
Esas No: 2016/14627
Karar No: 2021/4822
Karar Tarihi: 14.10.2021
Danıştay 10. Daire 2016/14627 Esas 2021/4822 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/14627
Karar No : 2021/4822
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 27/04/2012 tarihinde Şanlıurfa ili, Suruç ilçesi, … köyü, … mezrasında bulunan sınır hattı civarında Suriye tarafından ülkeye yasadışı yollardan geçmek isteyen şahıslara, ... Piyade Hudut Karakol Komutanlığında görevli askerler tarafından müdahale edilmekte iken mercimek tarlasını sulamak için orada bulunduğu esnada açılan ateş sonucu iki ayağından yaralanarak sakat kaldığı iddiasıyla 10.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 110.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; Kara Kuvvetleri Komutanlığı 7. Kolordu Komutanlığı …Askeri Savcılığı'nın E:…, K:… sayılı kararında; olay mahallinde bulunan delillerin incelenmesinden, olaya müdahale eden tüm askeri personelin silahlarının incelenmesi sonucunda, davacının vücudundan çıkan mermi çekirdeğinin askeri personelin silahlarından atılmadığının tespit edildiği, davacının yaralanmasına askerlerin tüfeğinden çıkan mermilerin sebebiyet vermediği ve olayda davacının yaralanması konusunda davalı idareye atfedilebilir başkaca bir kusurun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, kaçak yollarla sınırı geçenlerle bir alakasının olmadığı, olay ertesi evinde yapılan aramalarda herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı, davalı idarenin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu belirtilerek İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI :Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Olayda, 27/04/2012 saat 23.30 sıralarında Şanlıurfa ili, Suruç ilçesi, 2. Hudut Tabur Komutanlığı'na bağlı … Piyade Hudut Karakol Komutanlığı yakınlarında kimliği belirsiz 5 şahsın Suriye topraklarından Türkiye'ye mayınlı araziden giriş yaptığının termal kameralar ile tespit edilmesi üzerine sınır karakolunda görevli askerlerce müdahalede bulunulduğu, askerlerin dur ihtarı yapıp havaya ateş açması üzerine (4) kişinin Suriye istikametine kaçtığı, (1) kişinin ise davacının bulunduğu Dikmetaş mezrası istikametine doğru kaçtığının tespit edildiği, askerler tarafından kaçan şahsın takibi sırasında askerlere doğru 3 ayrı yerden ateş açıldığı, askerler tarafından karşılık verildiği, çatışmalar devam ederken davacının her iki dizinden de vurularak yaralandığı, bunun üzerine davacı tarafından maddi ve manevi tazminat istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu; 5. maddesinde, Devletin temel amaç ve görevlerinin, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olduğu; 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, aynı maddenin son fıkrasında, idarenin eylem ve işlemlerinden doğan (maddi ve manevi) zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, tam yargı davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdarenin hukuki sorumluluğu, kamusal faaliyetler sonucunda, idare ile bireyler arasında bireyler zararına bozulan ekonomik dengenin yeniden kurulmasını, idari etkinliklerden dolayı bireylerin uğradığı maddi zararlar yanında manevi zararların da idarece tazmin edilmesine olanak sağlayan bir hukuksal kurumdur. Bu kurum, kamusal faaliyetler nedeniyle bireylerin mal varlığında ortaya çıkan eksilmelerin ya da çoğalma olanağından yoksunluğun giderilebilmesini, yine bu surette oluşan manevi zararların karşılanabilmesi için aranılan koşulları, uygulanması gereken kural ve ilkeleri içine almaktadır.
İdare, Anayasanın 125. maddesinde de belirtildiği üzere, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Bunun yanında, idarenin faaliyet alanıyla ilgili, önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği bir takım zararları da nedensellik bağı aramadan sosyal risk ilkesi gereği tazmin etmesi gerekmektedir. İdarenin kusura dayalı ya da kusursuz sorumluluğu yanında, Anayasanın öngördüğü sosyal hukuk devleti anlayışına uygun olarak ve bu temel üzerinden, kollektif sorumluluk anlayışı çerçevesinde bilimsel ve yargısal içtihatlar ile geliştirilen sosyal risk ilkesi, Anayasa'nın yukarıda öngördüğü amaçların gerçekleştirilmesine yöneliktir.
