
Esas No: 2015/6235
Karar No: 2021/3338
Karar Tarihi: 18.10.2021
Danıştay 13. Daire 2015/6235 Esas 2021/3338 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2015/6235
Karar No : 2021/3338
DAVACI : ... Şarapçılık Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. ...
DAVALI : ... Bakanlığı
(... Kurumu)
VEKİLİ : Av. ...
DAVANIN KONUSU:
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu'nun (Kurul) ... tarih ve ... sayılı düzenleyici kararı ile anılan kararın ekinde yer alan davacıya ait "... ", "... ", "... ", "... ", "...", "..." ve "..." isimli alkollü içki markalarının kullanımının yasaklanmasına ilişkin ... tarih ve ... sayılı Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı işleminin, Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesinin iptali ile 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu'nun 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasının Anayasa'ya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI:
Dava konusu Yönetmeliğin kanunun kapsamını hukuka aykırı olarak genişlettiği, Kurul'un markalarla ilgili düzenleme yetkisi bulunmadığı, tescilli markalar hakkında geçmişe dönük işlem tesis edilemeyeceği, markaların ilgili oldukları sınıfların göz önünde bulundurulmadığı, yasaklama işlemi tesis edilen markaların daha önce başka kişiler tarafından tescil edilmiş olduğuna dair bir değerlendirme yapılmadığı, "... ", "... ", "... ", "...", "...", "..." ve "..." markalarının 31/12/2015 tarihinden itibaren piyasada bulundurulmamasına yönelik işlemin hukuka aykırı olduğu, dava konusu bireysel idari işlemlerle düzenleyici işlemlerin dayanağı olan 4250 sayılı Kanun'un 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasının anayasaya aykırı olduğu ve iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması gerektiği ileri sürülmüştür.
DAVALININ SAVUNMASI:
4250 sayılı Kanun'un 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka tanıtıcı ve ayırt edici işaretinin alkollü içkilerde kullanılmasının yasaklandığı, bu hükmün uygulanmasına yönelik olarak Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesiyle gerekli düzenlemelerin yapıldığı, 9782 sayılı düzenleyici Kurul kararıyla tescil tarihi esasına göre yasaklama işlemi tesis edilmesine karar verildiği, alkollü içki markalarının alkollü içki markası olmayan ürünlerle ilişkilendirilerek alkollü içki markalarının örtülü reklam ve tanıtımının engellendiği, alkolsüz içki ve sair ürünler için daha önce tescil edilmiş olduğunun anlaşılması üzerine davacının "...", "... ", "...", "...", "...", "..." ve "..." isimli alkollü içki markalarının piyasada bulundurulmamasına karar verildiği, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NUN DÜŞÜNCESİ:
Dava, alkollü içki dışındaki ürün markalarından sonraki tarihlerde tescil edilen alkollü içki markalarının yasaklanmasına ve bu kapsamdaki ürünlerin 31/12/2015 tarihinden sonra piyasada bulundurulmamasına ilişkin ... tarih ve... sayılı düzenleyici Kurul kararı ile alkollü içki markası olarak davacı şirket adına Türk Patent Enstitüsü (Türk Patent ve Marka Kurumu) nezdinde tescil edilip ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında koruma altına alınan ve marka adında "...", "...", "...", "...", "...", "..." ve "..." ibareleri bulunan davacı şirkete ait markaların piyasada bulundurulmamasına ilişkin ... tarih ve ... sayılı Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı işleminin ve Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesinin iptali ile 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu'nun 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasının Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması istemiyle açılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" başlıklı 13. maddesinde, temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı; "Mülkiyet hakkı" başlıklı 35. maddesinde, herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu, bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği, mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı; "Gençliğin korunması" "başlıklı 58. maddesinin ikinci fıkrasında, Devletin gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alacağı kurala bağlanmıştır.
4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu'nun 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasında, "Alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti de alkollü içkilerde kullanılamaz."; Geçici 1. maddesinin üçüncü fıkrasında, "6. maddenin sekiz, dokuz ve onuncu fıkraları kapsamına giren ürünler, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılacak ikincil düzenlemelerin Resmî Gazete’de yayımından itibaren on ay içinde anılan fıkralardaki hükümlere uygun hâle getirilir. Uygun olmayan ürünler, bu tarihten itibaren piyasaya arz edilemez." kuralına yer verilmiştir.
556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin "Markanın içereceği işaretler
" başlıklı 5. maddesinde, markanın, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerdiği belirtilmiş; "Marka hakkının elde edilmesi" başlıklı 6. maddesinde, bu Kanun Hükmünde Kararname ile sağlanan marka korumasının tescil yoluyla elde edileceği; "Sona ermenin sebepleri" başlıklı 45. maddesinde, marka hakkının, a) Koruma süresinin dolması ve markanın süresi içinde yenilenmemesi, b) Marka sahibinin marka hakkından vazgeçmesi, nedenlerinden birinin gerçekleşmesi ile sona ereceği, marka hakkının sona ermesinin, sona erme sebebinin gerçekleşmiş olduğu andan itibaren hüküm ifade edeceği, marka hakkının sona ermesinin ilgili bültende yayınlanacağı kurala bağlanmıştır.
Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesinin birinci fıkrasında, "Alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti de alkollü içkilerde kullanılamaz. Kurumca bu fıkranın uygulanmasında;
a) Karşılaştırılacak iki unsurun, ambalaj veya içerik yönünden aynı şekil ve tasarıma sahip olup olmadığı veya iki unsur arasında marka, tanıtıcı ve ayırt edici işaretlerin içerdiği ögeler yönünden açık ve doğrudan bir ayniyet, benzerlik veya çağrıştırma olup olmadığı,
b) Karşılaştırılacak iki unsurun, doğrudan veya dolaylı olarak bir alkollü içkiyi tanıtmayı veya başka bir ürün veya firmaya ait unsurlar üzerinden alkollü içkileri dolaylı olarak tanıtmayı amaçlayıp amaçlamadığı ya da alkollü içki kullanımını doğrudan veya dolaylı olarak teşvik edip etmediği veya özendirici etkisinin olup olmadığı,
c) Karşılaştırılacak unsurları kullananlar arasında hukuki veya fiili bir bağlantı ya da menfaat bağı olup olmadığı hususlarından birinin mevcudiyeti aykırılık için yeterli kabul edilir." kuralı yer almaktadır.
Aktarılan mevzuatta, marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaret olarak tanımlanmış, marka hakkının korunmasının tescil yoluyla elde edileceği belirtilmiş, marka hakkının tescil belgesinde belirtilen koruma süresinin dolması ve markanın süresi içinde yenilenmemesi veya marka sahibinin marka hakkından vazgeçmesi nedenlerinden birinin gerçekleşmesi ile bu hakkın sona ereceği düzenlenmiştir.
Mülkiyet hakkının konusunu maddi ve gayrimaddi mallar oluşturmaktadır. Taşınır ve taşınmaz mallar maddi mallar kapsamında iken fikrî ve sınai mülkiyet hakları gayrimaddi mallar kapsamında bulunmaktadır. Bir markanın sahibine sağladığı haklar ise "marka hakkı" olarak adlandırılmakta ve marka hakkı, fikrî ve sınai mülkiyet hakkı kapsamında yer almaktadır. Bu nedenle marka hakkının etkili biçimde korunmasına yönelik tedbirlerin alınması, Anayasa’nın 35. maddesiyle devlete yüklenmiş olan bireylerin mülkiyet hakkına üçüncü kişilerden gelebilecek müdahaleleri önleme şeklindeki pozitif yükümlülüğün gereğidir (AYM kararı, 28/03/2018 tarih ve E.2017/172, K.2018/32, §26).
