
Esas No: 2020/494
Karar No: 2021/1484
Karar Tarihi: 03.11.2021
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2020/494 Esas 2021/1484 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/494
Karar No : 2021/1484
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Sanayi ve Ticaret Türk Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca, aktifleştirilmesi gereken bir kısım Ar-Ge harcamalarının ve imha edilen emtia bedellerinin takdir komisyonu kararı olmaksızın gider olarak kaydedildiği, Kazakistan'da yararlanıldığı iddia olunan reklam ve tanıtım hizmetine ilişkin giderlerin Liechtenstein mukimi olan firmalarca faturalandırıldığı, faturalar ile fatura kapsamı giderler arasındaki illiyet bağının ortaya konulamadığından bahisle değinilen giderlerin reddedilmesi sonucunda yeniden düzenlenen beyan tablosu uyarınca haksız iade alındığı ileri sürülen verginin geri alınması amacıyla 2008 yılı için salınan kurumlar vergisi; Ar-Ge harcamalarına ilişkin gider ile reklam ve tanıtım hizmetine dair giderlere yönelik tespit edilen matrah farkı üzerinden hesaplanan verginin haksız iadeye konu edilmek suretiyle ziyaa uğratılmasından dolayı değinilen kısma yönelik salınan verginin bir katı tutarında kesilen ve tekerrür hükmü uygulanmak suretiyle artırılan vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararı:
Dava konusu vergi ve cezanın, aktifleştirilmesi gereken bir kısım Ar-Ge harcamalarından ve imha edilen emtia bedellerinin takdir komisyonu kararı olmaksızın gider olarak kaydedilmesinden kaynaklanan kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 40. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespiti amacıyla indirilebileceği kabul edilmiştir.
Davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunda, Liechtenstein Prensliği'nin vergi cenneti olarak işlev gördüğü, davacının 2008 yılında Kazakistan TV Reklam ve Tanıtım hizmetlerini bu ülkede yerleşik şirketlerden aldığı, bu hizmetin iki ayrı kurum tarafından, 2008 yılının üçer aylık dönemleri itibarıyla birbirini tamamlayıcı biçimde davacıya faturalandırıldığı tespit edilmiştir.
Aynı inceleme raporunda, davacının merkezinden farklı ülkelere yapılan ihracat çevresi ile ilgili olarak yalnızca Kazakistan'da TV reklam ve tanıtım harcaması yapılmış olması ve başkaca serbest bölge şubelerinden de Kazakistan'a ihracat yapılmasına karşın 5.311.576,52 TL tutarındaki harcamanın yalnızca Mersin Serbest Bölgesinin kaydı ile sonuç hesaplarına alındığı, bu işlemin serbest bölge kayıtlarına alınan toplam 6.177.770,68 TL tutarındaki royalty ve lisans ödemelerinin de ağırlıklı olarak Avrupa Serbest Bölgesi kayıtlarına alınarak dengelendiği, serbest bölge şubeleri tarafından yaklaşık 160.000.000,00 TL satış hasılatı elde etmek için yapılan reklam ve tanıtım giderinin satış hasılatına oranının yaklaşık %13 olmasına karşın bu oranın merkez için hesaplanan yaklaşık %6,7 oranının iki katına ulaştığı, Kazakistan'daki şirketler tarafından faturalandırılan 4.270.023,28 TL reklam ve tanıtım gideri ile birlikte toplam 9.581.599,80 TL reklam tanıtım giderinin ise Kazakistan'da yerleşik şirketlerden elde edilen hasılat olan 38.908.665,67 TL'nin yaklaşık %25'ine ulaştığı, merkezden yapılan 88.099.174,70 TL tutarındaki ihracat dahil, Kazakistan dışında başkaca benzer nitelikte bir yurt dışı TV reklam ve tanıtım giderinin mevcut olmadığı, Kazakistan'da yerleşik IM adlı şirket tarafından Liechtenstein'da yerleşik kurumlara bu tutar kadar ayrıca faturalandırma yapılmış olması ve hasılatı Kazakistan'a çekmiş olması varsayımlarında bu kurum tarafından doğrudan ve aynı tutarda Türkiye'ye de faturanın düzenlenebileceği, Kazakistan'da yerleşik kurum tarafından Liechtenstein'da yerleşik kurumlara bu tutardan daha az tutarda fatura düzenlemesi ya da hiç fatura düzenlenmemesi varsayımlarında ise Kazakistan'da verilen TV reklam hizmetinin gerçek bedelini bilinmez kılacağı tespit edilmiş, Kazakistan'da ifa edildiği ileri sürülen ancak Liechtenstein'da yerleşik firmalar olan … ve … tarafından faturalandırılan tutarların dönem gideri olarak kabulünün mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Cezalı tarhiyatın dayanağı vergi inceleme raporunda Kazakistan'da reklam hizmetinin alınmadığı yolunda bir eleştiri veya tespit bulunmamaktadır. Esas itibariyle eleştirilen husus hizmete ilişkin faturaların Kazakistan yerine Liechtenstein Prensliğinden gelmesidir.
Türkiye Cumhuriyetinin Kazakistan'da yer alan firmaya ilişkin olarak belge düzenini belirleme yetkisi olmadığı açıktır. Yine Kazakistan ile Liechtenstein Prensliğinde yer alan firmalar arasındaki anlaşmaların da davacının inisiyatifi dışında gerçekleştiği şüphesizdir. Faturayı asıl düzenlemesi gereken şirketin, bu yetkisini başka bir kuruma devretmiş olması davacıya, faturayı düzenleyen kurumdan fatura almaktan başka bir imkan tanımamaktadır.
Her ne kadar inceleme raporunda Kazakistan özeline bakıldığında reklam ve tanıtım giderlerinin toplam Kazakistan hasılatının % 25'ine ulaştığı, bu şekilde başka bir reklam ve tanıtım harcamasının olmadığı ileri sürülmüş ise de işletmeler tarafından bir piyasa belirlenip reklam faaliyeti yürütülürken o ülkenin coğrafi büyüklüğü, nüfus potansiyeli gibi hususların değerlendirileceği, buna göre her ülke veya pazar için farklı oranlarda reklam harcaması yapılacağı açıktır. Bu halde reklam hizmetinin alınmadığı ya da davacı kuruma düzenlenen faturaların sahte fatura niteliğinde olduğu yolunda bir tespitin bulunmadığı anlaşıldığından tarhiyatın bu kısmında da hukuka uygunluk görülmemiştir.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle vergi ve cezaları kaldırmıştır.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 21/11/2017 tarih ve E:2013/3333, K:2017/7657 sayılı kararı:
Davalının temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar, Mahkeme kararının, cezalı tarhiyatın, araştırma ve geliştirme harcamalarının doğrudan gider olarak kaydedilmemesinden kaynaklanan kısmı ile imha edilen emtiaya ilişkin giderlere yönelik kısmının kaldırılmasına dair hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 227. maddesinde, üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtların tevsikinin mecburi olduğu belirtilmiş; 229. maddesinde ise fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tarif edilmiştir.
Davacı adına düzenlenen vergi inceleme raporunda yer alan ve mahkeme kararında özetlenen tespitler ışığında, Kazakistan'da ifa edildiği ileri sürülen ancak Liechtenstein'da yerleşik firmalar olan … ve … tarafından faturalandırılan tutarların dönem gideri olarak kabulünün mümkün olmadığı anlaşıldığından tarhiyatın bu kısmında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Diğer taraftan, bozma kararı üzerine verilecek kararda vergi ziyaı cezasının, tekerrür nedeniyle artırılmasından kaynaklanan kısmının hukuka uygunluğunun incelenmesi gerektiği tabiidir.
