Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/2790
Karar No: 2021/1997
Karar Tarihi: 25.10.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/2790 Esas 2021/1997 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2790
Karar No : 2021/1997

TEMYİZ EDENLER : 1-(DAVACI): ...
VEKİLİ : Av. ...

2- (DAVALI) : ...Genel Müdürlüğü
VEKİLİ: Av. Huk. Müş. ...

DİĞER DAVALI : ...Bakanlığı
VEKİLİ : Huk. Müş. ...

İSTEMLERİN_KONUSU : Danıştay Onikinci Dairesinin 24/09/2019 tarih ve E:2016/5530, K:2019/6436 sayılı kararına karşı, davacı esası yönünden, davalı idarelerden Emniyet Genel Müdürlüğü ise avukatlık ücreti yönünden temyiz isteminde bulunmakta ve kararın bozulmasını istemektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Polis Meslek Yüksekokulundan mezun olan davacı tarafından, polis memuru rütbesine aday memur olarak atanacakların belirlenmesi amacıyla 21/06/2015 tarihinde yapılan sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin ve 17/06/2016 tarihli ek beyan dilekçesi ile sözlü sınavın tamamının ve bu işlemlerin dayanağı olan 03/06/2015 tarih ve 29375 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği'nin 8. maddesinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onikinci Dairesinin 24/09/2019 tarih ve E:2016/5530, K:2019/6436 sayılı kararıyla;
Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği'nin 8. maddesinin iptali istemine ilişkin olarak;
3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun ek 1. maddesinin, 04/04/2015 tarih ve 29316 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6638 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle eklenen üçüncü fıkrasında, "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte öğrenime devam edenler dâhil, bu Kanun ve 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu gereğince, polis eğitim kurumlarında ya da Emniyet Genel Müdürlüğü adına diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı rütbelerine aday memur olarak atanmaları için öğrenim süresini başarıyla tamamlamaları ve eğitim sonunda Polis Akademisi Başkanlığınca yapılacak sınavda başarılı olmaları şarttır." hükmüne yer verildiği,
Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet olduğu,
Hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmez unsurlarından birisinin kanunların hukuk güvenliğini sağlaması, bu doğrultuda geleceğe yönelik, öngörülebilir kurallar içermesi gerekliliği olduğu, bu nedenle, hukuk devletinde güven ve istikrarın korunabilmesi için kural olarak kanunların, yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki olaylara uygulandıkları, kanunların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca, kanunların kamu yararı ve kamu düzeninin gereği, kazanılmış hakların korunması, mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarıldığı, yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmamasının hukukun genel ilkelerinden olduğu,
Kazanılmış haklara saygının, hukuk güvenliği ilkesinin bir sonucu olup hukukun genel ilkelerinden birini oluşturduğu, kazanılmış hakkın, özel hukuk ve kamu hukuku alanlarında genel olarak, bir hak sağlamaya elverişli nesnel yasa kurallarının bireylere uygulanması ile onlar için doğan öznel hakkın korunması olduğu, kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için bu hakkın, yeni kanundan önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş olması gerektiği, kazanılmış hakkın, kişinin bulunduğu statüden doğan, kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş hak olduğu,
Kural olarak, kişisel hak haline dönüşmemiş, belli koşulların gerçekleşmesine bağlı olarak ileride elde edilmesi olası beklenen hakların, kazanılmış hak olarak korunmayacağı,
Meşru beklentinin, makul bir şekilde ortaya konmuş icra edilebilir bir iddianın doğurduğu, ulusal mevzuatta belirli bir kanun hükmüne veya başarılı olma şansının yüksek olduğunu gösteren yerleşik ve istikrarlı bir yargı içtihadına dayanan yeterli somutluğa sahip nitelikteki bir beklenti olduğu, ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, özünde "varlık" olarak kabul görebilecek bir şahsi menfaatin, ulusal mahkemelerin yerleşmiş içtihadı gibi yalnızca ulusal hukukta yeterli bir temeli olması halinde mümkün olabileceği görüşünde olduğu,