Kural olarak marka hakkı sahibinin, bu hakka sahip olmanın yarattığı ekonomik değer üzerinde, mülkiyet hakkının malike tanıdığı kullanma, yararlanma, tasarruf etme yetkilerini kullanabilmesi gerekir. Marka hakkı sahibinin bu ekonomik değerden yararlanmasını ve bu değer üzerinde tasarrufta bulunmasını engelleyen düzenlemeler, mülkiyet hakkına müdahale anlamına gelecektir (AYM kararı, 13/11/2014 tarih ve E.2013/95, K.2014/176, § E).
Uygulanacak 4250 sayılı Kanun'un 6. maddesinin dokuzuncu fıkrası ve geçici 1. maddesinin üçüncü fıkrasıyla, alkollü içki markasını usulüne uygun olarak tescil ettiren marka hakkı sahibi davacının mülkiyet hakkına müdahale edilmektedir.
Anayasa'nın 35. maddesinde mülkiyet hakkı sınırsız bir hak olarak düzenlenmemiş, kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Sınırlamanın, Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen ilkelere uygun olması gerekmektedir.
Davada uygulanacak kuralla mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin amacının anlaşılabilmesi için kuralın, 4250 sayılı Kanun'un 6. maddesinin diğer fıkralarıyla birlikte ele alınması gerekmektedir. Anılan maddeyle, her türlü alkol ve alkollü içkinin reklam ve tanıtımının sınırlandırıldığı, alkollü içki markalarının marka, tanıtıcı ve ayırt edici işaretler bakımından diğer markalarla ilişkilendirilerek alkollü içkilerin açık veya örtülü reklam ve tanıtımına sınır getirildiği anlaşılmaktadır.
Kanun'un metni ve düzenleniş biçimi dikkate alındığında, alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işaretinin alkolsüz içki ve sair ürünlerde kullanılamayacağına ilişkin yasaklayıcı hüküm getirilmesiyle amaçlanan hususun, gençlerin alkol bağımlılığından korunması ve kamu düzeninin sağlanması olduğu anlaşılmaktadır. Bu amacın da kamu yararına dönük olduğu açıktır.
Bununla birlikte, hukuki belirlilik ilkesinin bir gereği olarak idareye verilen yetkinin kanuni dayanağının kanunilik ilkesinin asgari şartı olan kanunun anlaşılır, açık ve net olması zorunluluğunu karşılaması, kapsam ve sınırlarının belirli olması gerekir (AYM kararı, 08/12/2015 tarih ve E.2014/87, K.2015/112, § 232; Youtube LLC Corporation Service Company ve Diğerleri [GK], B. No: 2014/4705, Karar tarihi: 29/05/2014, § 63).
Kanunun uygulanmasıyla sınırlandırılan mülkiyet hakkı ile kamu yararı amacı arasındaki adil denge bakımından uyuşmazlık irdelendiğinde, alkollü içki markalarının kullanılamayacağı diğer ürünler ifade edilirken önce "alkolsüz içki" ibaresi kullanılmış, ardından "sair ürünler" denilmiştir. Dolayısıyla kanun koyucunun amacının öncelikle alkolsüz içeceklerle alkollü içkiler arasında ilişki kurulmasını engellemek olduğu anlaşılmaktadır. Alkolsüz içki ibaresinden sonra "sair ürünler" denilmek suretiyle "diğer" anlamına gelen "sair" ibaresiyle "alkolsüz içki"ye benzer ürünlerin mi yoksa alkolsüz içecek dışındaki her türlü ürünün mü kastedildiği noktasında belirsizlik söz konusu olup, bu müphemiyet kanun hükmünün gençlerin veya toplumun alkollü içkilerin zararlı etkilerinden korunması adına alkollü içki markaları ile herhangi bir tanıtıcı veya ayırt edici işaret benzerliği bulunmasa dahi alkollü içki markası dışındaki her türlü önceden tescil edilmiş marka isminin alkollü içki markasının yasaklanması için yeterli olmaktadır. Bu durum, kanun koyucunun toplumun alkolün olumsuz etkilerinden korunması amacı ile bireylerin mülkiyet hakkı arasındaki dengenin hakkaniyete aykırı ölçüde bozulmasına neden olabilecektir.
Öte yandan, kanunun lafzı, bu Kanun'un uygulanmasında aykırılık için yeterli kabul edilecek üç farklı duruma ilişkin aktarılan yönetmelikle getirilen analize gerek duyulmayarak yalnızca "marka adına" bakılarak işlem yapılmasına izin verecek ölçüde geniş bir kapsama sahiptir. Bu nedenle, alkolün zararlı etkilerinden toplumun korunması meşru amacı ile alkollü içki marka sahiplerinin mülkiyet hakları arasında hakkaniyetli bir denge kurulamamıştır. Adil bir dengeden bahsedilebilmesi için 4250 sayılı Kanun esas alınarak yasaklamaya konu edilen alkollü içki markalarının toplumu alkolün zararlı etkilerinden koruyacak bir niteliğe sahip olması gerekir. Bu da kıyaslamaya konu edilen alkollü içki markası ile diğer markalar arasında alkolün zararlı etkilerine yönelik bir etkinin bulunmasına bağlıdır. Uyuşmazlığa konu idari işlem tesis edilirken, yasaklamaya konu edilen "...", "...", "...", "...", "...", "..." ve "..." ibarelerini içeren alkollü içki markalarının bilinirliği ve yaygınlığı ile alkollün zararlı etkileri bakımından toplum ve gençler üzerinde nasıl bir etki ve sonuç doğurabileceği yönünden bir değerlendirme yapılmamış, yalnızca marka isminin aynı olmasıyla yetinilmiştir. Dolayısıyla kanunun toplumu ve gençleri alkolün zararlı etkilerinden koruma amacı ile davacının mülkiyet hakkı arasında makul ve adil bir denge kurulamamıştır.
Bu itibarla, davacının anayasaya aykırılık iddiasının ciddi bulunarak davada uygulanacak 4250 sayılı Kanun'un 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla geçici 1. maddesinin üçüncü fıkrasının iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI ...'NIN DÜŞÜNCESİ:
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu'nun ... tarih ve ... sayılı kararı ile Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı'nın ... tarih ve ... sayılı işleminin ve dayanağı olan Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesinin iptali istenmiştir. Davacı yanın 4250 sayılı Kanun'un 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasına yönelik Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi bulunmadığından işin esası incelenmiştir:
4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler Kanun'un 6. maddesinin 9. fıkrasında, "Alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti de alkollü içkilerde kullanılamaz. Ancak, ihraç amaçlı üretilenlerde bu fıkra hükmü uygulanmaz." hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesinin birinci fıkrasında da, "Alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti de alkollü içkilerde kullanılamaz." kuralına yer verilmiş, (a), (b) ve (c) bentlerinde de karşılaştırılacak unsurlar yönünden hangi hususlardan birinin varlığı halinde aykırılık için yeterli kabul edileceğinin düzenlendiği görülmüştür.
4250 sayılı Yasanın 6. maddesinde, alkollü ve alkolsüz içkilerin karşılıklı olarak birbirini tanıtan ya da ayırtedici nitelikte olan marka ve işaretleri kullanamayacağı belirtilmiştir. Görüleceği üzere yasa koyucunun amacı, alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırtedici hiçbir işaretinin alkollü içkilerde kullanılmaması ve alkolsüz içecek kapsamında olmakla beraber alkollü içki kapsamında düşünülebilecek, böylece alkollü içkilerin reklam ve tanıtımının yapılmasına imkan verecek uygulamaların engellenmesidir.
Öte yandan, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanun'un 3/24. maddesinde gıda tanımının yapıldığı ve içkinin de gıda maddeleri arasında sayıldığı dikkate alındığında, 4250 sayılı Yasanın 6. maddesindeki düzenlemenin, alkollü ve alkolsüz içecekler ile gıda maddelerinde kullanılacak marka, tanıtıcı ve ayırt edici işaretler yönünden yanıltıcı olmamak ve alkollü içkilerin reklam ve tanıtımının yapılmasına imkan vermemek amacını taşıdığı açıktır.
