Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2019/550
Karar No: 2021/2150
Karar Tarihi: 03.11.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2019/550 Esas 2021/2150 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/550
Karar No : 2021/2150

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Odası
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 16/10/2018 tarih ve E:2013/8003, K:2018/7871 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 08/09/2013 tarih ve 28759 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 5. maddesi ile değiştirilen esas Yönetmeliğin 10. maddesinin birinci fıkrasının iptali ile, 3194 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (j) bendinin Anayasa'ya aykırı olduğundan bahisle Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 16/10/2018 tarih ve E:2013/8003, K:2018/7871 sayılı kararıyla;
Dava dosyasının, Dairelerinin E:2013/6220, E:2013/5459, E:2015/8157 ve E:2013/5908 sayılı dosyaları ile birlikte incelendiği belirtilerek, Dairelerinin E:2013/6220 sayılı dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunda, dava konusu düzenleme hakkında yer verilen tespit ve değerlendirmelere değinildikten sonra,
Dava dilekçesinde yer alan iddialar çerçevesinde, dava konusu düzenlemenin iki bölüm halinde incelenmesinin uygun görüldüğü,
İlk itiraza yönelik olarak;
Dava konusu edilen Yönetmelik değişikliğinin ilk iki cümlesinde, yerleşmelerde inşa edilecek yapılar için belediye meclis kararı ile yerel özellikleri yansıtan kurallar getirilmesinin ve bu amaçla mimari estetik komisyonu kurulmasının öngörüldüğü, dava dilekçesinde de bu komisyonların görev tanımının belirsiz olduğu, üyelerinin hangi kamu kurumlarından geleceklerinin ve mesleki niteliklerinin tanımlanmamış olduğu ileri sürülerek Yönetmelik hükmüne itiraz edildiğinin anlaşıldığı,
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 21.maddesinin dördüncü fıkrasında "Belediyeler veya valilikler mahallin ve çevrenin özelliklerine göre yapılar arasında uyum sağlamak, güzel bir görünüm elde etmek amacıyla dış cephe boya ve kaplamaları ile çatının malzemesini ve rengini tayin etmeye yetkilidir. Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce yapılmış olan yapılar da bu hükme tabidir." hükmüne yer verilerek, ilgili idarelerin, dış cephe ve çatı oluşumları konusunda belirli standart ve kriterleri belirleme yönünde yetkili kılındığı,
Yapılan değişiklik ile yöresel mimarinin kullanılmasının özendirildiğinin anlaşıldığı, mekansal alanlarda inşa edilecek yapılarda kentsel kimliğin ve kente özgü yaşam tarzının mimariye yansımasının şüphesiz tarihsel akışın gözlemlenmesi, kültürel mimarinin yaşatılması ve kentsel estetiğin geleceğe aktarılması için önemli olduğu, esasen yapılan değişikliğin, İmar Kanunu'nun 21. maddesinin son fıkrası ile ilgili idarelere tanınan yetkinin "yöresel mimari" kavramı çerçevesinde detaylandırılmasına yönelik ve Kanun hükmü ile uyumlu olduğu,
Öte yandan, dava dilekçesinde mimari estetik komisyonlarının oluşumu ve yetkisi de sorgulanmakta ise de; dava konusu edilen birinci fıkranın ilk cümlesinde "İlgili İdare, meclis kararı alarak, uygun gördüğü yerlerde yapıların estetiği, rengi, çatı ve cephe kaplaması ile ilgili kurallar getirmeye, yapıların inşasında yöresel malzeme kullanılmasına ve yöresel mimarinin dikkate alınmasına ilişkin zorunluluk getirmeye yetkilidir." hükmüne yer verilerek, inşa edilecek yapılarda yöresel mimarinin ne şekilde teşekkül edeceğine ilişkin kuralların, mevzuata uygun olarak sistematik bir biçimde öncelikle belediye meclis kararı ile belirlenmesi gerektiğinin ortaya konulduğu, fıkranın devamında ise meclis tarafından kabul edilen bu kuralların, uygulama aşamasında ne şekilde hayata geçirileceğinin tariflendiği, bu noktada "mimari estetik komisyonlarının" görevi de tanımlanmakta olduğundan, davacının "görev tanımının belirsizliği" yönündeki itirazının doğru olmadığı,
Diğer taraftan, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği'nin (PATİY) "Genel Hükümler" başlıklı Birinci Bölümünde yer alan 2. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Proje hazırlanması, yapı ruhsatı ve arazi düzenlemesine ilişkin uygulamalar bu Yönetmelik ile Bakanlıkça çıkarılan diğer imara ilişkin yönetmeliklerde yer alan tanımlara göre gerçekleştirilir. Bu Yönetmeliklerde yer alan genel hükümler, tanımlar ve ruhsata ilişkin hükümler, planlarla ve ilgili idarelerce çıkarılacak yönetmeliklerle değiştirilemez. Bu Yönetmeliğin ve ilgili idarelerin Kanuna ve diğer mevzuata göre çıkaracakları imar yönetmeliklerinin diğer hükümleri ise uygulama imar planında aksine bir açıklama bulunmadığı takdirde uygulanır." şeklindeki hükümden anlaşılacağı üzere, uyuşmazlık konusu normun, ilgili idareler tarafından çıkarılacak yönetmelik ve kabul edilecek imar planları için referans alınması gereken çatı yönetmelik niteliğinde olduğu, uygulama alanı tüm Türkiye olduğundan, ilgili idareler tarafından kabul edilecek düzenleyici işlemler için normlar hiyerarşisi yönünden bağlayıcı niteliğinin bulunduğu,
PATİY'in imar yönetmelikleri açısından sözedilen bağlayıcı niteliği gereği, içereceği detay unsurların özenle belirlenmesi gerektiği, ülke genelinde farklılık göstermeyecek imar ilkeleri yönünden kazuistik amir hükümler belirlenmesi olağan iken, bölgeden bölgeye değişebilecek unsurlar yönünden detaydan kaçınılması, belirlenecek kuralların yöresel farklılıklar nedeniyle mahalli idareler tarafından kabul edilecek alt metinlere sirküle edilmesinin elzem olduğu,
Uyuşmazlığa bu açıdan bakıldığında, dava konusu edilen Yönetmelik hükmüyle özgün mimarinin korunmasını sağlama ödevi yüklenen ilgili idarelere, kendi meclislerince belirlenecek kuralların ne şekilde hayata geçirileceği hususunda bilinçli bir şekilde takdir hakkı tanınmasının olumlu olduğu,
Her ne kadar, mezkur bilirkişi raporunda, Yönetmelik maddesinde komisyonlarda mimarlık mesleği sahiplerinin çoğunlukta olacağının belirtilmesinin gerekli olduğu, Yönetmelik maddesinin “ilgili kamu kuruluşlarının ve üniversite temsilcilerinin de katılımıyla” şeklinde düzenlenmesi gerektiği yönünde görüş belirtilmiş ise de; her yörenin ve planlama alanının tarihi, coğrafi, iklimsel ve jeolojik özellikleri farklılık gösterdiği gibi her mahalli idarenin ekonomik ve sosyal imkanları da farklılık gösterdiğinden, yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında söz konusu "mimari estetik komisyonları"nın oluşumundaki meslek kompozisyonunun da bu farklılıkların nazara alınması suretiyle, gerekirse ilgili idarelerce kabul edilecek alt yönetmelikler ve imar planları eliyle belirlenmesinin daha uygun olduğu,
Aksi yaklaşımla meslek grupları ve akademik ünvanların dava konusu yönetmelikle belirtilmesi suretiyle mahalli idarelerin takdir hakkının kaldırılmasının, yöresel ihtiyaçların etkin bir şekilde sunumunun kısıtlanması sonucunu doğuracağı,
Öte yandan, dava konusu düzenlemenin ilk halindeki "mimari estetik komisyonları"nın kaç üyeden oluşacağı ve karar nisabının belirtilmemesine ilişkin eksikliğin de, dava konusu değişiklik ile giderildiği,
Bu durumda, itiraz konusu Yönetmelik hükmünün ilk cümlesi ile "mimari estetik komisyonları"nın oluşumuna ilişkin hükümlerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı,
İkinci itiraza yönelik olarak;
Dava konusu edilen Yönetmelik değişikliğinin son iki cümlesinde; “Mimari estetik komisyonları aynı zamanda mimarlık eser ve projelerinin özgün fikir ifade edip etmediğine karar verir. Bu komisyon tarafından özgün fikir ifade etmediğine karar verilen mimarlık eser ve projelerinin değişikliklerinin ilk müellif dışında farklı bir müellif tarafından hazırlanması halinde bütün sorumluluk değişiklik projesini yaptıranlar ve projeyi hazırlayanlarda olmak üzere idarelerce ayrıca ilk müellifin görüşü aranmaz." ifadesindeki “müellif görüşü aranmaması” durumunun 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na açıkça aykırı olduğu, imar planlarının, mimari projelerin ya da konuyla ilgili her türlü ilmi çalışmanın “eser” sayılacağının anılan Kanun'da belirtildiği, dava konusu düzenleme ile özgün mimari eserlerde müellifin söz hakkının ortadan kaldırıldığı ileri sürülerek Yönetmelik hükmüne itiraz edildiğinin anlaşıldığı,