Anayasa Mahkemesinin 19/12/2013 tarih ve B:2013/817 sayılı Mehmet Akdoğan ve Diğerleri başvurusuna ilişkin kararında, "Ölçülülük ilkesi; 'elverişlilik', 'gereklilik' ve 'orantılılık' olmak üzere üç alt ilkeden oluştuğu, "Elverişlilik" ilkesinin, öngörülen müdahalenin, ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını; "gereklilik" ilkesinin ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, "orantılılık" ilkesinin ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir." şeklinde belirtildiği,
Dava konusu olayda; iptali istenen Yönetmeliğin dayanağı olan 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu'nun 6638 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle eklenen Ek 1. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "...öğrenimine devam edenler dahil..." ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla açılan davada, Anayasa Mahkemesinin 04/05/2017 tarih ve E:2015/41, K:2017/98 sayılı kararıyla; öğrencilerin memuriyet hakkını kazanılmış bir hak olarak elde etmedikleri, zira bunların henüz memuriyete atanmadıkları ve memuriyetin bunlar yönünden bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş kişisel bir hakka dönüşmediği, kanun koyucunun, Anayasa’da öngörülen kurallar çerçevesinde diğer alanlarda olduğu gibi kamu görevine giriş koşullarıyla ilgili olarak da kamu yararı amacıyla bazı değişiklikler yapabileceği, bu değişikliklerin kişilerin beklentilerini etkileyebileceği, kişilerin meşru beklentileri aleyhine bir düzenleme yapılması söz konusu olmadığından kuralın kişilerin çalışma hürriyeti ve haklarına yönelik hukuki güvenliklerini ihlal eden bir yönü bulunmadığı ve anılan düzenleme emniyet hizmetlerinin daha iyi işlemesi amacıyla yapıldığından Anayasa'ya aykırı olmadığı gerekçesiyle iptal talebinin reddine karar verildiğinin görüldüğü,
Diğer taraftan hukuk devleti ilkesinin gereklerinden biri olan hukuk güvenliği ilkesinin; hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kıldığı, kanunlara güvenerek hayatını yönlendiren, hukuki iş ve işlemlere girişen bireyin bu kanunların uygulanmasına devam edileceği yolunda oluşan beklentisinin mümkün olduğunca korunmasının hukuki güvenlik ilkesinin gereği olduğu,
Ancak güvenin korunmasının, mevcut bir hukuki durumun dokunulmazlığı anlamında da değerlendirilmemesi gerektiği, hukuki güvenliğin mevcut bir hukuki durum için dokunulmazlık şeklinde algılanması, dinamik toplum yapısının kurallarla statik, durağan hâle getirilmesi sonucunu doğuracağı, bunun da toplumun çağın gerisinde kalmasına neden olabileceği, bu nedenle kanun koyucunun, Anayasa’da öngörülen kurallar çerçevesinde diğer alanlarda olduğu gibi kamu görevine giriş koşullarıyla ilgili olarak da kamu yararı amacıyla bazı değişiklikler yapabileceği ve bu değişikliklerin kişilerin beklentilerini etkileyebileceği,
Bir beklentinin hukuken koruma görebilmesinin ön koşullarından birinin, beklentinin haklı (meşru) beklenti seviyesine ulaşması olduğu, haklı beklentinin, bireyin kendisine güvenerek hareket ettiği lehine olan bir kanunda öngörülemez bir değişiklik yapılması ve bu öngörülemez değişikliğin herkes yönünden objektif olarak beklenebilecek bir beklentiyi sonuçsuz bırakması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gündeme geldiği, ancak bir beklentinin hukuken korunabilmesi için anılan koşulların gerçekleşmesinin yeterli olmayıp bu beklentinin korunmasına engel teşkil eden bir kamu yararının da bulunmaması gerektiği, bu yönüyle anayasa yargısında kişi yararıyla kamu yararının karşı karşıya geldiği durumlarda ancak önemli bir kamu yararının bulunmadığı durumlarda haklı beklentinin korunması kabul edilebileceği, aksi takdirde kanun koyucunun kamu yararını gerçekleştirmek üzere değişen koşullara göre yeni politikalar belirlemesi imkânının önemli ölçüde zedelenebileceği,