Düzenleyici işlem niteliğindeki Yönetmelikler, dayanağı üst hukuk normlarını açıklamak ve uygulanmasını sağlamak üzere yayımlanmakta olup, yasa koyucunun amacına aykırı olmamak şartıyla uygulama alanı bulacaktır. 4250 sayılı Yasadaki düzenlemenin amacı, alkollü ve alkolsüz içeceklerde kullanılacak marka, tanıtıcı ve ayırt edici işaretler yönünden yanıltıcı olmamak ve alkollü içkilerin reklam ve tanıtımının yapılmasını önlemektir.
Dava konusu Yönetmeliğin 19. maddesinin birinci fıkrasındaki düzenlemenin ise, 4250 sayılı Yasadaki benzer düzenlemeyi içerdiği görülmekle beraber alkollü içkilere ait marka, tanıtıcı ve ayırtedici işaretlerin; alkollü ve alkolsüz içkiler dışındaki başka sektörlerdeki ve kullanım alanları bakımından birbiriyle hiç ilgisi olmayan ürünleri kapsamadığını ortaya koyacak ve Yasa koyucunun amacına uygun şekilde belli olmadığı ve yanıltıcı olmamak, alkollü içkilerin reklam ve tanıtımının yapılmasına imkan vermemek amacına hizmet edecek bir düzenleme niteliğini taşımadığı gibi karşılaştırılacak unsurlar itibariyle Kanunun lafzına ve ruhuna aykırı şekilde yorumlanmaya ve genişletmeye müsait, ucu açık ve dayanağı Yasanın amacını aşan sonuçlar doğuracak özelliktedir.
Bunun yanı sıra 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 7. maddesinde, hangi hallerde bir markanın tescil edilemeyeceği açıkça düzenlenmiş, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markalar hakkında yapılan tescil başvurularının Türk Patent Enstitüsü tarafından hiçbir itiraza gerek olmaksızın reddedileceği belirtilmiştir. Buna göre, tanınmış markanın tescil edildiği mal ve hizmetler ile tescil başvurusu yapılan marka "aynı veya benzer mal ve hizmet sınıfında" bulunmuyorsa, aynı marka veya benzer işaretlerin başka bir sınıftaki mal ve hizmetler için tesciline hukuken engel yoktur.
Bu bağlamda, 4250 sayılı Kanundaki düzenlemenin, 5996 sayılı Yasada gıda maddeleri arasında sayılmış alkollü içkilerin yanı sıra alkolsüz içecekler ile gıda maddelerini kapsadığı ve bu maddeler yönünden karşılıklı olarak birbirini tanıtan ya da ayırtedici nitelikte olan marka ve işaretlerin kullanılmayacağının düzenlendiği, zira aksi bir yorumun sektör ve kullanım alanları bakımından birbiriyle hiç ilgisi olmayan ürünlere ilişkin olarak da daha önce yapılan marka tescil başvurusu nedeniyle alkollü ve alkolsüz içkiler sektöründeki marka hakkı kullanımının kısıtlanması sonucunu doğuracağı açıktır. Dolayısıyla 4250 sayılı Yasanın 6. maddesindeki düzenlemenin de, alkollü ve alkolsüz içecekler ile sair ürünlerde kullanılacak marka, tanıtıcı ve ayırt edici işaretler yönünden yanıltıcı olmamak, alkollü içkilerin reklam ve tanıtımının yapılmasına imkan vermemek ve imkan verecek uygulamaların engellenmesi amacını taşıdığı dikkate alındığında, dava konusu Yönetmelik hükmünün bu amaca hizmet edecek ve herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde düzenlenmediği, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkesine aykırı olduğu görülmüştür.
Öte yandan, 4733 sayılı Tütün Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 2. maddesinde, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu'nun karar organı olduğu belirtilmiş, 3. maddesinde Kurul'un görev ve yetkileri sayılmış, bu maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde de, tütün ve alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ya da tıbbi nitelikteki her türlü zararlı etkileri önleyecek düzenlemeleri yapmak ve bunlarla ilgili kararları almak konusunda Kurul'un yetkili olduğu belirtilmiştir.
11/11/2015 tarih ve 30486 sayılı Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı işleminde ise, davacı şirkete ait alkollü içki markalarının tescil tarihinden önce, alkollü içki sektörü dışındaki diğer ürünler için tescil edilmiş olan markaların kullanılması halinde -tescil tarihi esas alınmış olmakla beraber- başka sektörlerdeki mal ve hizmetler için tescil edilmiş markalara dayalı olarak davacı şirketin yalnızca alkollü içki markası olarak kullandığı markaların yasaklanması ve kullanımının da engellenmesi yoluna gidildiği gibi yasaklanan bu markalar Kurul Kararı ile değil, Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı işlemi ile tespit edilmiştir. Bu itibarla, 4733 sayılı Kanun'un 3. maddesi gereğince Kurum'un karar organı olan Kurul Kararı ile tespit edilmesi gerektiği halde yasaklanmasına ve 31/12/2015 tarihinden sonra da kullanılmamasına karar verilen markaların tespitine yönelik ... tarih ve ... sayılı Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı işlemi yetki yönünden mevzuata aykırıdır.
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu'nun ... tarih ve ... sayılı kararına gelince;
Kararın 1. bendinde, başka firma veya şahıslar tarafından da tescil edilmiş olan Alkollü İçki Dağıtım Yetki Belgesine haiz üretici/üretici ithalatçı firma markalarının tescil tarihleri dikkate alınarak bu tarihlerden önce başka ürünler için tescil edilmiş olması halinde 4250 sayılı Kanun'un 6. maddesinin dokuzuncu fıkrası ve Yönetmeliğin 19. maddesi gereğince alkollü içki markalarının kullanılmasının yasaklanmasına ve bu markalardaki ürünlerin 31/12/2015 tarihinden itibaren piyasada bulundurulmamasına karar verilmiştir.
Kararın 2. bendinde de, alkollü içki dışındaki ürün markaları yönünden bu ürünlerin de tescil tarihleri dikkate alınarak alkollü içki markalarının tescili tarihinden sonra başka ürünler için tescil edilmiş olması halinde gerekli işlemlerin yapılarak sözkonusu markaların engellenmesinin sağlanması gerektiği belirtilmiştir.
Olayda, Türk Patent Enstitüsü internet sayfasından başka firma veya şahıslar tarafından tescil edilmiş olduğu tespit edilen markaları kullanmaması kaydıyla ... gün ve ... sayılı Kurul Kararı gereğince alkollü içkilerin tescil tarihinden önce başka ürünler için tescil edilmiş markaların kullanılmasının yasaklandığı, bu markalardaki ürünlerin 31/12/2015 tarihinden itibaren piyasada bulundurulmamasının uygun görüldüğü ve bu markaların alkollü içkilerde kullanılması halinde idari para cezası ile karşı karşıya kalabileceğinden dolayı davacı şirketin uyarıldığı anlaşılmıştır.
Görüleceği üzere, alkollü ve alkolsüz gıdalarla ilgisi olmayan başka sektörlerdeki mal ve hizmetlere ilişkin ürünler için de daha önce tescil edilerek koruma altına alındığı ileri sürülen markalar nedeniyle davacı şirketin tescilli ve yalnızca alkollü içki markası olarak kullandığı ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... markasının yasaklanması ve kullanılmasının engellenmesi yoluna gidilmiştir.