Sosyal risk ilkesi ile toplumun içinde bulunduğu koşullardan kaynaklanan, idarenin faaliyet alanında meydana gelmekle birlikte, yürütülen kamu hizmetinin doğrudan sonucu olmayan, toplumsal nitelikli riskin gerçekleşmesi sonucu oluşan, salt toplumun bireyi olunması nedeniyle uğranılan özel ve olağandışı zararların da topluma pay edilerek giderilmesi amaçlanmıştır.
Genel bir ifade ile sınırlarımıza komşu olan bir ülkede yaşanan iç savaş veya toplumsal kargaşa nedeniyle ülkemiz sınırlarında zarar gören kişi ve kuruluşlar kendi kusur ve eylemleri sonucu değil, toplumun bir bireyi olmaları nedeniyle zarar görmektedirler. Belirtilen şekilde ortaya çıkan zararların ise, özel ve olağandışı nitelikleri dikkate alınıp, sınırlarımız dışında yahut sınır güvenliğinin sağlanamaması nedeniyle meydana gelen olaylardan vatandaşların ve tüzel kişilerin zarar görmemesi noktasında idarenin her türlü tedbiri almasına karşın önlenemeyen zararın, yukarıda açıklanan sosyal risk ilkesine göre, topluma pay edilmesi suretiyle tazmini, hakkaniyet gereği olup, esasen sosyal hukuk devleti ilkesine de uygun düşecektir.
Dava dosyasının incelenmesinden; olayın ertesi sabahında saat 08.00 sularında olay yerinde yapılan incelemeler neticesinde düzenlenen 28/04/2012 tarihli olay yeri inceleme ve tespit raporunda, olay yerinin genişçe düz bir alan olduğu, arazinin buğday, mercimek ve çeşitli bitkilerle ekili olduğu, sınırdan geçişi önlemeye yönelik dikenli tellerin yaklaşık 500-600 metre kuzeyinde … Karakolu ve … mezrası yolunun sağında ve yolun yaklaşık yarım metre aşağısında bulunan davacıya ait mercimek ekili tarlanın kenarında toprakta davacıya ait olduğu düşünülen kan lekelerinin bulunduğu hususlarının tespit edildiği, 29/04/2012 tarihli olay yeri inceleme raporunda, 28/04/2012 tarihinde saat 06.00 sularında yapılan incelemelerde mercimek tarlası zemininin ıslak olduğu, tarlada kırmızı kan lekelerinin olduğu, kan lekesinin 150 m güneyinde G-3 tüfeği dolu fişeği, mercimek tarlasının güney kenarına (5) metre mesafede (14) adet G-3 tüfeği boş kovanı olduğu görüldüğü, gözle ve dedektörle yapılan incelemede başka fişek, kovan ve silaha rastlanmadığı tespitlerine yer verildiği, yine aynı raporun devamında, 29/04/2012 tarihinde saat 17.30'da bölgede yeniden yapılan incelemede, (6) adet kovanın bulunduğu, kalashnikov olarak isimlendirilen silaha ait olan kovanların bazılarının oksitlendiğinin görüldüğü hususlarının belirtildiği; 29/04/2012 tarihinde davacı ve kardeşinin evlerinde yapılan arama sonucu düzenlenen arama tutanağında, evde herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığının belirtildiği; başka bir olay tespit tutanağına göre, …mezrasına doğru kaçan şahıs tarafından kalashnikov olduğu tahmin edilen silahla askerlere ateş edildiği, askerlerin de buna karşılık verdiği, ateşin kesilmesi ile birlikte 250-300 m uzaktan sesler geldiği, askerlerin "Ne oldu?" diye sorması üzerine "Sulama yapıyoruz, vurulduk." şeklinde cevap verildiği, askerlerin, takip ettikleri şahsın yerel halkla işbirliği yapabileceği endişesi nedeniyle vurulduğunu söyleyen şahsın yanına gitmediği ve takibe son vererek geri döndüğü; 10/09/2012 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna göre büyük damar yaralanması ve her iki femur kemik açık parçalı kırığına neden olan ateşli silah yaralanmasının davacının yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu, 11/01/2013 tarihli balistik inceleme raporuna göre, olay günü askerlerin kullandığı (7) adet G-3 marka silah ile davacıdan çıkan mermi çekirdeği parçasının incelenmesi sonucunda, merminin inceleme yapılan tüfekler ile atılmamış olduğunun tespit edildiği, 13/03/2013 tarihli balistik inceleme raporuna göre, mermi çekirdeği parçasının yine askerlerce kullanılan 1 adet G-3 marka tüfekten de atılmadığı, mermi çekirdeğinin deforme olmasından dolayı atıldığı silahın cinsi hakkında kanaate varılamadığı, Askeri Savcılık tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 26/11/2012 tarihli raporda ise, davacının G-3 veya kalashnikov türü bir silah ile vurulmuş olabileceğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Olay nedeniyle; … Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan soruşturma neticesinde görevsizlik kararı verilmesi üzerine, Kara Kuvvetleri Komutanlığı 7. Kolordu Komutanlığı … Askeri Savcılığı tarafından, davacının yaralanmasına asker kişilerin eyleminin yol açmadığı gerekçesiyle asker kişiler yönünden kovuşturmaya yer olmadığına ve yaralanma olayının faillerinin asker kişiler olmaması nedeniyle müsnet suça ilişkin soruşturma yapmaya Askeri Savcılıklarının görevli olmadığı gerekçesiyle görevsizliğine ilişkin verilen kararda; olayın illegal geçiş yapmaya çalışanların tesbiti ve müdahalesi sırasında gerçekleştiği, olay bölgesinde yalnızca sınır birliklerinin silah kullanmadığı, Suriye tarafından da iç savaş nedeniyle atışların yapıldığı, olaya müdahale eden tüm askerlerin silahlarının kriminal incelemesi neticesinde mağdurun vücudundan çıkan merminin bu silahlardan atılmadığının tespit edildiğinin belirtildiği; … Cumhuriyet Başsavcılığı'nca ise Askeri Savcılığın görevsizlik kararı üzerine daimi arama karar verildiği ve halihazırda olayın faillerinin tespit edilemediği görülmektedir.
Somut olayda, yukarıda aktarılan tutanaklar, raporlar ve Savcılık kararları incelendiğinde; davacının mercimek tarlasını sulamak amacıyla olay yerinde bulunduğu, davacının kaçakçılık yaptığına ya da kaçakçılık yapan şahıslarla işbirliği içinde olduğuna dair somut bir delilin bulunmadığı, davacının yaralanmasına neden olan merminin askerlerin silahlarından atılmadığının tespit edilmesine rağmen merminin nereden geldiğinin tespit edilemediği görülmektedir.
… Cumhuriyet Başsavcılığı ile Kara Kuvvetleri Komutanlığı 7. Kolordu Komutanlığı … Askeri Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma neticesinde elde edilen bilgi ve belgeler ışığında olay yerinde görevli askeri personelin silahından çıkan mermi ile yaralanmadığı sabit olan ve sınır hattının yakınında yer alan tarlasını sulamak amacıyla olay mahallinde bulunan, ayrıca zararın doğmasına veya artmasına neden olabilecek davranışta bulunduğuna dair herhangi bir tespit bulunmayan davacının, nereden geldiği belli olmayan bir mermi ile yaralanması sonucu uğradığı zararın sosyal risk ilkesi uyarınca tazmin edilmesi hak ve nesafet ilkelerine uygun olacaktır.
Bu durumda, Mahkeme tarafından, öncelikle davacının somut olay kapsamında yaralanması nedeniyle vücudunda meydana gelen engellilik oranının tespit edilebilmesi amacıyla hastaneye sevkinin sağlanarak rapor aldırılması, hastane tarafından düzenlenecek rapor sonrasında davacının varsa iş gücü kaybı nedeniyle uğramış olduğu maddi zararın tespitine dair bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle maddi tazminata, ayrıca dava konusu olay ile davacının engellik durumu nedeniyle duyulan elem ve üzüntü dikkate alınarak uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/10/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