Anılan bilirkişi raporu incelendiğinde, dava dilekçesinde yer alan iddialara paralel olarak, Yönetmelik hükmünün, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca, projeyi hazırlayan mimarın değişiklik için izninin alınmasının zorunlu olduğu yönünde görüş belirtildiği anlaşılmakta ise de;
12/07/2013 tarih ve 6495 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'la, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 8. maddesine eklenen (j) bendinde "İlgili idareler, Bakanlıkça belirlenen esaslara göre mimari estetik komisyonu kurar. Komisyon, yapıların ve onaylı mimari projelerinin özgün fikir ifade edip etmediğine karar vermeye yetkilidir. Özgün fikir ifade etmeyenlerde yapılacak değişikliklerde ilk müellifin görüşü aranmaz. Özgün fikir ifade eden mimarlık eser ve projelerinde; eser sözleşmesinde işleme izni verilenler ile eserin bütünlüğünü bozmadığına, estetik görünümünü değiştirmediğine, teknik, yönetsel amaçlar ve kullanım amacı nedeniyle zorunlu olduğuna karar verilen değişiklikler müellifinin izni alınmaksızın yapılabilir. Bu durumda ilk müellif tarafından talep edilebilecek telif ücreti; ilgili meslek odasınca belirlenen mimari proje asgari hizmet bedelinin, tamamlanan yapılarda yüzde yirmisini, inşaatı süren yapılarda yüzde on beşini geçemez." hükmüne yer verildiği,
Anılan bendin Anayasa'ya aykırılığı iddiasıyla iptali istemiyle yapılan başvuru neticesinde, Anayasa Mahkemesinin 04/12/2014 tarih ve E:2013/114, K:2014/184 sayılı kararı ile (j) bendinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine karar verildiği, dava konusu Yönetmelik hükmünün ise, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 8. maddesinin birinci fıkrasının yürürlükteki (j) bendi ile uyumlu olduğu hususunda duraksama bulunmadığından, dava konusu Yönetmelik hükmünün bu kısmında da hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı,
gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, 3194 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (j) bendinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği, Daire kararında değinilen bilirkişi raporuna aykırı karar verildiği, ileri sürülen hukuka aykırılık sebeplerinden hiçbirinin değerlendirilmediği, Anayasa Mahkemesince verilen kararın da ulusal ve uluslararası mevzuat düzenlemelerine aykırı olduğu, sahibinin hususiyeti ile biçimlendirilmiş ve ortaya çıktığı anda fikri eser niteliği kazanarak koruma altına alınmış mimari tasarımların ve bunların maddileşmiş hali olan yapıların, hiçbir kriter belirlenmeden, ilkeler ortaya konulmadan, sınırları belli olmayan ve dolayısıyla kişisel fikirlere ve sübjektif değerlendirmelere açık bir yöntemle, kamu gücüyle kurulmuş herhangi bir komisyonun üyelerinin estetik anlayışlarına bağlı olarak verecekleri özgün fikir ifade ediyor kararıyla fikri eser niteliği kazanacak olmasının, iç hukuk yanında uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınan fikir eserlerinin, fikri eser niteliği kazanmalarına ilişkin kurallarla bağdaşmadığı gibi fikri eserin korunmasının özüne de aykırı olduğu, 5846 sayılı Kanun'un eser sahibi olmak ve sayılan haklardan faydalanabilmek için herhangi bir estetik kurulunca alınmış karar ve tescil şartı getirmediği, dava konusu düzenlemenin eser sahibine üst hukuk normları ile tanınan bütün hakları bertaraf ettiği, bu nedenlerle Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin REDDİNE;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 16/10/2018 tarih ve E:2013/8003, K:2018/7871 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 03/11/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY

X- 03/07/2017 tarih ve 30113 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 70. maddesi ile 02/11/1985 tarih ve 18916 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği'nin 01/10/2017 tarihinde yürürlükten kaldırıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu Yönetmelik değişikliği yürürlükten kaldırıldığından, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esasına girilerek verilen Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi