Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1131
Karar No: 2022/1142
Karar Tarihi: 30.06.2022

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1131 Esas 2022/1142 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1131
KARAR NO: 2022/1142
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 03/04/2018
NUMARASI: 2017/223 E. 2018/81 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı adına TP nezdinde ... no ile 13.06.2014 başvuru tarihli “...” isimli markanın tescil edildiğini, davalının da ... ve uzantısı domainleri satın alarak adına tescil ettirdiğini ve bu siteyi www...com adresine yönlendirme yaparak davacının marka hakkına tecavüz ederek kazanç sağladığının, Bakırköy 2. FSHHM’nin 2015/35 D. İş dosyası ile tespit edildiğini, bilirkişi raporunda; www...com adresine girildiğinde otomatik olarak www...com adresine yönlendirme yapıldığını, www...com adresinin kullanıldığını, bu adresin davalı adına satın alındığını, www...com.tr adresinin de aktif olduğunu ve bu adresin ... ailesine ait olduğunun tespit edildiğini, davalının İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na şikayet edildiğini ve ceza dosyasının derdest olduğunu belirterek, davalının www...com internet adresindeki davacının tescilli http://www...com.tr isimli alan adı ve markasına tecavüzün men’i ve ref'i ile haksız fiilinin tedbiren durdurulmasını, davacının marka hakkına tecavüz eden www...com ve www...com internet sitesinin kullanım hakkının ve domaininin davacıya verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin 30.01.2008 tarihinde ticaret siciline kaydolduğunu, TPE nezdinde ... no ile “...” markasını 35. sınıfta, ... no ile “...” markasını 14. sınıfta, ... no ile “www...com” markasını 2008’den beri 14, 35, 38. sınıflarda, ... no ile “... markasını” 14 ve 35. sınıfta tescil ettirdiğini, ...com adlı internet sitesinin sahibi olduğunu, 2011 yılından itibaren “...com” alan adını kullandığını ve kendi adına tescil ettirdiğini, davalıya ait alan adlarının 2006-2015 yılları arasında ziyaretçi sayısının 116.674.726 olduğunu, web sitesindeki iletişim ve hesap numaraları ... Ltd. Şti.’ne ait olduğundan müvekkiline husumet düşmeyeceğini, davacının, müvekkilinin piyasada tanınır hale getirdiği “...”ne ayırtedici niteliği olmayan “luk” ekini getirerek “...” ibaresini ... no ile TPE’ne kaydettirdiğini, başvurusu devam eden “...” ibaresini de, alan adı olarak ve yetkilisi göründüğü “...” ... Ltd. Şti.’nde unvan olarak kullandığını, dava konusu ibarenin gerçek hak sahipliğinin, eskiye dayalı kullanım sebebiyle davalı ve davalının yetkilisi bulunduğu şirkete ait olduğunu, davalının bilinirlik kazandırdığı ibareleri davacının haksız rekabet hükümlerini ihlal ederek kullandığını, tescile itiraz ettiklerini belirterek, öncelikle husumet yokluğundan davanın reddini, ... Ltd. Şti. adına yapılan ... sayılı ... marka başvurusunun bekletici mesele yapılmasını ve davanın esastan reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; "Davanın marka hakkına ve ticaret ünvanına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti önlenmesi ve durdurulması talepli olduğu, Toplanan deliller, tescil belgeleri, tespit dosyası raporu ve mahkemece alınan bilirkişi raporu ışığında dava konusu internet sitesinin dava dışı ... şirketine ait olması sebebiyle iptalinin istenemeyeceği, ancak şirket kurucusu ve yetkilisi olan davalının TMK 50. madde uyarınca siteyi kullanan olarak eylemlerinin haksız rekabet ve davacı marka hakkına tecavüz eylemini oluşturduğu anlaşılmakla; 1-Davacı ... tarafından davalı ... aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile davalının www...com alan adını www...com sitesine yönlendirmek suretiyle kullanımının davacı yanın marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, tecavüzün men'i ve refine, 2-Davaya konu internet sitesinin dava dışı şirket adına tescilli olması sebebiyle siteye erişimin engellenmesine ilişkin talebin reddine" karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Web sitesindeki iletişim ve hesap numaralarının ... Tic. Ltd. Şti'ne ait olduğunu, Bakırköy 2. FSHHM 2015/35 D.