Bu itibarla, 4250 sayılı Kanundaki düzenlemenin, 5996 sayılı Yasada gıda maddeleri arasında sayılmış alkollü içkilerin yanı sıra alkolsüz içecekler ile gıda maddelerini kapsadığı, alkollü ve alkolsüz içkiler dışındaki başka sektörlerdeki kullanım alanları bakımından hiç ilgisi olmayan mal ve hizmetlere ilişkin ürünler için de tescil edilmiş markalara dayalı olarak davacı şirketin yalnızca alkollü içki markası olarak kullandığı markaların yasaklandığı, alkollü içki sektöründeki firmaların tescil ettirdikleri markalarıyla dahi faaliyetlerine devam etmelerini engellemek suretiyle zaten yasa koyucunun amacını da aşar nitelikte ve 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnanemin 7. maddesine aykırı sonuçlar doğurduğu anlaşıldığından, ... gün ve ... sayılı Kurul Kararı mevzuata aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle, 4650 sayılı Kanun'un 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasındaki düzenlemenin amacına aykırılığı nedeniyle dava konusu Yönetmelik hükmü ile Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu'nun ... tarih ve ... sayılı kararının ve Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığının ... tarih ve ... sayılı işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
24/12/2017 tarih ve 30280 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 81. maddesinde, "Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte kapatılmıştır. Kurum'un taraf olduğu davalar ve icra takiplerinde devir durumuna göre ilgili idare kendiliğinden taraf sıfatını kazanır." kuralı ile 78. maddesinde "Bu Kanun hükümleri çerçevesinde aşağıda belirtilen görevler Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yürütülür." kuralına yer verildiğinden, kapatılan Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'nun yerine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın davalı sıfatıyla bakılan davada taraf olduğu, ancak 10/07/2018 tarih ve 30474 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın, Tarım ve Orman Bakanlığı adı altında yeniden yapılandırıldığı anlaşıldığından, mülga Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yerine Tarım ve Orman Bakanlığı'nın hasım mevkiinde olduğu görülerek ve davalının süre aşımı iddiası yerinde görülmeyerek esasın incelenmesine geçildi.
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ:
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu'nun ... tarih ve ... sayılı kararı ile,
1. Başka firma veya şahıslar tarafından da tescil edilmiş olan Alkollü İçki Dağıtım Yetki Belgesini haiz üretici/üretici ve ithalatçı firmaların ekli listede yer alan markalarının tescil tarihinden önce başka ürünler için tescil edilmiş olması hâlinde; 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu'nun 6. maddesinin dokuzuncu fıkrası ile Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'in 19. maddesi gereğince kullanılmasının yasaklanması, söz konusu markalı ürünlerin 31/12/2015 tarihinden sonra piyasada bulundurulmaması hususunun ilgili firma ve/veya marka sahiplerine bildirilmesi,
2. Alkollü içki dışındaki ürün markaları yönünden ise tescil tarihleri dikkate alınarak alkollü içki markalarının tescili tarihinden sonra başka ürünler için tescil edilmiş olması hâlinde; 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu'nun 6. maddesinin dokuzuncu fıkrası ile Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'in 19. maddesi gereğince gerekli işlemlerin yapılarak söz konusu markaların kullanımının engellenmesinin sağlanmasına karar verilmiştir.
Anılan karar ekinde yer alan listede davacı şirkete ait "...", "...", "...", "...", "...", "..." ve "..." markalarına ve bu markaların başka hangi firma veya şahıslar adına tescilli olduğuna ilişkin bilgilere yer verilmiştir.
Anılan Kurul kararı uyarınca davacı şirkete ait olup, davacı şirketin tescil tarihinden önce başka firma veya şahıslar tarafından alkollü içki dışındaki ürünler için tescil edilen söz konusu markaların kullanılması ve 31/12/2015 tarihinden sonra ürünlerin piyasada bulunması hâlinde davacı şirkete idari para cezası uygulanacağı yönünde Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı'nın ... tarih ve ... sayılı işlemi tesis edilmiştir.
Bakılan dava, 09/09/2015 tarih ve 9782 sayılı düzenleyici Kurul kararının, anılan kararın ekinde yer alan davacıya ait "...", "...", "...", "...", "...", "..." ve "..." isimli alkollü içki markalarının kullanımının yasaklanmasına ilişkin ... tarih ve ... sayılı Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı işleminin ve Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesinin iptali ile 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu'nun 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasının Anayasa'ya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması istemiyle açılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
Davacının Anayasa'ya aykırılık iddiasının incelenmesi:
Davacı tarafından, 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu'nun 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla iptali için itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması istenilmektedir.
Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Anayasa'nın 2. maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesinin unsurlarından biri hukukî belirlilik ilkesidir. Buna göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler, hem de idare yönünden herhangi bir tereddüt ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, anlaşılır ve uygulanabilir olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu tedbir içermesi de gereklidir. Belirlilik ilkesi, hukuk devletinin bir diğer unsuru olan hukukî güvenlik ilkesiyle de yakından ilgilidir. Hukukî güvenlik, kişilerin kamu otoriteleriyle ilişkilerinde bugün ve geleceğe dönük olarak güven duygusu içinde olmaları demektir. Hukukî güvenlik ilkesi gereğince, her birey, kanundan, belirli bir kesinlik içinde, hangi somut fiil ve olguya hangi hukukî yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir. Kişi ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve buna göre davranışlarını belirleyebilir. Hukukî güvenlik ilkesinin amaçlarından biri de yazılı hukuk kurallarının öngörülebilir olmasıdır. Hukuk güvenliği, yazılı hukuk kurallarının öngörülebilir olmasını, kişilerin tüm fiil ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.
Düzenleyici nitelikteki kurallar, ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makûl bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmelidir. Hukukî öngörülebilirlik ilkesi olarak kabul edilen bu ilke sayesinde kişilerin geleceği öngörebilmeleri ve her türlü faaliyetlerini buna göre planlayıp yürütmeleri sağlanır.
Markaların korunmasına ilişkin usûl ve esaslar, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'de düzenlenmiştir.
İşlem tarihinde yürürlükte olan 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesinde, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması şartıyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretin, marka olabileceği kabul edilmektedir.
Anayasa’nın 35. maddesinde koruma altına alınan mülkiyet hakkı sadece taşınır ya da taşınmazları değil, marka ve patent hakları, fikrî mülkiyet hakları, alacak hakları gibi maddî bir varlığı olmayan hakları da kapsamaktadır. Bir başka ifade ile mülkiyet hakkının kapsamına iktisadî bir değer arz eden bütün unsurlar girmektedir.
Bir markanın sahibine sağladığı haklar, “marka hakkı” olarak adlandırılmakta ve fikrî ve sınaî mülkiyet hakları kapsamında yer almaktadır. Bu nedenle marka hakkı üzerinde yapılacak sınırlandırmalarda, Anayasanın “Mülkiyet hakkı” başlıklı 35. maddesinin esas alınması gerekmektedir.
Anayasa’nın 35. maddesiyle Devlete, kişilerin mülkiyet hakkına saygı gösterme ve haksız müdahalede bulunmama biçimindeki negatif yükümlülüğün yanında, üçüncü kişilerden gelebilecek müdahaleleri önleme şeklindeki pozitif bir yükümlülük de yüklenmektedir. Mülkiyet hakkı, genel olarak, bir kimsenin başkasına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla bir şey üzerinde dilediği biçimde yararlanma, tasarruf etme, başkasına devretme, kullanım biçimini değiştirme, harcama ve tüketme, hatta yok etme yetkilerini kapsamaktadır. Bu bağlamda, malikin bu yetkilerini kullanmasını engelleyen düzenlemeler, mülkiyet hakkına müdahale teşkil eder.
Mülkiyet hakkına ilişkin olarak idareye herhangi bir konuda yetki tanınması durumunda, idarenin yetkisinin sınırlarının ve genel çerçevesinin kanunla düzenlenmesi ve kişilere getirilen yükümlülüklerin kamu yararı ile çelişmemesi gerekmektedir. Bu bağlamda, mülkiyet hakkına yapılan müdahale ile bu müdahaleyle güdülen meşru amaç arasında bir orantı bulunması zorunludur.
