8. Hukuk Dairesi 2015/19046 E. , 2017/6702 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili ve kayyım Hazine vekili taraflarından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacılar vekili, davaya konu ... ada, ..., ... ve .. parsel sayılı taşınmazların, tapuda ... kızı ... adına kayıtlı olduğunu, taşınmazların 60-70 yıldır davacılar ve murisleri tarafından kullanıldığını, kayıt maliki ..."nin nüfus kayıtlarına ulaşılamadığını, ..."nin bilinen kişi olduğu düşünülse dahi dava tarihinden geriye doğru 20 yıl önce öldüğünün muhakkak olduğunu açıklayarak, ... adına olan tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili ve dahili davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın, “Görülmekte olan davada kayıt malikinin kim olduğu kütükten anlaşıldığına göre, mahkemece T.M.K"nun 713/2 maddesinin malikin tapu kütüğünden anlaşılamaması hukuki sebebine istinaden açılan davanın reddinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, davacılar vekilinin kayıt malikinin öldüğü tarihten itibaren müvekkillerinin önceki maliklerle birlikte 20 yılı aşkın süre devam eden zilyetliklerine dayanmaları karşısında bu hususun da yeterli biçimde araştırılması gerekir. Dava konusu ... ada ..., ...ve ... parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanaklarından edinme sebepleri olarak ... parsele atıfta bulunmaktadır. Edinme sebeplerinin bilinmesi bakımından mahkemece 66 numaralı parselin kadastro tutanağı getirtilmiş, ancak içeriği incelenmeden kayıt maliki Münire’nin mirasçı bırakmadan öldüğü sonucuna varılmıştır. Oysa ... parsel tutanağında dava konusu ..., ... ve ... parsellerle birlikte ..., ..., ... ve ... parsellerin çok eskiden beri bir parça halinde nısıf olarak ...’in uhdesindeyken ölümünden sonra evlatları ..., ..., ..., ... ve ...’ya bırakıldığı yazılmaktadır. Bu açıklamadan ...’nin kardeşlerinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca ...’ye ait mirasçılık belgesinin istenmesine dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan dava sırasında davacılar vekili, muris ...’nin kardeşi ...’ya ilişkin nüfus kaydının alındığını da belirtmiştir. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden gelen yazıda ... ilçesi Nüfus Müdürlüğünün eski nüfus aile kütüklerinin Genel Müdürlük arşivinde bulunmadığından nüfus kayıt örneğinin çıkartılamadığı yazılmaktadır. Nüfus kayıtlarının bulunduğu yerlerden getirtilmesi konusunda yeterli araştırma yapılmadığı görülmektedir. ... kızı ...’den olma ...’nin mirasçı bırakmadan öldüğü net bir biçimde açıklığa kavuşmamıştır. Mahkemece, son mirasçının Hazine olduğu gerekçesiyle davanın reddi bu nedenle yerinde değildir” gerekçesi ile Yargıtay 8. Hukuk Dairesi"nin 17.12.2009 tarih ve 2009/4908 E., 2009/6157 K. sayılı ilamı ile BOZULMASI üzerine mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda, “Anayasa Mahkemesi"nin 22.11.2001 günlü 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 713. maddesinin 2. fıkrasında yer alan " .... ölmüş ... " sözcüğünü 17.03.2011 günlü 2009/58 Esas ve 2011/52 Karar sayıl kararı ile iptal etmesi ve dosya kapsamındaki dava konusu taşınmazın tapusunda malik olarak görünen ..."nin veraset ilamı dikkate alınarak” gerekçeleri ile davanın reddine dair verilen karar davacılar vekili ve ... Defterdarı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, TMK"nun 713/1. fıkrasındaki kazanmayı sağlayan zilyetlik ve 2. fıkrasında yer alan, “…maliki 20 yıl önce ölmüş…” hukuki sebeplerine dayalı olarak açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Her ne kadar, TMK"nun 713/2. maddesinin 2.fıkrasında yer alan “…ölmüş…” sözcüğünün, Anayasa Mahkemesinin 17.3.2011 gün ve 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmişse de; Anayasasının 153/5. fıkrasında “iptal kararlarının geriye yürüyemeyeceği” açıklanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de, 12.12.1989 gün ve 1989/11 Esas, 1989/48 Karar sayılı kararında iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralını kabul etmek suretiyle, hukuksal ve nesnel alanda sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadar ki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır.
Bu açıklamalar ışığında; TMK"nun 713/1 ve 2. fıkralarına dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davalarında, koşullarına uygun olarak 20 yıllık zilyetlik süresinin tamamlandığı anda mülkiyetin kazanıldığının ve zilyet lehine kazanılmış(müktesep) hak doğduğunun kabulü gerekmektedir. Şu halde, Anayasa Mahkemesince yürürlüğün durdurulması kararının verildiği 17.3.2011 tarihi ya da davanın açıldığı tarihten hangisi önce ise, o tarihe kadar kazanma koşulları tamamlanmışsa, tapunun iptaliyle zilyet adına tesciline karar verilmesi gerekmektedir.Bu nedenle Mahkemenin bu yöne ilişkin ret gerekçesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca, Mahkemece; bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmemiştir.
Tapulu bir taşınmazın mülkiyet hanesinin değiştirilmesine yönelik iptal ve tescil davaları kural olarak tapu sicilinde malik görünen kişilere, malik görünen gerçek kişinin ölmüş olması durumunda ise mirasçılarına yöneltilir. Ne var ki, T.M.K"nun 713/2 maddesine dayanılarak açılan bu tür iptal ve tescil davalarında, dava başlangıçta, tapu sicilinin tutulmasından sorumlu olan ve maliklerin mirasçı bırakmaksızın ölmeleri durumunda son mirasçı olan Hazine"ye yöneltilebilir. Nitekim davacı tarafça da Hazine davalı gösterilerek görülmekte olan dava açılmıştır.
Bilindiği üzere ve kural olarak TMK.nun 713/2.maddesine dayalı olarak açılan davalarda kayyımın yeri bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, kayıt malikine kayyım tayin edilerek bu tür davaların yürütülmesi mümkün değildir. Şöyleki; kayıt malikinin mirasçılarının bilinmesi halinde davaya dahil edilerek mirasçılar aleyhine yargılamaya devam edilmesi, aksi halde gerek tapu sicilinin tutulmasından sorumlu olması ve gerekse TMK.nun 501.maddesi hükmü uyarınca son mirasçı sıfatıyla Hazine aleyhine yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması gereklidir.
Hal böyle olunca, Mahkemece yapılması gereken iş, davanın, Hazine hasım gösterilmek suretiyle açılacak mirasçıların tespiti davası ile belirlenecek mirasçılarına yöneltilmesi açısından davacıya imkan ve süre verilerek taraf teşkilinin sağlanması, malikler hiç mirasçı bırakmadan ölmüş iseler şimdiki gibi Hazine aleyhine açılan davanın devamı ile taraf delilleri toplanarak T.M.K"nun 501.maddesi de dikkate alınarak, uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle ret kararı verilmesinde isabet bulunmaktadır.
SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre ... Defterdarı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edene iadesine, 09.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.