İş dosyasında da alan adı sahiplik kayıtlarında register olarak ... şirketi göründüğünden, davanın ... Ltd. Şti'ne yöneltilmesi gerekirken müvekkiline yöneltildiğinden, davanın öncelikle usulden reddi gerektiğini, 2-Dava konusu ibarenin gerçek hak sahipliğinin, eskiye dayalı kullanım neticesinde müvekkiline ve müvekkilinin yetkilisi bulunduğu şirkete ait olduğunu, müvekkilinin yıllardır "..." ibaresini markasal anlamda web sitelerinde alan adı olarak kullandığını ve sektörde tanınır seviyeye ulaştırdığını, davacının kötü niyetli olarak sektörde bilinirliği olan bu ibarenin ayırt edilemeyecek derecede benzerini kendi adına tescilini sağladığını, Yargıtay'ın, markasal anlamda kullanılan işaretin kartvizitte, ticari evraklarda, baskın karakterli yazılmış olarak kullanımını, tabelalarda aynı biçimde öne çıkararak, tanıtım gereçlerinde kullanılmasını markasal anlamda kullanma olarak kabul ettiğini, mevcut olayda da müvekkili tarafından bu tanıtım metaryalleriyle kullanımın dijital alanda gerçekleştirildiğini, İşbu dava konusuna benzer hususların değerlendirildiği doktrin görüşleri (Dr. Sefer Oğuz, Alan Adı (Domain Name) Hakkının Hukuki Mahiyeti, 1.Baskı, Ankara 2012, sh. 169 ve Uğur ÇOLAK, Türk Marka Hukuku , 1.Baskı, İstanbul Şubat 2012, sh.346 ile sh.670) ve Yargıtay kararları (Yargıtay 11. HD'nin 21.11.2006 tarihli 2005/8931E. ve 2006/12058K. sayılı kararı) göz önüne alındığında da müvekilinin yetkilisi olduğu şirkete ait ve bu şirket tarafından kullanılan alan adının markasal anlamda kullanıldığını ve şirkete geçmişe dayalı kullanımı sebebiyle öncelik hakkı verdiği sonucuna ulaşıldığını, Aynı hususun 01 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe giren ve Türkiye'nin de taraf olduğu nın başlıklı ve marka hakkı sahibinin sahip olduğu önleme hakkının tanımlandığı 16/1 inci fıkrasının son cümlesinde de, şeklindeki düzenleme ile de kabul edildiğini, Müvekkilin yetkilisi olduğu ... Ltd. Şti ticaret unvanıyla 30/01/2008 tarihinde ticaret siciline kaydolduğunu ve ...com alan adı üzerinden önce müvekkilinin, sonrasında ise yetkilisi bulunduğu şirket tarafından kullanılmaya başlandığını, davacının yetkilisi olduğu ... Ltd. Şti'nin ise 26.06.2014 tarihinde ticaret siciline kaydedildiğini, sadece bu husus dahi, davacının müvekkilinin markasal anlamda kullandığı bu ibareyi kötü niyetli olarak tescil ettirdiğinin açıkça görüleceğini, Yargıtay 11. HD'nin de değerlendirme yaparken ticaret siciline kayıt tarihlerine önem verdiğini, Doktrinde de ...'in Marka Hukuku'nda Önceye Dayalı Haklar ve Ayırt Edici İşaretler kitabında "Önceden Alınan İnternet Alan Adı ve Aynı İşareti İçeren Sonraki Markanın Hukuki Durumu" konu başlığında bu hususu "Henüz tescili yapılmamış bir işaretin alan adı olarak seçilip kullanılması halinde ise alan adının sahibince sonradan Marka KHK'da yer alan koşullara uymak kaydıyla işaret marka olarak da tescil edilmesi mümkündür. Bununla birlikte, aynı alan adının başkası tarafından marka olarak tescil ettirilmesi halinde, alan adının daha önce sahibi tarafından markasal kullanımına dayalı olarak marka tesciline karşı çıkma ve tescil gerçekleşmiş ise hükümsüzlük davası açabilme hakkı TTK'nın 55 ve MarkaKHK 8/3-5 maddeleri çerçevesinde değerlendirilecektir. İnternet ortamında ün kazanmış pek çok özgün alan adı vardır ve hukuki niteliği itibariyle ayırt edici ad ve işaret olarak tespit edilen alan adlarının, başkaları tarafından iltibasa meydan verecek şekilde marka, ticaret unvanı, işletme adı gibi tanıtma vasıtası olarak kullanılması da iltibas teşkil eder. Bu durumda, eski TTK'nın m57/5 ve 6102 sayılı TTK'nın 55/1-4. Bent hükümleri