Yukarıda açıklanan ölçülülük ilkesinde belirtilen orantılılık uyarınca bu koşulun adayların yeterliliklerini tespit etmek amacıyla düzenlendiği, kamu hizmetinin etkin ve verimli bir şekilde işleyebilmesini sağlamak üzere kamu görevine alınacak kişilerin yeterliliklerini tespit etmek amacıyla sınav aracına başvurulmasının anılan amaca ulaşılması yönünden uygun bir araç olduğunun görüldüğü,
İdarelerin kendilerine tanınan düzenleme yetkisini Anayasa ve kanunlarla belirlenen sınırlar içinde kullanması gerektiği, yasa koyucu tarafından düzenlenen Kanun metninde açık bir şekilde, eğitimlerini başarıyla tamamlayan adayların Polis Akademisi Başkanlığınca yapılacak sınavda başarılı olmaları gerektiğinin hüküm altına alındığı, Kanun'un uygulanmasını sağlamak üzere İçişleri Bakanlığınca hazırlanan Yönetmeliğin dava konusu 8. maddesinde sınavın sözlü sınav şeklinde yapılacağının belirlendiği ve sınava ilişkin usul ve esasların düzenlendiği,
Söz konusu düzenlemede; adayların mesleki bilgi düzeyi, bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü, özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı, liyakati, temsil kabiliyeti, davranış ve tepkilerinin mesleğe uygunluğu açısından değerlendirileceğinin belirtildiği, idare tarafından üst hukuk normlarına uygun olarak hazırlanan yönetmelik hükmüyle davalı idare bünyesinde çalışacak personelin seçiminde objektif kriterlerin esas alındığının anlaşıldığı,
Bu nedenle dava konusu Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği'nin sınava ilişkin usul ve esasların düzenlendiği 8. maddesinde hukuka aykırılık bulunmadığı,
Davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali istemine ilişkin olarak;
Sözlü sınavda başarısız sayılma işleminin, diğer tüm idari işlemlerin yargısal denetiminde olduğu gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargısal denetiminin yapılmasının esas olduğu, idari işlemin yetki, şekil gibi salt usule ilişkin unsurları ile sınırlı olarak yapılacak bir yargısal denetimin, hukuk devleti ilkesinin sağladığı güvenceyi temin etmeyeceği,
Bu itibarla; davacının girdiği sözlü sınav öncesinde, sınav komisyonunca sınavda sorulacak soruların önceden hazırlanması ve tutanağa bağlanması, her adaya sorulan soruların kayda geçirilmesi ve sorulan sorulara adayların verdiği yanıtlara hangi komisyon üyesince, hangi notun takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterilmesi, böylece sözlü sınavın nesnel olarak yapılması ve yargısal denetimin tüm unsurlarıyla gerçekleştirilmesinin sağlanması gerektiği, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 18/11/2013 tarih ve E:2010/2194, K:2013/4094 sayılı kararının da bu yönde olduğu,
Öte yandan; Yönetmeliğin "Komisyonların Oluşturulması ve Görevleri'' başlıklı 7. maddesinin ikinci fıkrasında, soru hazırlama komisyonunun rütbece en kıdemli üye başkanlığında beş rütbeli personel ve hazırlanacak soru sayısı ve ders konuları dikkate alınarak yeterli sayıda öğretim elemanından oluşacağı şeklinde düzenleme yapıldığı, Polis Akademisi Başkanlığı tarafından da soru hazırlama komisyonu için dört rütbeli personel ile sekiz öğretim elemanı görevlendirildiği, bu haliyle adayların yeterliliğinin tespiti amacıyla yapılan sınavda sorulacak soruların hazırlanmasında yeteri kadar rütbeli personel ve öğretim elemanı görevlendirildiği, soruların Yönetmelik'te aranılan kriterlere uygun olduğu anlaşıldığından, bu durumun dava konusu işlemi sakatlar mahiyette olmadığı sonucuna varıldığı,
Davalı idarenin savunması ekinde gönderilen, davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin dayanağı olan sözlü sınav komisyonu başkanı ve üyelerince verilmiş puanlara ilişkin tutanak ve sınav sonuçlarına ilişkin tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinden sözlü sınavın nesnel olarak yapıldığı ve yargısal denetim için aranan bütün koşulları sağladığının anlaşıldığı,
İfade edilerek, davacının girdiği sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı,
19/06/2015 ila 21/06/2015 tarihleri arasında yapılan sözlü sınavın iptali istemine ilişkin olarak;
Davacının 04/04/216 havale tarihli yenilenen dava dilekçesinde mevcut olmayan ve dava açma süresi geçtikten sonra 17/06/2016 havale tarihli dilekçesine konu istem 2577 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasında düzenlenen davanın genişletilmesi yasağı kapsamında bulunduğundan anılan talebinin esasının incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı, gerekçeleriyle davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlem ile dayanağı Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği'nin sınava ilişkin usul ve esasların düzenlendiği 8. maddesi yönünden davanın reddine, 19/06/2015-21/06/2015 tarihleri arasında yapılan sözlü sınavın iptali isteminin incelenmeksizin reddine, yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, aynı nitelikteki davaların sayısı ve avukatın harcadığı emek ve mesai dikkate alınarak takdiren 550,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından; kazanılmış hakkının ihlal edildiği, okula kayıt yaptırdığı tarihte sözlü sınav şartına tabi tutulacağına dair herhangi bir mevzuat hükmü bulunmadığı, hangi gerekçelerle kendisine nasıl puan verildiği hususunun izah edilmediği, bu nedenle işlemlerin hukuka aykırı olduğu, Daire kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idarelerden Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından; öncelikle seri dava düzenlemesinin toplu vekaletnameler ile toplu davalar açılması durumunu ifade ettiği ve bu sebeple bakılan davaların seri dava niteliğinde olmadığı, aksi düşünülse dahi Dairece hükmedilen ücretin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin seri davalarda ücreti düzenleyen 22. maddesindeki düzenlemeye de aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idareler tarafından, Danıştay Onikinci Dairesince verilen kararın esas yönünden usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...DÜŞÜNCESİ: Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Davacının esasa yönelik temyiz istemi yönünden;
3201 sayılı Kanun'un ek 1. maddesinde, "4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu gereğince öğrenim gören öğrencilerin, Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı rütbelerine aday memur olarak atanmaları için, öğrenim süresini başarıyla tamamlamaları ve eğitim sonunda Polis Akademisi Başkanlığınca yapılacak sınavda başarılı olmalarının şart olduğu" hükme bağlanmış olmakla birlikte, bu sınavın yazılı olması gerektiği yolunda bir kurala yer verilmemiş olduğundan, öğrenimi öncesinde yapılan sınavları geçen ve öğrenimini başarıyla bitirenler yönünden, idarece kanun hükmü uyarınca yapılması gereken sınavın Yönetmelik'te sözlü sınav olarak belirlenmesinde ve uygulanmasında hukuka aykırılık bulunduğundan söz etmek mümkün değildir.
Öte yandan; dava konusu Yönetmeliğin "Komisyonların Oluşturulması ve Görevleri'' başlıklı 7. maddesinin ikinci fıkrasında, soru hazırlama komisyonunun, "beş rütbeli personel ile hazırlanacak soru sayısı ve ders konuları dikkate alınarak yeterli sayıda öğretim elemanından" oluşacağı şeklinde düzenleme yapılmış olup, asli görevi sınav sorularının hazırlanması olan komisyonun kurucu unsurunun, "soru sayısı ve ders konuları" dikkate alınarak konunun uzmanları tarafından soruların hazırlanması olduğu, sınav komisyonunda olduğu gibi komisyon üyelerinin ayrı ayrı oy ve görüşleri alınarak değerlendirme yapılmasının söz konusu olmadığı, bu itibarla, komisyonda bulunacak rütbeli personel sayısının Yönetmelik'te öngörülen sayıdan daha az olmasının, ihmal edilebilir nitelikte bulunduğu ve komisyonda yer alan uzmanlar tarafından hazırlanan sınav sorularını hukuka aykırı hale getirmeyeceği sonucuna ulaşıldığından, komisyonda beş rütbeli personel bulundurulmaması sınavı sakatlayacak nitelik taşımamaktadır.