4250 sayılı Kanun'un 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasındaki düzenlemenin, alkollü içecekler ile sair ürünlerde kullanılacak marka, tanıtıcı ve ayırt edici işaretler yönünden yanıltıcı olmamak, alkollü içkilerin reklam ve tanıtımının yapılmasına imkân vermemek, reklam ve tanıtıma imkân verecek uygulamaların engellenmesini sağlamak amacını taşıdığı, alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ya da tıbbî nitelikteki zararlı etkileri önlemeye yönelik olduğu anlaşılmaktadır,
Anılan düzenlemeye göre, alkollü içki sektöründeki bir markanın, diğer sektör ve kullanım alanlarında daha önce yapılan marka tescilleri de dikkate alınmak suretiyle, gizli reklam ve tanıtıma mahal vermeyecek şekilde oluşturulması gerektiğinden, bu durumun, alkollü içki sektöründeki marka hakkı kullanımının orantısız bir şekilde kısıtlanması olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işaretinin, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işaretinin de alkollü içkilerde kullanılamayacağına yönelik Kanun hükmüyle mülkiyet hakkına yapılan müdahale ile bu müdahaleyle güdülen meşru amaç arasında âdil bir denge kurulduğu, mülkiyet hakkı kısıtlanan bireylere ölçüsüz ve aşırı bir külfet yüklenmediği anlaşıldığından, davacının Anayasaya aykırılık iddiası ciddî bulunmamıştır.
İlgili Mevzuat:
4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan 3. maddesinde, Kurulun görev ve yetkileri "a) Bu Kanun gereğince Kurum tarafından yürütülecek görevler ile ilgili düzenlemeleri yapmak ... e) Bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili sektörel düzenlemeler yapmak ... l) Görev alanı ile ilgili konularda gerekli gördüğü her türlü bilgiyi, tütün, tütün mamulleri ve alkollü içkiler piyasasında mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişilerle, bunların her türlü birliklerinden istemek, m) Kanunlarla verilen diğer görevleri yürütmek ..." olarak belirlenmiştir.
4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu'nun 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasında, "Alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti de alkollü içkilerde kullanılamaz."; Geçici 1. maddesinin üçüncü fıkrasında, "6. maddenin sekiz, dokuz ve onuncu fıkraları kapsamına giren ürünler, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılacak ikincil düzenlemelerin Resmî Gazete’de yayımından itibaren on ay içinde anılan fıkralardaki hükümlere uygun hâle getirilir. Uygun olmayan ürünler, bu tarihten itibaren piyasaya arz edilemez." kuralına yer verilmiştir.
Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesinin birinci fıkrasında, "Alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti de alkollü içkilerde kullanılamaz. Kurumca bu fıkranın uygulanmasında;
a) Karşılaştırılacak iki unsurun, ambalaj veya içerik yönünden aynı şekil ve tasarıma sahip olup olmadığı veya iki unsur arasında marka, tanıtıcı ve ayırt edici işaretlerin içerdiği ögeler yönünden açık ve doğrudan bir ayniyet, benzerlik veya çağrıştırma olup olmadığı,
b) Karşılaştırılacak iki unsurun, doğrudan veya dolaylı olarak bir alkollü içkiyi tanıtmayı veya başka bir ürün veya firmaya ait unsurlar üzerinden alkollü içkileri dolaylı olarak tanıtmayı amaçlayıp amaçlamadığı ya da alkollü içki kullanımını doğrudan veya dolaylı olarak teşvik edip etmediği veya özendirici etkisinin olup olmadığı,
c) Karşılaştırılacak unsurları kullananlar arasında hukuki veya fiili bir bağlantı ya da menfaat bağı olup olmadığı hususlarından birinin mevcudiyeti aykırılık için yeterli kabul edilir." kuralı yer almaktadır.
Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesinin iptali isteminin incelenmesi:
Sözlük anlamı ile "düzenli hâle koymak, düzen vermek, tanzim ve tertip etmek" olarak tanımlanan "düzenleme", kamu hukukunda kural koyma ile eş anlamlıdır. Kural ise; sürekli, soyut, nesnel, genel (kişilik dışı) durumları belirleyen ve gösteren norm olarak tanımlanmaktadır. (ÖZAY İl Han, Günışığında Yönetim, 2017, İstanbul, s. 426). Yasama organının yasama tasarrufları dışında, idare, Anayasa ve kanunlardan aldığı yetki ile, kural koyma (düzenleme yapma) yetkisine sahiptir. "Kural işlemler" (ya da diğer adıyla genel düzenleyici işlemler), üst hukuk kurallarına uygun olarak hukuk düzenine yeni kural getiren ya da mevcut bir kuralı değiştiren veya kaldıran tek yanlı idarî işlemlerdir.
Düzenleme yetkisini kullanarak tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge gibi genel düzenleyici işlemleri yapan idarenin bir işleminin düzenleyici nitelik taşıdığının kabul edilebilmesi için, söz konusu işlemin sürekli, soyut, nesnel, genel durumları belirleyen ve gösteren hükümler içermesi, başka bir anlatımla, belirtilen nitelikte kurallar konulmuş olması zorunlu olup, bu genel düzenlemelerin üst hukuk kurallarına aykırı hükümler içermemesi gerekir.
4733 sayılı Kanun ile 4250 sayılı Kanun'un aktarılan düzenlemelerinden, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'nun, alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işaretinin alkollü içkilerde kullanılmamasını sağlamaya yönelik olarak ikincil düzenlemeler yapmaya, bu düzenlemelerin Resmî Gazete’de yayımından itibaren on ay içinde alkollü içki piyasasında kullanılan markaların kanun hükümlerine uygun hâle getirilmesini ve uygun olmayan ürünlerin bu tarihten itibaren piyasaya arz edilmemesini sağlamaya yetkili kılındığı anlaşılmaktadır.
Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesinin birinci fıkrasında yer alan dava konusu düzenlemenin ilk cümlesinin "alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti de alkollü içkilerde kullanılamaz." şeklinde olduğu ve birebir kanun maddesi ile aynı olduğu, aynı fıkranın devamında yer alan (a), (b) ve (c) bentlerinin ise düzenlemeyle ilgili uygulamanın nasıl olacağına dair somut bir çerçeve çizmeye yönelik düzenlemeler içerdiği anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, kanun maddesi ile aynı düzenlemeyi içeren ve kanun maddesi ile ortaya konulan hükmün uygulanması ile ilgili somut kıstaslar ortaya koyan, kanun maddesi ile çizilen çerçeve dahilinde uygulamanın somut ve belirli bir şekilde yürütülmesine yönelik olarak düzenleme içeren dava konusu Yönetmelik maddesinde üst hukuk kurallarına aykırılık bulunmamaktadır.
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu'nun (Kurul) ... tarih ve ... sayılı düzenleyici kararının incelenmesi:
4733 sayılı Kanun uyarınca piyasaya ilişkin faaliyetleri düzenlemeye ve denetlemeye yetkili bulunan davalı idare tarafından, çerçevesi kanunla çizilmiş alanda düzenleme yapılabileceği; davalı idarenin tütün ve alkol tüketiminden kaynaklanan kamusal, toplumsal ya da tıbbî nitelikteki her türlü zararlı etkileri önleyecek düzenlemeleri yapmak, bunlarla ilgili kararları almak konusunda yetkili olduğu; 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu ile Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin aktarılan hükümleri uyarınca, gereklilikleri taşımayan mevcut ürünlerin, bu maddenin Resmî Gazete’de yayımı tarihinden itibaren on ay içinde anılan fıkralardaki hükümlere uygun hâle getirileceği kuralı dikkate alındığında, dava konusu işlem ve Kurul kararı ile kullanılması yasaklanan alkollü içki markalarına ait ürünlerin 31/12/2015 (16/12/2015 tarihli karar ile uygulama tarihi 30/06/2016 olarak değiştirilmiştir) tarihinden sonra piyasada bulundurulmamasına ilişkin düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Davacıya ait "...", "...", "...", "...", "...", "..." ve "..." isimli alkollü içki markalarının kullanımının yasaklanmasına ilişkin ... tarih ve ... sayılı Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı işleminin incelenmesi:
... tarih ve ... sayılı Kurul kararında, alkollü içki markalarının incelenmesinde, 4250 sayılı Kanun'un 6. maddesinin dokuzuncu fıkrası ile Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, başka firma ve şahıslar tarafından da tescil edilmiş markaların Türk Patent Enstitüsü'nün www. ... .tr internet adresinden sorgulanacağı, sorgulamada, durumu "müddet" şeklinde ifade edilenlerin koruma kapsamında olmadığından dikkate alınmayacağı, birebir aynı adı taşıyan markaların sorgulanacağı, markaların hizmet sınıflarının dikkate alınmayacağı, tescil tarihi diğerinden önce olana üstünlük tanınacağı, tescil tarihi belirtilmeyen markalarda koruma tarihinin dikkate alınacağına yönelik ilke ve esaslar belirlenmiştir.
Davacıya ait "...", "...", "...", "...", "...", "..." ve "..." isimli alkollü içki markalarının kullanımının yasaklanmasına yönelik dava konusu işlemin, Anayasa, kanun ve ilgili Yönetmelik düzenlemelerine uygun bulunan ... tarih ve ... sayılı düzenleyici Kurul kararında belirlenen ilke ve esaslara uygunluğunun irdelenmesi amacıyla Dairemizin 17/03/2021 tarihli ara kararıyla Türk Patent ve Marka Kurumu'ndan, "...", "...", "...", "...", "...", "..." ve "..." adıyla başvurusu yapılmış, tescil edilmiş, koruma süresi devam eden veya süresi sona ermiş bütün marka, tanıtıcı ve ayırt edici işaretlere ilişkin başvuru, tescil ve sona ermeye yönelik tüm bilgi ve belgeler istenilmiş, istenilen belgeler anılan Kurumun 17/05/2021 tarihli cevabi yazısı ekinde 3 klasör hâlinde Dairemize gönderilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacıya ait "...şarapları" isimli alkollü içki markası için 22/04/2008 tarihinde tescil başvurusunda bulunulduğu, anılan markanın tescil tarihinin 01/07/2009 olduğu, buna karşılık "..." isimli alkollü içki dışındaki başka bir ürün markasının tescilinin 25/07/2005 tarihinde gerçekleştirildiği ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte süresi yenilenmiş durumdaki anılan markanın koruma altında olduğu; davacıya ait "..." isimli alkollü içki markası için 15/02/2013 tarihinde tescil başvurusunda bulunulduğu ve anılan markanın tescil tarihinin 03/01/2014 olduğu, davacıya ait "..." isimli alkollü içki markasının tescil tarihinde 07/12/2004 tarihinde tescil edilmiş alkollü içki dışındaki ürün markasının 10 yıllık koruma süresinin dolmuş ve yenileme talebinde bulunulmamış olduğu, davacıya ait "Dimitri" markasının tescil tarihinde bu marka adı ile çatışan başka bir ürüne ait marka adını taşıyan tescilin bulunmadığı; davacıya ait "... şarapları" isimli alkollü içki markası için 03/04/2008 tarihinde tescil başvurusunda bulunulduğu, anılan markanın tescil tarihinin 04/05/2009 olduğu, buna karşılık "... memba suyu" isimli alkollü içki dışındaki ürün markasının tescilinin 03/07/1991 tarihinde gerçekleştirildiği ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte süresi yenilenmiş durumdaki anılan markanın koruma altında olduğu; davacıya ait "..." isimli alkollü içki markası için 22/10/2010 tarihinde tescil başvurusunda bulunulduğu, anılan markanın tescil tarihinin 27/02/2012 olduğu, buna karşılık aynı ismi taşıyan alkollü içki dışındaki başka bir ürün markasının tescilinin 10/03/1993 tarihinde gerçekleştirildiği ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte süresi yenilenmiş durumdaki anılan markanın koruma altında olduğu; "..." isimli alkollü içki markası için 27/10/2004 tarihinde tescil başvurusunda bulunulduğu ve anılan markanın tescil tarihinin 02/01/2006 olduğu, davacıya ait "..." isimli alkollü içki markasının yasaklanmasına yönelik dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte 29/05/2005 tarihinde tescil edilip 10 yıllık koruma süresi dolan ve yenileme talebinde bulunulmayan alkollü içki dışındaki ürün markasının ... tarih ve ... sayılı düzenleyici Kurul kararında "Müddet" olarak belirtilen nitelikte olduğu ve koruma kapsamında olmadığı; davacıya ait "..." isimli alkollü içki markası için şekil ve "..." ibarelerini içeren marka tescilinin 01/02/1999 tarihinde gerçekleştirildiği ve 10 yıllık koruma süresinden yararlanmak üzere 10/08/2007 ve 14/08/2017 tarihlerinde yenileme başvurusunda bulunulduğu, "..." isimli markanın davacı adına tescil edildiği tarihte aynı isimli başka herhangi bir markanın tescil edilmiş durumda olmadığı, davacının "..." marka adının dava konusu yasaklama işleminin tesis edildiği tarihte tescilli ve koruma altında olduğu; davacıya ait "..." isimli alkollü içki markası için şekil ve "..." ibarelerini içeren marka tescilinin 18/02/1999 tarihinde gerçekleştirildiği ve 10 yıllık koruma süresinden yararlanmak üzere 14/01/2008 ve 29/01/2018 tarihlerinde yenileme başvurusunda bulunulduğu, "..." isimli markanın davacı adına tescil edildiği tarihte aynı isimli başka herhangi bir markanın tescil edilmiş durumda olmadığı, davacının "..." marka adının dava konusu yasaklama işleminin tesis edildiği tarihte tescilli ve koruma altında olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacıya ait alkollü içki markalarının kullanımının yasaklanmasına ilişkin dava konusu ... tarih ve ... sayılı Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı işleminin "...", "...", "..." ve "..." isimli alkollü içki markalarına ilişkin kısmında hukuka uygunluk; "...", "..." ve "..." isimli alkollü içki markalarına ilişkin kısmında ise hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu Yönetmeliğin 19. maddesinin, ... tarih ve ... sayılı düzenleyici Kurul kararının ve Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı'nın ... tarih ve ... sayılı işleminin "...", "..." ve "..." isimli alkollü içki markalarının kullanımının yasaklanmasına ilişkin kısmının iptali istemi yönünden DAVANIN REDDİNE oyçokluğuyla,
2. Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı'nın ... tarih ve ... sayılı işleminin "...", "...", "..." ve "..." isimli alkollü içki markalarının kullanımının yasaklanmasına ilişkin kısmının İPTALİNE esasta oybirliğiyle, gerekçede oyçokluğuyla;
3. Dava kısmen ret, kısmen iptal kararı ile sonuçlandığından, ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ...-TL yargılama giderinin yarısı olan ...-TL'nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, kalan ...-TL'nin davacı üzerinde bırakılmasına,
4. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ...-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, ...-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz yolu açık olmak üzere, 18/10/2021 tarihinde karar verildi.
(X) KARŞI OY:
Dava, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu'nun (Kurul) ... tarih ve ... sayılı düzenleyici kararı ile anılan kararın ekinde yer alan davacıya ait alkollü içki markalarının yasaklanmasına ilişkin ... tarih ve ... sayılı Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı işleminin ve Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 19. maddesinin iptali talebiyle açılmıştır.
Dava konusu Yönetmelik maddesinde ve düzenleyici Kurul kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Davacıya ait markaların yasaklanmasına yönelik uygulama işlemine gelince;
4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu'nun 24/05/2013 tarih ve 6487 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile yeniden düzenlenen 6. maddesinin birinci fıkrasında; alkollü içkilerin her ne surette olursa olsun reklamı ve tüketicilere yönelik tanıtımının yapılamayacağı, bu ürünlerin kullanılmasını ve satışını özendiren veya teşvik eden kampanya, promosyon ve etkinlik yapılamayacağı, ancak, münhasıran alkollü içkilerin uluslararası düzeyde tanıtımına yönelik ihtisas fuarları ile bilimsel yayın ve faaliyetler düzenlenebileceği, alkollü içkileri üreten, ithal eden ve pazarlayanların, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe ürünlerinin marka, amblem ya da işaretlerini kullanarak destek olamayacakları, açık alkollü içki satışı yapmaya ilişkin izin belgesi olan işletmelerde servis amaçlı materyallerde marka, amblem ve logo kullanılabileceği, televizyonlarda yayınlanan dizi, film ve müzik kliplerinde alkollü içkileri özendirici görüntülere yer verilemeyeceği; dokuzuncu fıkrasında; alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işaretinin, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işaretinin de alkollü içkilerde kullanılamayacağı, ancak, ihraç amaçlı üretilenlerde bu fıkra hükmünün uygulanmayacağı; Geçici 1. maddesinin üçüncü fıkrasında, 6. maddenin sekiz, dokuz ve onuncu fıkraları kapsamına giren ürünlerin, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılacak ikincil düzenlemelerin Resmî Gazete’de yayımından itibaren on ay içinde anılan fıkralardaki hükümlere uygun hâle getirileceği, uygun olmayan ürünlerin bu tarihten itibaren piyasaya arz edilemeyeceği kurala bağlanmıştır.
Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 11/8/2013 tarihli ve 28732 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yönetmelikle değiştirilmiş ''Reklam ve Tanıtım'' başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrasında, "Alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti de alkollü içkilerde kullanılamaz. Kurumca bu fıkranın uygulanmasında;
a) Karşılaştırılacak iki unsurun, ambalaj veya içerik yönünden aynı şekil ve tasarıma sahip olup olmadığı veya iki unsur arasında marka, tanıtıcı ve ayırt edici işaretlerin içerdiği ögeler yönünden açık ve doğrudan bir ayniyet, benzerlik veya çağrıştırma olup olmadığı,
b) Karşılaştırılacak iki unsurun, doğrudan veya dolaylı olarak bir alkollü içkiyi tanıtmayı veya başka bir ürün veya firmaya ait unsurlar üzerinden alkollü içkileri dolaylı olarak tanıtmayı amaçlayıp amaçlamadığı ya da alkollü içki kullanımını doğrudan veya dolaylı olarak teşvik edip etmediği veya özendirici etkisinin olup olmadığı,
c) Karşılaştırılacak unsurları kullananlar arasında hukuki veya fiili bir bağlantı ya da menfaat bağı olup olmadığı hususlarından birinin mevcudiyeti aykırılık için yeterli kabul edilir."; Geçici 8. maddesinde, "Bu Yönetmeliğin 13. maddesinin yedinci ve 19. maddesinin birinci fıkralarında yer alan gereklilikleri taşımayan mevcut ürünler, bu maddenin Resmî Gazete’de yayımı tarihinden itibaren on ay içinde anılan fıkralardaki hükümlere uygun hâle getirilir, Uygun olmayan ürünler, bu tarihten itibaren piyasaya arz edilemez." kuralına yer verilmiştir.
Aktarılan Yönetmeliğin 19. maddesinin birinci fıkrasındaki düzenlemenin ilk cümlesi, "Alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti de alkollü içkilerde kullanılamaz." şeklinde olup, aktarılan Kanun maddesini aynen tekrar etmekte, aynı fıkranın devamında yer alan (a), (b) ve (c) bentleri ise uygulamanın nasıl olacağına dair somut bir çerçeve oluşturmaktadır. Dolayısıyla, alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işaretinin alkollü içkilerde kullanılamayacağı kanunla belirlenmiş olmakla birlikte, alkollü içki markalarının kanunla belirlenen çerçevede kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi amacıyla Yönetmelik bazı kıstaslar getirmiştir.
Yönetmelikle, karşılaştırılacak iki unsur, ambalaj ve içerik yönünden aynı şekil ve tasarıma sahip ise, iki unsur arasında marka, tanıtıcı ve ayırt edici işaretlerin içerdiği öğeler yönünden açık ve doğrudan bir ayniyet, benzerlik veya çağrıştırma var ise ya da karşılaştırılacak iki unsur doğrudan ya da dolaylı olarak bir alkollü içkiyi tanıtmayı veya başka bir ürün veya firmaya ait unsurlar üzerinden alkollü içkileri dolaylı olarak tanıtmayı amaçlamakta ise ya da alkollü içki kullanımını doğrudan veya dolaylı olarak teşvik etmekte veya özendirmekte ise, karşılaştırılan unsurları kullananlar arasında hukuki veya fiili bir bağlantı ya da menfaat bağı bulunuyorsa, alkollü içkilerin; marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işaretinin alkolsüz içki ve sair ürünlerde ya da aksi durumda alkolsüz içki ve sair ürünlerin hiçbir marka, tanıtıcı veya ayırt edici işaretinin alkollü içkilerde kullanılamayacağı açıklığa kavuşturulmuştur.
Uyuşmazlıkta ise, davalı idare tarafından detaylı bir inceleme yapılmadığı, kanun hükmünün yalnızca marka isimleri yönünden ele alındığı, markalar arasında kanunun aradığı anlamda bir benzerliğin varlığının yönetmelikte belirlenen ölçütler kullanılarak analiz edilmediği, markalar arasındaki benzerlik veya ayniyetin ancak yönetmelikte belirlenen ölçütler uyarınca bir araştırma ve analiz yapılarak ortaya konulabileceği, bu itibarla, davacı şirkete ait alkollü içki markalarının yasaklanmasına ilişkin Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı'nın ... tarih ve ... sayılı işleminde hukuka uygunluk bulunmadığından, anılan işlemin iptali gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.
(XX) KARŞI OY:
Dosyanın incelenmesinden, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu'nun ... tarih ve ... sayılı kararı ile, alkollü içki üreticisi ve ithalatçısı firmaların kullandıkları markaların tescil tarihinden önce alkollü içki dışındaki ürünler için de tescil edilmiş olması hâlinde, bu markaların kullanımının yasaklandığı; alkollü içki markalarının, tescil tarihinden sonra başka ürünler içinde tescil edilmiş olması hâlinde ise, söz konusu markaların kullanımının engellenmesinin sağlanması yönünde karar alındığı, anılan Kurul kararı ile, davacıya ait alkollü içki markalarının, tescil edildikleri tarihten önce başka firma ve şahıslar tarafından alkollü içki dışındaki ürünler için tescil edildiği gerekçesiyle kullanılmasının yasaklandığı, yasaklama işleminin temel ilkelerini belirleyen ... tarih ve ... sayılı düzenleyici Kurul kararı ile, davacıya ait markaların yasaklanmasına ilişkin kararın bildirilmesine ilişkin Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı'nın ... tarih ve ... sayılı işleminin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu'nun 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasında; "Alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti de alkollü içkilerde kullanılamaz."; Geçici 1. maddesinin üçüncü fıkrasında, "6. maddenin sekiz, dokuz ve onuncu fıkraları kapsamına giren ürünler, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılacak ikincil düzenlemelerin Resmî Gazete’de yayımından itibaren on ay içinde anılan fıkralardaki hükümlere uygun hâle getirilir. Uygun olmayan ürünler, bu tarihten itibaren piyasaya arz edilemez." kuralına yer verilmiştir.
Alkol ve Alkollü İçkilerin İç ve Dış Ticaretine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik'in 19. maddesinin birinci fıkrasında da aynı düzenlemeye yer verilmiştir.
Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Anayasa'nın 2. maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesinin unsurlarından biri hukukî belirlilik ilkesidir. Buna göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler, hem de idare yönünden herhangi bir duraksama ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir. Belirlilik ilkesi, hukuk devletinin bir diğer unsuru olan hukukî güvenlik ilkesiyle de yakından ilgilidir. Hukukî güvenlik, kişilerin kamu otoriteleriyle ilişkilerinde bugün ve geleceğe dönük olarak güven duygusu içinde olmaları demektir. Hukukî güvenlik ilkesi gereğince, her birey, yasadan, belirli bir kesinlik içinde, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir. Kişi ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve buna göre davranışlarını belirler. Hukukî güvenlik ilkesinin amaçlarından biri de hukuk normlarının öngörülebilir olmasıdır. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.
Düzenleyici nitelikteki kurallar, ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makûl bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmelidir. Hukukî öngörülebilirlik ilkesi olarak kabul edilen bu ilke sayesinde kişilerin geleceği öngörebilmeleri ve her türlü faaliyetlerini buna göre planlayıp yürütmeleri sağlanır.
Markaların korunmasına ilişkin usul ve esaslar, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede düzenlenmiştir.
556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 5. maddesinde, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretin, marka olabileceği kabul edilmektedir.
Anayasa’nın 35. maddesinde koruma altına alınan mülkiyet hakkı sadece taşınır ya da taşınmazları değil, marka ve patent hakları, fikri mülkiyet hakları, alacak hakları gibi maddi bir varlığı olmayan hakları da kapsamaktadır. Bir başka ifade ile mülkiyet hakkının kapsamına iktisadi bir değer arz eden bütün unsurlar girmektedir.
Bir markanın sahibine sağladığı haklar, “marka hakkı” olarak adlandırılmakta ve fikri ve sınai mülkiyet hakları kapsamında yer almaktadır. Bu nedenle marka hakkı üzerinde yapılacak sınırlandırmalarda, Anayasanın “Mülkiyet hakkı” başlıklı 35. maddesinin esas alınması gerekmektedir.
Anayasa’nın 35. maddesiyle Devlete, bireylerin mülkiyet hakkına saygı gösterme ve haksız müdahalede bulunmama biçimindeki negatif yükümlülüğün yanında, üçüncü kişilerden gelebilecek müdahaleleri önleme şeklindeki pozitif bir yükümlülük de yüklenmektedir. Mülkiyet hakkı, genel olarak, bir kimsenin başkasına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla bir şey üzerinde dilediği biçimde yararlanma, tasarruf etme, başkasına devretme, kullanım biçimini değiştirme, harcama ve tüketme, hatta yok etme yetkilerini kapsamaktadır. Bu bağlamda, malikin bu yetkilerini kullanmasını engelleyen düzenlemeler, mülkiyet hakkına müdahale teşkil eder.
Mülkiyet hakkına ilişkin olarak idareye herhangi bir konuda yetki tanınması durumunda, idarenin yetkisinin sınırlarının ve genel çerçevesinin kanunla düzenlenmesi ve bireylere getirilen yükümlülüklerin kamu yararı ile çelişmemesi gerekmektedir. Bu bağlamda, mülkiyet hakkına yapılan müdahale ile bu müdahaleyle güdülen meşru amaç arasında bir orantı bulunması zorunludur.
Bu çerçevede, hakkın kullanılmasını önemli ölçüde güçleştiren, hakkı kullanılamaz hâle getiren veya ortadan kaldıran sınırlamalar, hakkın özüne dokunmaktadır. Mülkiyet hakkı bağlamında da, bu hakkın ortadan kaldırılması, kullanılamaz hâle getirilmesi veya kullanılmasının aşırı derecede güçleştirilmesi sonucunu doğuran müdahalelerin, bu hakkın özünü zedeleyeceği açıktır.
Kural olarak Kanunlar, yürürlüğe girdikleri tarih ile yürürlükten kalktıkları tarih arasında meydana gelen olaylara uygulanır. Kanunların zaman bakımından uygulanmasına ilişkin temel ilke bu olmakla birlikte, Kanun koyucu bazı istisnaî durumlarda, haklı beklentiler ve kazanılmış hakları koruyarak, Kanun hükümlerinin geçmişe dönük uygulanmasına karar verebilir.
Dava konusu Yönetmelik ve Kurul kararının dayanağı olan 4250 sayılı Kanun'un 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasında, alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işaretinin alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işaretinin de alkollü içkilerde kullanılamayacağı; geçici 1. maddesinin üçüncü fıkrasında ise, 6. maddenin dokuzuncu fıkrası kapsamına giren ürünlerin, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılacak ikincil düzenlemelerin Resmî Gazete’de yayımından itibaren on ay içinde anılan fıkradaki hükümlere uygun hâle getirileceği, uygun olmayan ürünlerin bu tarihten itibaren piyasaya arz edilemeyeceği kuralına yer verilmekle birlikte Kanunun yürürlük tarihinden önce tescil edilmiş olan markaları da kapsadığına ilişkin bir açıklık bulunmamakta olup yorum yoluyla aksinin kabulü Anayasa hükümlerine aykırılık oluşturmaktadır.
Dava konusu Kurul kararıyla, bir mülkiyet hakkı olan marka hakkına sınırlama getirilmektedir. Alkollü içki üreticisi ve ithalatçısı firmaların kullandıkları markaların tescil tarihinden önce, aynı markaların alkollü içki dışındaki ürünler için başka firma veya şahıslar tarafından da tescil edilmiş olması hâlinde, bu markaların kullanımının yasaklanması veya alkollü içki markalarının, tescil tarihinden sonra başka ürünler içinde tescil edilmiş olması hâlinde ise, söz konusu markaların kullanımının engellenmesi, markanın kullanılamaz hâle getirilmesine ve hatta ortadan kaldırılmasına yol açmaktadır. Markanın kullanılamaz hâle getirilmesine ve ortadan kaldırılmasına yol açacak bir düzenleme hakkın özüne dokunduğu için ölçülü kabul edilemez.
Uyuşmazlıkla, dava konusu Kurul kararına dayanak alınan 4250 sayılı Kanun'un 6. maddesinin dokuzuncu fıkrası ile geçici 1. maddesinin üçüncü fıkrası, davalı idareye, geçmişe dönük düzenleme yapma yetkisi vermemesine rağmen, uyuşmazlık konusu Kurul kararıyla, 4250 sayılı Kanun'un öngörmediği bir yetki kullanılmak suretiyle, alkollü içki markalarının kullanımına yönelik geçmişe dönük düzenleme yapıldığı ve alkollü içki üreticisi ve ithalatçısı firmaların kullandıkları markaların kullanılamaz hâle getirilmesine ve hatta ortadan kaldırılmasına yol açacak şekilde karar alındığı görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 4250 sayılı Kanun'un 6. maddesinin dokuzuncu fıkrasında ve geçici 1. maddesinin üçüncü fıkrasında Anayasa'ya aykırılık görülmemekle birlikte, dayanağı olan Kanun ve Yönetmelikte öngörülmediği hâlde Kanun'un geriye yürütülmesi suretiyle, Kanun'un yürürlük tarihinden önce tescil edilmiş markaları da kapsayacak şekilde tesis edilen dava konusu düzenleyici Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmadığından, ... tarih ve ... sayılı düzenleyici Kurul kararı ile Alkollü İçkiler Piyasası Daire Başkanlığı'nın ... tarih ve ... sayılı işleminin "... ", "..." ve "..." isimli alkollü içki markalarına ilişkin kısmının da iptaline karar verilmesi gerektiği oyuyla bu kısımlar yönünden davanın reddi yolundaki karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