uyarınca alan adlarının haksız rekabet hükümlerine göre korunması söz konusu olur." şeklinde açıkladığını, Gerek doktrin gerekse Yargıtay 11. Hukuk Dairesi görüşleri dikkate alındığında davacının kullanımının haksız rekabet hükümlerini ihlal ettiği göz önüne alındığında, davacının haksız ve kötü niyetli olarak tescilini sağladığı iltibas yaratan ibareye göre marka hakkının tecavüzü iddiası yerinde olmadığından davanın reddi gerektiğini, Kararda, müvekkiline ait şirketin altinsepeti.com alan adını 2016 yılında tescil ettirdiği ve davacının 2015 tarihli markasının daha eski tarihli olduğu gerekçesiyle haksız bir ticari uygulama olduğunun yazıldığını, ancak tescil tarihinin ...com dan da görüleceği üzere 08.10.2006 olduğunu, davacıya ait markanın ayırt edilemeyecek derecede benzerinin, müvekkilinin yetkilisi olduğu dava dışı şirket tarafından yıllardır kullanılmakta olması, müvekkiline ait şirketin davacının şirketinden 6 yıl önce kurulmuş olması, müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketin 2011 yılından bu yana ...com alan adıyla meşru bir ilişkisinin olması, davacı markası ile müvekkilinin markasının birebir benzer olmaması, alan adlarındaki önce gelen alır prensibi kapsamında meşru olması ve müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketin de "..." ibareli marka başvurusunun bulunması, davacının haksız ve kötü niyetli olarak kendisinden önce markasal anlamda kullanılan bu ibarenin tescilini sağlaması ve buna dayanarak davalının yetkilisi olduğu şirketin iyi niyetli kullanımlarına dayanarak hak talep etmesi hususları değerlendirildiğinde, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmi kabule karar verilmesinin usul ve kanuna, uygulamaya aykırı olduğunu, 3-Şahsi kullanım olmamasına karşın sorumlu olduğuna karar verilerek, müvekkili ... aleyhine tecavüzün refine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, 4-Davacının siteye erişimin engellenmesi taleplerinin reddine karar verilmesine rağmen kararda müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi ve tüm masrafların kabul - red oranına göre paylaştırılmaması, 5-Gerekçeli kararda; raporun bir sayfasının ilk kısmında ...com da kuyumculukla ilgili ürünlerin sunulmadığı, aynı sayfanın diğer kısmında ise sunulduğunun belirtilmesi, raporda ...com'un tescilinin davacıdan önce 2006 yılı olmasına rağmen 2016 yılında tescil edildiğinin ifade edilmek suretiyle bir çok hatalı hususun bulunması ve bu hususların karara etki etmesi nedenleriyle ve re'sen nazara alınacak nedenlerle, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Karar aleyhine davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. 1-Mahkemece; "Dava ... aleyhine açılmış olup, dava dışı ... şirketinin kurucusu ve yetkilisi olduğu söz konusu internet sitelerini kullanan kişi olmakla MK 50. madde kapsamında "tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır. Organlar, hukuki işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar. Organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar" hükmü gereğince haksız fiilden dolayı şirket organı olan ...'ın kusura dayalı sorumluluğu mevcut olduğundan marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet eyleminin gerçekleşmiş olduğu" belirtilmek suretiyle karar verilmiştir. Davalı ...'ın dosyaya sunulan vekaletnameden ... Ltd. Şti.'ni temsile yetkili olduğu sabittir. TMK 50/2 maddesindeki; tüzel kişinin kanun yada esas sözleşmeye göre yetkili organları tarafından yapılan hukuki işlemler ve diğer bütün fiiller tüzel kişiyi bağlar kuralı uyarınca sorumlu olduğundan, davalıya husumet düşmeyeceğine ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 2-Davalı taraf eskiye dayalı tescilsiz kullanım hakkına dayanmış olup, kullanımına dayanak olarak sunduğu İstanbul Anadolu 1. FSHHM'nin 2015/50 D. İş dosyasına ait raporda; "...'ın temsile yetkili olduğu tespit isteyen ... Ltd. Şti.'nin 14.02.2014 tarihinden itibaren www...com" isimli e-ticaret sitesi üzerinden ürünlerini satışa sunduğu, www...com sitesinin www...com'a yönlendirildiği ve bu site üzerinden birlikte çalıştığı, ... Ltd. Şti.'nin 26.06.2014 tarihinde ticari faaliyetine başladığı, altın, pırtanta, takı ve aksesuar satışı üzerine çalışmakta olduğu “...” markasını koruma altına aldığı “31.03.2014 tarihinden itibaren www...com.tr” ve "31.07.2014 tarihinden itibaren www...com.tr” isimli e-ticaret siteleri - üzerinden ürünlerini satışa sunduğu, www...com.tr sitesinin, www...com'a yönlendirildiği ve bu site üzerinden birlikte çalıştığı belirlenmiştir. Bu hali ile davalı şirketin www...com" isimli e-ticaret sitesi kullanımı davacının 31/03/2014 kullanım tarihinden daha önceki tarih olan 14/02/2014 olarak belirlenerek ekran görüntüleri rapora eklendiğinden, Yargıtay kararları ve öğretideki alan adı kullanımının markasal öncelikli kullanıma dayanak oluşturabileceğine ilişkin görüşleri de nazara alınarak, davalının www...com" isimli e-ticaret sitesi kullanımının markasal kullanım olup olmadığının, gerektiğinde bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle mahkemece değerlendirilmesi gerektiği halde, değerlendirilmediği gibi, mahkemece alınan 06/11/2017 tarihli rapor ile çelişkili olmasına rağmen, çelişkinin giderilmesi için ek veya başka heyetten rapor alınmadığından, ilgili birimden davalının "www...com" isimli e-ticaret sitesi kullanım tarihi sorularak, öncelikli kullanım hakkına sahip olan tarafın tespiti yapılmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. 3-Mahkemece; Dava ... aleyhine açılmış olup dava dışı ... şirketinin kurucusu ve yetkilisi olduğu söz konusu internet sitelerini kullanan kişi olmakla MK 50. madde kapsamında "tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır. Organlar, hukuki işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar. Organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar" hükmü gereğince haksız fiilden dolayı şirket organı olan ...'ın kusura dayalı sorumluluğu mevcut olduğundan marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet eyleminin gerçekleşmiş olduğu belirtilmek suretiyle karar verildiğinden, Davalı ...'ın dosyaya sunulan vekaletnameden ... Ltd. Şti.'ni temsile yetkili olduğu sabit olduğundan, TMK 50/2 maddesi uyarınca tüzel kişinin kanun yada esas sözleşmeye göre yetkili organları tarafından yapılan hukuki işlemler ve diğer bütün fiiller tüzel kişiyi bağlar kuralı uyarınca sorumlu olduğundan, şahsi kullanımı olmadığı halde tecavüzün ref'ine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 4-Mahkemece, davaya konu internet sitesinin dava dışı şirket adına tescilli olması sebebiyle siteye erişimin engellenmesine ilişkin talebin reddine karar verilmesine rağmen, davada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmediği gibi, davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlenin tamamının davalıdan tahsiline karar verildiği tespit edilmiştir. Davada marka hakkına tecavüzün men'i, ref'i ve davalıya ait olduğu belirtilen internet sitelerinin kullanım hakkının davacıya verilmesi talep edilmiş olup, HMK 110 maddesi uyarınca talep yığılması mevcuttur. Talep yığılması mevcut olduğunda, yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca talepler birbirinden bağımsız olduğundan, her talep için ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerekir. Mahkemece siteye erişimin engellenmesi (www...com) ve www...com internet siteleri) talebi reddedildiği halde, davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi yasal düzenlemelere aykırı olduğu gibi, HMK 326/2 maddesi uyarınca davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıktığında yargılama giderlerinin haklılık oranına göre paylaştırılması gerektiği halde, davacı yargılama giderlerinin tamamının davalıdan tahsiline karar verilmesi de yasal düzenlemeye aykırı olduğundan istinaf sebebinin kabulüne karar verilmiştir. 5-Davalı tarafça ekran görüntüsü sunulan vois.com örneğinde; 2006 -2015 arası davalı tarafa ait altinsepeti.com adresinin Sayfa Görüntüleme sayısının 116.674.726 olduğunun belirtildiği tespit edilmiş ise de; dava konusu marka "..." ve alan adı "...com" olduğundan, yanlış yazılmasının sonuca etkili olmadığından, bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Gerekçeli kararın gerekçe bölümünün 5. paragrafında "... Ltd. Şti. adına ... no’lu “...” (Ticaret - Hizmet) markanın ... no ile 14 ve 35. sınıf emtiada kullanılmak üzere başvurusu yapılmış ... Ltd. Şti. adına 35. sınıf emtiada (yazıcılar, tekstil makinaları v.d.) kullanılmak üzere 16/11/2016 tarihinde sicil kaydedilmiştir.", 3. sayfanın ikinci paragrafında; "...www...com isimli internet adresinde “bir ... ve ... markasıdır.” yazısının bulunduğu, ancak sayfada altın yada takı ürünleri grubundan herhangi bir ticari satışın bulunmadığı tespit edilmiştir" tespiti yapılmasına rağmen, aynı sayfada sondan bir önceki paragrafta önceki tespit ile çelişki oluşturur şekilde "... Ltd. Şti. adına ... no'lu “...” markası 35. sınıf emtiada kullanılmak üzere 31.01.2017 tarihinde yayınlanmıştır, www...com internet adresine girildiğinde bağlantılı sayfada altın ve pırlanta takıların satıldığı, www...com.tr adresine girildiğinde bağlantılı bir sayfa çıktığı ve internet yoluyla altın, pırlanta v.s. satışlarının yapıldığı gözükmüştür" tespitinin yapıldığı, karar gerekçesinde karışıklığı neden olduğu görüldüğünden, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir. HMK 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin inceleme; Davacı vekilinin dava dilekçesi ile; "Davalının www...com internet adresinde ki müvekkilimin tescilli bttp:/www...com.tr/ isimli alan adı ve markasına tecavüzünün meni ve refi ile davalının müvekkilimin markasına karşı fiilerinin haksız rekabet teşkil etmesi sebebi ile haksız rekabetinin meni ve refine, davalının haksız fiilinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına (Maddi ve manevi tazminat talep haklarımız saklı kalmak kaydı) ile müvekkilimin marka hakkına tecavüz eden www...com ve www...com internet adreslerinin kullanıma kapattırılmalarına ve www...com isimli interet sitesinin kullanım hakkının ve domainin müvekkilime verilmesine, hükmün Türkiye de yayınlanan trajı en yüksek 3 gazetede yayımlanmasına karar verilmesini" talep ettiği tespit edilmiş olup, mahkemece; marka hakkına tecavüz, haksız rekabet ve internet adresinin kapatılması talepleri yönünden hüküm kurulduğu halde, internet sitesinin kullanım hakkının verilmesi ve gazetede ilan konusunda olumlu yada olumsuz hüküm kurulmadığı tespit edilmiştir. Hükmün kapsamını düzenleyen HMK 297/2. maddesinde; "...taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir" hükmü uyarınca, davacı tarafın tüm talepleri yönünden olumlu yada olumsuz hüküm kurulması gerekirken, internet sitesinin kullanım hakkının davacıya verilmesi ve gazetede ilan talebi konusunda olumlu yada olumsuz hüküm kurulmadığından hükmün kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir. Yukarıda açıklanan hususlar gereğince davalı vekilinin, 1 ve 3 numaralı istinaf sebeplerinin reddine, 2, 4 ve 5 numaralı istinaf sebebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-a/6. ve 355. maddeleri gereğince kamu düzenine ilişkin sebeplerle kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2- İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 03/04/2018 tarih ve 2017/223 E. 2018/81 K. Sayılı Kararı'nın 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-a/6 ve 355. maddeleri gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-a/6 ve 362/(1)/g. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/06/2022

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi