Abaküs Yazılım
Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/400
Karar No: 2021/1470
Karar Tarihi: 03.11.2021

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2020/400 Esas 2021/1470 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/400
Karar No : 2021/1470


TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı - …
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Tasfiyesi tamamlanan … İnşaat Nakliye Elektrik Temizlik Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin tasfiye öncesi hesap ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına re'sen tarh edilen 2009 yılı kurumlar vergisi, verginin üç katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezası ile aynı yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 353. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı:
Tasfiye Halinde … İnşaat Nakliye Elektrik Temizlik Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin ticaret sicil kaydı 11/08/2011 tarihinde terkin edilmiş, bu husus 07/09/2011 tarih ve 7894 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilân edilerek şirketin tasfiyesi tamamlanmıştır. Şirketin, uyuşmazlık konusu dönemde sahte fatura ticareti yaptığının tespit edilmesi üzerine 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca re'sen takdir nedeninin varlığından bahisle şirket kanuni temsilcisi adına dava konusu cezalı tarhiyat yapılmış ve özel usulsüzlük cezası kesilmiştir.
11/08/2011 tarihinde tüzel kişiliği sona eren şirketin haklara sahip olması ve borçlu kılınması hukuken mümkün olmadığından, şirket adına vergi tarh edilemeyecek ve ceza kesilemeyecektir. Ancak, 5904 sayılı Kanun ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesine eklenen (9) numaralı fıkra uyarınca 30/12/2009 ilâ 20/07/2010 tarihleri arasında şirket müdürü olarak şirketi temsil ve ilzam ile yetkili bulunan davacı adına dava konusu dönem için şirketi temsilen tarhiyat yapılabilmesi mümkündür.
Bu durumda, dosyanın esası incelenerek tarhiyatın ve kesilen cezaların yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dosyada mevcut bulunan ve davacının kanuni temsilcisi olduğu şirket hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi İnceleme Raporu ile bu raporun atıf yaptığı … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporundaki tespitlerden, şirketin düzenlediği faturaların gerçek bir mal teslimi ya da hizmet ifasına dayanmadığı anlaşıldığından, tarh edilen vergi ve kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 353. maddesi uyarınca ceza kesilebilmesi için öngörülen şartlar gerçekleşmediğinden özel usulsüzlük cezasında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle özel usulsüzlük cezasını kaldırmış; diğer yönlerden davayı reddetmiştir.
Tarafların temyiz istemlerini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesinin 15/02/2018 tarih ve E:2014/868, K:2018/613 sayılı kararı:
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 511. maddesinde, limited şirket müdürlerinin ad ve soyadları, ikametgâhları ve tabiyetlerinin tescil ve ilân olunacağı, aynı Kanun'un 33. maddesinin birinci fıkrasında, tescil edilmiş hususlarda vuku bulacak her türlü değişikliklerin de tescil ve ilân olunacağı, 38. maddesinin birinci fıkrasında ise ticaret sicili kayıtlarının nerede bulunurlarsa bulunsunlar üçüncü kişiler hakkında kaydın gazetede tescil ve ilân edildiği tarihten itibaren hüküm ifade edeceği kuralına yer verilmiştir.
Buna göre, limited şirket kanuni temsilcisi olarak ticaret siciline tescil ve ilân edilmiş kişinin, herhangi bir sebeple kanuni temsilciliğinin sona ermesi, bu husus tescil edilip Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilân edilinceye kadar üçüncü şahıslar nezdinde hukuki sonuç doğurmayacak olup kanuni temsilcilik görevinin ilân tarihinde sona erdiğinin kabulü zorunludur.
Tüzel kişiliği sona eren şirketlerin bu tarihten önceki dönemlere ilişkin olmakla birlikte sonradan ortaya çıkarılan vergisel ödevlerinden sorumlu kılınacak kişilerin belirlenmesi konusundaki hukuki boşluk, 5904 sayılı Kanun'un 6. maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesine eklenen (9) numaralı fıkra ile giderilmiştir. Buna göre, tasfiye edilerek tüzel kişiliği sona eren mükelleflerin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak yapılacak her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezalar, müteselsilen sorumlu olmak üzere tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden herhangi biri adına yapılabilecektir.
