
Esas No: 2020/288
Karar No: 2021/1467
Karar Tarihi: 03.11.2021
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2020/288 Esas 2021/1467 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/288
Karar No : 2021/1467
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı - …
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararının aleyhe olan hüküm fıkrasının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Tasfiyesi tamamlanan … İnşaat Nakliye Elektrik Temizlik Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin tasfiye öncesi hesap ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına 2009 yılının Mayıs, Ağustos ilâ Aralık dönemleri için re'sen tarh edilen katma değer vergileri ile vergilerin üç katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı:
Tasfiye Halinde … İnşaat Nakliye Elektrik Temizlik Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin ticaret sicil kaydı 11/08/2011 tarihinde terkin edilmiş, bu husus 07/09/2011 tarih ve 7894 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilân edilerek şirketin tasfiyesi tamamlanmıştır. Şirketin, uyuşmazlık konusu dönemde sahte fatura ticareti yaptığının tespit edilmesi üzerine 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca re'sen takdir nedeninin varlığından bahisle şirket kanuni temsilcisi adına dava konusu cezalı tarhiyat yapılmıştır.
11/08/2011 tarihinde tüzel kişiliği sona eren şirketin haklara sahip olması ve borçlu kılınması hukuken mümkün olmadığından, şirket adına vergi tarh edilemeyecek ve ceza kesilemeyecektir. Ancak, 5904 sayılı Kanun ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesine eklenen (9) numaralı fıkra uyarınca 2009 yılının Ocak ilâ Kasım dönemlerinde kanuni temsilci olan kişiler adına şirketi temsilen tarhiyat yapılabilmesi mümkün olmakla birlikte 30/12/2009 ile 20/07/2010 tarihleri arasında şirket müdürü, 20/07/2010 ile 07/09/2011 tarihleri arasında ise tasfiye memuru olarak şirketi temsil ve ilzama yetkili olan davacının, anılan dönemlerde şirketle ilgisi bulunmamaktadır. Bu nedenle, dava konusu Mayıs, Ağustos ilâ Kasım dönemlerine ait cezalı tarhiyatlarda hukuka uygunluk görülmemiştir.
Dava konusu Aralık dönemine ait cezalı tarhiyata gelince; 30/12/2009 ilâ 20/07/2010 tarihleri arasında şirket müdürü olarak şirketi temsil ve ilzam ile yetkili bulunan davacı adına anılan dönem için şirketi temsilen tarhiyat yapılabilmesi mümkündür.
Bu durumda, dosyanın esası incelenerek tarhiyatın ve kesilen cezanın yerinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dosyada mevcut bulunan ve davacının kanuni temsilcisi olduğu şirket hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi İnceleme Raporu ile bu raporun atıf yaptığı … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporundaki tespitlerden, şirketin düzenlediği faturaların gerçek bir mal teslimi ya da hizmet ifasına dayanmadığı anlaşıldığından, 2009 yılının Aralık dönemi için tarh edilen vergi ve kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle Mayıs, Ağustos ilâ Kasım dönemlerine ait cezalı tarhiyatları kaldırmış; diğer yönlerden davayı reddetmiştir.
Tarafların temyiz istemlerini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesinin 15/02/2018 tarih ve E:2014/876, K:2018/617 sayılı kararı:
Dava konusu cezalı tarhiyatın matrahı yönünden bağlı olduğu ve davacı adına aynı nedenle 2009 yılı için re'sen tarh edilen kurumlar vergisine karşı açılan davada verilen … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının davanın kısmen reddine dair hüküm fıkrası, Danıştay Üçüncü Dairesinin 15/02/2018 tarih ve E:2014/868, K:2018/613 sayılı kararıyla bozulduğundan, uyuşmazlık konusu cezalı tarhiyat hakkında bozma kararı sonrasında oluşacak hukuki durum dikkate alınarak yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Daire bu gerekçeyle davacının temyiz istemini kabul ederek kararı bozmuş; davalının temyiz istemini bu nedenle reddetmiştir.
Daire, davalının karar düzeltme istemini de reddetmiştir.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararı:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un "Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu" başlıklı mükerrer 35. maddesinin beşinci fıkrasında, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacağı; altıncı fıkrasında ise kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nda yer alan hükümlerin, bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı belirtilmiştir. Anılan fıkralar Anayasa Mahkemesince iptal edilmişse de uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunduğundan, amme alacağının doğduğu 31/12/2009 tarihinde davacının kanuni temsilci olarak sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmıştır.
Vergi mahkemesi, dava konusu Aralık dönemine ilişkin cezalı tarhiyat yönünden ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak bu gerekçeyle, diğer yönlerden ise aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiş ve aynı yönde hüküm kurmuştur.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacının dava konusu vergilendirme dönemlerinden kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu olduğu belirtilerek ısrar kararının aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'NİN DÜŞÜNCESİ: 30/12/2009 tarihi itibarıyla şirket müdürü olarak görevlendirilen davacının dava konusu vergi ve cezalardan kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu tutulması hukuka uygun düşmediğinden temyiz isteminin bu gerekçeyle reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Tasfiyesi tamamlanan … İnşaat Nakliye Elektrik Temizlik Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin tasfiye öncesi hesap ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesinin (9) numaralı fıkrası uyarınca kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına 2009 yılının Mayıs, Ağustos ilâ Aralık dönemleri için katma değer vergisi tarh edilmiş, vergilerin üç katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilmiştir.
13/01/2010 tarih ve 7478 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilân edilen 30/12/2009 tarihli ortaklar kurulu kararı uyarınca şirket ortaklarından … 'ın hisselerini 30/12/2009 tarihli noter tasdikli hisse devir sözleşmesi ile şirketin kuruluşundan sonra devralarak şirket ortağı olan davacı, aynı ortaklar kurulu kararıyla on yıllığına şirket müdürü olarak görevlendirilmiş ve şirketi münferiden atacağı imza ile temsil ve ilzama yetkili kılınmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 540 ilâ 548. maddelerinde limited şirketin yönetim ve temsil organı olan müdürler hakkındaki düzenlemelere yer verilmiş; 540. maddesinde, aksi kararlaştırılmış olmadıkça ortakların hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecbur oldukları, şirket mukavelesi veya umumi heyet kararı ile şirketin idare ve temsilinin ortaklardan bir veya birkaçına bırakılabileceği belirtilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacının 30/12/2009 tarihli ortaklar kurulu kararıyla şirket müdürü olarak görevlendirilmesi ile kanuni temsilci sıfatını kazandığı anlaşılmaktadır. Anılan hususun ticaret siciline tescili ve ilânı ise açıklayıcı mahiyettedir.
Bu durumda, 30/12/2009 tarihi itibarıyla şirket müdürü olarak görevlendirilen davacının dava konusu 2009 yılının Mayıs, Ağustos ilâ Kasım dönemlerine ait vergi ve cezalardan kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu tutulması hukuka uygun bulunmadığından, ısrar kararının davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararının davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz isteminin REDDİNE,
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/11/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY:
Davalının, ısrar kararının, davanın kısmen kabulüne dair hüküm fıkrasına yönelik temyiz isteminin Danıştay Üçüncü Dairesinin 15/02/2018 tarih ve E:2014/868, K:2018/613 sayılı kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