Daire, bu gerekçeyle kararın, vergi ve cezaların, reklam ve tanıtım hizmetine dair giderlerden kaynaklanan kısmına ilişkin hüküm fıkrasını bozmuş; vergi ve cezaların diğer kısımlarına ilişkin hüküm fıkrası yönünden temyiz istemini reddetmiş; tarafların karar düzeltme istemini ise reddetmiştir.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararı:
Mahkeme, ilk kararında yer alan aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle onanan ve bozulan hüküm fıkraları yönünden ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı adına düzenlenen vergi inceleme raporunda, aktifleştirilmesi gereken bir kısım Ar-Ge harcamalarının doğrudan; imha edilen emtia bedellerinin takdir komisyonu kararı olmaksızın gider olarak kaydedildiği, Kazakistan'da yararlanıldığı iddia olunan reklam ve tanıtım hizmetine ilişkin giderlerin OECD tarafından vergi cenneti bir ülke olarak kabul edilen Liechtenstein mukimi olan firmalarca faturalandırıldığı ve bu hizmetin ifa yeri, faydalanma yeri, niteliği ve hacmi ile ödeme bağlantılarının davacı tarafından izah edilemediği, bu sebeple dava konusu vergi ve cezalarda hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 30. maddesinin (7) numaralı fıkrasında kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Cumhurbaşkanınca ilan edilen ülkelere yönelik ödemelere ilişkin vergisel yükümlülüğün öngörüldüğü ancak Cumhurbaşkanınca bu yönde bir ilanın yapılmadığı, bu nedenle Liechtenstein ülkesinin vergi cenneti bir ülke olarak kabulüne imkan bulunmadığı, reklam ve tanıtım hizmetlerinin gerçek duruma dayandığı, bu hizmete yönelik alacaklarının temlik edilmesinde dahlinin olmadığı, dava konusu vergi ve cezaları kaldıran Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek davalının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'İN DÜŞÜNCESİ: Türk Vergi Sisteminde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan her bir giderin, kural olarak belgelendirilmesi; giderlere ilişkin belgelendirmenin de kazanç ile arasındaki illiyet bağını ortaya koyar nitelikte olması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, faturaların içeriği hizmetin Kazakistan'da alındığı davacı tarafından kabul edilmesine karşın gerek davacı ile Kazakistan mukimi şirketin aralarında düzenlenen sözleşmenin gerek Kazakistan mukimi şirket ile Liechtenstein mukimi şirketlerin aralarında düzenlenen sözleşmelerin, davacının Kazakistan'dan elde etmiş olduğu kazanç ile verginin matrahının hesabında gider olarak kaydettiği Liechtenstein mukimi şirketlerce düzenlenen faturaların içeriği hizmetin Liechtenstein mukimi şirketlerce ifa edilmesine yönelik illiyet bağını ortaya koyar nitelikte görülmediğinden dava konusu vergi ve cezaların, bu giderlerden kaynaklanan kısmında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenle temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının değinilen hüküm fıkrasının bozulması; öte yandan yeniden verilecek kararda vergi ziyaı cezasının tekerrür nedeniyle artırılan kısmının 213 sayılı Kanun'un 339. maddesinin 7338 sayılı Kanun ile değişik halinin gözetilmesi, ısrar kararının, temyiz incelemesi sonucunda kesinleşen hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz isteminin ise incelenmeksizin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Davacı adına düzenlenen vergi inceleme raporunda, davacının merkezinden farklı ülkelere yapılan ihracat çevresi ile ilgili olarak yalnızca Kazakistan'da TV reklam ve tanıtım harcaması yapılmış olması ve başkaca serbest bölge şubelerinden de Kazakistan'a ihracat yapılmasına karşın 5.311.576,52 TL tutarındaki harcamanın yalnızca Mersin Serbest Bölgesinin kaydı ile sonuç hesaplarına alındığı, bu işlemin serbest bölge kayıtlarına alınan toplam 6.177.770,68 TL tutarındaki royalty ve lisans ödemelerinin de ağırlıklı olarak Avrupa Serbest Bölgesi kayıtlarına alınarak dengelendiği, serbest bölge şubeleri tarafından yaklaşık 160.000.000,00 TL satış hasılatı elde etmek için yapılan reklam ve tanıtım giderinin satış hasılatına oranının yaklaşık %13 olmasına karşın bu oranın merkez için hesaplanan yaklaşık %6,7 oranının iki katına ulaştığı, Kazakistan'daki şirketler tarafından faturalandırılan 4.270.023,28 TL reklam ve tanıtım gideri ile birlikte toplam 9.581.599,80 TL reklam tanıtım giderinin ise Kazakistan'da yerleşik şirketlerden elde edilen hasılat olan 38.908.665,67 TL'nin yaklaşık %25'ine ulaştığı, merkezden yapılan 88.099.174,70 TL tutarındaki ihracat dahil, Kazakistan dışında başkaca benzer nitelikte bir yurt dışı TV reklam ve tanıtım giderinin mevcut olmadığı, Kazakistan'da yerleşik … adlı şirket tarafından Liechtenstein'da yerleşik kurumlara bu tutar kadar ayrıca faturalandırma yapılmış olması ve hasılatı Kazakistan'a çekmiş olması varsayımlarında bu kurum tarafından doğrudan ve aynı tutarda Türkiye'ye de faturanın düzenlenebileceği, Kazakistan'da yerleşik kurum tarafından Liechtenstein'da yerleşik kurumlara bu tutardan daha az tutarda fatura düzenlemesi ya da hiç fatura düzenlenmemesi varsayımlarında ise Kazakistan'da verilen TV reklam hizmetinin gerçek bedelini bilinmez kılacağı tespit edilmiştir.
Aynı inceleme raporunda, Kazakistan'da ifa edildiği ileri sürülen ancak OECD tarafından vergi cenneti ülke olarak kabul edilen Liechtenstein'da yerleşik "Posta Kutusu" firmalar olan … ve … tarafından faturalandırılan tutarların, davacı tarafından anılan işletmeler, ifa yeri, faydalanma yeri, hizmetin niteliği ve hacmi ile ödeme bağlantıları izah edilemediği bu nedenle değinilen giderlerin dönem gideri olarak kabulünün mümkün olmadığı belirtilmiş, yeniden düzenlenen beyan tablosu uyarınca değinilen kısma isabet eden ve haksız iade alınan verginin geri alınması ve söz konusu verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davacı tarafından, Liechtenstein'da yerleşik firmalar olan … . ve … . ile … arasında tanzim edilen sözleşmeler ile bu sözleşmelerin tercümesi dosyaya sunulmuştur.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Vergi Kanunlarının uygulanması ve ispatı" başlıklı 3. maddesinin (B) bendinde; vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu ve bunun yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği kurala bağlanmıştır.
Kanun'un 8. maddesinin üçüncü fıkrasında, vergi kanunlarıyla kabul edilen haller müstesna olmak üzere mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna ilişkin özel mukavelelerin vergi dairelerini bağlamayacağı belirtilmiştir.
Aynı Kanun'un 227. maddesinde, bu Kanun'da aksine hüküm olmadıkça, bu Kanun'a göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtların tevsikinin mecburi olduğu belirtilmiş; 229. maddesinde ise fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tarif edilmiştir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 6. maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safî kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu'nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
I- Kararın, dava konusu vergi ve cezanın, aktifleştirilmesi gereken bir kısım Ar-Ge harcamalarının ve imha edilen emtia bedellerine yönelik giderlerin reddedilmesinden kaynaklanan kısmının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemi hakkında inceleme:
Vergi Mahkemesince verilen ilk kararın dava konusu vergi ve cezaların, aktifleştirilmesi gereken bir kısım Ar-Ge harcamalarının ve imha edilen emtia bedellerine yönelik giderlerin reddedilmesinden kaynaklanan kısmının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkralarına karşı davalının yönelttiği temyiz istemi ve karar düzeltme istemi Danıştay Dördüncü Dairesince reddedilmiştir. Bu kararlar ile birlikte vergi mahkemesi kararının değinilen hüküm fıkraları kesinleşmiştir.
Vergi mahkemesince verilen ilk kararın diğer hüküm fıkrasının bozulmasından sonra verilen ısrar kararının varlığı, ilk kararın kesinleşen hüküm fıkralarının yeniden temyizen incelenmesini olanaklı kılmayacağından, davalının, ısrar kararının aktifleştirilmesi gereken bir kısım Ar-Ge harcamalarının ve imha edilen emtia bedellerine yönelik giderlerin reddedilmesinden kaynaklanan kısmının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkralarına yönelttiği temyiz iddialarının incelenmesi mümkün bulunmamaktadır.
II- Kararın, dava konusu vergi ve cezanın, reklam ve tanıtım hizmetine ilişkin giderlerin reddedilmesinden kaynaklanan kısmının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemi hakkında inceleme:
Türk vergi sistemi beyan esasına tabi olup, mükelleflerin beyanlarının doğruluğunu defter ve belgeleri ile ispat ve tevsik etmesi gerekir.
Buna göre, matrahın hesaplanmasında esas alınan ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan her bir giderin, kural olarak belgelendirilmesi; giderlere ilişkin belgelendirmenin de kazanç ile gider arasındaki illiyet bağını ortaya koyar nitelikte olması gerekmektedir.
Uyuşmazlığın çözümü, Kazakistan'da ifa edildiği iddia olunan hizmete ilişkin Kazakistan mukimi şirket yerine Liechtenstein mukimi şirketler tarafından düzenlenen faturaların gider olarak kaydedilip kaydedilmeyeceğinin ortaya konulmasına bağlıdır.
Davacı tarafından, değinilen hizmetin Kazakistan'da ifa edildiği ancak Liechtenstein mukimi şirket tarafından adlarına fatura düzenlenmesinin, Kazakistan mukimi şirket ile aralarında düzenlenen sözleşmelerin, Liechtenstein mukimi şirket ile Kazakistan mukimi şirketin aralarında düzenledikleri başka bir sözleşme ile fiilen devralınmasından kaynaklandığı iddia edilmiştir.
Uyuşmazlıkta, faturaların içeriği hizmetin Kazakistan'da alındığının davacı tarafından kabul edilmesi ve davacı ile Kazakistan mukimi şirket arasında düzenlenen hizmet alım sözleşmesi dikkate alındığında Kazakistan mukimi şirket yerine Liechtenstein mukimi şirketler tarafından anılan hizmete ilişkin faturanın davacı adına düzenlenmesi hizmetin ifası noktasında işin gerçek mahiyetine uygun düşmemektedir.
Hizmetten Kazakistan'da yararlandığını iddia eden davacının gider olarak kaydettiği faturalar ile bu faturaları düzenleyen Liechtenstein mukimi şirketlerce hizmetin ifa edilmesi arasında illiyet bağı bulunmadığından bu faturaların anılan giderleri tevsik eder nitelikte olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, Kazakistan'da yararlanıldığı iddia olunan ve Liechtenstein mukimi olan firmalarca faturalandırılan reklam ve tanıtım hizmetine ilişkin giderlerin reddedilmesi sonucunda yeniden düzenlenen beyan tablosu uyarınca haksız iade alındığı ileri sürülen verginin geri alınması amacıyla değinilen kısım için salınan kurumlar vergisi ve bu vergi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka aykırılık bulunmadığından, aksi yöndeki ısrar kararının değinilen hüküm fıkrasında hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan, vergi ziyaı cezasının tekerrür nedeniyle artırılan kısmına ilişkin olarak yeniden verilecek kararda, "lehe olan kanun hükümlerinin geçmişe yürüyeceği" yolundaki ceza hukukunun temel ilkesi çerçevesinde, 213 sayılı Kanun'un 339. maddesinin 7338 sayılı Kanun'la değişik halinin göz önünde bulundurulması gerektiği tabiidir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KISMEN İNCELENMEKSİZİN REDDİNE, KISMEN KABULÜNE,
2- … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı ısrar kararının, aktifleştirilmesi gereken bir kısım Ar-Ge harcamalarına ve imha edilen emtia bedellerine yönelik giderlerin reddedilmesinden kaynaklanan vergi ve cezanın kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen davalının temyiz isteminin İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
3-Temyize konu ısrar kararının, vergi ziyaı cezalı tarhiyatın, reklam ve tanıtım hizmetine ilişkin giderlerin reddedilmesinden kaynaklanan kısmının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasının BOZULMASINA,
4-Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/11/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
X - KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının, vergi ziyaı cezalı tarhiyatın, reklam ve tanıtım hizmetine ilişkin giderlerin reddedilmesinden kaynaklanan kısmının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara bu yönden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
