Abaküs Yazılım
2. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/7855
Karar No: 2020/10765
Karar Tarihi: 15.10.2020

Hırsızlık - Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2020/7855 Esas 2020/10765 Karar Sayılı İlamı

2. Ceza Dairesi         2020/7855 E.  ,  2020/10765 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Hırsızlık
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
    Sanığın 11.01.2016 havale tarihli dilekçesindeki anlatımından temyiz başvurusu ile birlikte eski hale getirme, 26.01.2016 havale tarihli dilekçesinde ise temyiz isteminde bulunduğunun anlaşılması ve eski hale getirme istemi hakkındaki karar verme yetkisinin, 5271 sayılı CMK"nın 42/1. maddesi uyarınca Yargıtay"ın ilgili dairesine ait olması nedeniyle Balıkesir 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 13/01/2016 tarih ve 2010/556 esas, 2011/138 karar sayılı ek kararı ile Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 01/02/2016 tarih ve 2015/181 D. iş sayılı kararının kaldırılmasına karar verilerek yapılan incelemede;
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır.
    Madde metni, iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik"in 30. maddesinin birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir..” hükmüne yer verildiği, Tebligat Kanunu"nun ""Tebligat Mazbatası"" başlıklı 23.maddesinin 7.bendinde; ""21 inci maddedeki durumun tahaddüsü halinde bu hususlara mütaallik muamelenin yapıldığının, adreste bulunmama ve imtina için gösterilen sebebin tebligat mazbatasına yazılmasının" emredildiği, “Tebliğ mazbatasında bulunması gereken bilgiler ve tanzimi” başlıklı Tebligat Yönetmeliğinin 35.maddesinin (f) bendinde ise; “30 uncu ve 31 inci maddelerdeki durumların gerçekleşmesi halinde bu hususlarla ilgili hangi işlemlerin yapıldığının, adreste bulunmama ve kaçınma için gösterilen sebebin tebligat mazbatasına yazılacağının" hüküm altına alındığı görülmüştür.
    Burada Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu Tebligat Kanunu"nun 23/7. ve Tebligat Yönetmeliğinin 35/f bendi gereğince; tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde, yapılan işlemin, usulüne uygun olup olmadığı, hakim tarafından denetlenebilir. Muhatabın, tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak, maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir. Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün veya tebligatın, tebliğ evrakında belirtilen tarihten önce yapılamayacağının anlaşılması halinde Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesinin 2., 3., 4. ve 5. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır. Bu itibarla; Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, imzadan çekinmeleri halinde, bu husus da belirtilerek, Tebligat Yönetmeliğinin 35. maddesi gereğince; muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği “tevsik edilmeden”, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini sağlayacaktır. Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin, yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır.
    Somut olayda, sanığa yapılan gerekçeli kararın tebliğine ilişkin tebliğ mazbatasının incelenmesinde; ilgili tebligatın sanığın son bildirdiği adrese çıkartıldığı, ancak, muhatabın işe gittiğinin tespitinin nasıl yapıldığının tebligat belgesinden anlaşılamadığı, haber verilen komşusunun isimden imtina ettiğinin belirtildiği, sanığın geçici olarak adresinde bulunmadığına dair bilgisine başvurulan kişinin denetime elverişli şekilde adı ve soyadı tespit edilmediği anlaşılmakla; bu durumda yukarıdaki yasa ve yönetmelik hükümleri uyarınca tebligatın usulsüz olduğunun kabulü ile sanığın temyiz talebinin süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
    Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
    5237 sayılı TCK"nın 7/2 ve 5252 sayılı Kanun"un 9/3. maddesi uyarınca sanık yararına olan hükmün önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkacak sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağı gözetilip, 5237 sayılı TCK"nın 141 ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı TCK"nın 493/1. maddesinde yer alan suçun ögelerinin farklı olduğu, suç tarihinde hükümlünün geceleyin yanında bulunan diğer iki kişi ile birlikte müştekiye ait konuta gidip kendisinin dışarıda gözcülük yaptığı sırada yanındaki diğer kişilerin, sağlam ve muhkem olan banyo penceresinin çerçevesini ve kilidini kırarak müştekiye ait ziynet eşyasını çalmaları şeklinde gerçekleşen eylemin, 5237 sayılı TCK"nın 37/1 delaletiyle 142/1-b, 143/1. maddesinde belirtilen hırsızlık suçunun oluşturduğu, fikir ve eylem birliği içinde gözcülük yapmak suretiyle atılı suçlara doğrudan iştirak eden sanığın eyleminin TCK’nın 37/1. maddesi kapsamında bulunduğu, hırsızlık suçunun yanında, eylemin aynı Kanun"un 116/4 ve 119/1-c maddelerindeki konut dokunulmazlığının ihlali ve aynı Kanun"un 151/1. maddesinde düzenlenen mala zarar verme suçlarını da oluşturacağı, 5237 sayılı TCK’ya göre mala zarar verme suçu bakımından müştekinin şikayetinden vazgeçmesi ve suç tarihi itibariyle bu suçun şikayete tabi olması nedeniyle bu suç nedeniyle açılan kamu davasının mahkemece düşürüldüğü, ancak konut dokunulmazlığını bozma suçunun uzlaşmaya ve şikayete tabi olmaması nedeniyle 5237 sayılı TCK bakımından 142/1-b, 143/1, 116/4 ve 119/1-c. maddeleri ile uygulama yapılacağı yine 765 sayılı TCK bakımından ise 493/1 ve 81/3-4 maddeleri ile uygulama yapılacağı gözetilerek, 5237 sayılı TCK"nın 7. ve 5252 sayılı Kanun"un 9. maddeleri uyarınca sanığın eylemine uyduğu kabul edilen 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK"nın ilgili tüm hükümleri olaya ayrı ayrı uygulanmak suretiyle sonuç cezaların belirlenmesi, bu şekilde bulunan sonuç cezaların karşılaştırılması ve sonucuna göre lehe olan kanunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
    Bozmayı gerektirmiş, hükümlünün temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 15/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi