7. Hukuk Dairesi 2016/3065 E. , 2016/10719 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe iade
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, iş akdinin önelli feshediliyormuş gibi boş ve matbu belgelere imzası alınarak 02.09.2015 tarihinde feshedildiğini, davacının belgeleri bu tarihte imzaladığını, ancak sanki fesih bildirimi 15.05.2015 tarihinde yapılmış gibi gösterildiğini, iş sözleşmesinin geçerli bir neden olmaksızın fesih edildiğini, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu belirterek iş sözleşmesinin feshinin geçersizliği ile asıl işveren davalı belediyeye işe iadesine ve sonuçlarından davalıların birlikte sorumluluğuna karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, hizmet alımına dayalı husumet itirazında bulunarak davacının kendi işçileri olmadığını, diğer davalılar ile aralarında asıl–alt işveren ilişkisi bulunduğunu, muvazaa bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirketler ortaklığı vekili, fesih bildirimine ait belgelerin sonradan doldurulmadığını, asıl işveren davalı ... Belediyesi yetkililerinin isteği üzerine 02.09.2015 tarihi itibariyle İş Kanunun 17. maddesi gereğince 8 haftalık ihbar öneli verilerek feshedildiğini, fesih bildiriminin 18.05.2015 tarihinde yapıldığını, davacının belgeleri kendi iradesi ile imzaladığını, davacının 02.09.2015 tarihinde işten çıkarılmayı kabul ettiğini savunarak davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının aralarında alt işverenlik ilişkisi bulunan davalı ... Belediyesine ait işyerinde alt işveren konumundaki davalı şirket işçisi olarak çalıştığı, 18.05.2015 tarihli fesih bildirimi ile asıl işveren ... Belediyesi yetkililerinin isteği üzerine iş sözleşmesinin 02.09.2015 tarihi itibariyle feshedileceğine ilişkin fesih bildiriminin davacıya tebliğ edildiği, 02.09.2015 tarihi itibariyle 04 kod numarası ile davacının işyerinden ayrılışının yapıldığı, dosyaya sunulan 18.05.2015 tarihli fesih bildiriminin işveren tarafından sonradan doldurulduğu, ancak davacının Çalışma ve İş Kurumu ... İl Müdürlüğüne yapmış olduğu 24.08.2015 tarihli müracaat dilekçesinde işveren tarafından iş sözleşmesi feshinin 22.07.2015 tarihinde kendisine bildirildiğini beyan ettiği, buna göre fesih bildiriminin yapıldığı tarihten itibaren 1 aylık hak düşürücü sürenin tamamlanmasından sonra davanın 10.09.2015 tarihinde açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanununun 20.maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.
İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikayet ederek, fesih bildiriminin yapıldığı tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak düzenleyicilerinin doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler. Fesih bildirimine karşı idari itiraz yolu öngören personel yönetmeliği ya da sözleşme hükümleri, dava açma süresini kesmeyeceği gibi, işçinin bu süre içinde hastalığı nedeni ile rapor alması da bu süreyi durdurmayacaktır.
İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar.
Somut uyuşmazlıkta, davacı, davalı belediyede değişen alt işverenler nezdinde en son olarak davalı şirketler ortaklığı nezdinde davalı belediyenin yol yapımı, bakımı ve onarımı işinde çalışmış olup kendisine 02.09.2015 tarihinde matbu, tarih kısmı yazmayan belgeler imzalatıldığını, bu belgelerin sonradan doldurularak sanki önelli fesih yapılmış gibi gösterildiğini, feshin gerçekte 02.09.2015 tarihinde yapıldığını ileri sürmektedir. Davalı şirketler ortaklığı ise, davacıya boş belge imzalatılmadığını, davacının belgeleri 18.05.2015 tarihinde kendi iradesi ile imzaladığını ve iş arama iznini de 17.08.2015-02.09.2015 tarihleri arasında toplu olarak kullanmayı talep ettiğini savunmaktadır. Mahkemece, 18.05.2015 tarihli fesih bildiriminin işverence sonradan doldurulduğunun kabulü yerinde ise de, davacının ... Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne verdiği şikayet dilekçesinden hareketle dava süresinin geçtiği yönündeki tespiti dosya kapsamı ile uyumlu değildir.
Her ne kadar, davacı, 24.08.2015 tarihli ... Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne müracaat dilekçesinde “… Ta ki 22.07.2015 tarihine kadar işimizde çalışırken işimize son verildiğimiz haber ettiler…” şeklinde bir beyanda bulunmuş ise de, dilekçenin tamamı incelendiğinde, davacının beyanının işverence sözlü olarak herhangi bir önel verilmeksizin ve hiçbir neden gösterilmeksizin 22.07.2015 tarihinde iş akdinin sonlandırıldığının bildirildiği ancak bir gün sonra kullanmadıkları yıllık izinlerini kullanmaları için işverence davacı ve arkadaşlarının yeniden işe çağrıldıkları ve izinlerini kullandırdıkları, izin bitiş tarihi olan 15.08.2015 tarihinde ise işe tekrar başladığında çıkışının verilmediği yönündedir. Dosya içerisinde bulunan yıllık izin talep dilekçesi ve bordro tahakkuklarından da davacının davalı işyerinde 02.09.2015 tarihine kadar aralıksız çalıştığı, SGK çıkışının 02.09.2015 tarihinde yapıldığı görülmektedir. Dava ise, 10.09.2015 tarihinde açılmıştır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 19. Maddesinde “ İşveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır.” denilmektedir.
Somut olayda, SGK çıkışının 04 kodu ile “belirsiz süreli iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı sebep bildirilmeden feshi” olarak bildirildiği ve davalı şirketler ortaklığının davacının kıdem tazminatını ödemek suretiyle geçerli nedenle fesih yaptığı gözetildiğinde; davalı işverenin İK’nun 19. Maddesi uyarınca fesih bildirimini yazılı olarak yaptığını ve davacıya tebliğ ettiğini ispatlaması gerekmektedir. Oysa, dosya içeriğindeki fesih bildirimine göre, fesih bildiriminin 18.05.2015 tarihinde yapıldığı, davacı tarafından iş arama izninin toplu olarak kullanılması yönünde verildiği savunulan dilekçede ise, iş arama izninin ve ihbar önelinin bu tarihten bir gün önce 17.05.2015 tarihinde başlatıldığı, yine sözü edilen dilekçede 8 haftalık ihbar önelinden söz edilmesine rağmen fesih tarihinin 02.09.2015 tarihi olarak öngörüldüğü, şayet 18.05.2015 tarihinde önelli fesih yapılmış ve davacıya 8 haftalık ihbar öneli tanınmış olsa idi bu sürenin 13.07.2015 tarihinde sona ereceği ve fesih tarihinin de 13.07.2015 olması gerektiği, dolayısıyla davalı işveren tarafından sunulan belgelerin kendi içerisinde çeliştiği görülmektedir. O halde, davacıya 02.09.2015 tarihinden önce yapılmış yazılı bir fesih bildiriminden söz etmek mümkün değildir. Davacının, 24.08.2015 tarihli ... Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne müracaat dilekçesinde belirttiği 22.07.2015 tarihinde davalı işverence yapılan sözlü fesih bildiriminin ise -iş ilişkisi bu tarihten sonra kesintisiz olarak sürdürüldüğünden- hukuki bir sonucu bulunmamaktadır. Dosya kapsamına göre, iş akdinin 22.07.2015 tarihinde işverence önelsiz ve sözlü olarak feshedildiğinin kabulü mümkün gözükmemektedir. Dosyaya sunulan bordro tahakkuklarına göre davacı adına Mayıs-Haziran-Temmuz ve Ağustos aylarında 30’ar günlük; Eylül ayında da 2 günlük tahakkuk yapılmıştır. SGK çıkış bildirgesine göre de bordro tahakkukları ile uyumlu olarak 02.09.2015 tarihinde çıkış verilmiştir.
Sonuç olarak, dosya kapsamına göre davalının yazılı fesih bildirimini davacıya 02.09.2015 tarihinde tebliğ ettiği kabul edilmelidir. Bu durumda, davacı davasını 10.09.2015 tarihinde açmış olup yasal 1(bir) aylık hakdüşürücü süre geçirilmemiştir. Mahkemece, işin esasına girilerek çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; bu yön üzerinde durulmaksızın yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 12/05/2016 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.