Temyizen incelenen karar, yukarıda belirtilen hususlarla birlikte değerlendirilerek esas yönünden usul ve hukuka uygun bulunmuş olup, davacının temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar kararın esas yönünden bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarelerden Emniyet Genel Müdürlüğünün, 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre hak ettikleri avukatlık ücretine yönelik temyiz istemi yönünden;
Davalı idarelerden Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından, yukarıda özetine yer verilen iddialar ile lehlerine hükmedilen avukatlık ücretinin hatalı belirlendiği ileri sürülmektedir.
2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Seri davalarda ücret" başlıklı 22. maddesinde; "İhtiyari dava arkadaşlığının bir türü olan seri davalar ister ayrı dava konusu yapılsın ister bir davada birleştirilsin toplamda onbeş dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam avukatlık ücretine, toplamda altmış dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %60'ı oranında avukatlık ücretine, toplamda yüzelli dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %50'si oranında avukatlık ücretine, toplamda yüzelliden fazla açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %30'u oranında avukatlık ücretine hükmedilir. Duruşmalı işlerde bu şekilde avukatlık ücretine hükmedilmesi için dosyaya ilişkin tüm duruşmaların aynı gün aynı mahkemede yapılması gerekir." düzenlemesi yer almakla birlikte,
Bu maddenin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Sekizinci Dairesinin 30/05/2019 tarih ve E:2019/145 sayılı kararı ile; "...getirilen düzenleme ile, onbeş olarak belirlenen ilk kademeye kadar pratikte seri olarak özellikle idari yargıda çok az dava bulunduğu göz önüne alındığında, getirilen bu düzenlemenin esasen uygulanabilirliğinin pek az olacağı, diğer taraftan, toplamda altmış dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %60’i oranında avukatlık ücretine hükmedileceği yolundaki düzenleme ile seri davalarda harcanan emek ve çabanın oldukça üstünde avukatlık ücretine hükmedilerek taraflara ölçüsüz bir yükümlülük getirilmesine yol açılacağı...
...kademelendirmenin gerek dosya sayısı açısından gerekse hükmedilecek ücretin oranı açısından başta usul ekonomisi olmak üzere, pratikteki uygulamalara ilişkin istatistiksel verilerin de hesaba katılmasıyla, belirtilen ilkeler ve gerçekte avukatın hukuki yardımının karşılığı oranı göz önüne alınarak makul bir şekilde yapılması gerekirken, seri davalarda ilk olarak 15'ten başlar şekilde ve tam ücretin %60'i oranında avukatlık ücretine hükmedileceği şeklindeki düzenleme, hukuka ve hak arama özgürlüğüne aykırı olduğu..." gerekçesi ile anılan maddenin yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiş ve bu karara karşı yapılan itiraz Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 18/12/2019 tarih ve Y.D İtiraz No:2019/1037 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Bu durumda, her ne kadar davalı idarelerden Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından, lehlerine hükmedilen avukatlık ücretinin hatalı belirlendiği ileri sürülmekte ise de, görülmekte olan bu davanın da aralarında bulunduğu ve seri dava niteliği taşıyan davalar bakımından, karar tarihinde yürürlükte bulunan 2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin seri davalarda ücreti düzenleyen 22. maddesinin yargı kararı ile hukuka aykırı bulunarak yürürlüğünün durdurulmuş olması ve anılan yargı kararında yer verilen gerekçeler karşısında, konuya ilişkin dava sayısı da göz önüne alındığında, Dairece davalı idareler lehine hükmedilen 550,00-TL tutarındaki avukatlık ücreti miktar olarak uygun bulunmakta olup, Daire kararının avukatlık ücretine ilişkin kısmında hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacı ile davalı idarelerden Emniyet Genel Müdürlüğünün temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın kısmen reddine, kısmen incelenmeksizin reddine yönelik Danıştay Onikinci Dairesinin temyize konu 24/09/2019 tarih ve E:2016/5530, K:2019/6436 sayılı kararının esas ve avukatlık ücreti yönünden yukarıda belirtilen açıklamalar ile ONANMASINA,
3. 25/10/2021 tarihinde, kesin olarak oyçokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY

X-Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği'nin "Amaç" başlıklı 1. maddesinde; "Bu Yönetmeliğin amacı, polis eğitim kurumlarında veya Emniyet Genel Müdürlüğü adına diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerden öğrenim süresini başarıyla bitiren öğrencilere uygulanacak sınavlarla ilgili usul ve esasları düzenlemektir." kuralına yer verilmiş, "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, "Mesleki bilgi düzeyi" deyiminin; “Polis eğitim kurumları mezunlarının polis eğitim kurumunda gördüğü derslerle ilgili bilgi düzeyini, Emniyet Genel Müdürlüğü adına diğer yükseköğretim kurumlarından mezun olanların ise Başkanlıkça verilen mesleki eğitim dersleriyle ilgili bilgi düzeyini" ifade edeceği belirtilmiştir.