Uyuşmazlıkta davacının, … Noterliğinin … tarih ve … yevmiye numaralı hisse devri sonrasında … İnşaat Nakliye Elektrik Temizlik Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin ortağı olduğu, aynı tarih ve 3 sayılı ortaklar kurulu kararıyla 10 yıl süreyle şirket müdürlüğüne seçildiği, 13/01/2010 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi'nde bu hususların ilân edildiği ve kanuni temsilcilik görevinin başladığı, … tarih ve … sayılı ortaklar kurulu kararı ile şirketin tasfiyesine karar verildiği ve aynı kararla tasfiye memuru olarak atandığı, bu hususun 28/07/2010 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilân edildiği, … tarih ve … sayılı ortaklar kurulu kararıyla şirketin tasfiyesinin sona erdirilerek kaydının silinmesine karar verildiği, bu keyfiyetin ise 12/08/2011 tarihinde tescil edilerek aynı tarihte sicil kaydının silindiği, bu hususun da 07/09/2011 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilân edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu tarhiyatın ilgili olduğu 2009 takvim yılında şirketi temsil ve ilzam yetkisi bulunmadığı açık olan davacı adına, şirketin tasfiye öncesi işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesinin (9) numaralı fıkrası uyarınca kanuni temsilci sıfatıyla tarhiyat yapılmasında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Daire bu gerekçeyle davacının temyiz istemini kabul ederek kararın davanın kısmen reddine ilişkin hüküm fıkrasını bozmuş; davalının temyiz istemini bu nedenle reddetmiştir.
Daire, davalının karar düzeltme istemini de reddetmiştir.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararı:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un "Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu" başlıklı mükerrer 35. maddesinin beşinci fıkrasında, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacağı; altıncı fıkrasında ise kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nda yer alan hükümlerin, bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı belirtilmiştir. Anılan fıkralar Anayasa Mahkemesince iptal edilmişse de uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunduğundan, amme alacağının doğduğu 31/12/2009 tarihinde davacının kanuni temsilci olarak sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmıştır.
Vergi mahkemesi, önceki kararının özel usulsüzlük cezasının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasının onanarak kesinleştiğini belirttikten sonra anılan kararda yer verilen hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak bu gerekçeyle vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasında ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Amme alacağının asıl borçlusu şirketin 30/12/2009 tarihinde devralındığı, devreden şahıslarca şirkete ait defter ve belgelerin kendisine verilmediği, devir tarihinden sonra da herhangi bir defter veya belge bastırılmadığı, maliyetlerin kaldırılamaması nedeniyle tasfiye kararının alındığı, dava konusu amme alacağından sorumluluğunun bulunmadığı belirtilerek aksi yöndeki gerekçeyle verilen ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'NİN DÜŞÜNCESİ: 30/12/2009 tarihi itibarıyla şirket müdürü olarak görevlendirilen davacının dava konusu vergi ve cezalardan kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu tutulması hukuka uygun düşmediğinden ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Tasfiyesi tamamlanan … İnşaat Nakliye Elektrik Temizlik Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin tasfiye öncesi hesap ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesinin (9) numaralı fıkrası uyarınca kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına 2009 yılına ilişkin kurumlar vergisi tarh edilmiş, verginin üç katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilmiş ve aynı yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 353. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilmiştir.
13/01/2010 tarih ve 7478 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilân edilen 30/12/2009 tarihli ortaklar kurulu kararı uyarınca şirket ortaklarından … 'ın hisselerini 30/12/2009 tarihli noter tasdikli hisse devir sözleşmesi ile şirketin kuruluşundan sonra devralarak şirket ortağı olan davacı, aynı ortaklar kurulu kararıyla on yıllığına şirket müdürü olarak görevlendirilmiş ve şirketi münferiden atacağı imza ile temsil ve ilzama yetkili kılınmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 540 ilâ 548. maddelerinde limited şirketin yönetim ve temsil organı olan müdürler hakkındaki düzenlemelere yer verilmiş; 540. maddesinde, aksi kararlaştırılmış olmadıkça ortakların hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecbur oldukları, şirket mukavelesi veya umumi heyet kararı ile şirketin idare ve temsilinin ortaklardan bir veya birkaçına bırakılabileceği belirtilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacının 30/12/2009 tarihli ortaklar kurulu kararıyla şirket müdürü olarak görevlendirilmesi ile kanuni temsilci sıfatını kazandığı anlaşılmaktadır. Anılan hususun ticaret siciline tescili ve ilânı ise açıklayıcı mahiyettedir.
Bu durumda, 30/12/2009 tarihi itibarıyla şirket müdürü olarak görevlendirilen davacının dava konusu vergi ve cezalardan kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu tutulması hukuka uygun görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2-… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3-Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/11/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


X - KARŞI OY:
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Üçüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi