergi hatası, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlanmış ve bu hatalar, hesap hataları ve vergilendirme hataları başlığı altında 117 ve 118. maddelerde ayrı ayrı düzenlenmiş, 117. maddesinde matrah hataları, vergilendirme ile ilgili beyanname, tahakkuk fişi, ihbarname, tekalif cetveli ve kararlarda matraha ait rakamların veya indirimlerin eksik veya fazla hesaplanmış olması olarak tanımlanmış, 122. maddesinde mükelleflerin vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairelerinden yazı ile isteyebilecekleri, 123. maddesinin 2. fıkrasında da düzeltme merciinin talebi yerinde gördüğü takdirde düzeltmenin yapılmasını emredeceği, yerinde görmediği takdirde, keyfiyetin düzeltmeyi isteyene yazı ile tebliğ olunacağı, 124. maddesinde, vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yoluyla Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri, 126. maddesinin 1. fıkrasında düzeltme yoluna tarh zamanaşımı süresi içinde başvurulabileceği, düzeltme zamanaşımı süresi, zamanaşımı süresinin son yılı içinde tarh ve tebliğ edilen vergilerde hatanın yapıldığı tarihten başlayarak bir yıldan aşağı olamayacağı kuralına yer verilmiştir.
Bu kurala göre düzeltme yolu, vergiye ilişkin hesaplarda; matrah ve miktar hatası bulunması yahut mükerrer vergi istenmesi şeklinde, vergilendirmede ise mükellefin şahsında, mükellefiyetle, verginin mevzuunda ve döneminde yapılmış hataların varlığı halinde izlenebilecek bir idari başvuru yoludur.
Ancak; yükümlülerce vergi idaresine yapılan her başvuru nedeniyle düzeltme yolunun izlendiği düşünülemeyeceği gibi, vergilendirmeye ilişkin bir olayın düzeltme ve şikayet yoluyla yargı önüne getirilebilmesi ve vergi hatasının varlığından söz edilebilmesi için, hukuksal sorun olarak çözümlenmesi gerekmeyen açık ve mutlak bir hata bulunduğunun belirlenebilmesi gerekir.
Başka bir anlatımla, idareden düzeltilmesi talep edilebilecek vergi hataları, kendisinden düzeltme isteminde bulunulan idari makamın veya uyuşmazlık halinde yargı yerinin, 213 sayılı Kanun'un 3. maddesinde öngörülen yorum tekniklerine başvurmadan ilk bakışta anlayabileceği açıklıktaki vergilendirme yanlışlıklarıdır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı adına, sigorta muameleleri vergisi beyannamelerinin elektronik ortamda verilmediğinden bahisle kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle yapılan düzeltme ve şikayet başvurusunun reddi üzerine söz konusu işlemin iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.
Olayda, davalı idarece, 5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanunla, biri hizmet muamelelerine, diğeri ise sigorta muamelelerine ilişkin olmak üzere elektronik ortamda iki ayrı beyanname verme zorunluluğu getirilmesine karşın bu zorunluluğuna uyulmadığından bahisle davaya konu işlem tesis edilmiş, Mahkemece de, işleme konu başvuru vergi hatası kapsamında görülmeyerek dava reddedilmiş ise de, davacının elektronik ortamda verdiği sigorta muamelelerine ilişkin beyanın banka muameleleri vergisi beyannamesi içerisinde yapıldığı iddia edildiğinden, 213 sayılı Kanun'un 3. maddesinde öngörülen yorum tekniklerine başvurmadan ilk bakışta gerçeğe dayalı olduğu anlaşılabilecek nitelikteki bu iddianın, 213 sayılı Kanun'un 116. maddesinde tanımı yapılan vergi hatası kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davayı yazılı gerekçeyle sonuçlandıran mahkeme kararının bozulması gerektiği oyu ile Dairemiz kararına katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