Aynı Yönetmeliğin "Sınav şekli ve esasları" başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında; "Soru Hazırlama Komisyonu tarafından bastırılan sorular arasından adaylara soru kartı çektirilerek cevaplaması istenir. Komisyon tarafından adaya konu ile ilgili ilave sorular sorulabilir."; maddenin 2. fıkrasında ise, "Sınav komisyonları tarafından yapılacak sözlü sınavda adaylar; a) Mesleki bilgi düzeyi, b) Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü, c) Özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı, ç) Liyakati, temsil kabiliyeti, davranış ve tepkilerinin mesleğe uygunluğu yönlerinden yüz tam puan üzerinden değerlendirilirler." düzenlemeleri getirilmiş; aynı maddenin 3. fıkrasında, 2. fıkranın (a), (b), (c) ve (ç) bentlerinde belirtilen hususların puan değerlerine işaret edilmiş, bu kapsamda mesleki bilgi düzeyinin yüz üzerinden kırk puan olduğu belirtilmiş, maddenin 4. fıkrasında ise; adayın sınavda başarılı olabilmesi için yüz tam puan üzerinden en az yetmiş puan alması gerektiği, başarısız olan adayın aldığı puan ve gerekçesinin puan değerlendirme karar formuna işleneceği, sınav sonuçlarının merkezi sınav komisyonuna bildirileceği öngörülmüştür.
Yönetmelik'te yer verilen ve metinleri yukarıda aktarılan düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden; polis eğitim kurumlarında veya Emniyet Genel Müdürlüğü adına diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerden öğrenim süresini başarıyla bitirenlere uygulanacak sınavın, adaya, soru hazırlama komisyonunca bastırılan sorular arasından çektirilecek soru kartındaki soru/soruları cevaplaması istenilmek suretiyle gerçekleştirileceği, bu uygulamada, gerek puansal ağırlık gerekse 8. maddenin 2. fıkrasındaki sıralama göz önünde bulundurulduğunda en önemli değerlendirme kriterini “mesleki bilgi düzeyi” başlıklı kısmın teşkil ettiği, "mesleki bilgi düzeyi"nin polis eğitim kurumları mezunlarının polis eğitim kurumunda gördüğü derslerle ilgili bilgi düzeyini ifade edeceği, mesleki bilgi düzeyinin ölçülebilmesinin ise; polis eğitim kurumunda görülen derslerle ilgili sorular sorulmasına bağlı olduğu, çok sayıdaki dersten başarılı olunması sonucunda edinilen kazanımı ifade eden mesleki bilgi düzeyinin bir veya iki soruyla ölçülmesinin hem hayatın olağan akışına hem de bu tür sınav uygulamalarına ilişkin olarak yargı mercilerine intikal eden dava dosyalarının içeriğindeki verilere aykırı olduğu, nitekim Yönetmeliğin 8. maddesinin 1. fıkrasında "Soru Hazırlama Komisyonu tarafından bastırılan sorular arasından adaylara soru kartı çektirilerek cevaplaması istenileceği"nin belirtildiği, komisyon tarafından adaya sorulan soru/sorular neticesinde mesleki bilgi düzeyinin ölçülmesi hususunda yeterli kanaat edinilememesi halinde adaya ilave sorular sorulabileceği yönündeki düzenleme de göz önünde bulundurulduğunda, Yönetmeliğin, adayın mesleki bilgi düzeyinin tam anlamıyla ölçülmesine imkân vermeyecek bir şekilde sadece bir soru sorulmak suretiyle uygulanmasını amaçlamış olmasının söz konusu olamayacağını teyit ettiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan; sınava tabi tutulacak aday memurun, yukarıda ifade edilen mesleki bilgi düzeyinin yanı sıra ifade ve muhakeme yeteneği, temsil kabiliyeti, liyakati gibi özellikler bakımından gerekli yeterliliğe sahip olup olmadığının da tarafına yöneltilecek bir soruyla ölçülebilmesi mümkün değildir.
