
Esas No: 2016/371
Karar No: 2021/4602
Karar Tarihi: 06.10.2021
Danıştay 10. Daire 2016/371 Esas 2021/4602 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/371
Karar No : 2021/4602
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / …
(Mülga Gıda, … Bakanlığı)
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından açılan bir başka davada, Dairemizin 28/03/2006 tarih ve E:2005/1393, K:2006/2154 sayılı kararı ile ayçiçek destekleme priminin ödenmemesine ilişkin işlemin iptaline karar verildiği, bu kararın uygulanması sonucunda destekleme priminin ödendiği, ancak davacı tarafından prime isabet eden yasal faizin idarece ödenmediği ileri sürülerek, yasal faizin ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun idarece reddi üzerine 9.950,00 TL tutarındaki yasal faizin, ödemenin yapılacağı tarihe kadar işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla; Dairemizin 22/05/2014 tarih ve E:2011/8516, K:2014/3307 sayılı bozma kararına uyularak, destekleme primine hak kazandığının idarece kabul edilmesi suretiyle 27/10/2008 tarihinde 8.266,25 TL destekleme priminin davacıya ödendiği, hak ediş tarihinde verilmeyen destekleme priminin sonradan ödenmiş olması nedeniyle aradan geçen zamanda uğradığı değer kaybının zamanında ödeme yapmayan idarece tazmini gerektiği, Mahkemece verilen ara kararı ile geç ödemeden dolayı davacının faiz kaybının sorulması üzerine davalı idarece sunulan belgelere göre 8.266,25 TL destekleme primi tutarının hak ediş tarihinde ödenmemesinden dolayı ödemenin yapıldığı tarihe kadar yoksun kaldığı faiz alacağının 10.126,16 TL, davacının dava dilekçesinde belirttiği istemin ise 9.950,00 TL olduğu, söz konusu istemin ıslah edilmediğinin görüldüğü, öte yandan, davacıya ödenecek olan 9.950,00 TL yasal faizin, davacının asıl alacağının ödendiği 27/10/2008 tarihi itibariyle asıl alacağın geç ödenmesinden dolayı uğradığı zarar niteliğinde olduğu, bu nedenle asıl alacakla birlikte ödenmeyen fer'i alacağın zamanında elde edilememesi nedeniyle oluşan değer kaybının ayrıca tazmin edilmesinin faize faiz yürütülmesi olarak nitelenemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulü ile 9.950,00 TL tazminatın idareye başvuru tarihi olan 06/08/2009 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, mahkeme kararının bozularak davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY_TETKİK_HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile faizin başlangıç tarihinin hatalı belirlenmesi ve faiz miktarının yerine toplam alacağın esas alınması suretiyle verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davalı idare tarafından, işbu davada süre aşımı bulunduğu ileri sürülmekte ise de; Dairemizin 22/05/2014 tarihli ve E:2011/8516, K:2014/3307 sayılı bozma kararında belirtildiği üzere, bakılan davanın 2577 sayılı Kanunun 12. maddesi kapsamında idari işlemden kaynaklanan faiz zararının tazminine yönelik bir tam yargı davası olması ve davacı tarafından (önceki davada verilen iptal kararının kesinleştiğini öğrendiği 15/06/2009 tarihinden itibaren) maddede anılan 60 günlük sürede (06/08/2009 tarihinde) idareye başvurularak başvurunun reddi üzerine yine 60 günlük dava açma süresi içinde (31/08/2009 tarihinde) bakılan davanın açılması karşısında, davalı idarenin süre aşımına ilişkin itirazı yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi.
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı tarafından 2002 yılı ayçiçek destekleme priminin ödenmemesine ilişkin işlem ve bu işlemin dayanağı olan 2002 yılı Ürünü Yağlık Ayçiçeği, Soya Fasülyesi ve Kanolanın Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri ile Diğer Alıcılara Satışında Üreticilere Destekleme Primi Ödenmesine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı Uygulama Tebliğinin (Tebliğ No:2003/11) 9. maddesinin 7. ve 8. bentlerinin iptali ile ayçiçek destekleme priminin ödenmesine karar verilmesi istemiyle Dairemizin E:2005//1393 sayılı esasına kayden açılan davada, destekleme priminin ödenmemesine ilişkin işlemin iptaline, dava konusu Tebliğ hükümlerinin iptali ile destekleme priminin ödenmesi istemi yönünden dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; bu kararın uygulanması sonucunda davalı idare tarafından 27/10/2008 tarihinde 8.266,25 TL destekleme primi davacıya ödenmiştir.
Primin geç ödenmesinden dolayı işlemiş yasal faizin idarece ödenmediğini iddia eden davacı, 9.950,00 TL tutarındaki yasal faizin, ödemenin yapılacağı tarihe kadar işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle başvuruda bulunmuştur. Bu başvurunun davalı idarece reddi üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kararların sonuçları" başlıklı 28. maddesinde, "(Değişik:10/6/1994-4001/13 md.) Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez." hükmü bulunmaktadır.
3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 2. maddesinin 1. fıkrasında, "Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1 inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur."; 3. maddesinin 1. fıkrasında ise, "Kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemez.
" hükümleri yer almaktadır."
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; Mahkemece verilen 04/03/2015 tarihli ara kararı ile 2002 yılı için davacıya ödenmesi gereken 8.266,25 TL prim tutarının, hak ediş tarihinden idareye başvuru tarihi olan 06/08/2009 tarihine kadar işletilecek yasal faizin hesaplanmasının davalı idareden istendiği, ara kararına davalı idarece verilen cevap yazısında; vade tarihi olan 27/10/2008 tarihinden idareye başvuru tarihi olan 06/08/2009 tarihine kadar işlemiş faizin hesaplanarak tablo halinde gönderildiği, cevap yazısı ekinde yer alan tabloda 8.266,25 TL ana para miktarına anılan tarihler arasında 1.859,91 TL faiz işletildiği, ana para ve işlemiş faiz toplamının 10.126,16 TL olduğunun belirtildiği görülmektedir.
Ayrıca, Dairemizin aynı konu ile ilgili E:2016/979 ve E:2018/2693 sayılı dosyalarının birlikte incelenmesinden, davalı idarece destekleme ödemelerinden kaynaklanan hak edişlerin, diğer çiftçilere 01/07/2003 tarihinde yapıldığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, 04/03/2015 tarihli ara kararına verilen cevap yazısında belirtilen hesaplamalar esas alınmak suretiyle, destekleme primi tutarının hak ediş tarihinde ödenmemesinden dolayı ödemenin yapıldığı tarihe kadar yoksun kaldığı faiz alacağının 10.126,16 TL olarak hesaplandığı, davacının dava dilekçesinde belirttiği istemin ise 9.950,00 TL olduğu ve söz konusu istemin ıslah edilmediğinin görüldüğü gerekçesiyle dava konusu 9.950,00 TL tazminatın idareye başvuru tarihi olan 06/08/2009 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için, öncelikle davacının, destekleme priminin geç ödenmesi nedeniyle parasının değer kaybı sonucu uğradığı zararın, diğer bir ifadeyle bu zarara uğramaması için idarece ödenmesi gereken faiz alacağının hangi tarihler arasında işletilmesi gerektiği ortaya konulmalıdır.
Buna göre; davacı, idarece primin ödenmesi gereken 01/07/2003 tarihi ile primin fiilen ödendiği 27/10/2008 tarihi arasındaki yaklaşık 5 yıllık sürede prim tutarı olan 8.266,25 TL'yi kullanamamış ve 5 yıllık sürenin sonucunda da enflasyon karşısında kayba uğramış haliyle teslim almıştır. Dolayısıyla davacının vadesinde ödenmeyen prim alacağının geç ödenmesinden doğan zararının (faiz alacağının) 01/07/2003 ile 27/10/2008 tarihleri arasında oluştuğunun, fiilen ödemenin yapılmasıyla ana paradan doğan faiz alacağının son bulduğunun kabulü zorunlu bulunmaktadır.
Bununla birlikte, ana para niteliğindeki prim alacağının 27/10/2008 tarihinde ödenmesine rağmen 5 yıllık geç ödemeden kaynaklı fer'i nitelikteki faiz alacağının bu tarih itibarıyla ve halen ödenmemiş olması karşısında, davacının zararının son bulmadığının ve bu kez anılan faiz miktarının değer kaybına uğraması nedeniyle davacının faiz alacağının uğradığı değer kaybı kadar zararı olduğunun, bu zararın da faiz alacağının ödenmesi gereken 27/10/2008 tarihi ile davacının idareye faizin ödenmesi istemiyle başvurarak idareyi temerrüde düşürdüğü 06/08/2009 tarihi arasında oluştuğunun, ancak bu zararın (ikinci faiz alacağının) matrahının artık ana para olan prim tutarı değil, ana para ödemesinin yapıldığı 27/10/2008 tarihi itibariyle tahakkuk etmiş faiz tutarı (bu dava bakımından ana paraya dönüşmüş olan birinci faiz alacağı) olduğunun kabulü gerekmektedir.
Başka bir anlatımla, primin (ana para alacağının) ödendiği tarihe kadarki (01/07/2003-27/10/2008 tarihleri arasındaki) faiz alacağının matrahı, prim tutarı olan 8.266,25 TL iken, ödemenin yapıldığı 27/10/2008 tarihinden sonra (artık zararın, faiz alacağının değer kaybından oluşur hale gelmesi nedeniyle) matrah bu tarih (27/10/2008) itibariyle tahakkuk etmiş 5 yıllık toplam faiz tutarı (bu dava bakımından ana paraya dönüşmüş olan birinci faiz alacağı) haline gelmiştir.
Buna göre, Mahkemece, davacının zararı tespit edilirken,
1- Davacının ana para niteliğindeki prim tutarını geç teslim alması nedeniyle uğradığı zararın (birinci faiz alacağının) 01/07/2003-27/10/2008 tarihleri arasında oluştuğu kabul edilerek 8.266,25 TL'ye (matraha) bu tarihler arasında işletilmesi gereken yasal faizin hesaplanması,
2- Davacının 27/10/2008 tarihinde ödenmesi gereken birinci faiz alacağını halen alamaması nedeniyle uğradığı zararın (ikinci faiz alacağının) 27/10/2008-06/08/2009 tarihleri arasında oluştuğu kabul edilerek, 27/10/2008 itibariyle tahakkuk etmiş faiz tutarına (1. maddede hesaplanan birinci faiz alacağına) anılan tarihler arasında işletilmesi gereken yasal faizin hesaplanması ve bu tutara idareye başvuru tarihinden ödemenin yapılacağı güne kadar faiz işletilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, İdare Mahkemesince davalı idare tarafından zararın 27/10/2008-06/08/2009 tarihleri arasında oluştuğu kabul edilerek yapılan hesaplamaya itibar edilmesinde, ayrıca davalı idare tarafından belirtilen 1.859,91 TL faiz tutarı yerine 8.266,25 TL ana para ve 1.859,91 TL faizin toplamı olan 10.126,16 TL'nin zarar olarak kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacının 01/07/2003-27/10/2008 tarihleri arasında işleyen faiz alacağının geç ödenmesi nedeniyle bu faize, 27/10/2008-06/08/2009 tarihleri arasında yeniden faiz işletildiği ve bu durumun 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'a aykırılık teşkil ettiği düşünülebilir ise de; esasen 01/07/2003-27/10/2008 tarihleri arasında işleyen faizin halen ödenmemesi nedeniyle davacının elde edemediği bu faiz tutarı, bakılan dava bakımından ana para alacağına dönüştüğünden, faize faiz yürütülmesi durumunun söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, faizin başlangıç tarihinin ve işleyecek faize esas miktarların hatalı belirlenmesi ve davalı idarece yapılan tabloda hesaplanan işlemiş faiz miktarı yerine toplam alacak miktarının esas alınması suretiyle verilen kararın bozulması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kabulüne ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/10/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi
(X) KARŞI OY :
Dava, 2002 Yılı Ürünü Yağlık Ayçiçeği, Soya Fasulyesi ve Kanolanın Tarım Satış Kooperatifi veya Birlikleri ile Diğer Alıcılara Satışında Üreticilere Destekleme Primi Ödenmesine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı Uygulama Tebliği çerçevesinde yapılan ayçiçeği destekleme primi ödemesine ilişkin, 9.950,00 TL yasal faizin başvuru tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince, davacıya ödenecek olan 9.950,00 TL yasal faizin, davacının asıl alacağın ödendiği 27/10/2008 tarihi itibariyle asıl alacağın geç ödenmesinden dolayı uğradığı zarar niteliğinde olduğu, bu nedenle asıl alacakla birlikte ödenmeyen fer'i alacağın zamanında elde edilememesi nedeniyle oluşan değer kaybının ayrıca tazmin edilmesinin faize faiz yürütülmesi olarak nitelenemeyeceği gerekçesiyle, dava konusu 9.950,00 TL işlemiş faiz miktarına idareye başvuru tarihi olan 06/08/2009 tarihinden itibaren ayrıca faiz işletilmesine karar verilmiştir.
Davacıya destekleme ödemesinin yapıldığı ve davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 104. maddesinde; "Faiz veya mütedahil iratların yahut hibe ettiği bir miktar paranın tediyesinden temerrüt eden borçlu bunlar için geçmiş günler faizini ancak icraya veya mahkemeye müracaat gününden itibaren tediyeye mecburdur. Bunun aksine olan her şart, cezai şart hakkındaki hükümlere tevfikan takdir olunur. Geçmiş günler faizinin tediyesinde temerrüt sebebi ile faiz yürütülemez." hükmü yer almakta iken, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren ve 818 sayılı Kanun'u yürürlükten kaldıran 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 121. maddesinde; "Faiz veya irat borcunu ya da bağışladığı bir miktar parayı ödemekte temerrüde düşen borçlu, icra takibine girişildiği veya dava açıldığı günden başlayarak, temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür. Buna aykırı olarak yapılan anlaşmalar, ceza koşulu hükümlerine tabi olur. Temerrüt faizine, ayrıca temerrüt faizi yürütülemez." şeklinde hükümlere yer verilmiştir.
3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 2. maddesinin 1. fıkrasında; "Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1 inci maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur.", 3. maddesinin 1. fıkrasında ise; "Kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemez.
" hükümleri yer almaktadır.
Anılan kanun hükümleri uyarınca, davacının talep ettiği gecikme faizinden oluşan alacağın, idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına, kararın gerekçesi yönünden katılmıyoruz. 06/10/2021
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