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının 2013-2015 eğitim döneminde Elazığ Zülfü Ağar Polis Meslek Yüksek Okulundan mezun olması üzerine yukarıda ilgili düzenlemelerine yer verilen Yönetmelik uyarınca sözlü sınava tabi tutulduğu, davalı idare savunmasından ve ekinde yer verilen belgelerden anlaşılacağı üzere davacıya, çektiği 56 numaralı soru kartında yer alan 56 numaralı sorunun sorulduğu, Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Puan Değerlendirme Karar Formu'nda, komisyon başkan ve üyelerinin tamamı tarafından davacıya; "mesleki bilgi düzeyi" yönünden 20 puan, "bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü" yönünden 9 puan, "özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı" yönünden 6 puan, "liyakati, temsil kabiliyeti, davranış ve tepkilerinin mesleğe uygunluğu" yönünden 5 puan takdir edildiği ve sınav puan ortalamasının 40,00 puan olduğu belirlenmek suretiyle başarısız kabul edildiği görülmektedir.
Davacının tabi tutulduğu sözlü sınavda, tarafına, yukarıda yer verilen bir sorunun sorulduğu ve yaklaşık on ay devam eden ve çok sayıda dersi kapsayan bir eğitim sürecinin sonunda elde edilen mesleki bilgi düzeyinin bu sorular ile ölçülmeye çalışıldığı tartışmasızdır. Yapılan sözlü sınavda tarafına yöneltilen bir soru ile davacının hem mesleki bilgi düzeyinin ölçülmeye çalışıldığı hem de Yönetmeliğin 8. maddesinin 2. fıkrasında yer verilen diğer hususlar olan "bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü", "özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığı" ve "liyakati, temsil kabiliyeti, davranış ve tepkilerinin mesleğe uygunluğu" yönlerinden değerlendirilme yoluna gidildiği anlaşılmaktadır.
Davacının, eğitim dönemi sonunda tabi tutulduğu sınavda tarafına yöneltilen bir soru ile değerlendirilmeye çalışılmasının Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği'nin yukarıda yapılan değerlendirmeler çerçevesinde aktarılmaya çalışılan amacına ve içeriğine aykırı olduğu, tarafına yöneltilen bir soru ile davacının mesleki bilgi düzeyinin ölçülmesi mümkün olmadığı gibi diğer hususlar yönünden de bir soru sorulmak suretiyle yeterli kanaat edinilmesinin söz konusu olamayacağı dikkate alındığında, davacının aday memur olarak atanacaklara uygulanacak sözlü sınavında başarısız sayılmasına dair işlemde ve bu işlemin dayanağı olan dava konusu Yönetmeliğin 8. maddesinde, adayların anılan maddede belirtilen hususlar yönünden objektif olarak değerlendirilmesini sağlayacak şekilde sorulacak soru adeti hakkında makul bir sayıya yer verilmemesi yönünden eksik olarak düzenlenmiş olduğu kanaatine ulaşıldığından, hukuka ve mevzuata uygunluk görülmemiştir.
Bu durumda; davanın kısmen incelenmeksizin reddi, kısmen reddi yolundaki Daire kararının temyize konu edilen davanın reddine ilişkin bireysel işlem ve Yönetmeliğin 8. maddesine yönelik kısımlarının yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyoruz.


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi